Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Mehmet H. Doğan, yazınsal denemelerini iki kitapta toplaâı. Yazıdan bakarak çağın tanığı olmak ni, Türk şiiri içindeki yerini saptamaya çalışıyor. Yazısının bir yerinde şunları yazıyor: "Binlerce yıllık dünya şiiri içinde, henüz çok genç Türk şiiri içinde Oktay Rifat'ın da tıpkı eski ustalar gibi, kendinden önceki ustalann ışıltısından giderek bir usta oldu, kitaplar dolusu nice güzel şür bıraktı bize, geleceğin şairleri baksın da şür güçlerini bilesin diye." (s. 205) Mehmet H. Doğan, şiire ilişkin denemeleri nin yanında, kimi şairlere ilişkin yazdığı denemelerle de dikkat çekiyor, önemli saptamalarda bulunuyor. Nâzım Hikmet'in şiirine aynntılı bir bakış getirirken Oktay Rifat, îsmet Özel, Orhan Veli, Behçet Necatigil gibi şairlerin şiirlerine, şür dünyalarına titizlikle yaklaşmayı deniyor. Türk işiirinin geçirmekte olduğu evreleri ve ustaları denemelerinin merkezine alıyor. Mehmet H. Doğan, Yazıdan Bakmak'ın Sunu'sunda şunları yazıyor bakmaya, görmeye, algılamaya, değerlendirmeye ilişkin: "Yazıdan Bakmak adına gelince; birçok kişi gibi ben de büyük ölçüde sözel (şifahi) bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Bunun zorunlu sonucu olarak da neye, nasıl bakacağımızı, baktığımız şeyin özgiil nitelikleri değil de halihazırdaki kendi bilgilerimiz, edinimlerimiz belirliyor. Elimizdeki yazıyı, kitabı türiin ya da konunun gerektirdiği gözlükle değil, her zaman kullandığımız, gündelik gözlüklerimizle okuyoruz. Bunun için de bire bir anlamlar bekliyor, bire bir anlamlar çıkarmaya çalışıyoruz okuduğumuz şeylerden. Konumuz yazın ve şür olduğundayıa, büyük yanlışlıklara neden oluyor bu. Picasso'nun ünlü sözünü bir MEHMET HnOÎAN YAZ1ÜAN BARMAK \m Mehmet H.Doflan, denemelerinde 7011 yıllarda yazılan sllrin vertnibellrtemeye çalısıyor. Kapak konusunun devamı. ni ve değerlendirmelerini Mehmet H. Doğan. Politika ve sanatı değerlendiriı ken, siyasal partilerin sanata bakışını da ele alır genişçe. Politik edebiyatla, edebiyattaki politikayı serimlemeye çalışır sabırla. "1990'ların EşiğindeŞiirimiz" çalışması 3 yazıdan oluşuyor. Tekrar tekrar okunacak yazılardan bunlar da. Sonra "Giinümüz Şiiri Üzerine Aykırı ve Dağınık Diişünceler" başlıklı değerlendirme de bence, çok önemli. Bir dönemin sıkı şür okurlarının (!) nerelerde dolaştığının da hoş bir saptamasını içeren yukandaki denemeler, Türkiye'deki şür okurunun kim olduğunu saptamayı amaçlıyor. 80 sonrası şiirin boyverdiği yerleri ayrıntılı bir biçimdc saptarken Mehmet H. Doğan, 70'li yıllarda yazılan şiirin yerini de belirlemeye çalışır denemelerinde. Şiirimizin birbirini izleyerek oluşturduğu halkalardan yola çıkarak, geldiği ve varmaya çalıştığı yeri irdelcyen denemeleri her zaman başvuru türünden ürünlerdir. Denemelerinde Mehmet H. Doğan, Nâzım Hikmet şiirini "toplumcu gerçekçilik" açısından değerlendirirken, "40 Kuşağı" şairlerinin yerini de saptamaya çalışır. Öktay Rjfat'ın Koca Bir Yaz'daki (1986) ve Yaşayıp Ölmek'teki (1945) şürlerini öyle ince bir duyarlıkla ele alır, karşılaştırır ki, Oktay Rifat'ın tüm şürlerini yeniden okuma isteği duyarsınız. Oktay Rifat'ın şiirine şöyle yaklaşıyor Mehmet H. Doğan: "Oktay Rifat'ın şiirine bakmak, her dalında ayrı ayn çiçeklerin açtığı çok dallı bir ağaca bakmak gibidir. Kökten yukarı uzanan bu dalların hangisini izleseniz temiz S AY F A 4 havaya, maviye, şiire ulaşırsınız; hangi dal ucundan aşağıya doğru inseniz, güçlii bir şür sezgisinin, zengin bir estetik birikimin ve clli yıllık şür pratiğinin oluşturduğu o gövdeye: Oktay Rifat'ın şiirine vanrsınız." (Yazıdan Bakmak, s. 201). Yazıdan Bakmak'taki Bütün Mümkünlerin Kıyısında denemesinde de Mehmet H. Doğan, Oktay Rifat'ın şiiriyle birlikte Garip şiirine bakıyor. Oktay Rifat şiirinin gelişip serpilmesi kez daha tekrarlayarak, 'baktığımız seyin balık değil resim olduğunu' akıl edemiyoruz daha çok. Bunun için de resime resim gözüyle, ressamın gözüyle değil de kendi gözlerimizle baktığımız için balık sanıyoruz gördüğümüz şeyi." Mehmet H. Doğan, Sunu'daki değerlendirmesini şöyle bağlıyor: "Dünyaya, gerçekliklere sıradan insanın, politikacının, tarihçinin, ekonomistin gözlükleriyle bakabildiği gibi, bir yazarın, bir edebiyatçının, şairin gözlükleriyle bakmak diye bir şey de vardır. Bir yazar için aslolan da budur bence. Dünyanın, gerçekliklerin yazıdan, yazılardan bakılınca bir başka görünümü vardır ve yazar bunu göstermeye çalışıyordur. Kabaca söylersek, yazının dışında bir bakış tarzı, gerçeklikleri açıklamak, şu ya da bu türlü değiştirmek amacı taşıdığı halde yazı onları, bir başka açıdan, bir başka yerden gösterebilmek için bir başka biçimde yeniden kurmak (yaratmak?) ister. Dünyaya, gerçekliklere yazıdan, yazılardan bakabilme alışkanlığı edinmek sözel bir toplum olmaktan kurtulmamızın tek yoludur." (s. 8) Mehmet H. Dogan, yayımladığı Tekrarın Tekran (1973) 1974 Türk Dil Kurumu Eleştiri Ödülü, 100 Soruda Estetik (1975), Birikime Dayanmak (1979), Şiirin Yalnızlığı (1986) kitaplarındaki deneme ve eleştirileriyle buİuşturmuştu okurlarını. Bu kez de, okurların kolayca ulaşamayacağı dergi sayfalarında kalmış yazılarla Çağın Tanığı Olmak ve Yazıdan Bakmak'ta karşılaşıyor, buluşuyor Mehmet H. Doğan, ne güzel! Bu tür kitapları şürseverler, deneme düşkünleri hiçkaçırmazlar.biliyorum. • Çağın Tanığı Olmak/ Mehmet H. Doğan/ Yazınsal Denemeler/ Yapı Kredi Yaymları/1993/192 s. Yazıdan Bakmak/ Mehmet H. Doğan/ Denemel Adam Yaytnlart/1993/'247s. Mehmet H. Doğan, eleştiri anlayışım ve yapıtlannı anlattyor 'Kendi eleştiri dünyamı kurmaya çalışıyorum' FERİDUN ANDAÇ Her yazarın yazma öncesi, bir okuma sonra da yaztya yönelis serüveni vardır. Siz bu iç içeliği neredeyse birlikteyasıyorsunuz. Şiir, öyküler, çevirı... Bu süreçte yasadığıntz "bölü'nmüsliik", bir anlamda 'arayıs/yönelis' döneminiz de olur. Bu asama sonrası sizi eleştiri ve denemeye yönelten neoldu? Öykü çok gerilerde kaldı sevgili Andaç, şimdi anımsayamadığım kadar gerilerde: çocukluktan ilk gençlik yıllarına girişte. O yıllarda yazdıklanmdan hemen hiçbir şey anımsamıyorum şimdi. Yayımlananları da saklamamışım. Ama şür daha başlangıçta vardı: 1967'ye kadar da sürdü; en son yayımlanan şiirim (Papirüs'te, 1967'de) Unutulmuş Şiirler Antolojisi'nde de çıktı geçenlerde. Birçok yerini bugün de beğenmedim; çok anlatımcı bir şiir yazıyormuşum meğer, iyi ctmişim bıraktığıma şiiri. Ama çeviri 1950'den bu yana aralıksız sürüyor. İlk çevirdiğim romanlardan ikisi 1980'lerde elbette yeni baştan çevirilerekyayımlandı: Raymond Radiguet'den tçimizdeki Şeytan ile Orgel Konru'nun Balosu (Can Yayınları). Radiguet'yi 1950 yılında tanıdım romanlarıyla, şiirleriyle; hayrandım ona. Gerard Philipe ile Micheline Presle'in oynadığı lçimizdeki Şeytan filminikimbilirkaçkezseyrettimosıralar! Olanaksızlıklar sonucu içine girdiğim uğraş yüzünden yaşadığım "bölünmüşlük", "ikili yaşam" daha çok okumaya, çe virmeye ve de yalnızca şiir yazmaya itiyordu beni o yıllar. Okuyarak, çevirerek dolmak ve şiir yoluyla boşalmak. 1960'a kadar hiç düzyazı yazmadım descm yeri var. '6O'lı yıllar... Çoşkulu yıllardı onlar. Otuzumdaydım. Söyleyecek şeylerim vardı. tçine girdiğimiz görece özgürlük havası susmamaya itiyordu insanları. İlk kez Yön dergisine bir yazı gönderdim Mehmet Halil imzasıyla. Roman üzerine bir deneme yazısıydı. Yayımlandı. Sonra sürdü deneme türü bu yazılar. Yön, Sosyal Adalet, Ant dergilerinin sanat sayfalarında. Daha sonra Cemal Süreya ile tanışmam ve Papirüs'te Şiir Sanatı'nda ve sonra da Yeni Dergi'deki yazılar...Beni denemeye veeleştiriye ısındıran da bu yıllar oldu. İlk çıraklık yılları dışında, bir şairin gelişmesinden ya da şiirinin gelişmesinden söz edemeyiz. Şiirde gelişme yoktur, değişme vardır. İyi şair başlangıçta da iyidir, sonda da. Ama yazınsal deneme ya da eleştiri türlerinde, insanın düşünseı gclişimine, bakış açısının genişlemesine koşut bir gelişme vardır vc bu hiç durmaz. Bazen bir dönem sonrasında bir dönem öncesini yadsıma, yok sayma pahasına da olsa. Şimdi yalnızca yazınsal CUMHURİYET KİTAP SAYI 221