05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

George Orvvel'ın bütün yapıtlarına doğru Orwel'ın Paris'i ya da Orwerda yoksulluk ÖÎKORGE RWELL Orwell'ın Pariste geçirdiği günler ve bu günleri anlatımı etkileyicidir. Çünkü Orwellı gerçek anlamda o yoksulluğun içerisinde savrulurken görürsünüz. Bulunduğu mahallenin tek sosyal aktivitesi, meyhanede geçirilen hoş vakitleri anlatımmda gördüğümüz Orvvell, Mercier'nin uzaktan seyrederek çizdiği tablodaki mutlu sarhoşlardan birisidir sadece. :~i orhan GÜNEŞDOĞMUŞ ra sıra karmaşık pintiliklere, kırıntıları silip süpürmeyc gelir." Onvell'ın Paris'te geçirdiği günler vc bu günleri anlatımı etkileyicidir. Çünkü Onvcll'ı gerçek anlamda o yoksulluğun içerisinde savrulurken görürsünüz. Bulunduğu mahallenin tck sosyal aktivitesi, meyhanede geçirilen hoş vakitleri anlatımmda gördüğümüz Onvell, Mercier'nin uzaktan seyrederek çizdiği tablodaki mutlu sarhoşlardan birisidir sadece; "Hepimiz, dünyanın iyi bir yer, kendimizin de kıısursuz insanlar olduğuna candan inanmıştık ve çok mutluyduk." Yaşadığı açlığı en iyi anlatabilmiş yazarlardan birisi kuşkusuz 'Açlık'la Knut Hamsun'dır. 'Açlık'ı okurken nıidesi kazınır insanın. Içine yerleşen o boğucu, deli eden sıkıntıyı yaşarsınız Hamsun'la birlikte. İçinde bulunduğu yoksulluğa karşın onuru eldcn bırakmayan, yayımlanabilecek bir makale, onu ünc kavuşturacak bir şeyler yazabilmek için çoğu zaman açlıkla mücadele etmck zorunda kalan bir yazarın iç dünyası 'Açlık'. Onvell'ın Paris'te geçirdiği açlık günlerini anlatımı Knut Hamsun'ın 'Açlık'ını çağrıştırır. Aynı tavan aralarında aynı açlık, aynı sokaklarda aynı aç acına çaresizce, saatlerce dolaşmalar... Çöken avurtlar, emanetçiye satılmış kıyafetler, parası ödenmemiş otel odalarından gizlice çıkışlar... Her ikisinde de aynı güçlü betimlemcyi, çoğu zaman aynı iç dünyayı bulursunuz. Diğer yandan hcr iki yazarın da açlık günlerini anlattıkları bu romanları onlann kişiliğini ve ünlerini oluşturan romanları olmuştur. Fakat Onvell'ın betimlcdiği sadece kendi yaşamı değildir. Yoksul bir dünyanın içerisinde, onun akışı içerisinde sadece kendi yoksulluğunu değil, yoksulluğu anlatır Onvel. ORVVELL VE JACK LONDON Onvell'ın, Londra'da geçirdiği günleri anlatımına geldiğimizdeyse [ack London'la karşılaşınz. 'Uçurum Insanları'yla... Her ikisi de elbiselerini eskiciye satıp paçavraları üzerlerine geçirdiklerinde aynı şeyleri yaşar, aynı şeyleri hissederler. Onvell bunu şöyle anlatır: "Insanların tutumu da birden değişmiş gibiydi. Bir gezgin satıcıya devirdiği eİ arabasını kaldırırken yardım ettim. Sırıtarak 'Sağol, arkadaşım,' dedi. O zamana kadar bana arkadaşım diyen olmamıştı. Bunu söyleten giysilerdi." Jack London'tîaysa aynı duygular ifadesini şöyle bulur: "Daha sokağa çıkar çıkmaz elbiselcrimin diğer insanlar üzerinde yaptığı değişik etki beni fazlasıyla şaşırtmıştı. [...] Çabucak, göz açıp ka payıncaya kadar onlardan biri olmuştum artık. [...] Bıından böyle 'arkadaş'tım onlar için. Böyle çağrılıyordum." Her iki yazarın Doğu Yakası'nda geçirdiği günler vc bu günleri anlatımları birçok yerde önemli benzerlikler gösterir. Gcçici yatakhaneler, düşkünler evi, günlük yiyccck olarak bir bardak çay ve margarin sürülmüş birkaç dilim ckmek, geceleri barınmak için yürünen uzun yollar, her ikisinde de aynıdır. Anlatılan; geceleri dışarıda uyumanın yasak olduğu Londra sokaklarındaki açlık ve yoksulluktur. Fark ise Jack London'ın bununla ilk defa karşılaşıyor oluşu ve yoksulluğu anlamak ve anlatmak için oynadığı oyuna karşılık, Onvell'da bunların, içine sürüklendiği zorunlu yaşam oluşudur. • h d f ^ cont Papazın Kızı/ George Onvell/Çeviren Nmın Elçı/ Uhakt Yayınları/iii s. orge Onvell/Çcvırcn. Z. Zuhrc tlkgck'n/ lthakiYayınları/255s. K İ T A P L ouisSebastien Mercier, Paris Tablosu adlı kitabında 1780'li yılların Paris'inin sokaklarını, tavan aralarını ve yeraltındaki meyhanelerini resmeder. Sokaktan görünen Paris'i, tüm renkleriyle, fakat belirli bir mesafeden izleyerek okuyucuya anlatır. Fakat okuyucuyu da kcndisi gibi bclirli bir mesafcde tutar, içerisine girmesinc, kcndisini çizdiği tablonun içinde hissetmesine izin vermez. Yoksulluk hiç de çekici bir şey değildir çünkü. Uginçtir ve resmedilebilir bir şcydir fakat içerisine girilcsi değil. Bunu da en açık biçimde ifade eder Mercier, 'batakhaneler' olarak ifade ettiği nıeyhaneleri anlatırken; "Kibar okııyucular, siz oraya gitmeyeceksinız; ben sizin ycrinizc gittim. Siz bu yerin sadece resmini göreceksiniz, bu da sizi bazı hoş olmayan duygıılardan ktırtaracak.." Yaklaşık bir buçuk asır sonra Mercier'nin çizdiği Paris tablosunda değişen çok şey yoktur aslmda. 'Batakhaneler' ve içerisindeki çapulsuzlar; tavan araları, sokaklar ve sahipleri hâlâ aynıdır. Meyhanclcrdc aynı kalitcsiz şarap tükctilmektedir ve savrulan küfürlerin havası hâlâ aynıdır. George Onvell, gerçek adıyla Eric Arthur Blair 192830 yıllarında Mercier'nin çizdiği Paris tablosunu yeniden çizer, Paris Ve Londra'da Beş Parasız adlı kitabında. Fakat büyük bir farkla, Onvell'ın çizdiği bu tablonun içerisinde kendisi de vardır ve sizi de sürükler peşi sıra. YOKSULLUCA YÖNEÜ$' Onvell'ın kuşağında ve etkilendiği yazarlarda, özellikle îngiliz edebiyatında yoksulluk önemli bir tcmadır. Birçok yazar yoksulluğıı ve yoksullan anlamak ve anlatmak için yaşamlarının belirli bir süresini onlann arasında geçirmiştir. Fakat bu dıırum çoğu yazarda kısa süreli bir oyundan ibarettir. Anlama ve anlatma çabası için girilnıiş zor bir oyıın... George Onvell'da ise iş başkadır. Birçok yazar yoksulluğıı yazmak için yoksLilların arasına karışırken o yazma isteği nedeniyle yoksullukla tanışmıştır. Onvcll'ın scrüveni yazın hayatına girmek için lngiltere'deki akademik geleceğini terk edişiyle başlar. Büyük Bri tanya sömürgesi olan Birmanya'da lmparatorluğun Hindistan Fmniyet idaresinde çalışmaya başlamıştır. Beş yılın ardından yazar olnıa niyctiyle istifa eden Onvell bir yıl kadar bir süre daha Birmanya'da yaşadıktan sonra Paris'e yerleşir. Pariste bir yıl içerisinde iki roman, pek çok kısa öykü ve deneme yazmış, fakat bunların büyük çoğunluğunu yayınlatamayınca yok etmiştir. Yazın hayatında attığı ilk adımları başarısızlıkla sonuçlanan Onvell'ın imdadına, kaldığı oteli soyan bir hırsızın yetiştiği söylenebilir. Tüm birikiminin çalınmasıyla Paris'te yaklaşık bir yıl sürecek bir yoksulluğun içerisinde bulur kendini, Onvell. O güne kadar geçirdiği günler sıkıntılı olmakla birlikte beş parasi7 değildir. Fakat tüm birikiminin çaImmasıyla birlikte sıkıntılı bir yoksulluğun içerisinde bulur kendini. Yayımlanmış ılk romanı Paris Ve Londra'da Beş Parasız'ın öyküsü de burada başlar. Yoksullukla ilk karşılaşmasını şöyle tariflendirmiştir Onvell: "Insanın yoksullukla ilk karşılaşması tümden acayip bir şeydır. I...J Pek basit olacağını sanmaktayken olağandışı karmaşık bir şeyin içine düşmüşsünüzdür. Çok korkuııç olacağını sanmışsınızdır anıa, bir de bakarsımz ki, meğer sadece tiksindiricı ve sıkıcıymış. Önce fark edilen, yoksulun kendine özgü çapsızlığı olur, son Paris ve Londra'da Beş Parasız/ (>V SAYFA 14 C U M H U R İ Y E T S AYI 7 68
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear