22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Masalını Yitiren Dev ABDULLAH TEKİN ££ T " \ ırgün.inekvıırduboynuzunu r^koyunun karnına, yırttı attı JLJkarnı boydan boya. Kaygan yıvışık bağırsaklar tozlara bulandı birden. Kana kesti koyunun yünleri. Koyunu hemen yatırdı yere anam. Tozlanmış kirlenmiş bağırsakları eliyle toparladı, tıktı koyunun karnına. 'Bir yorgan iğnesinin ucunu yakın da verin bana' diye seslendi. Dediğinı yaptık. îğneyi aldı. Sağlamından bir de iplik geçirdi. Okşaya okşaya 'anam, kuzum' diye diye dıkti koyunun karnını. Akşam üzeri olmuştu olay. O akşamın sabahı koyun ayağa kalkmış ot yiyordu kımıl kımıl. Sonraki yıllarda üçbeş kuzu da doğurdu. Dikilen karnında bir yırtılma da olmadı. Böyle bir ananın oğlu olarak Diyarbakır'da doğdum. Yedi yaşından sonra gidişler dönüşler, aynlıklar.. Anamın yanındaysam babamın, babamın yanındaysam anamın yanında değilim. Gök boşluğunda hiç yıldız yokmuşçasına parlayan şafak yıldızı ısılarken bir katırın üstünde o handan bu hana uğravarak Ağın'dan Elazığ'a gidiyoruz. Sabahın serin esintilerinuen korumak için beni yüreğiyle sarmalayan anamla.." (s. 12) "Masalını Yitiren Dev" Adnan Binyazar'ın çocukluk ve ilkgençlik anılarını yansıtan, ama bir yudumda tüketilen roman tadında bir kitap. Aslında bu kitap "Bir Hayatın Romanı" adıyla karşımıza çıkacaktı. Ne ki, Pastovski'nin bu adı taşıyan bir kitabı e Yayınlan tarafından yayımlanınca Binyazar "Masalını Yitiren Dev" ismini kullanmayı yeğler. Binyazar kitabın ismiyle ilgili olarak şunları anlatır: "Yeni bir ad arayışına girdim. Elazığ'da, dedem evden ayrılmış, bir başka evin bodrum katında, kendini dine vererek yalnız başına yaşamaya başlamıştı. O ayrılıp gidince masalını yitirmiş deve dönmüştüm. Çocukluk bir dev masalıdır. Masalı bozulmuş çocukluk ne ise, masalını yitiren dev de odur. Ikisi de şaşkın, güçsüz ve umarsızdır. Birbirlerini yitiraikıerinde, çocukluk devin, dev çocukluğun büyüsünü bozar. Büyü bozulunca çocuk, yaşamı boyunca masalını arayan bir dev gibi çırpınır durur. Üçdört yaşlarından on altı yaşına dek, yaşamı bir insanın dayanma gücünü aşan olaylarla savrulan, ancak Köy Enstitüsüne girerek kurtuluşa eren bir çocuğun duyumsamalarımn yansıtıldığı bir kitabın adı ne olabilirdir* Masalını Yitiren Dev." (s. 18) Bedrettin Cömert'in cenazesinin kaldırılacağı cami avlusunda Binyazar'ın yanına "yaşlı ve hastalıklı" bir kişi yanaşır ve gerçekten yazdıklannızı yaşadınız mı" diye sorar. Binyazar'ın o anda tanıyamadığı bu kişi ünlü ozan Ahmet Munip Dıranas'tır. Binyazar, "evet" vanıtını verir ama bu kişinin Dıranas olduğunu öğrendiğinde bu büyük ozana "geçiştirici bir yanıt vermenin utancıyla" başına kaynar sular dökülür, yüreği burkulur. Kitabın ilk bölümünde "Dıranas'ın Sorusu" başlığını koyan Binyazar babasıyla ilgili bir çocukluk anısına yer verir. Kardeşiyle kendisine alınan oyuncak kamyon nedeniyle tartıştıklannda baba gelir ve iki kamyonu da kırıp atar, orada bulunan bir kedi yavrusunu da tekmeler. Küçük kedi ölür. Binyazar "ölüSAYFA 16 mün korkunç yalSılll.ll nızlığını" o kedide \1\SVI IM görür. Dıranas'ın MllRLSI*A sorusuna aranan yanııların ilki burada sergilenir: "Gök boşluğunda hiç yıldız yokmuşçasına parlayan şatak yıldızı ışılamasının yarattığı korku mu, yoksa kedi ölümlerinin yürekte genişleyen yalnızlığı mı sordurtmuştu o soruyu Dıranas'a." (s. 17) Binyazar okul çağlarında evi terk edip Istanbul'a yerleşen babasının yanına gönderilir. "Ana, bir 'anakuş' gibi gölgede olsa da üstümüzde, Doğu açlıklara yenik düşer. Doğu anası da yenik düştü. Bizi babamın yanına Istanbul'a gönderdi". (s. 14) Istanbul'da evsiz, aşsız, odunsuz günler başlar. Binyazar, kendisini dövmekten sadıstçe zevk alan bir aşçının yanında çalışmaya başlar. Ve Dıranas'ın sorusuna bu kez de Istanbul'da yanıt arar: "Dıranas derisi kemiğine yapışmış iki çocuğun Istanbul ayazlarında titremelerini duyumsadı da mı sordu o soruyuı*" Aynı acımasız aşçı bir gün kızgın maşa fırlatır ve Binyazar'ın sol baldırında öküzgözü iriliğinde bir oyuk açılır. Binyazar bu anısını kısa ve anlamlı bir cümleyle yansıtır: "Bu savaştan da bu yaralarla kurtuldum. Bu yaraların yüreğimde açtığı oyuklar ise sağalmadı hiç." (s. 16) Bu olay nedeniyle de yine Dıranas'a bir gönderme yapılır: "Sol baldırımda yer eden öküzgözü iriliğindeki oyuk mu, tırnağımdaki çatlak mı sordurtmuştu o soruyu Dıranas'a" (s. 17) dcn kavramak için de birtalum ipuçla n vermektedır. Ancak bu ipuçlarının insan ilişkilerine zarar verecek kadar sürekli önyargı oluşturabilecek, başkalarını sürekli yargılayacak bilgiler olmaması için bu durumun geçici biyolojik yapılarla psikolojik değişiktiklere dayalı olduğu da vurgulanmaktadır. Yapıtın 21. sayfasına göz atalım: [tletişimi kelimeler, eller, gözler gibi bütünlüğünden soyutlayarak ve süreçteki bir kesite bakarak değerlendirmek bizi yanıltabilir. Sözsüz iletişim işaretlerini veya sözlü iletişim içeriğini tek tek değerlendırerek sonuçlara varmak yanıltıcı olabilir. Orneğin ellerin masaya dayanması veya bir sandalyeye ters oturmak, sözsüz iletişimimiz açısından bir destek aramak ve güvensizlik isareti olarak yorumlanır ama bu durum bazen bedenimizi dinlendirme ihtiyacından da kaynaklanabilir. Benzer şekildc ayakta duran birinin, bacaklannı birbirine dolaması, güvensizlik ve gerginlik işareti olabileceği gibi, soğukta üşümek veya çok sıkışıp tuvalet arayışı içerisinde olmak anlamına da gelebilir. Bu durumlann göz ardı edilmesi iletişim değerlendirmelerinde bizi yanılgıya götürür.J Çözümleme yeteneği iki türlü kazanı lır: Birincisi psikolojik yapıtlan, psikolojk analiz yapan öykü, roman gibi eserleri okumuş, bu yoÖa gerekli birikimi kazanmış olmak, ikincisi: uzun tecrübeler sonucu "insan sarrafı" olmak yoluyla. Ancak ikinci yol birincisine göre çok ağır diyetler, uzun yıllar alan, yitirilenlerin bir daha kolay kolay yeniden elde edilemeyeceği bir yoldur. Bedenin Dili psikoloji laboratuvarlannda gönüllü denekler kullanılarak uzun yıllar içerisinde yapılan psikoanalizler sonucunda, davranış çözümlemelerine dayalı verilerle elde edilmiş bir tür görünümler, davranışlar ile eylemleri açıklayan bilimsel bir aynadır. Yüz ifadeleri ile bas hareketleri kararsız, ürkek, pısınk.. gizli kararsız, gizli ürkek, gizli pısınk.. gibi vüzlerce karakter niteliğinin aynasıcTır. Ancak bu bilgiler daha çok gerekli birikimleri kazanmış kisilerce bilınebilir. Bu aynntılann daha iyi kavranması için bu psikolojik eylemlerle görünümleri yansıtan 128 fotoğraf dışında verilen on resim okuyucuya bu afanda büyük bir birikim kazandıracaktır. Kan bağınız olduğu için sevdiğiniz, ancak benliğindeki gizli serkeşliği nenüz sezemediğiniz bir yakınınızdan bir yüz mimiği, dengesizliğini açığa çıkarabilecek bir kıpırtısı ona vereceğiniz emanetin sonsuza dek elinizden çıkmaması için önlem almanıza yardımcı olabilir. Size sürekli ilgisini'gösterip duran kişi ile ilişki kurmadan önce onu davranış bilgisi bakımından analiz etmeniz belki de gelecekte sapık yönelişleri olabilececek bir kişiden zaman geçmeden önlem alarak uzaklaşmanızı sağlayabilir. Odünç vereceğiniz kişinin bir dudak kıpırtısı, yanağındaki, gamzesindeki o an mCUMHURİYET KİTAP SAYI 599 Psikolog Dr zuhaı Baitas ve Acar Baita$. "BlpHayatMiRomam" durumlara bağlı olarak onlann görünümleri, bakışlan, ses tındarı ile gözlerindeki ışıltılara göre değerlendirmeler yapabilmek yalnız sıradan insan ilişkilerinde değil, kişilerin maddi, manevi kazanımlan bakımından da çok büyük yararlar sağlar. "Bedenin Dili" yalnız bedenin hareketlerinin insanlar üzerindeki olumluolumsuz etkilerini değil, bu davranışlann hangi yorumlamalara yol açtığinı da uzun yıllar boyunca süren araştırmalar sonucu açıklayan bir yapıttır. Yanıt en küçük aynntılan son derece açık bir dille, psikolojik durumlarla terimleri herkesın anlayabileceği belirgin kavramlarla yansıtabilmiş olması bakı mından da yararlı sonuçlar verecek bilgilerle doludur. Yanıtın 1920. savfalanndakj "Üetişimde tlk Dakika (Başlangıç) OnemUdir" başlığıyla verilen şu bilgiler sürekli göz önünde bulundurulması gereken psikolojik belirlemelerdır: [Karşı karşıya gelen iki kişi arasında ilk iletişim, iletişim sürecinin ilk belirleyicisidir. Bu etkiyi yaratan faktörler, karşılaşılan kişinin beden dilinden, kullandığı kelimelere ve kişinin taıdığı bütün aksesuvarlardan içinde buunduğu fizik ortam nesnelerine kadar geniş bir dağılım gösterir. îşte bütün bu faktörlerin bileşkesi "algılayan kişinin" değerlerinde bir yer bulur ve o çerçeve içerisinde yorumlanır. Algılayanın kişisel özellikleri ve toplumsal normlan ile kalıplaşmış olan vargılar, etkileşim verilerine bağlı olarak iletişimin ilk anında bir "karar" verdirir ve insan karşısındaki kişiye zihninde bir etiket yapıştınr. Bu karar olumlu ya da olumsuz olabilir.. "Duruşundan hiç hoşlanmadım", "Bakışını sevmedim", "Bir görüşte kanim ısınaı", "ilk gördüğümde vuruldum", "Ben onu ilk gördüğüm an işe yaramaz olduğunu anlamıştım" gibi değerlendirmeler, o kişi ile gelişecek iletişimin temelini oîuşturur. Yalnız bu kararlanmız her zaman böylesine açık ve bilinçli olmayabilir. Kişi bunlan bilinç düzeyine çıkarsa da çıkarmasa da, ilk algılanmızın oluşturduğu yargının, ilerişim biçimimizde ve o kişiye atrettiğimiz değerde önemli bir rol oynadığı bilinir.l insan ilişkilerinde temel problemlerden birincisi çözümleme yeteneği kazanamamış insanlann karşılanna çıkan; arkadaş, sevgili, müşteri, eleman.. gibi kişileri veterince değerlendirememek, bu yüzden de daha sonra çok pişman olacakları durumlarla karşı karşıya gelmektir. Yapıt insanlann bu gizli yönünü önce Efafrdı Binyazar eşini yıtırmenin derin acısını duyumsarken ünlü ozan Fazıl Hüsnü Dağlarca "Eş ağıdı. Gömüt Taşında Söylemeler" şiiriyle bu acıya ağıt yakar. Daha sonra Dıranas'ın sorusuna son yanıt aranır: "Eş ağıdı yaşayıp acısını içine gömene sorusu ne olurdu Dıranas ın?" (s. 18) Olayları alaturka hıçkınklardan uzak tutarak, Şark duygusallığından ötede oldukça nesnel bir boyutta sergilemeyi başardığı içni Binyazar'ı kutlamak gerekir... Bu tür anılar kişilerin yaşamöykülerinden bir boyut icermenin yanı sıra bir dönemin Türkiye si hakkınaa da bilgi vererek önemli bir görev üstlenirler. Soluksuz olarak okunan roman tadındaki bu anıları okuyucu ile "gözü yaşlı sözcüklerin tuzağına düşmeden" paylaşan Binyazar'a binlerce teşekkür. • (*) Adnan Binyazar/Masalını Yitiren Dev/ tstanbul/ Can Yaytnları / 284 s. Î Bedenin Dili ENİSTURAN I nsan ilişkilerinde "olmazsa olmaz" diye niteleyebileceğimiz kesinlikle göz ardı eoilmeyecek öğeler vardır. Bu öğelerin bir kısmınm neler olabileceğini her insan kendi yaşamındaki deneyimlerle doğrudan kendisi belirlemiştir. Ancak kısa insan ömrü ile onun değisik insanlarla olan ilişki süreci çok kısıtuuır. Konuvu çok geniş bir açıdan öğrenerek, psikolojik yapısı değişik kişilerle, göreli
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear