22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

düzenlenen yağmalardan edinilen, bir zamanlar sadelikleriyle göz alan ve şimdi modası geçmiş, eski d u r u m d a alınmamış her şey gibi üzücü modertt mobilyalar ve yanında kitap okurken elem veren abajurlar, dökük bir Yugoslav buzdolabı ile Strindberg mutfağı, hoşlanmadığımız ve kullanmamıza izin verilmeyen Meissen koleksiyonu, yoğurt ve Türk kahvesi yapmakiçin demode ıvır zıvır, kızartma tavasında güvenli biçimde az pişirilen hindi kotletleri, fazla pişirince köşeleri ufâlanır, ve tartışma çıkardı, benim bodrumda, kayaklar ve eski botlar arasında bir ele gecirdiğim, bir yitirdiğim kraUığım, babamın yazar nüsnaları ve yabancı baskıları, Ruslan unutamayan insanlara ait darbeye dirençfi madeni kapılar, konserveler, teneke kutular ve dama, erken ayrılışıma karşı kot pantalonumun yakıldığı kazan dairesi. Şiirler / Michael Hofmann/ Çeviren: Coşkun Yerli 11 Bip Sabah Erkenden ff Michael Hofmann, Alman asılı Ingiliz şair, yazar ve çevirmen. 1957'de Freiburg'da doğdu, dört yaşından beri Londra'da yaşıyor. Yılda bir dönem ders vermek üzere Gainsville, Florida'ya gidiyor. Üç şiir kitabı ve bir deneme kitabı yayımladı. Dördüncüsü bugünlerde çıkacak: Yaklaşık Hiçbir Yer? Almancadan Ingilizceye yaptığı çok sayıdaki çevirileri arasında Kafka'dan (Amerika), Wolfgang Koeppen'den, Joseph Roth'dan ve merhum babası Gert Hormann'dan (Film Anlatıcı) romanlar yer alıyor. Film Anlatıcı romanı Ingiltere'de .1995 Independent En îyi Yabancı Roman Ödülü'ne layık görüldü. RUH GÖÇÜ Sürüyor soyun, biz kalanlar, annem, ablamlar, erkek arkadaşları, etrafı onardık, şimşirleri budadık, badana yaptık, otları ayıkladık. Beş yaş gençleşti her yer eskiliğinin ayırdına bile varamazdın. Zordu bizi durdurmak, öyle sıradan Tolstoycu nedenler göstererek. Kanncaların kraliçe günüydü, ya da n'âpıyorlarsa işte, o gün. En sona kadar gidip, n'âpacaklannı bilemedikleri kanatlarını devrişirip tümüyle özbilinçli halde, geri döndüler. Berlin'de Ossi'ler gibi her yere yayıldılar (guguk saatlerinde bir koşu). Akıllılar uzağa gitti, bir sonraki yaya genedoğumu konumunda olabilmek için. (Almanca) Çam Sokak (Ç.N.) ^ Özgün Ingilizce şiirde dişil adıl (she) (Ç.N.) 3 Franz Joseph Strauss, eski Bavyera Basbakanı. (Ç.N.) 1 ZIRBELSTRASS E (anneme ve babamm anısma) (1) HOTEL NEW YORK, ROTTERDAM Joachim Sartorius için Bulutlar, kosterler ve Maas'ın üstüne inen uçaklar, bacalar, vinçler ve yerinde çakılı duran harp gemileri, Vo Otel çok şanslı olmahsın New York durur yerinde, yan kilise, yarı kale, yarımadası ya da adası, deltası ya da ırmak kolları üstünde, Otuzlarda göçmenlerin bekletildiği yerde, ırmağı, tarifeleri, postayı, birbirini seyrederek, büyuk saat ve büyük rakamlı olan küçük saat, yelkenli rüzgârgülü, tıknaz ambarlar, sırayla yemek yiyip uyuyup konuşarak, rüzgâr cepteki paralarını savurarak, moralleri lombozdan kacarak, donüşür yaşamları dümdüz bir savruluşa. Evden taşınıyor o şimdi, yapışkan çınarlara birbiri ardına ddırımlar düştü resimden pencerenin dışında, ki yıldırımlardan hoşlanmaz, kapalı tutmak isterdi perdeleri, bir sabah erkenden ikinci kez yıldırım çarpmadan önce, ve dengesini, konuşma yeteneğini ve muzur mizacını yitirmeden önce, yeni gelen insanlar adını sokağa veren yüksek çamları kesmeden önce, geriye yalnızca huş ağaçlan kaldıydı, huşlar ki ince yaprakları ve salkımlanyla, yukarda tüm aklı selimi ve hamaratlığıyla yaşayan, sonra evi satan hayırsız kızı tarafından huzurevine konan yaşü kadının gümüş saçlannı anımsatırlardı bana, annemle babamın üstünde, biricik kiracılar otururdu, burjuva çingeneler, gardroplarının tepesinde tekerlekli bavullarıyla, ablamın athırsızı erkek arkadaşının gece tırmandığı pencere, dişçinin çocuklannın çığlık attıkları, şimşirin ötesindeki havuz, F.J. Strauss'un ' ^ ' can dostları olan, yan komşularımız yaşü çift, bahçeye döşeli taşların üzerinde öbek öbek, kazınamayan yosunlar, içinde Magellan gibi yelken açıp kendi sümüklerinin tuzlu sığlıklarında toplaşan salyangozlarla ayrık bürümüş çimen, babamın bir yıl yetiştirmeye kalkıştığı patatesler, bir çatal bile yemek olanaksız topraklı mermiler, bir ömrün kuşkulu varlıklarıyla, tüm kitaplarla taşınıyor o ^ ) yalnızca benim monte edebildiğim ve üstüne ayaklarımı uzattığım çelik masa, Italya sınırına Îlam HAZlRAN Kısa biçimler. Dizeler, tümceler, bon mots *• Bir öğle sonrası saati, kısa kesilmiş bir gece, arada kalmış akşam. Çok ender bir paragraf a da kıt'a Cyer'), hiçbir zaman bir gün, >i bı r gün ve bir gün... Yanm litrelikler ve çift güverteliler, ırmak, mezarlık, hep telâş (neaen mi, biz kendimiz kuşkusuz!) balayımız destansı ayıp tefrikalar halinde. YONLER Yeni güney doğu mezarhğı yaklaşık hiçbir yer metroyla on durak sonra otobüs sayfiyeler arasında zikzaklar Dachau kadar kötü ve sonunda yine bir durak önce iniyorsun eski güney doğu mezarlığında mahalleye pazarlara otoyola bitişik ve sonra dev sazanlanyla havuzlarda bahçıvanlar sarhoşlar yollarda yuvarlanır dövüşürler lavantalar güller köşebaşında üst kattaki kafede uzun uzun masalar ve pasta dilimleri CUMHURİYET KİTAP SAYI 389 RIMBAUD HUDSON'DA Kuzey New York'ta birileri adam öldürüyor. Bud light (2' karnı deşilmiş bir fabrika, üç katlı tuğla bina, yataklar ve prezervatiflcr, mürver ve somak, sübyancılar ağır suda kefal tutuyor. (Fransızca) Güzel sözcükler (Ç.N.) (Hafif alkollü Budweiser birası anlamında. (Ç.N.) SAYFA 15
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear