Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Î şünceyi 'örtülerin' altından ve 'sezdirmeden' okurlarına veren yazarlara karşı tavır almaktadır. Her yazar belirli bir siyasal ekolü, bir dini, bir ideolojiyi benimseyebilir ve buna hiç kimsenin itirazı ol(a)maz. Ama işlemiş olduğu konuda Hıristiyanlık felsefesinin neredeyse bütiin simgelerini, temel öğretisini, ilahi elçisinin adını vermeden bazı sözlerini, söz konusu dinin geleneklerini kahramanların sırtına yükfeyerek metne dökmesi bir hayli ilginç. Günümüz insanı kendi kurtuluşunu bu anlamda dile getirmek yerine çok daha gerçekçi çözümler üretmesi gerekiyor. Yabancının, "içinizden birini altın karşılığında adak verin" sözü tamamen dinsel Dİr kimlik içermektedır. Peki ama öteki kahramanlar başka bir yorumla yanıt veremezler miydi? Kurgunun, anlatının, mesajın, kahramanların dinsel bir örtü altına alınması misyonerlik isteği de;il de nedir? Hıristiyanlığın bu denli kaın bir tortusunu kitabın nemen her sayfasında görebilirsiniz. Dinsel örtü o denli kakn ve sağlam ki çağdaş dünyanın ışığını göremiyorsunuz. Özellikle adak ofayının işlendıği sayfalarda Isa'nın ayak izlerini görür gibi oluyorsunuz. Isa'nın dağa çıkıp vaaz vermesi, kendini adak olarak kurban etmesi, iyilik ve kötülük uzerine söylediği sözler ve onun gizemli yaşamı sözde insanlığın kurtuluşu için ışık olacak bir romana bu kez gerçekten 'kurban' ediliyorlar. Kitapta konu edilen kurban, adak, di•et, iyilik/kötülük gibi değerlerin anlamarı dinler arası bir uzlaşma köprüsü falan değil, bir dinin cımbızlanarak alınmış öğretilerinin romandaki kahramanların sözlerine yansımış cümlelerinde gizlenmektedir. P. Coelho, insanın icindeki iyilik/kötülük kavramlarını bir dinin temel öğretisi ile açıklamaya çalışırken bazı gerçekleri de göz ardı edebiliyor. Tann'nın şeytanla biz insanoğlu için iddiaya girmesi, sö zii edilen dürtüleri insanın ruhuna üflemesi, diyet istemesi dinin kendi varlığından kaynaklanan temel soru(n)lar değil midir? Yine kendi ilahi sözlerinin zaman içinde bozulması, çağa yanıt verebilecek nitelikten voksun kalmalan dinlerin kendi içlerindeki bir açmaz değil de nedir? Incil'deki Ikinci Isa adlı kitabında Jose Saramago, Incil üzerine yeni bir değerlendirme yapmakla yetınmiyor, Hıristiyanlık inancını da ciddi olarak irdeleyip gözler önüne seriyordu. P. Coelho ise böyle bir kaygıyı düşünmemiş hiç. Üstelik epistemofoiik ve ontolojik gözlükle bak(a)madığı bir dinin öğretisi üzerine bu denli yoğunluk katarak yazdığı romandagerçekdünyayadairhiçbir'şeyin' olmaması aa bu açıdan ijaşırtıcı değif. Biraz da rorrianı teknik açıdan irdelemek istiyoruz. Yazar her zaman olduğu gibi rahat ve akıcı bir dil kullanmış. Romanın hemen her böliimünde bir fazlalık, tekrar, boşluk..yok denecek kadar az. Yazarın kendini gizlice gösterdiği bölümler ise post/modern anlatımı yansıtacak nitelikte değil, sadece metne zenginlik kazandırmaK için oluşturulmuş kuçuk tuzaklardan ibaret. Kitabın başjamasıyla 'zaman kavramı' düzenli bir biçimde ele alınıyor, sürenin dengeli kullanJması olayın/aksiyonun dağılıp savrulmasına da engel oluyor. Tiplerin fiziksel özellikleri bilinçlı bir istemle silinmiş, mekân ise dinsel bir görüntünün pıısfu ufuklanna sıkıştırılmış. Dağ köyü, Kelt kultüru, çeşme, altınların gizlendiği zirve ve daha başka şeyler genel anlamda dinsel mozaik oluşturma isteğiyle önceden hazırlanmış. Kahramanların bazıları tamamen sözel anlamda kaiıyor, bazıları da adak/vaat kavramları arasında sıkışıyor. Kitapta sözü edilen yedi gün çok önemlidir. Tanrı yedincigünü kutsal saymıştır. Şamdanların yedi tane kolu vardır. Bunfarın hepsi kitabın içinde mevcııttur. Ayrıca, kitapta l sözü edilen dağ köyü eski Kudüs'ü biraz tanıtıyor gibi geldi bize. Zeytin Dağı, Altın Kapı, Sıon Meydanı gibi Kudüs'e ait yerleri kitapta olayın geç *• tifii dağ köyüyle örtüştürmeniz olasıdır. Unutmadan kitapta on bir altından soz edıldığini söylemiştik sizlere. Bakın on bir sayısıyla ilgili hangi ilahi sözler var. "...On birlere göründii. Incil'i biıtün herkese vaaz edin. Markos 16/14" Yabancı kelimesi için çok sayıdaki ayetten iki tane alarak yetineceğiz. "...Yabancılara mezarlık olarak onlarla... Matta27/7" "Galibayabancı ilahların haberciliğini yapıyor. Elç. 2/4" Meraklı okurlarımız kendi çabalarına göre daha başka şifreler de bulabilirler. Biz bir kısmını yansıttık, Başta da söylemiştik, P. Coelho bu kitabında Hıristiyanlık inancı üzerine fazlaca yoğunlaşmış diye. Mistik inançların, dinsel geleneklerin, dini öğ retinin bir Şark masa lı gibi anlatıldığı bıı roman. Okura ilk baş ta çarpıcı hatta şasırtıcı gibi gelen felsefi sözlerin sağlam bir dayanağının ol(a)madığı, meleklerin/şeytanların/cinlerin çarpıştığı bir düşler ülkesine gitmek istiyorsanız ve zamanınız da bolsa.. insanı geleceğin dünyası yerine dogmatik bir öğretinin çıkmaz sokaktaki çaresızliğiyle örtüştüren, somut verilerden yola çık(a)mayan bir anlayışın sözde sevgi üzerine kurulmuş romanı, $eytan ve Genç Kadın. Üstelik, P. Coelho ince he saplarla bazı dinsel göndermelerde bulunmayı da ihmal etmemiş. Biz de bu nedenle yazımızın başlığını, Şeytanın Oyunu diye koyduk.. • Şeytan ve Genç Kadın/ Paulo Coelho, Can Yayınbrı/ Ekım 2001/ 198 s. Kadınlar, kırık hayatlar, paramparça aşklar... Halide Eşber, Aylin Süer DOĞAIU KİTAP Parçalanmı; kimlikler Halide Eşber birçok kadının sessizce katlandığı "annenin baskın kimliğiyle yajama" durumunu, birbirinden bagımsız, ama bir o kadar da bağlı öykülerde anlatıyor. Bücünlük arayışı icindeki kadınların anlatıldığı bu öykülerin arka planmda, çarpık kentlejmenin yarattiğı insansızlaştımna, parçalanmış kimlikler ve ilişkiler var. Sıkışmış arzular Yolculuklannda kaybolmuş, kendini kendi içinde aramaktan korktugu için yolunu kaybeden insanlar, suskunluklara sinmi} sessiz çığlıklar, hiçlik ile sonsuzluk arasında sıkışan arzular... Aylin Süer, aidiyeti, korkulan, yalnızlıkları, karanlıgı, ayrı düşen yolları, geç kalmışlıkları, öfkeleri, acıları sorguluyor öykülerinde.