25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

kişisel seı üveninıden kaynaklanryor: Igdır'da; Azen, Kiırt, Türk ve Fars kültürlerinin bir arada var olduğu bir kavşakta düyaya gelmişim. Öğrenim hayatım, tstanbııl, Sakarya ve Bursa'da geçti. Dolayısıyla Sakarya'da Kafkas dilleri ve kültüry leriyle, Rursa'da Balkan göçmenleriyle l berabcr yasadıın. Zaten, ulıısal kültürumüzün belli bir andaki fotog'rafının tiim bu unsurları içermesi gcreküglne, emperyal geçmişimizin uzunluğıına dayanarak, inanıyorum. Öte yandan Batı kültürü, çocukluğıımdan beri zevkle okuduğum çizgi romanlar ve popüler kültürün tiim unsurları da bu karışınun içinde. Kültürel coğrafyamızın sınırlarının aynı zamanda algımızın ve hoşgörümüzün de sınırları olabileceğini düşünüyorum ben. Bugüne iliskin olarak ancak edebiyatla ilgili bir gereklilikren soz edebiliriz sanırım: Yatay ve dikey tarihimizin ve kültürel cojSrafyamızın taşıdığı her unsurıı edebiyatımr/ı zenginlestirecek bir katkı olarak görnıe geıeginden meh'rvar Bu gcnış küüürclco&rafyayı göz üniınc ulartik bugiinc dıitr nc söylenebthr'' Doğrusu bu durıım bir ölçüde benim SUMAN KAFAOGLUBUKE Senserinin vasamı "Ertcsisabah hasta uyandırn. Üstümdc çarşafla uyumak miimkün olmamıştı. Yanıklar daba iyı görünüyurdu allahlan. Kalkıp kustum ve aynada yüzüme baktım. Mahvulmu^tıım. Hiçbir şansım yoktu. Yatajla uzandım Jan horltiyordu. Yüksek dcg~ildi horultusu ama sürekliydı Kiiçük bir domuz böyle horlardı berhalde. Ncrdeysc horultu. üna baktım ve natıl btrı ıle yaşadığımt düşündiim Kiiçük bir burnu vardı, sarı saçları kendi deytmıyle 'sıçanımsı' bir görünüm alrnaya başlamıştt, kırlaşıyordu. Yüzü sarktyordu, çıfte gerdanlıydı ve benden an yıl yaşltydt." Charles Bukowski "Factotum" Çev.: Avi Pardo, Metıs Yayınları ÖMimü umursamamak Fcodal vcya premodern unsurlar dıyebileeeg'imiz ccsaref, tnre gıbı kavramlara yaklaşımımzın çokjarklı oulug'u görülüyor Ncsöylemek is/erdınız bu konıtda'' Izin verirseniz ben bunu premodern olarak anlayayım. Bu daha uygun bir tanım bence. 1 liçbir öykümde premodern değerlerin savunusunu yapmak niyetinde olnıadını. Aına bir yazar öykü kahramanlarını anlamak zorundadır bence. Evet, premodern zamanlarda cesaret daha olanaklıydı. Do£anın ritimlerinden kopmanıış yekpare zaman anlavışı, ölümü de doğanın içinde bir normalik olarak algılar. (Cesaret de budur zaten son keıtede: C )liimü umursamamak, ölümü meşru ve yakın bilmek. Âma biz modernler her şeyi ölçülebilir, hesap edilebilir hale getirme kaygısıyla doğanın zamatıının dışında kendi zaman algılayışımızla; yani saliselere kadar bölümletımiş bir zamanla yaşıyoruz. Doğanın dışınuayız artık. îçin için kendi ölümünıüzü hesap ediyor, o zamanı endişeyle bekliyoruz. Premodern anlamda te sur olnıanıız miimkün değil, atna onıın tersini yapmak, ölümden ve ölünıcül kültıırler ins,a etmekten sakınmak da bir tür cesaret sayılabilir bizim için. Bu sözlcrim premodern ıınsurların öv güsü olarak algılanmasın liitfen. Ovmek ya da yermek degil anıacım, anlamak. Pıe modern olnıayı savıınabileceğim tek alan sanatsal üretim olabilir. Zamandan ve pa radan bagmısız üretim. Töre konusunda ise, dilerseniz ben susayım, "Horozlu Ayna'nmkahramanıko nuşsun: "...Diğerlerinin bilmem anıa ben, törelerin iyi ya da kötü oluşlaruu değil, sı nırlarmın taştan duvarlarıni ve yapılması gerekenı işaret etmek hususundaKİ ber raklıklarını sevdigimi düşündüm. Ama ertesı sabah yine çığlıklarla uyanınca törelerin az, dünya yüzünde çevreleyebildikleıi alanın yok hükmünde olduğunu düşunmek cüretini gösterdim." Öykülertmzın soıııttıda sık sık, ycr dcğjştirttıelcrc, tcrsyüz oltmı durumlanna nısllıyonız Aıılatıayla nykiı kahramanının ycr de^tırmesı vb... Bu ti'tr oytınları nıyc bu sıklıklci kullıindığjnızt, bundan sonra da kullanıp kıdlan»hiyacagtmzı söyleyebtlir nmmiz^ Bunu beni eğlendirdiği vc okuyucuyıı eglendirdiğine inandıöım icin yapıyo, rıım. Elbette, fantastik edebiyatın araçları ve kurgu teknikleri ile ilgili bir dıırtım bu. Ama bu tür oyunların söylenmek isteneni sakatladığı kanısında değilim; aksine, etkiyi arttırıyor. Vazgecer miyim bilmiyorum. Zaman gösterecek. • Sükut Ayyuka Çıkar/ Yücel Balku /tnkılap Kitabevi / 175 s. B ir yazar çıkar ortaya, o güne dek yazılan kalıplaşmış edebiyata tepki duyarak yazmaya başjlar. Bu sanat tarihinin bilinen öykıisüdür, çogu akım kendinden önceki sanatçılara tepki duyarak başlaı, edebiyatta da yenilik arayan yazar, dilin tüm olanaklarını ke§fetme arayışına girer. Elbette yenilik pesindeki yazarın en büyük zorluöu statüko yayınlarla para kazanmaya alışmış yayınevleri tarafmdan kabul edilmektir, güçlü yayıncılardan önce, şansını yeraltı ve amatör dergilerde dener. Bazen, şansliysa, edebiyat çevresi taze bir nefes alarak onıı kabul eder; diğer zamanlarda da senelerce bıknıadan e.ser üretnıesi ve yılmaması gcrekir. Charles Bukovvski'nin yazarlık yaşamı bu senaryonun iyi örneğidır. tlk dönemlerınde sanat çevrelerinin tanımak istemediği Walt Whitınan ve Allen Ginsberg şinıdı bu isimler Amerikan edebiyatının önde gelen şairleıınden sayılırgibi tamanıen dışlanmıştır. Birinci Dunya Savaş/nda Batı Alnıanya'da gorev yapan asker babası ile Alman annesi, o iki yaşındayken Amerika'ya umııtlıı gelecck hayalleriyle döndiiler; fakat bu hayaller kısa zamanda buyük ekonomik kriz yüzünden umutsuzluğa dönıişünce, işsiz, parasız ve mutsuz bir ortamda biıyümesine netlen oldu küçük Charles'ın. Otobiyogıafilerınde anlattı^ı gibı babası tarafından nedensiz yere sık sık dayak yemesi ve "acne vıılgaris" adıyla bilinen cilt hastalığı, ergenlik çağını da dışlanmi!} gecirmesine neden oldu. "Acımasızca ve çok sıklıkla dayak yerseniz, bundan sonra sadece çok zorunİLi olanları söylemeye başlarsınız; yani, uzenni7.de yapay olan her şey diişer. Fğer bu durumdan bir gün kurtulursaııız, geride kalan genellikle en gercek do ğanızdır. Cocuklıığunda ağır cezalar görnıiiîj biri, DÜyüdüğünde çok güçlü, çok iyi ya da tamamen yönünü şaşırmış bir katil, tccavüzcü veya deli olur. Cîördügünüz gibi babam çok iyi edebiyat öğretmeniydi: Bana acının neolduğunu öğretti, nedensiz acı..." Bukowski kötü geçen çocukluğundan iki şeye tutunarak saö kalmayı başardı: Yazarlık ve alkol. Fakat birinci tutku sundan kazandıkları, ikinci tutkusunu almaya bile yetmiyordu ço^u zaman; o da, bulaşıkçı, kamyon şoförü, postacı olarak para kazanmaya çalıştı. Sonuçta yaşamı ve içkisi, yazdikJarının kontısu oldu. Kendini, acınası yaşamını, yoksul Bukowskl en çok eleştlrlyl tutucu cevrelerden aldı. Eleştirinln kaynağında sanatı değil. yasam tarzı yatıyordu Parasa ve mutsuz ları, evsizleri, gururu incinmiş insanların gerçeklerini, abartmadan ve çekici kı!maya çalışmadan anlatıyordu. Şiirlerini ve öykülerini çok özel yapan öğelere de sahipti. En başta günlük dilin müzikal niteliğini yakalamıştı, yaşama bakarken kcndine ya da çevresindekilere acımıyordu, duygusallıktan uzak sıradan detayları, kürürlü konuijmaları, öznesinden hep belli bir uzaklıkta aktarıyordıı. Bu mesafe saycsinde gerçekçi hatta bazen komik bile oluyordu. Hayatın inceliklerine dokunduöunda da, mitolojiden uzak, işe yaranıazlık hissediliyordu. William S. Burroııghsgibi yaşamın karanlıklarını anlatanlardan larklı kılan özelliği ise. bu onun seçtigi bir yaşam değildi. sadece böyle yaşamayı biliyordu ve sürünenleri övgüyle anlatmıyordu, entelektüel çıkış yollan da aramıyordu; bu yaşamdan para sayesinde çıkacağını umuyordu ve öyle de oldu. Yazdıklarıyla (önce Avrupa'da, çok sonra da Amerika'da) para kazanmaya başlayınca şartlarını degistirmekte hiç zorlanmadı, BMW arabası, aenç ve güzel karısı, daha iyi bir ev, daha iyi mahalleler, onu ne yazmaktan, ne de içkiden ıızaklaşîirdı. Aynı duyarlılıkla, hep bildigi insan manzaralan şiirlerinde yer alıyorılu. Bukovvski en çok eleştıriyi kuşkusuz tutucu çevrelerden aldı. Ele^tirinin kaynagında sanatı değil, yaşam tarzı yatıyordu. Anlatılanlaröylesine itici ve uzak bir dünyanın gerckeleriydi ki, ayyaş, hastalıklı, kumar oüşkünü yazarın başarısız yasamının ötesi görünmüyordu. Içtenliği kolaylıkla göz ardı ediliyordu. Şiirlerindeçoksık "gibi", "benzer", "çok" gibi kelimeleri kullanması da bazı eleştirmenlere göre şiirsellikten ıızaklaijtırıyorduyazdıklarını.()ysaBukowski l l )8İ'de verdigi bir röportajda "deha, çok derin anlamı olan şeyleri çok basit söyleme yeteneğidir" diyerek yazı tekniğini de üile getiriyordu. Sıradan adamın dilini yeniden yaratmadaki ustalığı, bir bira içerken dostlarla sıradan konuşma ağzıyla yazılmış olması edebiyat çevrelerinin alı«jik olmadığı bir yenilik olduğu için bugün bile küçümsenmesine neden olur. Bukovvski'nin bir başka tutkusu da müziktir. En umutsuz günlerinde Mahler ya da Şostakoviç dinleyerek yenilenir. "Borodin'in yaşamı" adlı şiiri de başyapıtlarından biri sayılır. llk dönem şiirlerinden biri olmasına rağmen, daha sonraki yıllarda yazacaklarının izlerini taşır. Borodin'in çekilmez karısını, devamlı söylenmesini anlattıkran sonra "o sadece bir kimyaeıydı/ rahatlaıııak icin miizik besteleidi/evi insanlarla dolıı olurdu/ öğrenciler, sanatçılar, alkolikleı, iş sizler/ çünkü o hiçbir zaman hayır diyemezdi" dedikten sonra, şiiri "bir daha Borodin dinlerken/ düşün" diye bitirir. Şiirlerinin sonunda okuyucuyu düşünmeye itmesi de şiiröykülerinin vazgeçilmez özelliklerinden biridir. Bıırada Bukowski okuyucuya nasihat vermek yerine sanki elinden tutar ve görmediği bir adamı tanıması için ona tanıtır. Sanatçının yaşamından seçtiği özelikler onıın sanatıyla iç içedir. 19. yüzyılda sanata bakarken sanatçı ile sanatı birbirlerinden tamamen ayırma gerekli görülürdü. Oysa Schumann'ın bir eseri bestelediğinde delirme sınırına ne kadar yaklaştığını görmek eseri de daha iyi tanımamızı sağlar. Bugün sanata bakarken sanatçıyı tanıma istejŞini yadsımadan bakıyoruz, çünkü eserin ardındaki sanatçıyı tanımak, eseri de anlamamız için yol gösteriyor. Bukovvski'nin sanata yaklaşımı da sanatçı ile sanatı birbirlerinden koparmadan bir bütün olarak algıladı&ını gösterir.2ü. yiizyıl yazarlarını vesanatçılarını anlamak için ouolgıınun öneminin ne kadar altı çizilse azdır. Bukovvski'nin deyazarlığı ile yaşamı bir bütün oluştıırur. Oykü şiirlerinde anlattı>*ı kisiler gibi yaratan ile yaratılan aynı madalyonun farklı yüzleridir. Kendi yazdıklarına da bu gözle bakılmasını istemek onun yazar olarak en do£al hakkıdır. • aydasu@hotmail.com Dua Hattı: 0216 388 14 56 Sorunlannız var mı? Yctkililcrimi/ tiim sorunlannız için dua ctmek üzere sizi beklcnıcktcdir. L'cretsi/ İncil / Kııtsal Kitup: (0216) 366 19 09 (0324) 232 53 69 www.aloincil.com Yaşam tarzı İncil'de yer alan ve yararlanabileceğiniz konulardan bazılan: Evlilik, stres, mutlu yaşam, hastalıksağlık, affetmek, iş hayatı... ANKARA: P. K. 825 Yenişehir İST.: Pazaıbaşı Mah. Nııh Kuyusu Cad. No: H 9 155 Üsküdar İZMİR: P. K. 400, Pasaport MERSİN: P. K. 724 ,) . J SAYFA 16 CUMHURİYET KİTAP SAYI 588
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear