22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

'Şehir ler imiz gibi demokrasivi de berbat ettik' GAMZE AKDEMİR vdın Boysan'ın dünyada başka niçbir şehrin yaşamadığını düşündüğü tâlih ya da talihsizliklerin, Istanbul'un başına nclcr getirdiğini bir tamara anlattığı, paylaştığı, zamanın kuytu• lannda gezindiği kitabı Yapı Kredi Yayınları'ndan çıktı. Istanbul'un Kuytu Köşeleri. Doğduğu, ömrünü gecirdiği, bu yaşına vardığı şehir... îlk sevdası... Kitabının ve yüreğinin tamamı, tastamamı... Şimdi bııruk, acılı, ağrılı bakıyorşehrinc. Nedeni mi? Çok açık... Çocukluğunun o minikmasum sevgilisi, birlikte oluşu mutluluk veren, o koynuna girmeye doyulmayan, tertemiz, mis kokulu sevgilisi, ortamalınadönüijtüdeondan... Eşibulunmaz masum aile kızı, sokak kızı oldu da ondan... "tstanbul'un kuvtu köşeleri dedikren sonra, şimdi insanların itedürte yığıldığı kalabalık yerleri anlatmam, yadırganmasın!... Bııralan, şimdi bu hale geldi... Benim çocukluğumda Istanbul'un her yeri 'kuytu' idi. Bir milyonun aJtındaki nüfus, yaldaşık 20 misli artınca, artık kuytu yer kalmadı. Biz anılarımızın mekânlarını, geçmişimizden bize kalanlan, her şeyi ama her şeyi, taksit taksit yok ediyoı uz. Hepsini yok ettiğimiz anda geçmişimizden, ruhsal olarak kopmuş olacağız. Acıklı sözler söylemek istemiyorum ama, bu kopuşun 'ruhsal intihar olduğunu, belirtmek zorundayım... Üzülerek." Aydın Boysan'la "htanbul'un Kuytu Köşeleri" üzerine A Aydın Boysan bir Istanbul âşığı. Istanbul'un her taşını ve her meyhanesini ve her kuytu köşesini bilir. Gamze Akdemir O'nunla "Istanbul'un Kuytu Köşeleri"ni konuştu. r; "Sbneretfenîeylzaldımz?..'' Yıllar önce bir işadamının "Siz nereden feyiz aldınız? Ingiliz terbiyesi mi? Fransız terbiyesi mi? Oxford'dan mı..." sorusunu "Bendeniz Davutpaşa Çöp îskelesi, Davutpaşa Ispanak Viranesi, Samatya Narltkapı Çıkmazı ve Yeşilköy Bamya Tarlası'ndan." diverek cevaplayan Aydın Boysan'ın feyiz aldığı yerleri kısaca anlatmaya çalıştığı kitabı, vicdan ehli zenginlerini olduğu kadar, güzelim kıyıları yerle bir eden, denize asfalt biçen gibi vicdan fakirlerini de takdimidir. () mazide bayrak bayrak dalgalanan Beyoğlu'su nispeten daha az dokunulmıış elbet es geçilmemiştir. Hani taşlarını arşınlaması, bir mertebeye ermek addedilen, insanlann daha bir dik, usturuplu yüriimeye meylettiği, hani o gençliğinde 30'lu, 40'lı yılîar zamanında kültürsanat merkezi olan Beyoğlu... Kitabında menteşelerini aheste aheste gıcırdattığı Narlıkapı... Unutulmaz... Bi zans Sur Duvarlan kahntılan hâlâ durmasına karşın, kuleleri, duvarlan, çocukluğunda olduğu gibi artık denize inmiyor olsa da... Çocuk arkadaşlarla iki bacalı, dört direkli, Atlantik Okyanusunu rekor hızla geçen yolcu gemilerine verilen Mavi Kordelalı onurunu taşıdtğı anlatılan dört başı mamur Gülcemal Vapuru'nun silüetini izleyemeseler de kımıldamadan... Ya da tramvay yolunun öbür taratındaki bayram yerine gidemeseler de... Zaman zalim, mezalimse de... Ya Kumkapı... 30 yıl öncesine kadar mahserleşmediği, sokağını henüz meyhanelerin doldurmadığı zamanlar... Bir Yorgo açık bir de Kör Agop. Samatya sevgili yari... Sevimli seyyar satıcılan caddemeydan işgalcisi işportacılar taifesinden değildir. Ya sırtlarında küfe taşıyarak, ya bir al veya eşeğe yiikleyerek gezen, ya da bir sırığın iki ucuna astıklan iki tepsi SAYFA 14 serpilmiştir. Boysan'ın kitabın/oğurdu sırtlarına alıp dolaşanda nemen ardından dikkat çekardan ... Ya o seyyar berberler tiği gibi ÖzalDalan Istanbul Yenicami arkasında dolaşan, iman dönemi, aynı tiyatronun reklamlannı da "Lahana gibi yinelenmesinden başka bir şey baaas, beş kuruşa bir tıraaaş!..." değildir. diye bağırarak yapan... Narlıkapı'daki evde, bes kişi Kocamustarapaşa, semt olalik bir aile olarak yaşıyorlaroı. rak devlet düşkünüdür. 17. ve Bir o kaldı. En acısı, kendisin 18. yüzyılda vüzera ve ulemaden üç yaş küçük bir kardeşini nın konaklar yaptırıp oturduğu 23 yaşında iken veremden yitir ancak 19. yiizyıldan sonra paramiş olmasıdır. Sevindirici bazı sal gücü olanların şehrin yeni ki olaylar da yaşamıştır. Ama kendi başına, bar semtlerine taşınarak terk ettiği eski çok dertler (le açmıştır. Suçluluk payının dosttur. Kitabında Yaşar Kemal'in Kocahesabını yapanıaz anîa, örneğin iki kez mustafapaşa ile ilgili şu şiirine de yer verıniş Boysan. "Kocamusta/apaşa! Ücra ve de, akciğer kanserinden ameliyat olmuştur ve kurtubTiuştur. fakır İKlanhul / Ta fetıhten bert mü'min, mütevekkil, yuksul / / iüznü bir zevk ediYaşadığı hayattan memnun mudur? nenler yaşıyorlar burada / Kaldım onlarla "Memnunum" dese, yaşadığı iyiliklerde, bütiin $!İin bu güzel rü'yada." yakınlarının, çevresinin, hem de talihinin rolünü, sanki inkar etmiş olacaktır... KaKumelihisarı, güneşin has manzarası, dirbilmezlik olacaktır... "Değilim" dese, bogazın yavuklusu... Ramazanlar... Bay vakışıksız olacaktır çünkü yaşadığı kötüramlar... Seyranlar... Iş, güç, sofralar, çariüklerdeki yanlışların ağır sorumluluğuşılar, siirler, şairler, ortak nice değerlerle nun daha çok kendinden kaynaldandığıve birbirleriyle barışık çelebi insanlar, Yenı düşünmektedir. Sorııya ne cevap vereşilköy, deniz feneri, bamya tarlasının ke ceğini o gün bugün düşünüp dunnaktanarındaki kiralık ahşan ev... Mazi, ah madır Aydın Boysan. zi, Tiırk hamamı, Çiçek Pasajı, dem üstü ne dem, mevhanede seminerler konıı Sıraselvilerin selvilerini görmemiştir 'Nasıl içilmeü?'. ama, Şişli Sıraselviler'in ceviz ağaçlarını bilir. ŞişliZincirlikuyu arasının, dut bahVe gün geldi tstanbul kimliğini yitirçeleriyle dolu olduğunu; şimdi Taksim'de di... 1950'Ier sonrası... Adnan Mende ınönü Cîezisi olan yerde, görkemli bir res'in dilinden politikada adetten, gelekışla binasının olduğunu; Istanbul nüfuneksel bol kepçe vaatler dönemi tetikle sunun tarihte ilk kez 1950'de bir milyodi şehrin bugünkü malum vaziyetini. nu aştığını bilir. Cîuya "Istanbul'un imarını, bugünkü Istanbul nüfusunun eskiden Imparayaşayış ve anlayış icaplarına uygun bir torluk sentezi olduğunu, şimdi ise artık tarzda estetik, rahatlık ve turistik gibi birkasaba çeşitlemesinc dönüştüğünü; sebçok zavivelerden ve Türk'ün beaii zevkze yemeklerinin yıllarca fiyatı değişmelerinin ifade ettiği vüksek seviyeyi tebaruz den 7.5 kuruş, et yemeklerinin 12.5 kuettirerek" ele aldıklarını bııyuran Adnan ruş olduğunu Menderes yibilir. Yedikune kendi dile marululiyle "Imar fanun, Kanlıca aliyetlerinin yoğurdunun, sürat ve heyeBeykoz paçacanı içinde tasının lezzetini rihi eserlerin unutmaz. ihmaledilmeyeceğini, îsS am at tanbul karakya'dan kürekterlerinin zele Ahırkadelenmeyecepı'ya kadar ğini, şimdiye çapari salladıkadarharabeğını, istavrit ^U ler arasında çıkarsa usgizlenmişabikumru oladelerin ihya m ay a c a ğ ı cdilerek inşa için, hemen tarihlerindeki olta toplayıp kıymet ve ;eri döndükheybetlerine erini bilir. ulaştırılacagıHepsinden nı" da bildirir. önemlisi nüfııs artışı yüBildirir bilzünden bir dirm esine şehrin yoğunama nerdeluğu azdırılee... Cıünü mışsa, tarihe müzdeki çarve insanlara pık duruma karşı bu davgebe kalınan ranışı sıfatlanzamanlardır dırmak için ve çocuk nek ihanetin ötebir çirkin büsinde bir sıfat yiimüş, kız "Blrtoplum kultürünün "yok" olarak yltlp gitmemesl lcin, Ikl kuşak ömrü yetlyor. Olusması Içinse, sekizon ku$aklık aranması gepek bir çirkin zaman geçmesi $art" dlyor Aydın Boysan. rektiğini bilir. Ve şöyle der "Hay bilemcz olsaydım!" Şu anda belki Çiçek Pasajı'ndaki Demak (Demciler Akademisinin kısaltılmışı) toplantılarında, Turhan Ciünay'ın yönetiminde, Prof. Dr. Cevat Çapan, eleştirmen yazar Fethi Naci, Prot. Dr. Naci (îüçhan, sanatçılar Besim Dalgıç ve Sait Maden gibi nice muteber ile birlikte şarkı söylüyor, hoş bir muhabbetin orta yerinde, rakısını eski usul adam gibi içerek demleniyor kâh sevinçli kâh değil ama her daim Istanbul'u düşünerek... Birlikte düşündük bu kez ve biz sorduk, o yanıdadı. Eski tstanbul'a, yiten tenbalığa, bozulmuşluğa haklı isyanın yanı sıra yaşlanmakla bilesik yaşam muhascbesi, keşke yeniden çocuk, genç olabilsem'in öfkesi de ne kadar şöz konusu kitaptaki duygunuzda? Örneğini, önemli kentimiz tstanbul'da görüyoruz. Toplum, yaşadığı şehire yansıyor. Zevki ve etiğiyle. Bir şehire nasıl balulacağını öğrenen, o toplumun röntgenini, anında çıkanverir. Zevki, kültürü ve toplu yaşama ahlakıyla. Olduğu gibi... Hiç çarpıtılmadan. Şehirler toplumların aynasıdır. I lemdehiç çarpıtma dan yansıtan aynasıdır. Öyle panayır yeri kahkaha aynalan gibi çarpıtarak değil, ol duğu gibi yansıtan aynasıdır. fstanbul, sırtına alamayacağı kadar nü fusla yüklenerek, mahşerleşti. Kalabalık, bezdirici... Kalabalık, yaşanan mekânlann algılanmasını önlüyor. Kalabalık, sis gibi. Koyulaştıkça, insan gözlerini daha çok perdeliyor. Hele hele bazı insanlann, ruhları bile kurutulduysa... Açık gözle, sis olmadan bile gördüklerini anlamayacak kadar, ilkelleştiyse. Uygar bir şehir Kuytular öyküler yaratmıs. Amları plastikten değil o dönemlerin. Gelişmışlıfce küfredesi geliyor insamn kitabımzı ukuyunca. Gerçekten nekuytulu ne kuytusuz ortası bulunamayan bir eski sehir, itina ile bıyanet edilmis bir emanet söz konusu olan. Bu raddcden sonra gelecek kusaklann nteseler de yapabileceğı bir şeyler kaldı mı, mumkun mii? Çarpık yapılanmalarla, yapıldı bıttılerle degişmezlijle mahkunı edilmcdi mi Istanbul? Özelhkle bir mımar olarak htanbul'u geri almamn maliyeti nasıl karsılanabilir, mümkün mü? Umut varmı''' Yoksa geçmişe mazi.... Sözünu do&rulayıp, kitabımzı okuyup, başımızı onaylar tarzda sallamakla mı yetineceSiz? Kaybedilen sokaklan, onlarla kaybolan dokuyu gerı almak için, kazanmak için çoiunluŞun çoktan yitirdiğini düsündüğü, duyumsadıg'ı bu savaşta kaleyi nasıl savunacaiız? $ehirlerimiz, demokrasilerimizin de aynasıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde benzeri eörülmeyen biçimde, yarısı kaçak yapılarla doluşmuş şehirlerimizde olduğu gibi. Planlama denen uygar ilkenin sözü edilemez şehirlerimizde, olduğu gibi. Oysa uygar planlama denen nimet: "Geleceği clüzen altına almak" diye tanı tılır. Bizim şimdiki şehirlerimizin sonınu, geleceği düzen altına almak falan değildir, geçmişlerimizin oluşmuş pisüğini nasıl temiideyebilecekleri gibi, belalı bir sorun dur. tstanbul, yanm yüzyıl içinde mahşerleş miş ve bugünkü durumuna gelmistir. tstanbul'un uygar bir şehire dönüşebilme si için, önce toplumun uygarlaşması gerekir. Bozmak 50 yılda olıııuştur, düzelt mek ise, yüzyıllar sürecektir. Sorun, Istanbul'un kendisinden kayııaklanıvi)i. lürkiye'nin en büyük şehri tsranbul un başına gelenler, bütün ülkenin sorunlarından kaynaklanıyor. Biz şehirlerimizi berbat ettiğimiz gibi, "demokrasi"yi de berbat ettik. Zaten şehirlerimiz, demokrasilerimizin de yaıısı masıdır. Demokrasi kültürü açık düşen toplu luklara, partilere, yandan çarklı politikacılara bol geliyor. Bol gelen demokrasi, • " • K İ T A P S AY I 686 f C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear