Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ama eğer mevsim mayıssa, siz, Sait Faik öykülerinden birinin olsun kapağını aralamamışsanız henüz, sözü Fethi Naci've bırakmaktan başka çare kalmamış demektir benim için: "Ne diyim size"? Sait Faik, hepimizi gözlüyor! Mayıs Isçi Bayramı'nı yığınlar nasılsa kutlayacak... Ama öykü bayramını kim kutlayacak? "Bir avuç öykücü," diyeceksiniz, değil mi? Belki öyleydi, bir avuçtu, sonra avuç avuç oldular, ya sonra? Ne yalan söylemeli,onlar da alanlaıa çıktı... Emekçiler gibi yürümediler belki ama üniversiteleri, kitapçıları, toplantı salonlannı, sokakları doldurdular; kentleri dolaştılar birer derviş gibi, yurtiçi yetmedi, Kıbrıs'a, Almanya'ya, Holfanda'ya taşındılar... Öykücüler de bir "bayram" yarattı sonunda... Sözü nereye getireceğim; Ankara Öykü Günleri'ne... 17 Mayıs tarihleri arasında yedincisi gerçekleştirilecek bu öykü şenliğine, bayramına... 1997'de başlayan ilk öykü günlerine katılamamıştım ama, sonrasında bir eksiğiyle hepsinde hazır bulundum bu güzef, mutlu günlerin... Sizler bu yazıya göz atarkcn ben yine Ankara'da, öteki öykücülerle birlikte halaya durmuş olacağım... Nasıl başlamıştı Ankara Öykü Günle rir1 Kimler kimler katılmıştı? Adları rek tek anımsaınak ne güç! Ama yaşanan heyecan, paylaşılan umııt, sevgi, o büyülü öykü salkımı unutulabilir mi hiç?.. Oktay Akbal'dan Leylâ Erbil'e, Vüs'at O.Bcner'den Tahsin Yücel'e, Erdal Öz'e, Demir Ozlü'den Adalet Ağaoğlu'na, Osman Şahin'den Inci Aral'a, öykiiniin Necatilerine (Tosuner, Güngör, Mert), Selim lleri'den Nazlı Eray'a, Burhan Günel'e, Erhan Bener'den Nursel Duruel'c Feyza Hepçilingirler'e, Mehmet Giiler'den Lutriye Aydın'a, Dinçer Sezgin'e, Sevgi Özel'e... onlarla öykücü... Sonra öykünün ablaları, abileri... Ne bileyim Jale Sancak'tan Feride Çiçekoğlu'ya, Ayfer Tunç'a, Cemil Kavukçu'dan Özcan Karabulut'a, Mahir Öztaş'a, \ lakan Şenocak'a, Mehmet Zaman Saçlıoğlu'dan Hasan Ali Toptas'a, Attilâ Şenkon'dan Halil Ibrahim Ozcan'a, Asfı Erdoğan'dan Müge Iplikçi'ye, Nalan Barbarosoğlu'dan Hürriyet Yaşar'a, Sema Kaygusuz'dan Ahmet Yıldız'a, Yeşim Eyüboğlu'na, Murat Yalçın'dan Faruk Duman'a, Saliha Yadigâr'a, Murat Gülsoy'dan Yekta Kopan'a, Inci Gürbüzatik'e, Leyla Ruhan Okyay'dan Hasan Özkılıç'a, Akın Sevinç'e, Inan Çetin'den Ömer Ayhan'a, AlmJa Özdek e, Deniz Spatar'dan Eren Aysan'a... Şaşılacakşey, duruşmalardan kurtuldukça soluk soluğa Eray Karınca bile katılıyordu öykü oturumlarına da hepimiz parmağınnzı ısırıyorduk... Ya baştan beri bu etkinliklere emek dökenler? Edebiyatçılar Derneği'nin Ankaralı öykücüler grubu... Gönül dostluğuyla yola koyulanlar... Onlardan söz etmemek değerbilmezlik olur doğrusu... Başta Özcan Karabulut, Aysu Erden, Gökhan Cengizhan... Onlara emekleriyle, gönüldenfikleriyle katkı veren yazar, şair dostları, örnekse Burhan Günel, Adnan Özer, Eren Ayşan, Ayça Bilgin, Bilal Kayabay, Hasan Öztoprak, Vildan Ertürk, Remzi Özmen, Inci Gürbüzatik, Muteber Sarıbaş... Bıcır bıcır konuşup iri gözlerini kırpi!;tıran küçümen kızların, koca kafalarıyla cin cin bakan oğlanların öykü peşinde koşuşturması hiç silinmedi gözlerimSAYFA 16 Sait Faik'i sevmek 1 sı galiba, bu 1 Mayıs sabahında: Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namııslıı insanlar arasında sakin ölümü bekleye1 cektim. Hırs, hıddet neme gerektir Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâöıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canıın sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım." (Son Kuşlar, Varhk, Biitün Eserleri, 1965, 85 / Yeni basımlar: YKY) Sait Faik öykücülüğü üzerine yazılmış kitap yok deiil elbette, ne ki Fethi Naci'nin Bir Hikâyeci: Sait Faik adlı yapm çok başka... Çünkü Fethi Naci, kitabında onu çok derinden kavrayan yazar tııtumuyla yansıtıyor bize... Sanki Sait Faik üzerine bir incelemeyi değil öykülerini okuyoruz onun. Öylesine içten, öylesine sarsıcı... Sait Faik öykücülüğünü merak edenlerin kesinlikle okumaları, Sait Faik'in öykülerinin yanı başında bıılundurmaları gereken bir yapıt bu. Sait Faik'in öykulerini büyük özenle yayımlayan Yapı Kredi Yayınları, Fethi Naci'nin bu kitabının ayırdında mı acaba? Bana kalırsa, bir an önce o öykülerin yanına eklemeli bu kitabı, biıyuk bir eksiklik giderilmiş olacak böylece... Sait Faik, BIP Yerlerden BÖGözJerHep... Sait Faik'in yazarlığa bakışı ortada... Genç öykücüler biliyor onun bu tutumunu; Sait Faik'in kendilerini gözlediğini de... Öykücülüğümüzü göndere çekerken onun manevi kişiliğinden güç alarak başarmadılar mı zaten bunuı*.. Ankara Oykü C/ünleri'nin başarısı buradan geliyor işte... Özcan Karabulut ve arkadaşlarının Sait Faik'i çok iyi biliyor olmalarından... Düşünün, yedi yılda, hiç degilse elli altmış gün, sait öyküye ayrılmış olarak vaşanmış "Mayıs Gülleri"yle birlikte Ankara'da... Yalnızca öykünün konuşuldıığu, öyküce düsünüldüğü, öyküyle yatıldı^ı, öykiileşilaiği, sonra sırtlara yüklenmış öykülüklerle, herkesin kendi diyarına doğru yollara düştüğü... O günlerin üzerinden çok zaman geçti, öykücülüğümüz, öykü yazarlarımız büyük başarılar gösterdi. Emek verenler, bir yandan çesitli kazanımlara ulaştılar; örneğin 14 Şubat'ın Dünya Öykü Günü olarak kuüanması doğrultusunda uluslararası PEN örgütünü de harekete geçirerek ciçjdi anlamda yol aldılar, sonra Ankara Öykü Günlerine uluslararası bir kimlik de kazandırdılar. Nitekim bu yıl örgütün genel sekreteri Terry Carlbom da öykü günlerininkonukları arasında... Hey öykücüler, senliğiniz, bayramınız kutlu olsun! Elbirliğiyle basardınız, bugünlere vardınız... Ârtık kitaplarınız, dergileriniz yayınevi buluyor, okur bulu yor, öykü günlerinde sizi dinlemeye koşan öyküseverler kuşatıyor çevrenizi. Evet, siz basardınız bunu, ne mutlu sizlere! Ama unutmayın sakın, Sait Faik'in peşinizde olduğunu. Sonrasında sözüm size sevgili okur, evet, size sesleniyorum, zenginsiniz, çün kü elinizin altında binlerce öykü var.. Öyleya, adını andığım anmadığım yazarların ner biri, sizin öykücünüz değil mi? Öyleyse uzanın kitaplığınıza, çekin bir öykü kitabı, gömülün koltuğunuza... Kahve falan da istemez, öykü yetecektir... Güzel bir yolculuğa çıkacağınızı, bir yerlere uçucağınızı biliyorum. Ama eğer mevsim mayıssa, siz, Sait Faik öykülerinden birinin olsun kapağını aralamamışsanız henüz, sözü Fethi Naci'ye bırakmaktan başka çare kalmamış demektir benim için: "Ne diyim size"? Sait Faik, hepimizi gözlüyor! • CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 0 9 ı^^v^iıt^Sr^ Yazmasam dell olacaktım.' cümiesi. Sait Faik'ln yazma nedenlnl açıklıyor: Haksızlık kar$ısında öfkelenlnce. yainızlıktan bunalınca , iyl bir Insan tanıyınca, âşık olunca... den. Hele onlann öykü sevdaları, tutkııları... Ne güzel günlermiş... Ama biri vardı ki, çok ayrıksıydı: Fethi Naci. Ankara Öykü Günleri'ni onurlandırışı, unutulmaz bir güzellik arma ğan etmişti katılanlara... Ferhi Naci, Sait Faik]in öykücülüğünü anlatacaktı Ankara Öykü Günleri'nde. Onun Bir Hikâyeci: Sait Faik (Bir Hikâyeci: Sait Faik / Bir Romancı: Yaşar Kemal içinde, Gerçek Yayınevi, 1990) adlı yapıtını bilmiyor olamazsınız... Fethi Naci, arada kitabına göz atarak ya da sayfalar arasındaki notlarını denetleyerek salondakilere Sait Faik'in öykücülüğünü tanıtmakla kalmamış, unutulmaz bir zaman dilimi de yaşatmıştı onlara. Salon tıklım tıklımdı. Ankara Öykü Günleri'nin hiçbir etkinlifeinde öylesi nekalabalık görmemiştim ben... Bu, hiç kuşkusuz Fethi Naci'ye duyulan sevgi nin bir ifadesiydi aynı zamanda... Nitekim konusmasını bitirdiğinde Fethi Naci, yanımaaki genç öykücü, kolumu çekiştirmiş, "Ay, bu adama bayılıyorum ben" demişti, ardından yüzüne, gözlerinc yansıyan bir muziplikle eklemişti: "Öyle tonton ki, gidip yanaklarını sıkıştırıvermek geliyor içimden!" Genç, güzel öykücünün bunu yapması olanaksızdı. (Jünkü konusmasını bitirir bitirmez, Fethi Naci'yi çepeçevre kuşatmıştı gcnçlcr, sevilen üniversite hocalarının kürsüsü çevresinde saygı çelengi oluşturulur ya, öyle... Peki ne demişti Fethi Naci, o güzelim SattFalk'ISevmekleBaşlap ÖyküctÜük konusmasını bitirirken? " Yahu ne diyim size, Sait Faik'i sevmeyen varsa hâlâ içinizde tu Allah belasını versin!" Salon yalnız kahkahaya boğulmamış, hep birlikte çılgınca alkışlayıp ayağa kalkmıştiı Sonra da Mülkiyeliler Birliği'nin bahçesine, rakı sofrasına dek Fethi Nacilerine yoldaşlık etmişti gençler... Mayıstı, Sait Faik de konuktu elbette o sofraya, Fethi Naci'nin sofrasına, gençlerin çiçeklendirdiği, atkestanelerinin, akasyaların gölgelendirdiği masaya... Fethi Naci, ne güzel aruatır bize Sait Faik'i... "Sait Faik, kendinden önce gelen hiçbir hikâyecimizden yararlanmadan gerçekleştirmiştir hikâyelerindeki, Türk hikâyeciliğindeki yeniliği. Hani akrabası, kimi kimsesi olmayan damatlara ^ÇÖpsüz üzüm' derler ya, Sait Faikyeni Türk hikâyesinin çöpsüz üzümüdıir." (27) "Evet, Sait Faik (.), gelmiş geçmiş (.) en büyük hikâyecimiz(dir)." (108) Sözgelimi "yazarlığı nasıl gördüğü"ne değinir onun: "Son Kuşlar'da, Haritada Bir Nokta'da, önce 'Yazmayacaktım.' der, sonra pay meselesindeki kepazeliği görünce, yazar; 'Yazmasam deli olacaktım.' diye biten o unutulmaz paragraf (anımsanabilir.) / 'Yazmasam deli olacaktım.' cümlesi, Sait Faik'in yazma nedenini açıklıyor: Haksızlık karşısında öfkelenince, yalnızlıktan bunalınca , iyi bir insan tanıyınca, âşık olunca.., kısaca, kendini anlatmak için yazar Sait Faik yazmasa deli olacak duruma gelince yazar." (106) Sait Faik'in, neredeyse özdeyişe dönüşmüş bu sözlerini anımsamanın sıra