25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Latvrence Durrell'in kitapları Türkçe'ye akıyor Bir Ask Ustası Lavvrence Durrdl SylviePiersBruce üçlü beraberliğini, biraz öngörüşlü olsalar kolayca sıyrılabilecekleri bir kaza olarak yorumluyordu. Ama Sııtcliffe yıllardır kendisi de farkında olmadan bir başka sacayağının parçası olmuştur; karısı Pia ve Pia'nın zenci lezbiyen sevgilisi Trash'in arasında kalmıştır. Sevgiye bir çocuk MONSJEUR AV1ÜNON m KARANUKLAR PRENSt Durrell'debütün insançabalan aşk'abağlamr. Sanat, iş, uğraş, hep aşk 'a baglıdır. Romancı Sutcliffe, çok sevdigikarısı Pia onu terkedince romanı sürdüremez ve kitap anılardan aktanlan metinlerle bölük pörçüksürer gider. DENİZIL6AZ Lavvrence Durrell A şk, I ^vvrence Durrell'in romanlarının belirleyici soluğu, Durrell'e altmışh yıllann başında ansızın büyük ün kazandıran İskenderiyc Dörtlüsü'nde (Justine, Balthazar, MountoliveveClea.Can Yayınları) işlenen aşk ilişkileri genelde heteroseksüeldir. Clea'nın sonunde Durrell'in birbirlerine tutkun ettiği bütün İskenderiyeli kadın ve erkekleri ya nıullu sonla kavuşurlar ya da temiz bir ölümle çekilir giderler. Ama elimizdeki yeni Durrell romanı, Avignon Beşlisi'nin ilki olan Monsieur, ya da Karanlıklar Prensi'nde ise eşcinsel, lezbiyen ya da ensest ilişkilerinden örülü bir ağ içinde yaşanır cinsellik ve aşk. Kutsal olmayan rumantik bir üçlü... Üç ayrı yalnızhğın buluşması.. Sylvie, 4 birisi erk.;k kardeşi Piers, diğeri ise kocası Brııce olan iki erkeğin eşcinsel tutkusu arasında kalmış, aklını yitirmiştir. Aslında, Sylvie de romanın hemen başında intiharı ile karşılaştığımız erkek kardeşi Piers ile bir ensest ilişkisi yaşamıştır denilebilir. Monsieur'de, Romancı Rob Sutcliffe'in kaleminden, hayali bir roman kişisi günlüğüne şöyle y azıyor. "Bütün aşk ların sonunda ayrılık ya da kin ya da dehşet olduğunu bildikleri halde, sevmek cüretini gösterdiler; aşkın umutsuzlukla biteceğini biliyorlardı, hatta intih..." Evet, intihar da var romanda, ya da isteyerek kabullenilen ölüm; hem de bitiş noktasından başlama yöntemi uygulanarak okuyucu hemen ölümle yüz yüze getirilir. (Oysa ölüm genellikle kilapların sonunda gelir!) Arkadaşları olan romancı Sutcliffe, gibi bağımlı olan büyük sanatçı Sutcliffe'in sesi bir anda yitirilir. Çünkü karısı Pia, zenci kızı Trash ile kaçar. "O boğuk, çam sakızı tınılı sesiyle, misk kavunu kokan teniyle, ta Güneyin derinliklerinden gelen şivesiyle" Trash, "sevişme eyleminin tembel ve şehvetli bir toreodoruydu." Monsieur'yü okumak bir "serüven"se eğer, nasıl bir serüvendir bu? Aşkın, sanatın ve ölümün birbirine geçmişliği, zaman ve yer'den hem çok etkilenen hem de onları aşan çok yönlü bir evren içinde algılanan, hissedilen gerçeklerin giderek büyüyen güçlü bir yumağa dönüşmesi. Durrell'de anlatının sesi, vurgusu, aldatmacası, romanın kişilerini sardığı kadar, mekanlarda da koşut özellikler gösterir. Yer, kişileri yüreklendirir, duygulandırır, koşullandınr. Deus Ioci, örneğin Avig non yakınlarında köhneleşmiş Verfeulle şatosu ve çevresi veya Nil'de yapüan bir yolculuk romanın bir üçlü oluşturan baş kişilerini yoğurur, etkisi altında şekillendirir. Üçü, iki hafta ya da daha uzun bir süre için Nasr adlı on beş metrelik güzel bir Nil teknesinde yolculuk yapmak üzere Kahire'nin hemen dışındaki serin Bulag rıhtımında bulurlar kendilerini. Sanki kutsal bir seferdir bu; arınış ve diriliş getiren bir sefer. Dıştaki deus Ioci, karakterlerin kendi içlerinde yarattıkları kişiliklerinin sanki aynası olur. Yaşama anlam kazandıran peyzajlar çizer Durrell. Peyzaj ile kişiîerin bütünleşmesini dışavurumcu bir dille aktarır. Durrell'e göre, sanatçı ister şair ister romancı ister ressam olsun, yer'in bu gücünü, sihrini, ruhunu kavrayabilmelidir. îşte bu yüzden, yer'in yaydığıtitreşirnler.Monsieur romanının ana metaforunu oluşturur. Durrell'debütün insançabalanaşk'a bağlanır. Sanat, iş, uğraş, hep aşk'a baglıdır. Gördük ki romancı Sutcliffe, çok sevdiği karısı Pia onu terk edince romanı sürdüremez ve Monsieur böylece kişilerin mektuplarından, günlüklerinden, anılarından aktanlan metinlerle bölük pörçuk sürer gider. Durrell'in romanlarında karakterler gerçeküstüdürler; yalnızca kendileri olarak kalmaz, örtüşen birçok kişilikleri de barındırırlar. "Bu gizlenmiş dürtüler labirentinde insana yol göstermek gerçekten iyilik olurdu hiç kuşkusuz" diyor Bruce, Sucliffe'in bitirılmemiş ki tabını bıraktığı yerden sürdürürken. Bu romanda okuyucuya da bir yol gösterici gerekiyorsa, yoksa bu kişi bilge Akkad mı olacak ? Çağdaş dünyanın reddini öneren Akkad, iyi Tanrı'nın tahtından indirilmiş olduğunu iddia ediyor. Dünyanın yönetimi şimdi korkunç bir bahtekârın eline kalmıştır. Romanın sürrealist/erotik dokusunun altındaki ana izlek bu. Ama bu doktrinin neyi amaçladığı meçhul! Insan ruhunun derinliklerini incelerken, romanın yapısıyla da yeni denemelere girişen Durrell, kendi çağdaşlanmız olmalıyız, diyor. Bilimdeki yeniliklerin edebiyatta da yeni yollar açtığına inanıyor. "Biz Kelt'ler, elemle çiftleşiriz ve doğurduğumuz şey yalnızca kahkahadır ve de ebedi umutsuzluktan başka bir şey bilmeyecek olan bir çaresizin aşkı.. Elde edilemeyecek olanın peşi sıra gideriz. Arayışımız sonsuza dek sürer." Durrell'in bir karakterine söylettiği bu söz, kendi yaşamının ve sanatının temel felsefesini oluşturmuştur. • Monsieur Karanlıklar Prenti / Lauırence Durrell7Çevtren Seçktn Selvt / Can Yaytnlart/320s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 144 S AY F A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear