28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kadılar, Kullar, Kudüslü Köylüler/ Amy Singcr/ Çcviren: Seına Bıdutsuz/ Tarih Vakfı Yurt Yayınları/ tstanbııl, Eltim 1996/xıi+2()7 s. i harıta. Köylüler tarih sahnesine genelliklc sadece ayaklandıkları zaman çıkarlar. Hcle Osmanh'mn kalbine onca uzak bir ülkcnin, Filistin'in köylülcri, hep bulutların arkasında kalmışlardır. Oysa Osmanlı reayası imparatorluğun can damarıdır. Köylünün ürcttiği her kile arpanın, buğdayın, her zeytin ağacının, her üzüm salkımının bir parçası Osmanlı'nın egemenliğini sürdürmesini sağlar. Amy Singcr, tapıı tahrir defterleri, Kudüs kadı sicillcri ve mühimme defterlcrini tek tek tarayarak elde ettiği bilgilerle 16. yüzyıldaki Filistin köylülerini ete kcmiğe büründürüyor, onların Osmanlı sipahilcri, subaşıları ve sancakbeyleriyle ilişkilerini inccliyor. Tel Aviv Üniversitcsinden Doçent Amy Singer'ın incelcmesine görc başka zaman ve mckanlarda yaşayan köylüler gibi, Filistin köylüleri de farklılaşmış, edilgen ve zavallı bir kırsal yığın değildi. Köylüler geçimlerini tehlikeye atabilecck her şeye karşı uyanıktılar ve otoriteden hoşlanıruyorlardı. Görevlilerden hoşlanmıyor, fırsat buldukça onlara saldmyorlardı. Ama eylemleri genellikle örgütlü ya da eşgüdümlü değil, bireysel ve bencilceydi. Çektiklerinde ya da eylemlerinde kahramanca bir taraf yoktu, bunlar gündelik yaşamın bir parçasıydı. "Kahramanca" işler yapmadıkları için de örneğin Ayn Kcrim köyünden Mııhammcd'in ya da Bittîr'den Abdüllatif'in adı hiçbir tarih kitabında geçmedi. Ama onlar Osmanlı kadısına bir dilckçe vermeleri sayesinde bir an için tarih sahnesinde göründüler. Amy Singer onların tümünün bircyler olduğunun tınutulmaması gerektiğini söylüyor ve köylüleri denetim altında tutuyor gibi görünen Osmanlı İmparatorluğu'nu biçimlendirenin, aslında, köylülerin bireysel birbirinden kopuk eylemlerinin toplamı olduğunu iddia ediyor. Kalemiyeden Mülkiyeye üsmanlı Mcmurlarınrn Toplumsal Tarihi/ Carter V. Yındley/ Çevircn: diil Çafcalt Güvcn/ Tarih Vakfı Yurt Yayınları/ xvi+424 s. Bu kitap, Ohio Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümü'nde öğretim görevlisi olan Carter V. Findley'in yirmi yıldan fazla süren araştırmalarının sonunda ortaya koyduğu Osmanlı reform sürecine çözümlcyici bir bakış açısıyla yaklaşan iki yapıtından ikineisi. Bâbı Ali'deki yönetsel reform ve gelişmenin irdelendiği ilk kitabın devamı olan bu çalışmada yazar, reformları bu kez Osmanlı memurlarının yaklaşık 17891922 arasındaki toplumsal tarihi açısından inceliyor. Osmanlı Imparatorluğu'nda IX. yüzyılın ortalarından Cumhuriyet'e kadar geçen süre rcformlar dönemidir. tmparatorluğun hızla kan kaybettiğini gören yönetici elitin giriştiği modernleşme hareketinin sonuçlarıdır bu reformlar: Tepeden tabana dikey bir hareketliliği içerirler. Çöküşü durdurmak için en gerekli gördükleri alanlardan işe başlarlar: Askeriye, ilmiye ve mülkiye. Sonuncusu yazarımızın ilgi ve araştırma alanıdır. Dahiliye, Hariciye nezaretleri ve diğer dairelerdeki sayısız "sicilli ahvaF'i tarayarak çok önemli bir birikim elde eden Findley, bu belgelerden yola çıkarak memurların toplumsal çevresini, eğitim tercihlerini, görev yerlerini, çalıştıkları dairelerin durumunu, atama ve maaş sistemlerinin sorunlarını istatistikler ve görsel malzemelerin dcsteğiyle ayrıntılı bir biçimde aktarırken, modcrnleşme çabaları içerisinde, geleneksel kalemiyenin mülkiyeye, kalem efendisinin mülkiye memuruna doğru geçirdiği evrimin öyküsünü anlatıyor bize. Dokuz kez sadrazam ık yapan Said Paşa'nın, dönemi için oldukça marjinal nitelikleri olan Ibrahim Hakkı Paşa'nın aralarındaki rekabet filmlere konu olabilecek Akif ve Pertev paşaların, tescilli bir "işgüzar" lbnülemin Mahmud Kcmal'in, neredeyse tüm ömrünü memuri yete adayan Aşçı Dede Ibrahim Halil'in hemen hemcn hepsi birer biyografi niteliği taşıyan hikâyeleri yer alıyor kitapta. Hisar'ın Ali Nizami Bey, Tanpı;UMHURİYET KİTAP SAYI 354 nar'ın Abdüsselam Bey, Mizancı Murat'ın Mansur Bey gibi kahranıanları daha önce konu oldukları edebiyat elcştirilerinde incelenmedikleri bir yönden mcmuriyetleri açısından ele alınıyor: "Kalemiyeden Mülkiyeye" bu özelliğiyle özgün bir edebiyat eleştirisi denemesi; gayrimüslim memurların çcşitli dönemlerdeki durumlarını incelemesiyle de bir azınlık tarihi. Teknik ayrıntıların ve nicel çözümlemelerin metnin içine ustaca yerleştirildiği, Aşçı Dede'nin "Keramet Bahçesi"nden Ali Nizami Bey'in köşküne yolculukların yapıldığı bu incelemeden kurmacaların verdiği edebi hazzı da alacaksınız. Kahve ve Kahvehaneler: Bir Toplumsal tçeceğin Yakındoğu'daki Kökeni/ Ralpb S. \iattox/ Çcvıren: Nurettin Elhüseyni/ Tarih Vakfı Yurt Yayınları/ x+142 s., graviir vefotoğra/lar. Bir fincan kahve... Kırk yıl hatırı olan bu kontıkseverlik simgesinin hayatımıza girmesi pek de kolay olmadı. Kahve içilmesi ve ilk kahvehaneler büyük bir muhalefetle karşılaştı. Kahire'de, Mekke'de, Istanbul'da kadılar kahvenin haram olup olmadığına, hekimler de uyuşturucu olup olmadığına karar verebilmek için epey ter döktüler. Acaba karşı çıkılan kahvenin kendisi miydi, yoksa kahve içenlerin bir araya gelip "devlet sohbeti"nin keyfini çıkarmaları mı? Yakındoğu tarihi uznıanı olan Ralph 11. Hattox Arap yazmalarına, Osmanlı tarihçilerine ve Avrupalı gezginlerin anılarına dayanarak kahvenin ve kahvehanelerin toplumsal tarihtcki başlangıcını inceliyor. Kahve ve tarih meraklıları için, yazarın deyimiyle bu "toplumsal içeceğin" kökenini, kahvehanelerin ortaya çıkışını ve Islam toplumunun hayatına getirdiği degişiklikleri, kahvenin haram olup olmadığı tartışmalarını öğrenmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Sicilli OsmanîOsmanlı Ünlüleri/ MehmccJ Süreyya/ Eskt Yazıdan Aktaran/ Scyit Ali Kahramaıı/ Yaytna Hazırlayan: Nuri Akhayar/ Yarih Vakfı Yurt Yayınları/33b.is. Sicilli Osmanî, Osmanlı biyografi geleneğinin son büyük halkasıdır. 14. yüzyıl başından 19. yüzyıl sonuna kadar Osmanlı tarihinde ad bırakmış 17.000'e yakın kişinin biyografisinin yer aldıgı escr bugüne kadar benzeri yapılamamış bir ansiklopedidir. En orijinal yönü de birçok biyografinin bugün büyük bölümü tahrip edilmis, olan mezar taşlarındaki kitabelerden elde edilen bilgilerle oİLiştıırulmuş olmasıdır. Bu bakımdan da eşsiz bir örnektir. Mehmed Süreyya Bey'in (18451909) otuz yılı aşkın bir çalışma sonucu ortaya koyduğu SiciIIi Osmanî, tarihle ilgilenen her dü/.eydeki araştırmacı için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Chomsky ile Konuşmalar/ Arthur Naiman/ Çevıren: Nuran Erol/ Alan Yayıncılık/ 9 s. Rolling Stone Dergisi'nin, "Dün\ adaki en saygın ve etkili "entelektüel" olarak adlandırdığı No.ım (Chomsky ile yapılan röportajlardan oluşan bu kitapta, son drinemde, tüm dünyada gündemde hep ön sırada yer alan, günceli oluşturan ve büyük tartışmalara • yol açan konular hakkındaki çarpıcı yaklaşımlarıyer alıyor. Yeni Global Ekonomi, NAFTA ve GATT, Somali, Balkanlar, tsrail, Gandi ve Hindistan, însan Doğası ve Öz Imaj ve Entelektüel Sorumluluk konularında (.homsky'nin çözümleyici yaklaşımlarını bir daha tartışarak, dünyadaki sorunlar üzerine yapılmış tartışmalara yeni ve farklı bir düşünceyle yaklaşmak isteyenler için. Ekonomi'ye Soldan Bakış/ Ahmct Çakmak, Aziz Koıuıkıııaıı, Birol Siimcr, Ergin Yıldızfğlu, Haccr Aıı sâl, Hayri Kozanoğlu, îzzcttin Öndcr, Korkut Boratav, Mclih Baj, Mustafa Sönmez, Nail Satlıgan, Nıırcan Özkaplan, Rıdvan Akar, Sungur Savran, Tiilay Arıu/ Alan Yaymalık/ 112 v. Katılımcı, üretken, özgür ve sömürüsüz bir toplum için ekononıiye soldan bakmak gerckiyor. Dünya ekonomisindeki gelişmeleri, globalleşmeyi, bloklaşma eğilimlerini, finans hareketlerini, yeni ekonomik düzen arayışlarını, bağımlılık ilişkilerini, dünyadaki ticari ve ekonomik hegemonya mücadelesini kavramak, dünyanın bir parçası olan Türkiye'deki gelişmeleri anlamak için de bir ön adım. Öte yandan Türkiye ekonomisinde yaşanan krizleri, yapısal sorunları, sanayileşme sorunlarını, sermayenin yapısındaki bazı önemli dcğişiklikleri, kamu hizmetlerine yönelik tutum ve yeni politikaları anlamak, ücretli çalışanların ve emekçilcrin sorunlarını kavramak, Türkiye kapitalizminin dinamiğini görebilmek dc örneğin Meksika'nın ya da Brezilya'nın Türkiye'ye ne kadar yakın olduğunu fark ctme imkânını sağlıyor. Ekonomiyi sağdan bakanlar yönettiğine göre, soldan bakanlar da sadece kısmi değil, aynı zamanda yapısal olan değişiklik önerilerini de emeğin çıkarları açısından anlaşılır bir şekilde yeniden tanımlanıaları gerekiyor. Üretenlerin kararlarını oluşturamadıkları, denetleyemedikleri ve yönlendiremedikleri biremek sürecini kendi lehlerine nasıl değiştireceklcrinin ipuçlarını sergilemek; katılımcı demokratik, üretken, özgür ve sömürüsüz bir toplumun, katılımcı ve özyönetimci bir emek sürecinin ipuçlarını tasarlamak soldan bakış için öncmli. Yeni mülkiyet biçimlerini, demokratik bir planlamayı, çevreye duyarlı, militarizmin hizmetinde olmayan sanayileşme adımlarını tartışmak, alternatif teknolojilerin emek sürecine çalışanlar lehine entegre edilmesinin yollarını araştırmak... tşte bütün bunlar ekonomiye soldan bakabilmenin sadece ön koşulları. Bunların somut projelcr vc öneriler haline gelmesi soldan bakışın ötesine geçebilmenin imkânlarını yaratabilir. "Flkonomiyc Sol'dan Bakış" kitabında bu tartışmaların ilk cevapları var. Edebiyat ve DevrimLatin Amerika Üzerine Denemeler/ Marıo BcncJettı/ Çcvıren: Ncsrin Oral/ Bclgc Yayınları/ 120 s. Aydınlar ve sanatçılar seçkinci bir tavır takınmak zorunda mıdır? Politik taban çalışmasının beraberinde getireceği güçlükler karşısında geri çckilerek yazı masalaıına sarılmaları, kuramsal çahşmalarının ardına gizlenmeleri ya da bir düş dünyasına sığınmaları mı gerekirr' Ya da tam tcrsine yazar • ve kendi dcngesini yitirme pahasına bile olsa yoğun siyasaJ etkinlik göstermeli ve bu sırada kendisini sudan çıkmış balık gibi hissetmeyi göze almalı mıdır? Politik yönelimli yazar için kendisini artık yalnızca politik edebiyat ve yergiyle dile getirmek kaçınılmaz bir şey midir? Bunlar Mario Benedetti'nin bu denemelerde dcştiği sorulardan birkaçı. Formüle ettiği yanıtlar, konuyla iki yönden ilişkili bir kişinin yanıtlarıdır Yazarın ve politik savaşımcının. Düşük Yoğunluklu Çatışmaflan Edilmemiş Savaş/ Dcrleycn: Jochen Hippler/ Çeviren: Saliha Nazlı Kaya/ Belge Yayınları/ Hü s. ABD'nin geliştirdiği "düşük yoiOtSlK ğunluklu savaş" ya da "düşük yoVOOlMlKll ğunluklu çatışma" ("LowIntensity VCarfare" ya da "Lowlntensity Conflict") esas olarak Uçüncü ^ f e H H H H Dünya ülkeleriyle ilgilidir. Orta ESSSEw3UUUII Avrupa çatışma alanının ABO tarafından bir sürc sözde ya da gerçckte abartılmasından sonra, ABD'nin kentli askcri güçlerini yeniden Üçüncü Dünya'da kullanıma hazırlamasına hizmet etmesi amaçlanmaktadır bu konsept ile. Burada söz konusu olan, ağırlıkla (Kore ve Vietnam'daki SAYFA 17 y
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear