05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Zeynep Aliye'den üçüncü öykü kitabı: Dolunay Vardı •• Kristal avnadan norunenler •• Zeynep Aliye'nin üçüncü öykü kitabı 'Dolunay Vardı', kasım ayı içinde Altın Kitaplar Yayınları arasında çıktı. Yazarın ilk iki öykü kitabı 'Yaşamak Masal Değil' (Gerçek Sanat Yayınları1990>ve Aliye'nin Öyküleri' (Cem Yayıncvi1992) yayimlandıkları yıllarda hayli ilei görmüş, olumlu tepkiler almıştı. LEYLA DURAN tükendiği işlenen Paslı Demir ve Sardunya öyküsiinde scslerin, renklerin, çiçcklerin duyumsaaıkları mutsuzluğun, ıı m u t s u z 1 u ğ u n günden aüne yo^unlaşan bir öfkeye, ö(, alma duygusuna dönüştü^ü izleniyor. ("Ardından 'A' ve 'G' harflcri kuşatacak bütün 'L' ve 'Z'leri... Morda yutulacak ne kadar kırmızı ve bembc varsa... Paslı demir vc yosun, iliklerine çekecck sardunya, karanfil kokularını. Dörtnal koşan atlar yığılıp kalacaklaı ağızlarının kenarında Deyaz köpüklerlc" Pasla Demir ve Sardunyashf. 89) Zeynep Aliye'nin öykulerinde tüm var lıklar başrolde oynayabiliyor. Ordada Galata Köprüsü, Kadıköy rıhtımındaki taşlar, Yeni Cami, kapıdaki göz deli^i, evlerdeki koltuklar, canlı cansız her şey kahraman koltuğuna oturabiliyor. ürnegin bir kazak dikilebiliyor öykü kahra manının karşısma: ("Yürüdüm, dondurucu bir boşluğu yapayalnızYoksa bırkaç saat mi bütün yofculukDansedcn yıldızları ge(,tim uzaydavc intihar gör kemli bir patlamaydı intihar yıldızlardakorku yasaktı bana yıllar yıllarca, kaçam(z)dım saklanama(z)dım..." Bir Savaşın Haritasıshf. 14) tnsanın efcndisahip diye anılması Zeynep Aliye'ye çok fazla kendini beften mişlik gibi geliyor anla^dan. Bu dünyanın, evrenin tüm varlıklara ait olduğunu, dcngelerin sarsılmaması gcrektiğini savunuyor. Biıılerce yıllık, on binlcrce yıllık beraberlik içcrisinde var olan her şey birbirinden bir şeylcr kapmıştır, diyc düşünüyor. Dağ insandan, insan balıktan, balık dalındaki elmadan... Nc'yi yazmaktan çok, nasıl yazmak uğraşısını veriyor, deselc, onun öykü dünyasını biraz daha açmış oluruz. Kendini yineleme yanlışına düşmüyor bu yüzden. Gerçi her öyküsü bir başka alana yönelik. Zeynep Aliye şunu yazıyor demek yanlış. Bilinmczi bulmaya çalışıyor belki. Bunu en anlaşılır, sadc ancak dehşet yoğun bir imge diliyle yapıyor aynı zamanda. Ovada son istasyona varmak üzere bir trenin son yokus başında apansız frenlerinin patlamasıyfa kazandığı ritmi, çığlığı yakalıyoruz onun öykulerinde. (intihar Aşk'tırshf. 50 "Güneş var dışarda. Şimdi yaşamak zamanı, sevişmek zamanı D olunay Vardı, yazannın 1992'den bugüne yazdığı ve bir kısmını da V.ırlık, Cutnhuriyet Dergi, Adam Öykü, Gösteri, Mılliyet Sanat gibi önde gelen kültüredebiyat dergilerinde yayınıladıg'ı öykülerinden oluşan bir kitap vc bu kitabı okııyup bitirdikten sonra kendini/.i geriye çekti^inizde sizin de şu degerJendirmeve katılacağınızı sanıyorum: "Zeynep Aliye sanatı, '(iüzelliöi hedeflemiş yaratıcılık', 'haksızlığa tepki', 'durağanlığa karşı çıkış' olarak algılıyor. Yani seviye, güzele derinden bağlılığı, onun öykü dünyasını ideolojikfelsefikestetik bakımdan tcınellendiren ayetlcr oluyor. Anlık duyarlılıklan yazıyor Zeynep Aliye. Hatta onların izdüşümlerini; ancak duyumsanabilen ve eksiklikleri hissedilen uuyumları, anlann sonsuzluğunu... Oykülerini insanın kendisiyle olan ilişkilerınden cle alıp insan nesnetoplumdoğa ilişkilcıine ya da bunun tersi uzandıran yazar, bu baglamda bize geniş bir coöralya ve düş dünyası sunuyor. İnsanın kendisiyle nesneı dünyaylatoplumsal yapıyla yabancılaşmasını anlatırken bireysel bilincin, bireysel beğeninin neredeyse ortadan kaldırılıp yerine kitle bilincinin yerleştirıldig'ini vurgulu•or sıkı sıkı. ("Uzun boylu, uzun boyunıızun bacaklıydı. 'P' markaydı ş y y şifon elbisesi uçuştukça iyice uzayan bacaklarını büyük bir ihtirasla saran çorapları... yüzeyi buharlaşmış bir tenekc kutudan 'S' içiyordu. Duruşu, "S ile bütün beklemeler keyfe dönüşür..." der gibiydi 'Bir Reklam Arası, shf. 156157). şiındi. Güneş var dışarda. Ağaçlar büyüdü. Tekneyi indirin suya. Aoaya gitmeliyim. Orada bekliyor bcni. Hikâyenin dü ğümündeyiz daha") Oykülerin son nokta ile bitmcdiğini, tam da orada öykü ile birlikte taşıdığımız suyun barajlarımızdan sızdığını, kollara ayrıldığını görüyoruz. Ve öykü, okurda sürmeye başlıyor kollardan birınde. Hemen her öyküsünün temel özelliklerınden biri bu. Zeynep Aliye sürekli olarak kendiui aş ma, yeni tutunma noktaları, ulaşacak yeni yıldızlar bulma çabası içinde. Anlaşılan mükemmele inanmıyor, iyinin, güzelin zirvesi olduğıına da. Sözcüklerle ilişkisindc çok dikkatli. Sözcüklerin yazarla oynayacağını, dilin aldatıcı olduöıınu farketmiş, onlarla savaşmadan, onları zedelcmeden, esir de düşmedcn ruhlarını ya kalıyor. Alınan tacıı katmerlendiriyor özenli dili, şiir yüklü anlatımı. Nesneleri, olaylan, kişilcri hııklı yönleriyle, furk.li kimlikleriyle sunuvor Zeynep Aliye. Okuruıuı tlııha fazla düşünmeye, düşlemeye yönleııdiriyor ("X~84 = K+I + L+A+U+Et A= Bir kez daha bakın düşünün yukjrıdaki lormülün üzerınde. Onu tanıyor mıısunuz.'J Belki bir yeri, bir şeyi, biribini çağrıştırıyordur. Yüzde 100 hiçbir şey kendisi değildir zaten. "Biı Dcnklem ve Kılauea") Olüme karşı savaşım veriyor Z.Aliye. Gerçi ölümün kaçınılmaz oluug'ıınu bili yor. Ancak onun asıl öfkelendiği, savaş nıadan yitirmek evlemsizlig'i. 'Kalkanını/. elinizdeyken ölebilirsiniz'i savunuyor, ("Işıyor Vaşam'ın yüzü. Gizi çö/.dü iste . Gülüyor uzun zamandan beri ilk kez. Olüm, başını kaldırınca halkonda Ya şam'ı görüyor. Ne kadar genç, güzel, dırı, sonsuz bir geleceğc çevirmiş yü/ünii. . diyor. Içi, karısına asla ulaşamayacagmı bilmenin acısıyla doluyor. Tırpanı düşü yorelinden." (Olünuin Olümiishf. 57) Öykulerinde kntumseılıkten ıyimserliğe, aydınlıktan karanhga gidilip gelinırKen kahraınanlarının iç dünyalarındaki dcpremleri de dinginli£e ulaştırmaya çabalıyor yazar. Umutlar patlatıveriyor minicik kor taneciklerinden. Yazarın kcndine özgü anlatımıyla renklendirdiği öykülerin ner biri okuyucuyu iç dünyasına çekip almayı başarıyor. Olayların arlcasına sığınmayan, izlenimlerı duygularla besleyip zenginleştiren Zeynep Aliye'nin öykülerindeki tip leri ortaya koymakta onları yaşamları içindeki durumlarla vermekte ustaca davranması, iç gözlemlc dış gözlem, çevresel betimlemelerle runsal çözüm lcmeleri birlikte yürütmesi sayesinde Zeynep Aliye'nin öykü kişilerı ete kemiğe bürünmüş halde çıkıyorlar karşımıza. Katmanlar oluşturmuş Zevnep Aliye öykulerinde. Her birinin ayrı labirentleri, bu labirentlerde dağları, vadileri, nehirleri, çölleri var. Kimi okuyucu tüm labirentleri dolaşarak çıkacak kuşkustız doyuma ıılaşmış nüzünlü bir gülümseme ile, kimi İİK girdiği labırcntın belki vadisini gezecek yalnızca, sonra gölünü, tren istasyonunu, kimi ilk sokaktan geri dönmek istesc de dönemeyecek. Çünkü hemen orada kendınden bir şeylerle kar şılaşacak. Çocuklugunun şelalesiyle, ilk aşkıyla, hatta ilk suçuyla... Okuyucunun kaybolmaınası, yorulmaması, 'tası ne kadaısa o kadarını alması' için çaba harcayan bir yazar Zeynep Aliye. Amaeı ne anlaşılmaz olmak nc de sığ bir öykü dünyasıyla yetinmek. 'Beyazı' yazmaya çalışıyor Zeynep Aliye. Bütün renklerin buluşma noktası olan beyazı... Yajam, doruklarda bir çiçekle bekliyor sizi Zeynep Aliye'nin öykulerinde. Taç yapraklarının hangi renge boyanacağını zaman zaman okura bırak tıöını görünce şaşırmayaraksınız. Çünkü okurunun yaratmasını, öyküye katılmasını istiyor o. Kristal bir aynadan bakınak isteyenlcr için 'Dolunay Vardı'yı okuyun, diyoruz. • Dolunay Vardı / Zeynep Aliyc / Altın Kıluplar Yaytnct'i / 174 s. SAYFA 9 Kendlne özgü anlatım Zeynep Aliye nln öykulerinde tüm varlıklar başrolde oynayablllyor. Eksik BüstShf 24) Düşünceleri, duygu ları bastırılmış bir toplumda bireylcrin özlemleri hüzünle anlatılıyor. Bu hüzün içinde kendilerinı yaşlı hisscdiyorlar o insanlar. ("Ne çok gemidc, vapurda çalıştım bilemezsiniz... Ama bir tck seferimi bu gemiylc yapmış olsaydım, gözüm arkada kalmazdı hiç. Unutturdum denizi, küllendirdi sevdam..." I.ÖI.S shf. 64) ("Buğu, sis benzeri bir dumanla birlikte yanık et kokubu yayılmaya başlıyor sahneden ortalığa. O zaman anlıyorum: Beninı, korkuluğa benzeycn adam... Sahne tam ortadan incecik bir çatlalda ikiye ayrılmaya başlıyor, dalgalanıyor zemin..." Belki'nin Çcvrimishr 99) Yarattıgı öfkcyle, şiddetle, sevgisizlıkle ve hoşgörüsüzlüklc çevreyi kirleten insanın da çevreyle birlikte nasıl kirlendiği, ı Sıcak ilişkılcrın tekme tokat dışlandığının, benmerkezcıliğın baş köşeye otur tuldugunun altını çiziyor Zeynep Aliyc. Bu'nun, yazılanları ağıtn dönüştürmcsi tehlikesi de var kuşkusuz. Ancak Zeynep Aliye öyküsünde zararlı bir böcek ya da ilkel bir duyarlık olarak bakılmıyor 'umuda'. Tek bir insanın öyküsü, diğer bütün insanların da öyküsiidür' anlayışından yola çıkan yazar, 'Ben kimim?' sorusuıuın yanıtını, "Biz kimiz?"sorusuyla aranıaya, çözümlemeye çalışıyor. ("Bor sada insanlar birbirini boöazlıyor. Rcklamlar, kâgıtlar, makiueler fıer şey birbirini boğazlıyor. Valizini alıp gitmeyi düşünüyor Oaysseus... "Kum Röprüler ve Kırmızı, shf. 94) Toplumunuızun yaşadığı sosyolojikpolıtıkekonomik açınazları öykü dünyasının ana izleği dışında tutmayan Zeynep Aliyc, darbelerin ülkemiz insanını nasıl sindirdigini, kimlik dcğişimine uğrattıg'ını, baskılar altındaki insanın dallarının nasıl budandığını anlatuken düşünen, üreten, düşüncelerini özgürcc ifade eden bir toplum özlemini de dilc getiriyor. Konuşamayan insaııların ülkesinde ycr yer canlı varlıkların yerine geçen cansız varlıkların muhteijenı diyaloğu cıkıyor ortaya. ("Müthiş şaşkındı büst. Konu^a bilcn bir bibloyla ilk kez karşılaşıyordu." CUMHURİYET KİTAP SAYI 305 Bütün hnanlarm öyküsü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear