Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Mukremin Abi'nin 1 * Muhsin Kızılkaya "Yılmaz" da bir sanatçının doğuşunu anlatıyor Muhsin Kızılkaya " Yılmaz"ı bir roman tekniğiyle kaleme almış ama merak öğesinin egemen olduğu, ilişkilerdeki yoğunluklann kılı kırk yararcasına değerlendirildiği, ayrıntılardan bir tekinin bile harcanmadığı bir teknikle. Ve bu roman yapısına, "Yılmaz"ın bebekliğini, çocukluğunu, öğrenciliğini, delikanlılığını ve bugünkü durumunu yansıtan bazı nesneleri ekleyerek renklendirmiş. almaya gittim. Dar paça, boncuklu kotların olduğu dandik bir dönem vardı ya, işte o sıralar. Kadife bir pantolon aldım. Renk körü olduğumu da hilmiyordıım heniiz. Oyle bir yeijil almiijim ki, bu kadar olmaz. Evdekiler tarafından o kadar fena aşağılandım, o kadar dalga geçtiler ki benimle.. .bu kadar dalga geçmeselcrdi belki mizahçı olmayacaktım. Ben ken dinıi savunmak için saldırıyorum sağa sola. Ama şimdi daha çok s>aldırıyorlar. Bir ye^il pantolon alıp, baştan başlamalıyım." Ve Marcel Proust'tan iki satır: "Bir yaıatıcının gerçek yaşamı yaratımındadır; geri kalanı çoğunlukla üzücü bir yanlış, anlamadır." Derken 'Neden Yılmaz Erdoğan kitabı?' başlığının altuı daki boşluğu dolduran dört sayfalık bir önsöz." Yılmaz Erdoğan'la, 1985 yılından başjayıp 1993 yılına kadar, yaklaşık yedi yıl aynı evde yaşadık. O evde yaşadığımız hayatın kirni ayrıntılarını bu kitapta okuyacaksınız; ancak şunu hemen söyleyebiürim: Evin nüfusuna katılır katılmaz, bu delikanlının, bizlerden çok farklı olduğu hemen ortaya çıktı. Eve yeni bir hava getirdi; hayatın en yoksul yaşandığı, ama bir daha yaşanması mümkün olmayan o en naif zamanların da hepimize bir hediye gibi geldi. Sabahlara kadar siıren sohbetlerin başrol oyuncusuydu. Bu çocukta hiçbirimizde olmayan bir şey vardı ve yine hiçbirimiz de olmayan bir azim... Bir şey olmak istiyordu ve doğrusu o şeyin aclını ilk başlarda o da bilmiyordu. O yolu kcndisi keşfetti. tnşaat mühendisi olmaktan vazgeçti ve oyuncuyazar olmaya karar verdi. Gün geldi başardı, ülkenin en biiyiik starlarından biri oldu./Bildiğim her şeyi yazdım. Kendime sakladığım hemen hemen hiçbir şey kalmadı. Sadece hayatına giren bir iki kadının ve bir iki arkadaşının adını değiştirdim; o kadar./ Buyrun, bir hemşerisinin tanıklığında, okuyun bir starın otuz dört yıllık hayatının otuz iki kısım tekmili birden, girdisini çıktısını...Belki de o hikâyede, kendi hikâyenizi bulacaksınız, kim bilir..." Ve Yılmaz'ın kırk küsur klasörlük haberlerinden ve röportajlarından iiretilen öyKiisünü okurlann gözleri önüne serer. 'Yılmaz' New York uçağındadır ve Amerika'ya yeni bir dünya keşfetmeye, yeni olanaklar ara maya gitmektedir. Bu yolcııluk ooyunca daha önce yaptığıyolculukları anımsamaktadır. Bindiği ilk uçak Van'a yolcıı götüren kiiçiik bir seydir. Anılar öyle çokrur Kİ, bir anı kendi oluş,umunu tamamlamadan yiizlerce aniyı çağrı^tırır. Cemal Yılmaz MUZAFFER BUYRUKÇU O an gelir gelmez birden parlayan, kendisiyle aynı amaca varmak için yola çıkanların önüne geçen ve kendilerini izleyenlerin dünyalarını aydınlatan kişiler vardır. Bir tek şarkısıyla gönülleri fetheden ve ölünceye kadar bu durumunıı koruyan Zeki Müren onlardandır. Canlandırdığı karakterleyıldızlasanGülrizSururionlardandır. Filmlerueki rolleriyle, gülümsemesiyle, iri gözleriyle, bakışlarıyla, davranışlariyla kitleleri arkasından sürükleyen Türkan Şoray onlardandır. Işte bu ünlülere şkndi Yılmaz Erdoğan katılmıştır. Yılmaz Erdoğan, televizyon ek ranında göründüğü gece yeniden doğdu. Artık herkesin kaiasındaydı, dilindeydi. Onun sözleri, onun davranışları, yaşamdaki ilişkiler yığınından devşirdiği ve güldürü öğeleriyle donattığı esprileri tekrarhyordu. Kendilerini yıkmaya, umutsuzluğa itmeye eğilimli karamsarlıkların kapkara ve sert yapısına, o yapıdan yansıyan olumsuzluklara, ezberledikleri, zininlerine nakşettikleri esprileriyle karşı koyuyorlardı. Yılmaz Erdoğan, onlar için dayandıkları, güvendikleri, yanlarında, arkalarında hissettikleri bir güçtü. Yılmaz Erdoğan'ı daha yakından tanıdıkça, onun, sadece oyunlarıyla hizmet etmediğini, başka alanlarda da at oynattığını öğrendiler ve sevindiler. Yılmaz Erdoğan, oyun yazıyordu, öykü yazıyordu, şiir yazıyordu...yazdığı oyunlar, öbür oyun yazarlarının ortak erek insan olsa bile yazdıklarına benzemiyordu. Değişikti. Kullandığı malzeme, hem gerçeklerle hem de gerçekdışı uerçeküstü öğelerle harmanlanmıştı. Oyküleri, gerçeküstü öyküyü yazınımıza taşımak, yerleştirmek, benimsetmek isteyenlerin öykülerinden farldıydı. Peki şiirleri? Şiirleri, şiirimize taptaze bir soluk getiren, hatta içeriğini aeğiştiren Ikinci Yeni akımının çizgisindeydi ama özgündü. beğendiği ve etkilendiği şairlerdir. Muhsin Kızılkaya, 'Yılmaz'ın oyunculuğunıın gövermesinin hangi bireysel ve toplıımsal nedenlere bağlanabileceğini belirtirken t)oğu insanlarının yaşamlarını, o yaşamları besleyen durumları; karakter yupılarını dokuyan etmenleri de ayrıntılı bir biçimde ve derinlemesine incelemektedir. Ayrıca onlara ilişkin dü sjüncelerini açıklamak için Yılmaz'ın yaşamının içine sızmakladır. Çünkü Yılmaz o toplumun biitiın özelliklerini özümleyen; bilinen ve bilinmeyen sorunları benliğinde barmdıran çok öncmli biridir. Ancak onun gibi çeKİrdekten vetişmiş biri, o Doğu toplumunn anlayabilir ve eksiksiz anlatabilir. Güldürür. Ama bununla yetinmez Yılmaz, o dar alanın sınırlarını aşarak yabancı ülkelerin insanlarına ulaşır, neşelendirir, eğlendirir. Muhsin Kızılkaya, Yılmaz'ın Mukremin Abi'ye dönüşme seriivenine geçer. "Kahraman, yazar veya oyuncuyu aşar. Seyirci yazarın veya oyuncunun kimliğini, kahramana transfer eder, artık onu daha çok tanımaya başlar. Bu kahramanın yaratıcısına oynauığı bir oyundur. Mukremin, ona böyle bir oyun oynadı. Çabucak sivrildi, önüne geçti. Sokakta herkes Müktemin'i konuşmaya başlamıştı. Yılmaz Erdoğan demez oldu kimse ona, herkes Mukremin demeye başladı. 'Yapmayın etmeyin, ben Mukremin değilirn, Mukremin bir telcvizyon kahramanı, sanal âlemin bir üyesi, onu ben yarattım, ben o değilim, o da ben değif' dediyse de kimseyi ikna edemedi. Varsa yoksa Mukremin Abi...Mukremin Abi, magazin haberlerinden tutun da, en ciddi gazetelerin köşe yazarlarına kadar, herkesin konuştuğu, iizerine analizler yaptığı bir fenomen halini aldı. Üstii ne tezler yazılmaya başladı. Kenar ma hallelerin bıçkın delikanlılan, onun gibi giyinmeye, onun gibi yürümeye, onun gibi tespih sallamaya, onun gibi sairane konuşmaya, onun gibi mert olmaya, onun gibi yufka yürekli olmaya, onun gibi haylaz olmaya, onun gibi ailesini sevmeye, onun gibi âşık olmaya başladı. Sokakta yürüyen Yılmaz Erdoğan a artık kimse bakmaz oldu. Mukremin Abi yürüyordu ve herkes Mukremin Abi'ye havranlık duyuyordu./ onun kelimeleri kahkaha doluydıı, güldürüyor otuz iki diş, sonra aniden duraklatıp yerinde mınlatıyordu; hüzün estiriyordu, zaman zaman gözyaşı döktürüvordu./ ü bir an latıcıydı. Samimiyetle kendi hikâyesini anlatan bir anlatıcı. Bütün insanların hi kâyesini kendi hikâyesinin içinde eriten, onun içinde yeniden biçimlendiren bir anlatıcı./ Baba komik bir adamdı, dede komikti... Ailenin içinde herkes hayata bir mizahçı gözüyle bakıyordu nerdey se. Hayatı tiye almak, hafife almak demek değildi. Çetin hayatın içinde kahkahayı keşfetmekti./ İki dilli bir çooıık olaratc biiyüyordu. Hakkâri'de, sokakta, herkes Kürtçe konuşuyordu, Ankara'da herkes Türkçe. Kafasının içinde hep iki kasetle dolaşıyor gibiydi; I lakkâri'ye ulaştığında Ankara nın kasetini çıkarıp Hakkâri'ninkini takıyor, Ankara'ya gittiğinde de Hakkâri'ninkini." Muhsin Kızılkaya, Yılmaz'ın, içinde öğretmenlerin, kaymakamların, askerlerin, din adamlarının da bulunduğu aileye ışık tutar. Bu aile köklü bir aşiret ya pısının özelliklerini taşır. 'Yılmaz' o ailenin bireylerinden birisidir... Yılmaz'ın çocukluğu, delikanlıhğı, öğrenciliği, eylemciliği, dostluğu, arkadaşlığı sunulur okura. Toplumun önde gelen kişileri hakkın da kitap yazmaya kalkışmak için büyük bir cesarete gereksinim vardır. Çünkü o kişilerin, en güzel, en çarpıcı resimlerle yerleştikleri Lelleklerdeki konumlarını sarsmayacak, verilen değerlerin allında düşürüp bir hayal kırıklığı yaratmayacaksın. Bunu da ancak doğruluğundan emin olduğun kaynaklardan edindiğin bilgilerle ve gerçeği olduğu gibi ortaya koyan belgelerle yapabilirsin. Muhsin Kızılkaya 'Yılmaz' adlı portre çalışmasında bunu yapmıştır, hem de çok iyi yapmıştır. Elbet böyle bir başarıya ulaşmasınua Yılmaz'la arkadaş olmasının payı yadsınamaz. Bir kimse, arkadaşını herkesten iyi tanır ve onu sözle de, yazıyla da herkesten iyi anlatır. Evet, bu bir avantajdır ama bu avantajı kullanmak, verimli hale getirmek için yazı yazma ustalığının dışında başka bir şeye sahip olmak ister. Yani, yetenek ister. Yetenek ne kadar güçlüyse yaratılan yapıt da o kadar güçlü olur. Muhsin Kızılkaya böyle bir yetenektir. Hem güçlü hem de sanatçı yanı ağır basan bir yetenek. Muhsin Kızılkaya Yılmaz'ı bir roman tekniğiyle geriye dönüşleri, çağrışımlan bolkaleme almıştır ama merak öğesi nin egemen olduğu, ilişkilerdeki yoğunluklann kılı kırk yararcasına değerlendirildiği, ayrıntılardan bir tekinin bile harcanmadığı bir teknikle. Ve bu roman ya pıstna, Ydmaz'ın bebekliğini, çocukluğunu, öğrenciliğini, delikanlılığuıı ve bu günkü durumunu yansıtan bazı nesneleri ekleyerek renklendirmiştir. 'Yılmaz' Yılmaz Erdoğan'ı tanıyanların, tanımayanların, sevenlerin, sevmeyenlerin mutlaka okumaları gereken bir yapıttır ve yaratıcılıkla belgeselliği kaynaştıran Muhsin Kızılkaya da kültürü müz için önemli bir kazançtır." YılmazPortre/ Muhsin Kaılkaya/' Sel Yayınevi/ 252 s C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 6 1 5 Köklü aşlret yapısı Bu, her yönüyle bir değer olan ve değer olduğunu kanıdayan sanatçının yaşamını irdeleyen bir kitap yayımlandı Sel Yayınevi'nce. Adı 'Yılmaz' olan yapıtı Muhsin Kızılkaya yazmış. Çeşitli dergi ve gazetelerde çalışan, reklam yazarlığı yapan ve Dünden Yarına Kürtler/Eski Zaman Eşkiyaları/lyi Hal Kâğıdı/Ben Hâlâ Annemin Üilini Kııllanamıyorum/Bende Mahfuz Fotoğraflar/ Kayıp Divan/ Gölgeler Çabuk Olür kitaplarına imza atan Muhsin Kızıikaya'nın Yıl maz'ı, " Aklının ışığı ve saçlarının aklığıyla, Yılmaz'ın da, beniın de yolumu ay dınlattığı için Vedat Günyol'a..." ithaFıyla başlıyor ve Yılmaz'ın bir konuşma sından aldığı bir bölümle sürüyor. "Babaannemin üç aylığı aldığı gün pantolon SAYFA 12 Bir sanatçının yaşaım Suı eya, Edip Cansever, Ece Ynmaz Erdouanın Mukremin Abive dönusme sureclnl de anAyhan, Murathan Mungan latıyor Muhsin Kızılkaya kltabında