26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ali Teoman’dan öyküler... Neyi, neleri, nasıl yüceltiyoruz? Aslında klasik Tanrı, iktidar ve aşk diye adlandırılabilecek lanetli üçgenin ‘aşk’ ucundan başlayıp, öteki iki noktaya da şöyle bir değinip geçen öyküler Ali Teoman’ın öyküleri. ? Nihat ATEŞ ütün bu “anlatı”lanlar gerçekten bizim hikâyemiz mi diye soruyor Ali Teoman Aşk Yaşama Çok Uçuk (*) adlı kitabındaki hikâyeleriyle. Şiirler, romanlar, öyküler, filmler, resimler, heykeller –sanat; ben daha ileri giderek hikâyemizin “anlatı”ldığı başka alanları buna ekleyeyim: Felsefe, bilim, siyaset... Bütünsel anlamda bizim hikâyemizi anlattığını, açıkladığını düşündüğümüz bu alanlar gerçekten bizim hikâyemizi mi anlatıyor? Yoksa insanı “yüceltme”mizin bir parçası mı oluyorlar giderek? Neyi, neleri, nasıl yüceltiyoruz? Yücelttiklerimizi kolayca yerle bir edebiliyor muyuz? Edemediğimizi insanlık tarihi gösteriyor. Yücelttiklerimizin üzerine en çok gitmesi gerektiğini düşündüğümüz bilim ve sanat bunu yapabildi mi? Yoksa giderek kendileri de kategorik olarak bu “yücelt”menin bir parçası mı oldular? Yüceltişlerimize bir yerde sanatın ya da bilimin müdahale ettiğini düşündüğümüz tarihsel anlar, “yıldızın parladığı” anlar oldu elbet. Ama tekrar yıldızlar birer birer sönüp bu katıksız idealleştirmelerimiz sürüp gitmiyor mu? Aşk bir idealleştirme değilse nedir? Aslında klasik Tanrı, iktidar ve aşk diye adlandırılabilecek lanetli üçgenin “aşk” ucundan başlayıp, öteki iki noktaya da şöyle bir değinip geçen öyküler Ali Teoman’ın öyküleri. İDEALLEŞTİRME B Teoman, hayatımızın ve milyonlarca hayatın en baskın idealleştirmesine karşı, bu yüceltişe ironi katıp onu ete kemiğe büründürüyor. Öykülerde bu ete kemiğe büründürme çabası iki farklı boyutta işliyor. Bir yanda insanın bu yüceltmeye duyduğu gereksinim araştırılırken öte yandan da sanatın bu yüceltmeyi sorgulayıp, parçalayacağı yerde “idealleştirme”nin bir parçası olması gösteriliyor. İroni de işte tam bu noktada, “sanatın” idealleştirmenin bir parçası olması durumunda ortaya çıkıyor. Özellikle her türlü idealleştirmenin bir parçası olarak “edebiyat” söz konusu olduğunda “ironi” giderek pejoratif bir hal alıyor. Bütün bu araçlarla yücelttiğimiz insan hayatı dediğimiz şeyi soyduğumuzda geriye ne kalıyor? ? (*) Aşk Yaşama Çok Uçuk/ Ali Teoman/ Sel Yayıncılık/ 1. Baskı Mayıs 2006/ 175 s. SAYFA 14 CUMHURİYET KİTAP SAYI 883
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear