28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

kalbi ol binlerce iuyun (Tenha Yüzün Yeni Adresin Olsun) Şair, bu kitabında noktalama işaretlerinden vazgeçmiş gibidir. Uzun dizeleri parantezlerle böler. Dizeleri kırar. Yer yer mistisizmin kıyılarında dolaşır. Kimi şiirde divan şiirine göndermeler yapar. susan o dinleyen o su gibi susayan o (Kimse Gibi Gam Yüküne Karıştım) (Içen şen söyleyen şen dinleyen şen yari ağyar şen) (Şarkı) Gelenekfe bu denli içiçe olan şair, güncel olana ve dış dünyaya da çevirir bakışını. uzar yoksulların kışı tekrarlanmtş bir aşkta çiçekler döker gibi (Kıs Dersleri) Şiirlerde çokça yer alan "Ayna" imgesi, bireyin kendisiyle yüzleşmesinin, kendi benini sorgulamasının, kendindeki insana ulaşma isteğinin bir göstergesi gibidir. Bu ayna, salt bir yansıtıcı değildir. Yenik düşmüş soruların şehirden çekilme vaktinde şairin tek sığınağı ve sözünün doğurgan anasıdır aynı zamanda. Duyarlığı ile varolan her şeyi kucaklamak ister gibidir. O yüzden şiirini yaşanan günden soyutlayıp kendi odasını arşınlamakla yetinen şaire de diyecek sözü vardır. ey yüzüne bakmadan aynalar tasarlayan, sen de ve kanatlann küllerle ağırlaşmadan sehrin dijina çık ve tantş benımle (Gövdelerin Gecesi) Göçler yüzünden yorgun düşen şehirlcrin yeni yüzü, artık yazgıyı da Delirleyecek bir olgudur şaire göre. tren ovayı koşuyor, setı dag'lara bakma aynalar saklı, bulutlarla örtülü yüzüne kavuşmaya şehir rüzgârını yitırmiş seslere yenılmesın (Yeni Yalnızlık Bildirgesi) Kaygıyla, doğru adresç göndcrmek ıstemektedir çağrılarını. Gizli iltica talebinde bulunanların, parasız çiçck soldurma yurtlarının yeniyetme çiçckleri soldurduğu ülkede gclecek ipotek ahındadır kuşkusuz. Umutsuzluk, umutJa aynı kulvarda koşar şairin dizelerinde. Bu durumda şair boynunu, ipiyle yürüyene açmaktan başka ne yapabilir? Hcle de canbazlıktan nasipsiz bir meddahsa... pürüzlüyüm, gtrtlagımda küllerle konuşmaktan kendi burcunda uyumaktan hakstz ve kabramantm (Şahmelek Uyuyacak) Şairlik, yaşamı kumara basmaktır, elin deki kâğıtlardan kuşku duysa da vebamn ilk sınıfta kalm sanki elveda birınctler kumara ztkıyoruz (Elveda Birinciler) Eskiden Terzi (Şiir Atı) Eskiden Terzi de Haydar Ergülen, daha önce, hemen tüm hatlarıyla belirginleşen şiirini, daha da derinleştirerek Kendi sesini çoğaltır. Şiirini kendinde yeniden denemcye girişen, durmuş oturmuş bir şair edasıyla yoğunlaştırır. Farklı imzalarfa ortaya çıkma (Hafız, Lina SaJamandre) gereğini duysa da, Haydar Ergülen imzasıyla yayımlanan şiirlerinde kendine özgü söylemin grafiğini titizlikle yukarılara taşımaktadır. Başka imzaları, farklı söylemlerin deneme alanı olarak görmek mümkünse de, şairin asıl varlık alanı, kendi sesini çoğalttığı özgün söylemidir. Eskiden Terzi'de temada ve seste belirgin değişiklikler gözlenmez. Aynı izleklerin dolaylarında çoğalır Ergülen'n şiiri. ne kaldı simdi hepimizde bir parça can! artık kimseye kınlmayız yalnızlık birimizi hepimize bıraktı birtmiz hepmızi yalnız bıraktık ama ormant yalnız bırakamayız (Birimiz Hepimizi Yalnız Bıraktık) Ülkcmizdcki kültürel ve siyasal coğrafya bağlamında, insammızın ve insanfığm durumu yer alır çogu şiirde. Dize kır malar, deformasyonlar ve noktalama işaretleriyle farklı anlamlara göndcrmc yapar. Ergülen, bu kitabıyla da kendi bançcsindeki şiiri, topragını derinleştirerek sürdürmektedir. • SAYFA 5 Yalnız bir vıldız mbi... AYTEN MUTLU Haydar Ergülen... kendıni evliyalar yoldaşı bir seçkin mi sandtn tarih Üsküdar't gecti yeni uyandın baban tana birazdan Konya'yt gösterecek (Babalar Tarihi) Sokak Prensesi (Korsan Yayınları) Haydar Ergülen, uzunca bir aradansonra çıkan ikinci kitabında ilkine oranla daha kapak bir söylemle buluşuyor. Şiirlerine noktalama işaretlcri giriyor. "Kiraz"la simgelenen "Yaz" izleği sürüyor. Söylem ver yer felsefi bir boyut kazanıyor. Iki nölümden oluşan kitabın ilk bölümü, "Sokak Prensesi': Bu bölümde dış dünya unutulnıuş gibi. Şiiri kuşatan, dış dünyanın şairin iç dünyasına uüşürdüğü izdüşümler. Mütevekkil bir söylem. Öfke bile dingin bir yatakta akıvor. bir abdalavlusunda dünyadan alacaklı kalir dil (Dilimizdeki Sah'il) Kitaptaki ikinci bölüm, "Prens Paradoks": Gittikçe yozlaşan ilişkiler içinde bunalan şair, usul bir sesle kırgın yüreğinin şarkısını mırıldanır. Bazen dizelerin agırlığı, vurgusuyla şiirin önüne geçer. Bu bölümdeki şiirler, genellikle vurucu bir dizeyle biten kısa şiirlerdir. kalbitnizin gam yukünden geçilmediği yalan, yaralarımızı gösterecek kadar sevtştiğiımiz de (Bıçak) Sırat Şiirleri (Remzi Kitabevi) Ergülen bu kitapta, yoğun anlatımı, gizemli edası ile, kâh divan şiirinin has bahçelerinde, kâh halk ezgilerinin gamlı sesinde geziniyor. Derindeki anlam, aliterasvonîarın, deforme edilmiş deyimlerin, birbirine ulanmış ya da işaretlerle bölünerek çift anlam yüklenmiş sözcüklerin altına gizlenerek, okuyucuyu yeni kesifler için yönlendiriyor. bir oda soyunur ya bir evden, yaztltr ses deSmeyen ıssızltklara bekleme benı unuttum verdiSim sözü bir aynada buluşurum kendimle (Tenha Yüzün Yeni Adresin Olsun) Şair, kendi içindeki yalıtkan duvarların arasındadır. Ama bu duvarlar ne kadar daralsa da, akan suyun bilincindedir yine ve kendini tüm olumsuzluklara karşın olumlaması kaçınılmaz olan sürecin. Bu süreç, bireyin dogmalardan annarak kendi tarihini bizzat yazmaya başlamasıyla belirecek olan süreçtir. bana ınanma babauz kal köjelidtr bütün eskı reumler yata^ıtıı rcumlcrıtı giivdvsindc akttarı bir ırtnak görülmü} mü scn ınce yüzünü göster ırmakla konuş H ermetik şiir , 80 sonrası yazılan Türk Şiiri'ndc yoğun bir imge akışıyla beslenerek sürüyor. Şıir kitaplarının alıcı bulmakta zorlandığı, nicelik olarak şiir okurunun daraldığı bir ortamda, cevherini derinlerde gizleyen, gizini ele vermek için okurdan yoğun bir çaba bekleyen bir şiir tarzının öne çıkmış olması, okuru şiirden uzaklaştırıcı bir etken oltnuş mudur? sorıısu akla gelebilir. Kanımca bu sorunun yanıtı "hayır" olmalıdır. Şiir, tüketilemeyen, her okuyanın algı düzlcmindc yeniden ve yeniden, sonsuz kere üretilebilen bir yazın biçimidir. Şairinden bağımsız olarak vardır. Öyle ki nice şiirin kimi dizeleri akla geliverir de, kimi zaman şarini anımsamak güç olur. Her okuyanda farklı çağrışımlar yaratan bir şiir, her okunuşunda da başka anlamlann kapısını açabilir. Şairin yazarken aklının ucundan bile geçmeyen anlamlar yüklenebilir. Ama bu tür şiirler genellikle düz ve basit anlatımdan uzak, derin yapısı zengin, imge kapısı geniş şiirlerdir. Burada kastediien doğal lci, kapalılığı anlamsızlığa ulayan şiir değil. Görünür yapısında ipuçları taşıyan ve okuru derinlerine çeken şiir. Bu tarz şiirlerin, değil okuru uzaklaştırmak, tersine tutkulu şiir okurlarının artmasına etken olacağı tabiidir. Baştaki soruya dönersek, yanıtı, çürüyen insan ilişkilerinde sistemin ürettiği yaşam tarzında vb. aramak gerekir. Haydar.Ergülen, işte böyle bir şiirin peşinde. Özellikle son kitaplarmdaki şiirleriyle iyice kapalı bir anlatımı benimsemiş görüncn şair, okurunu döne döne şiirini yeniden keşfetmeye yöneltiyor. Anlamı derinleştirdiği ölçüde sesini de denetliyor. Hermetik şiirin handikaplarını, şiir tekniklerini kullarıarak aşıyor. Sözcük değişimlcri ve kırma dizelerle yer yer deformasyona kattığı düz söylemdcki güncel olan, böylece özgün imgelere dönüşebiliyor. Bağırmıyor Ergülen'in şiiri, sızlanmıyor da. Usul bir czgiylc kendi yolıınu aça aça lirizmin mruığında akıyor. Ergülen'in 1981'de yayımlanan ilk ki tabı "Karşılığını Bıılamanuş Sorular". 1990'da "Sokak Prcnscsi", 1991'de "SıKİTAP SAYI 3 1 5 rat Şiirleri", 1995'tc "Eskiden Terzi" ile "Kaıbindeki yangınla sııyu barıştıran külü" eşelemeyi sürdürüyor. Karşılığını Bulamamış Sorular (Yeni Türkü Yayınları) Üç bölüme ayrılan kitabın ilk bölümü, "Tarih Öncesi Şiirler." Yeryüzüyle tanışan bir çocuğun hayata sorduğu soruların şair yüreğindeki yanluları. Duru bir anlatım. Zengin çağrışımlarla dolu bütünlüklü dizeıer. Şiirin gücüne inanan ve yüreğini yoklayarak ilerleyen; sahi senden mi doğdum anne yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken (Anne) Düşe kalka, karşılıksız sorularla yol alır. Onu şiire çağıran acılardır sanki. Giderek yoğunlaşır sorular da, acılar da. Dış dünyayı ve kendi içinde olup biteni, dışardan biri gibi şaşarak izler. Anlatır, ama nedenselTiklerin altını fazla eşmeden. yüreğtnde acemi ölümler gizleyen cocuk aklına gelir miydi duracağı su değmiş gibi yoksul sokaklara tutkuyla kurduğun saatin (Büyük Deli) Anlatımında temel izlek "Yaz"dır. Yazın bitişi, bütün güzelliklerin bozulduğu, çürüdüğü yerde başlar sanki. yaztk ödenmemiş bir borç gibi karstmda uçucu bir yazdan kalanlann toplamt (Unutulmuş Bir Yaz îçin) İkinci Bölüm, "Usul Sesle Söylenen Şiirler": Kısa ve yoğun şiirlerin çoğunlukta olduğu bu bölümde "Yaz" imgesi ayrılığın kederleriyle örtüşür. Aşkın ve aynlığın değişik boyutlarını sorgular. Şiirin tek başına dünyayı sırtlayamayacağının farkındadır, şairin cvrensel sorumluluğunun da farkında olarak. kim kı sesini alışkanlık dıye kullantr sürülsün tutuklu ozanlar evinden (Kar§').. Üçiincü Bölüm, "Ortasınıf için lnsancıl Şiirler": Bu bölümde şair, insanî değerlere yabancılaşan orta sınıf insanının dramını ironik bir düzlemde anlatır. Halk şiirini çagrıştıran bir söylem ağılıkla kullanılmış. Içeriğin biçimi yönlcndirdiği gözlenen şiirlerde dozunda kullanılan ironi, içten içe büyüyen bir yaranın sızısını da duyurur. ey deııuz ozan süzlerınigerı al C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear