05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

TCAPAN Glyn Maxwell/ Şiirler/ Çeviren: Gökçen Ezber bir çift, eski bir koca ve cş, taksilcrindcn alındı, ve cllcri birbirine dokundu, eşyaları onları izliyordu. III Kapüarın gerisinde, insan yaşamının tüm gölgelcri baş\a bir yerdeydi, fakat burada anlık dostlar vardı, ayırdında oldukları her şeyden bıkkın, Yaşamak ve dinlenmek için bir yer yok,/ her aşkta ağır işleyen bir tuzak var,/sönmek için vanıvor her ışık 1962 yılında Hertfordshire'de doğdu. Galli bir ailenin çocuğudur. Oxford, Worcester College'da îngiliz Edebiyatı eğitimi aldıktan şonra, Cenevre'dc bir yıl boyunca bahçıvanlık ve ressamlık yaptı. 1987'dc Boston Üniversitesi'nde burs kazanarak, Derek Walcott vc Cîcorge Starbuck rehberliğinde, şiir vc oyun yazarlığı üzerinde çalıştı. Şu anda serbest bir yayın yönetmeni olarak çalışıyor ve aralarında Times hücrary Supplcrnent, Poetr)> Kevicıv ve Vcrsc gibi yayınlarında bulunduğu çcşitli dergilere şiir eleştirileri ve yorumları yazıyor.1987 yılında övgü aldığı Poetry Society'nin, National Poetry Competition'da 1989 yılında üçüncülük kazandı. Şiirleri birçok dergide ve seçkide yer aldı. tlk şiir kitabı Tale of the Mayor's Son 1990 yılında çıktı. ORMANDAKİ KULÜBE Kaptanlar duruyor, soluk soltıöa; arkalarında lyi yürcklcr biraktılar, bir açıklıkta kızarmış, vc orada duran kiil, yeşil ve düşünceli, aşınıyor tuhaf vc seyrek soluklarla, lakat ulaşamıyor hiçbir yere. Kaptanlar kulübenın içinc* bakıyor, elleri yavaşça pencerelcre dokunuyor, gözleri iri, acı bir oyuk ağızlarında. Sonra kapı çalınıyor, ve sonra pişen ycmck: kaptanlar ve kadının biricik masasında duran, canlı sürgiinleri sayıyor, kadının beyaz gözlcri, bir gcyiğin benckleri gibi, sakınıyor bütün tahmin ve sorulardan. I,ütfen diyorlar ve o daha fazlasını yapıyor. Hava kararıyor, ağırlaşıp ahmaklaşıyor. Bel veriyor çatı, yağan yağmurla. Kaptanlar uykuya çekiliyor herhangi bir yere: fırçalanmamış yerc, masanın altıııa, ocağın yanına, kadın için ayırdıkları yatağın yanı başındaki s m drişemcye. Yağmur diniyor: son sözleriyle, ormanı barışa hazırlıyor. Adamların, uykulannın kaba organik sorıınlarıyla, Kulübe titriyor. ve kadın ormandaki açiklığa gidiyor. Yaşamak vc dinlcnmcK. için bir yer yok, her aşkta ağır işleyen bir tuzak var, sönmek için yanıyor lıcr ışık: fakat işte oradalar, karanlıkta boğalar, kaptanlar yurckleri! ölmcmişlcr, yalnızca yüıüyen kaıbon, yalnı/ca yitik, ıslanmış kül vc çclik ortnanlarında. piyango vc ipek için, her birine yanıt verdi milyaılarca resimle, fakat aydınlık, degcrli ya da cinsel bir şey yoktu. fakat dansctmek ve vals yapnıak, orkestra çalarken çocuklarının hatırı için, vc çift, tanımlanamaz olmaları dışında tanımlanamayan, iki bardak şarap içti, kadınınki beyaz, erkej^inki kırmızı. Onlar konuktu, sıradan insanlar dcğil! Yiyeceklcre ve meleklere gülümsediler yudumlarken, ve görkemli tavan pırıldıyordu. ()n birde, o güç tangosunu yapıyordu adam, ve kadının saati, Cennete telefon etmesi gerektiğini söylcyen vc anidcn kaybolan, çekici bir prcnsin bileğindcydi, takat daha sonra daha da ofaganüstü bir şey oldu, size söylcybilirim ki, gece sona erdiğinde, yedi yiiz taksi ikisini bekliyordu, ve o gece bir dcğil, on bebek doğdu, vc hepsi o otelde: bir genç kız çcmberi, ıki serscri, ve bcşikteki o pis koku. DENtZ KIYISINA YOLCULUK Biz özgür yurttaşlar, karanlık ve pahalı şchirlerin eldivenlcri arasından geçtik, ve gözlerimiz bizi fabrikalarla şaşırttı. Konuştuk. Nc konuştuk? Eski giinlerdeki aydınlık ölüyü, çoğunlukla onları. Pis şivclcrle ölüıne fırınlanan, kömür çıkartılan büyü kcntleri. Yaprakları konıış tuk, yeniden dışkı olmak için fırıl fırıl dönen. Grevcilcri, işlerinden atılan, vc cşleriyle bir hindi scçcn. Alt katta emeklcyen çocukları: bunları konuştuk fakat şunu yaptık: karanlıkta birbirini iten, aydınlatan ve karşıtlarını kavramak için önc atılan , boşuna sövüp sayan, menekşe rengi dalgalara gittik. II Bu, eski gezginlerin öörettiği gibi, otcllcrin zamanındaydı, giyeceklerin azalıp çatırdadıgı, ve bir mclck Dansetti her pencerede, ya da cn azından aşa£ı bakmadı. Ve işte böyle, temiz gece ile, gelecek gibi görüneni harekete geçirerck, yanıp sönen neon, kızlar, tüm erkeklcrcc izlcnen, ya da sahnede, ve gcnelde boş vermiş, insan dogası gibi, DÖRDE BEŞ VAR (15:55) Kim hic düşünmcmiştir bütün tlördc beş varları: bugünün vc dünün, geçen (Juma'nın ve senin ilk dördc bcş varınır1 Ve bulunduğun her yerde onlar vardı: sigara içerken gömlekle, ya da yürürken okul çantasıyla, ya da karanlık odalarda bebckler, ya da tarlalarda sarhoşken (belki sizin için geçerli değil bu) ya da eller birbirini tutarken? Evct, ve onlarcası olurdu aynı masada bir arada duran, ormanlarda yaşayan, hep aynı, ya da farklı kızları izlemck; kimilcri arabada, kımileri kitapların arasında, kimileri tıraş oluyor, kimileri ağlıyor; hepsi de habersiz dörde bcs var iken, diğcr yüzlcrcesindcn. Kim düşünmemiştir bunu hiç? Siz? Ben bunu düşünüyorum şinıdi, ve dönüp bana bakıyor hepsi. SAYFA 19 DOĞUMLARIN ŞİİRİ I Ve bir açıklığa pcldilcr, ycrin bir nıeydan olduğu, ağaçların ağaç dcğil de, milyonlarca ışık, açı ve kare olduğıı. Ve bir kapak gibi siyah gökyüzü, ya da bir inci tünclinin sonu, diz çöktürdüklerini vatandaş yaptı, ve bazı dualar işırti CUMHURİYET KİTAP SAYI 481
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear