25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sabah Rüzgârı kitabının yazarı tarihçi Reha Çamuroğlu: İnsana geneken, Tanrı'ya yakısan bir özgürlüktür Sabah Rüzgân (Enel Hakk demişti Ncsîmî) / Reha Çamuroğlu / Metis Yayınları RUŞENÇAKIR Boğaziçi Ürıiversitesi Tarih Bölümü mezunıı oian Reha Çamuroğlu ilk olarak "Tarih, Hcterodoksi ve Bahailer" (1990) kitabıyla okurkarijisınaçıku. Ardından "Yeniçerilerin Bcktnşiliği vc Vakai Şeriyyc" (1991) vc "Günümüz Aleviliğinin Sorunları" (1992) kitapları yayımlandı. John Kingsley Birge'nin "Bektaşilik Tnrihi" kııahını da Türkçe yekazandıran Çamuroğlu, kuruluşundun başjayarak seki/. ay süreyle Aleviliğin sorunlarının tarıı^ddığı "Cem" dergisinin Yazı İşjeıi Müdürlüğü'nü yaptı. Reha Çamuroğlu ile, geçen ha/iran ayında Metis Yaymları'ndan çıkan son kitatıı, "Sabah Rüzgârı, EnelHakk demişti Nesimi" üzerinekonuştuk: SABAH RÜZGARl geçmiş aynı şeyler değiller. Kitapta anlattığınız nedenler dışında, Nesimi'yi incelemenizin başka nedenlerivarmı? Evet, var. Kitapta kısaca geçti, biraz açmak isterim. Bizde ve dünyada kahramanlar genellikle bir vuruşta bin kelle alan ya da toplumu yöneten, çekip çeviren, antropolojinin avcısavaşçı tipine uygun kimliklerdır. Nesimi'de bu özellikler yoktur. Şiirlerini bilmeden okusanız kadın mı erkek mi olduğunu dahi anlayamazsınız. Kimseyi örgütlememiştir. Savaşmamıştır, farklı olmuş, farklı yaşamış, bu haliyle bir sembol olmuştur. Sadece kendisini ifade etmesi birmücadelehalinegelmiştir. Babailer ve Sabah Rüzgârı'nda, "ortodoksiheterodoksi" saliaşmasının temel alınması ve bol miktarda anarşist tarih çalışmalarına gönderme yapılması, Türkiye'ye özgü bir anarşizmin tarihscl kaynaklarını zurlamaktır desem, abartmış olur muyum? geçmişesahiptir. Böyle bir dünyayı isteyen o kadar çok insan var ve bu insanlar kendilerini o kadar larklı isimler altında ifade ediyorlar ki (feminist, ekolojist, radikal islamcı, sosyalist, liberal, bektaşj v.b.) bunları belirli bir "izm" başjığı altına sokmaya çalışmak haksızlık olur. Murray Bookchin'in, Amadeo Bertolo'nun görüşlerinden etküendiğim doğrudur. Fakat ben Türkiye'ye özgü bir özgürlükçülüğün tarihsel kaynaklarını zorluyorum. AleviBektaşi cemaatlerin içinde fiilen bulunuyor olmanız, bu çevrelerin hâlâ heterodoks özelliklerini korudukları şeklinde yorumlanabilir. Peki günümüz Türkiyesi'ndeki Sünni cemaatlar heterodoksiden çok mu uzak ? Bu ayrım kabaca şöyleözetlenehilir: Ortodoks, hakikate giden tek yolıın kendisinin izlediği yol olduğunu ileri sürer, bözcük de bu kanıyı yansıtır. I Ieterodoks, hakikate giden birden fazla yol olabileceğini açıkça kabul eder. Bu nedenle Ahmet FJlâki'nin kaleminde koıuışan Hallacı Mansur tüm insanlara değil de sadece kendi ümmetine rahmet istediği için Hz. Muhaınmed'e kı zar. Şeyhülislam PVnussuud FJendi ise ölen bir hıristiyana rahmet diledikleri için müslümanları cezalandırır. Sünni cemaatler konusunıla kabaca, tasav\rut ehlinin heterodoksiye daha yakın olduğunu düşünüyorum. Benim yönelişim, AleviSünni gerilimini yeniden üretmek değil, çeşitlilik içinde birlik anlayıs,mı geliştirmek. "Dediğim dedik, ottürdüğüm düdük" anlayişı cemaat sınırı tilan da tanımıyor. Buna her >erde bol bol rastlamak mümkün. Fakat şüphesiz AleviBektaşi cemaatlerindeheterodoksi hâlâ oldukça gür ve özgür. Halen "İslam ve Özgürlük" üzerine çalıştığınızı biliyorum. Burada "özgürlük" kavramını, kimilerinin, "evrensel" olduğunu iddia ettiği Batı'nın insan hak ve özgiirlükleri anlayışına uygun bir biçinıde mi alıyorsunuz, yoksa bambaijka, İslam a özgü bir özgürlük kavrayışının izini mi süreceksiniz? Şunu hemen belirtmeliyim, Batı düşüncesinin insan hak ve özgürlükleri anlayışının evrensel olduğuna inanma dığım gibi olabileceğine de inanmıyorum. Adı geçen beyannameleri yazarken bile sormadıklarına göre bugiin de o beyannameler adına uçak gemüeri ve bombardıman uçakları kullandıklîirına Gufte Ezgi uyumu Prozodi Dersleri Hüseyin Sadettin Arel / Yayına 1 lazırlayan: Murat Bardakçı / Pan Yayıncılık 18801955 yılları arasında ya^ayan müzik bilgini Ilüscyin Sadettin Arel, yüzyılınıızın ilk çeyreğinde kaleme aldığı ve daha önce kitap olarak yayımlanmamış çalışmasında , güfte ile ezgi arasındaki uyum anlamına gelen "Prozodi "nin l'ürk mü/iğindeki konumunu inceliyor. Arel'in yapıtı aynı zamanda Türk müziğinde prozodiyi gerçek biçimde inceleyen ilk toplu çalışma özelligini taşıyor. M Ü Z Çocuklar için Müzik El Kitabı / înci Dinçer / YaPa Yayınları Bilkent Üniversitesi oğretim üyesi înci Dinçer, "Çocuk gelişimi ile ilgilenenler için " lıazırladığı kitabında, okul öııcesinde çocuklara verilmesi gereken müzik eğitimini çeşitli yonleriyle anlatıyor. göre tartışılmasını da normal karşılamaları gerek. Basit iki örnek vermek gerekirse; birincisi bu beyannameler bireyi "independent" kabul eder. Vahdeti Vücııd'da ise eğer ivi bakarsak "interdependent" bir birey buluruz. İkincisi bu beyannamelerde mülkiyet hakkı l.işinin malı üzerinde mutlak tasarruhınııvarsayar. Oysa İslam heterodoksisinde kişinin miılkiyetle bu derece özdeşleştirilmesı en basitinden bir ahlaksızlık olarak görülecektir. Şüphesiz bu saydıklarım sadece bir örnektir. Bunları özgürlük açısından daha anlamlı buluvorum. Yine de evrensel bir insan hakları anlayışının olusabileceğinden umutsuz değilim. Fakat böyle bir oluşum sürecinin önkoşulunun pratikte Batının güce dayanması ve teoride farklı kültürleri kendisine dönüşecekmiş varsayımı sürüp gittikçe başlayabileceğini düşünmüyorum. Özgürlüğe bakış noktama gelince, İslam heterodoksisinin temel bir anlayışı vardır, "Allah insanı kendi suretinde yarattı" şeklinde özetlenebilir bu anlayış. İnsan özgürliiğüne böyle bakıyorum. İnsana gereken ve onun erişebileceği, Tann'ya yakışan bir özgürlüktür. CUMHURİYET KİTAP SAYI 130 Tarihlc ncden ilgilisiniz, onunla nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Kitaplarınızda Tiirkiye'deki tarih çalı^malarındanrahatsızolduğunuzudilegetiriyorsunuz? Niyebıı rahatsızlık? Tarihlc ilgili olmadığııu bir ılönemi hatırlamıyomm. Tarihle ilgilennıe nedenimi ise dönem dönem birbirinden oldukça hırklı olarak tanımlaılım. Bu neden topluımal ve felsefi düşüncelerime, psikolojik durumuma göre siirekli değiştis.ınırıın. Amaesasolanheptarihe duydıığum derin ilgiydi. Sorunun ikinci kismına gelince, heni sadcce Tiirkiye'deki tarih ya da daha doğru bir deyimle tarihler beni çok rahatsız ediyor. Paradigmalarıbir yana bırakalım, Türkive'de farklı ideolojilerin, siyasi yoğunlukların hatta Iraksivonların bile ayrı " I üıkiye tarihleri var. Bırakalım yorumları olgular bile hırklı bu tarihlerde. Avrupalı tarihçilerı bir dönem meşgııl eden "Kleopatra'nın burnu" sorunıı Turk tarihçileri arasında ortaya çıksaydı eminim Kleopatra'nın burunsıı/ oldıığunu ispat edenler dahi olurdu. Beıı larihin içinde geçmi^i yakalamak istiyorum. Çünkü tarih ve S A Y F A 10 Şunu hemen belirtmeliyim, Batı düşüncesinin insan hak ve özgürlükleri anlayışının evrensel olduğuna inanmadığım gibi, olabileccğine de inanmıyorum Bence abaıtmış olurbiınuz. Ben insanların tahakkümün olmadığı bir dünyada yaşayabileceğine inanıyorum. Daha doğrusu insanların semboÜk yapılarının tahakkümün hiyerarşik kavramları çerçevesinden özgürlüğün farklılıklar çeıçevehine oturtabileceğine inanıyorum. Anarjizm, 19. yüzyıl Batı kültürlerinın bir ürünüdür. Tahakkümsüz bir diinya istemi ve bunun mümkün ol duğu düşüncesi ise gerek Batı'da gerekse Doğu'da ikibin yıldan fazla bir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear