Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S aç maşası satan adam guvcıte voluılaıına aıt sancak kıç omıi7İugunun alabandasında dınelmış bağıra bağıra mallarını methe dıyordıı Gıınun son tuıııncu ışiğı sonmek uzeıc* ıdı Denı/ın ıru vısı koyıılaşmıştı Dalga başla rından ısc çakmak çakılıyor mıış gıbı tuıııncıı kıvılcımlar uçııyordu Ufkıın ıı/erınde pa rıldayan akşam yıldı/ı gokte bır gııluştıı Saç maşası satıcisının yuzunıın yarısı tııruntu yarısı açık menekşeydı Adam, doğ rusu, soz kııvvetıyle satıyordu Sozler bıırgaçlanarak ve kopu rerek ağzından şelale halınde akıyordu Lfrafına halka olmuş çoğu erkekltr agızlarını açmış dınlıvoılardı Satıunın anlattı ğına gorc gozu karda değıldı Kar mı1 nc gezer erendım1 Hatta zıyanına satıyordu Ka dınların en gıızellerıne saç ma şası saglamak ıızere ışte vapura bınıp dıvar dıv.ır gurbette gezı yordıı (Jnları satmayacak, he dıye edccektı Kendısı abıır cubur satan alelâde bır ışportaci değıldı H âşa etendım' Ona yuksekten gelcn bır ses Yuıu ya kıılum' Cıit de bıı maşalaıı guzellere sat1 ' dıye nıda evlemıştı o da bıı emıı ıızenne yola çıkmıştı On kıırıış zıyanla beher maşayı yıımı kııruşa hedıve edıyordu Zaten her ıstcvene hedıye ede meyecektı Q unku elınde topıı topıı on beş tane kadar kalmış tı Isreyen alır, ıstevcn alma/dı Yapacağı ış sadece onlara al mak hrsatını vermektı Satıunm etrahnda kalabılık halınde halka olmuş erkekler arasında yalnız ıkı dışsız ıhtıyar kadın vardı Adam konuştukça ara sıra bırbırlerının yıızune bakıp gulumsııyorlardı Erkek lerın bazıları alaylı alaylı bakı vor, bazıları kaşlar çatık, cıddı yetle dınlıyorlardı Yalnız halka dışında gemı alabandasına şü telerını sererek bağdaş kıırmuş olan kadınlar tepeden tırnağa kadar goz kıılak olmuşlardı Adamın yanında toparlak yıız lu bır kadın oturııyordıı Ora dan geçen bır Laz gemıcının tabırınce kadının sancak tara fının saçları maşalarla kıvırcık kıvırcık edıldığı ıçın dalgalı, ıs kele tarafının saçları ıçın bon naza sııtlımanhk, yanı duz Adam maşaların bu manfetıne ışaret edıyordu Ve permanat ıçın gıdıp boşu boşıına bır sııru para vermemelerını, çıınku o maşalarla saçların ıstenıldığı gı bı kıvırcık ve bukle edılebüeceklerını soyluyordıı Seçilmiş Hikâyeler Fethi Naci Alaban® dort beş kadın teker teker gı derek bırer maşa aldılar Alabandada şılrelerın U7erı ne bağdaş kıırmuş olup da ma şa satışıyla ılgılenmemış olanlar arasında otuz beş yaşlaıında bır koy oğretmenı kadın vardı Bıraz once annesınden fena halde dayak yemış olan sekız yaşlarında bır yaramaz oğlanı tesellıye uğraşıyordu Çocuk "Bu vapur on para etmez, ba bamın upuzun dıreklı bır yelkenlı gemısı var" dedı ve bu sozlerının oğretmen kadında ne tesır yaptığını anlamak ıçın ona dıkkatlı dıkkatlı baktı Oğretmen elınden geldığı kadar hayret ve hayranlıkla1 "Ah ne guzel'" dedı Oğlan "Onun sahıcı dıreğı, beyaz yel kenı var, bıı kara kara tuten pıs baca gıbı değıl" dıye ılâve ettı Çocuk devamla "Bız babamla Amerıka'ya gıderken balık tu 1 tarız Bu vapur kadar balıklar " dedı ve bu sozlerının oğretmene guzel tesır ettığını go runce neyecanlandı Öğ retmen çocuğun her soy ledığıne ınanıyor gtbı yapıyordu Oğlanın yu zunde şanlı ışler gorenle re has bır gurur par ladı ve "Gemı gıderken bız hep rakı ıçe rız Bardakla değıl doğrudan doğruya ^ışelerden ıçerız Şışelerı bır md uzağa atanz Şışeler batar, hıç çıkmaz" dedı Oğretmen "Aman ne guzel1" dıye ellerını çırptı Bu sefer ço cuk oğretmene, bu perı mıdır melek mıdır, dıye duşunerek hayranlıkla baktı Kadın cebın den çıkararak çocuğa bır avuç şamfıstığı verdı "Rakım yok ama bak, bunları ben tuzladım Belkı hoşıına gıder' dedı Ku çıık yarı çekıngen ve yarı hav ran, fıstıkları yemeğe koyııldu Oğlan doğrıısıı pek eıken ya şında kadın kısmının entrıkala rına ve tuzaklarına uğruyordu Fıstıkları çığnerken goz ucııyla kadına baktı Işte bıı kadın o akşamın pembeleşen ışığınde gııl gıbıvdı, gulumsııyordu An nesi gıbı çatık kaşlı ve yaygar acı değıldı Oğlan kadına "Sen evlı mısın*" dedı Oğretmen "Hayır" dedı Oğlan memnun oldıı "Ben buyuduğum za man" dedı Kadın elını sallıya rak, "Ona daha çok vakıt var" dedı Çocuk, "tyı ya1 ben bu yuduğum zaman senınle evle neceğım" dedı Oğretmen gule gule çocuğa sarılarak optu "Aman çok hoş olur Aman se nı sozune bağlı tutma yayım barı Bel zamana kadar fıkır değış tırır Halikarnas Baltkçıst (18861973) sın'"dedı Çocuk "Ben buyu duğum zaman çok param ola cak bır beygınm olacak, bır de tufeğım, arslan kaplan avlaya cağım, sabahtan akşama kadar, dondurma, elma şekerı ve ku rabıye yıyeceğım" dedı Oğret men, "Hıç korkma onları ben yaparım" dıye cevapladı Orekı "Elbette yaparsın, beraber yı yeceğız Kırk tane oğlum olacak Onlarla beraber oynayaca ğım Ama bak kız çocu ğu ıstemem'" dedı Bunlar bovle konıışuıken ıkı uç adım otelerınde Denızcı Davut alabandaya dayanmış bır denıze bakıyor ve sonra gozlerını yukanda bınncı mev kı guvertesının parmaklığına goğsıınu vaslayarak ıhtıyar Ikıncı Kaptan'la gorıışen bır genç kıza çevırıyordıı Delıkanİı o kadar şıdderle ve hayranlıkla bakıyordu kı, kızı, donup kendısıne bakmaya mecbur edıyordu Kız ona bakınca goz g07c gelıyorlardı Davut goz bağcıymiş gıbı kızın bakışını tutııyordu Cıozler bırbırıne bağlanıvordu Ikıncı Kaptan muhım bır şeyın vakı olmakta olduğunu anladı Denızcinın go7iınde ne merhamet ve ne de arzıı vardı I akat bunlardan çok daha derın ve engın bır şey vardı Davut kızı kendısını ka bııl etmeye /orluvordu Bır gıı verte yolcusu bıı (ııkara oldıı gıı ıçın değıl, fakat o kı/ gıbı bn ınsan olduğıı ıçın bakışı kı 7in cn muhım tellerını tıtrct mektc* olduğunu vaşlı kaptan scvdı ve bır bahane ıle kı/ın ya nından avrıldı Kısa bır an ıçın de olsa bıı ıkı ınsan avnı çeşıt ten ıkı mahlıık oldııklannı an ladılar Ikı kıış gıbı avrı dallar da oturup bırbırıne bakıvoılaı dı Denız sevahatı her ınsanı d7 çok âdet zıncırınden ve her gıınku havat çemberınden dı şarı hrlatır ve ınsan gonullerı arasında buyuk bır sempatı akıntısı dolaştırır Insanlar ge mıye bırbırının yabancısı olarak bınerler Aradan bır ıkı gun geçince yabancılık duvgusunun çoğu ortadan kaybolur Şehırde ıse bırkaç eş dost mustesna ınsan lar yabancı olarak doğdukları gıbı yabancı olarak yaşar, ya bancı olarak da olurler Bırdenbıre Davut gulumsedı, kız da gulumsedı Bu, yabancı lığı bır kenara atmak, tanışmak ve bırbırını kabul etmektı Bel kı de aıalarında cereyan eden şeyden cınsıyet farkının yanı bırısının erkek ve otekısının dı şı olmasının payı vardı Arala rında gozle goııınmez kudretlı bır bağ peydahlanmıştı Bıı bağ sınıf, zengınlık, fukaralık gıbı yeryuzunun bır suru mulâhaza İarını aşıyordu Bır an ıçın Da vut'un gozu lcuın dudaklarına ve goğsune ındı Kadının farkı na varmadan goğsunu kabartışi bır kendını verıştı Ihtıyar Kaptan salonun merdıvenınden ınerken gemı kâtıb ıne rastgeldı Neden bılmedı fakat ona "Insan ne mııama malı mahluktur" deyıp geçtı Kâtıp, acaba bızım morıık aklı nı mı oynattı dıye başını salla yıp ışıne gıttı Teskere alıp koye donerken yavııklularına saç maşası almış olan erler, çocuğa bır avuç şamhstığı vermış olan koy oğ retmenı kadın, Denızcı Davut ve bırıncı mevkıdekı kız artık olunceye kadar, gelıp gcçmış o kısjcık anı [inutmayacakJdrcıı Cıddı ve muhım savdıkları bın bır hatırayla dolan varlıklarına bıı ufak tefek şevler sankı cen nettekı meleklerın geçer ayak gonullerıne duşıırmuş oldııkla rı gulumsemelerdı • (Turk Hıkâye Antolojisi, İstanbul 1967, s. 5660) Alabandada oturanlar ara smda ıkı çıhçı de vardı Sabah tan beıı bırbırıne maksulla rın" nasıl olduğunu, havayı, yağmuru, kurağı tekrar tekrar sorup tekrar tekrar cevapladık tan sonra artık soyleyecek lafla rı kalmamıştı 'Bukle" sonınu duyunca, onıın, "U"sunu "O"ya çevıre rek gevrek gevrek guluşuyor lardı Saçlarının varısı kıvırcık yarı sı duz olan kadın guva ııtanı yormuş gıbı başını bır eğıyor, bır de sağa sola çevırıvordu Maksadı saçlarını dort tarafa gostermektı leskcıe alarak koylerıne donmekte olan ıkı er yavukluları îçin bırer maşa al dılar Satıcı oradan ayrılınca SAYFA 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 753