Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S A N A T I N I N 4 0. 1951 yılında Paris'te ilk sergisini açacaktır. Litolardan ve seramiklerden oluşan bir sergi. Füreya'nın ilk dönem Paris seramikleri, hat sanatından, Tiırk işlemelerinden csinlcnen duvar panolarıdır. Bazı panolarla Mevlevı dervişlerinin semaları yansır gibidir. Paris sergisinin gördüğü ilgi üzerine düşünür Füreya. Niçin Türkiye'ye donmesin? Niçin İstanbul'unda sürdürmesin uğraşını? Niçin ufacık bir atölye gerçekleşmesin İstanbul'un bir köşesinde? Niçin kendi ülkesinin evlerinde, yapılarında, duvarlarında uçmuşmasın kuşları, renkleri, biçimleri? Çamııra en güzel biçimi, rengi veren ülkelerden biri değil midir bu ülke? iznik ve Kütalıya'nın çinileri, Çanakkale'nin testileri, tabakları, çanakları, küpleri, mangaüarı .. Sanatta sürekliliğe inanırFüreya. Süreklilik, bir başka deyişle gelenek. Daha iyisini nerde bulacağım, der ve kendisini bekleyen güçlükleri, imkansızhkları, hayır, öngörmeden değil, öngörerek, FUREYA:'ATES U E S IR ' K İ T A B I hatta bilerek, Paris'ten tstanbul'una doner. Bu, denebilir ki, Füreya'nın yenidendoğuşudur. Yı] 1951'dir. İznik, Kütahya, Çanakkale, Göksu... I lepsi iyi hoş, ama, Güzel Sanatlar Akademisi'nde Seramik Bölümü yeni kurulmuştur. tlk mezununu (Sadi Diren) 195354 öğrenim yıhnda verecektir. Eczacıba^ı'nın Kartal'daki (abrikasında küçiık bir deneme atölyesi vardır. (Onadaşükür!) Dııyar ki, Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Hakkı İzzet adında bir hoca kendi özel fırınını yapmış, ya da yaptırmış, oğrencilerine ve ügilenen sanatçdara fırınının kapağım açmış. (Abıdin Dino bu fırında pişirmektedir ekmeklerini!) Füreya işte böyle bir "seramik ortamında" tstanbul'un ilk (veyıllarboyunca tek) sanat galerisinde, Adalet Cimcoz'un Maya'sında sergiler Paris çalışmalarını(1951). Türkiye'ye adım atmak, her bilinçli kişi için, ister sanatçı olsun, ister bilim adamı, birtakım soruları ortaya atmak demektir. Ortam bunları tartışmaya uygun değilbe de, onemi yok (aslında çok önemi var!), sanatçı kendi kendine tartışır bunlan. O dönemde, Füreya da sorar kendi kendine Batı'daki duvar resminin (freskonun) yerini benim ülkemde süsleyici öğe olarak çinicilik doldurmuş. XVIII. yüzyıla değin, kendi alanında en yetkin örnekleri vermiş bir sanat bu. XX. yüzyıl sanatının en önemli özelliği, sanat yapıtını konakların, iş yerlerinin, hatta müzelerin kapalı mekanlarından dışarı çıkarmak değil mi? Çağdaş sanatın önemli bir eğilimi de, sanatı günlük yaşamın bir parçası durumuna getirmek değil mi? Söz konubu sanat, üstelik seramik olduğunda. üstelik bu alanda görkemli bir geçmişimiz var Osmanlı, tüm büyük yapılarını, camilerini, türbelerini, saraylarını, darül şifalarını, güzelim İzniklerle bezememiş mi? Niçin sürdürmemek bu geleneği? Füreya'nın kendine sorduğu bu soruların karşılığı, bugüne değin gerçekleştirdiği duvar panoları olacaktır. Ama yaşam (Hadi bu kez sağlık diyelim), her zaman " Yolcu yolunda gerek" demez. Füreya'da da öyle. Hastalık yeniden depreşir. "Sorularortada, verilecek başlıklar içimde kaldı", der Füreya. "Böyle sürdüremezdimyaşamı." Hastalığın baskısına dayanası kalmamışttr. "İp inceldiği yerden kopsun." Bunu demek kolay değil, çünkü söz konusu olan ip, yaşamın kendisidir. Ama hem yaratmak isteyip yaratamadıklarıyla, hem ölümün soluğunu ensesinde duyuran bir hastalıkla yaşayamaz kişi. Kimseye, hiç kimseye, yakınlarına, dostlanna duyurmadan ameliyat masasına yatar. Yıl 1954. "Çok şükür rahat bir soluk alıyorum. Ama artık aldığımı vermek gerek" der. Aldığını vermek insana mahsustur. Ama nerden başlamalı? Başladığı yerden mi? Bıraktığı yerden mi? Bir gün Paris'teyken ünlü sanat eleşlirmeni Charles Estienne şöyle demiştir: "Sıfırdan başlayacaksınız. Biliyorum, güç, dayanılmaz bir şeydir bu. Ama başaracaksınız." 1954'te yeniden başlar. Gerçekten güç, dayanılmaz bir şeydir bu Ama özgürdür, tek başınadır Füreya. Özgürlükse, güçlüğü yenmeye de yeter, dayandmazıaşmayada. Kendine yeni bir yuva (bir atölye) kurar. Bazı fırınlardan ekmek çıkar. İnsan Yuruven Insanlar .,1990 ların karnını doyurmak için. Füreya'nın fırınından renkler, biçimler çıkar, gözlerimize yeni biçimler, yeni renkler, yeni tadlar sunmak için. İşte Füreya'nın yaşamının ve sanatı nın çok kısa öyküsü. Ama onun sanatının gerçek öyküsünü sözcüklerle değil, yapıtlarında arayın. Ateş ve sır oradadır çünkü. (1) $ahr Pajü vc kardefiSuârazant Cevat PÜJIJ tish r tık vc dttdct fttnvli'rmtn dışında tıitıat, tarıh konulanntt tlgı dttytmtş ktşıli'rdtr. (jençlık dtmcmtertnde, ıhı kardc^ l'aru'te bir/oloğraf serg/sme katdmı\ ve odul almijlır Cevat Paja 'nın yayımlıomaf ,ycmçerı ocajj/nın kuruluju. orfve adcllen, %ıynlrn vzermt " Yenn en Tarıh " ılc^u • hır Vaşa nın "Osnıanh Vanbt' adlı hıtapları vardır \kı kardi'şınyaytmlantnarntşyapıtiarıiÇurıt, ErmvnıDavau v.s ) htanbul Arhealojı Muzvsı ne baffîltınmış ktlaplık larında bulunmakladır Şahr Pıijj nın < IK ukları Hakıye KoraHhurcya nın annest) lahrelnma ZeıdfŞırın ve Ncjad Devrım ııı annea) Alryc Bergrr Cevtit$akır(nam ıdiHerHalıkarnasftatılnnı) Sual SaJrır (2) Sanalçımn habası, (ienerdl Umın Kı/ral, yeJı w )inda halım ındırıp hafız <4>mı\tur îiahaumn dın ndaım ıılması nlrhlerme har^ı trryup a\hen nhnla yıızılmi) « hırmay suhay olarnh < hmanlı ıırduuma halılmı^lır litı fynltir humandanı ıkın. Mmlafa Keınal'ın Kurlıılıi) W vjfi'na jfutul vermij vc AnadtJu'ya sılab hıçırılmaunı uUİcnntifi'tır Dabti \tmrtı Anudttlu WW{ <'" l'tmrr Knnıl Izmır dc ıhcn nrdutmn hurrnüy ba^hıtnıdır (tımhurıyı lın dtınmdan wnrn 4 Krılordıt Kunnındam ıhıı ^<//( yaya (47) malulcn cnıeHıye ayrdmak zorunda kulmijlır (3) Hahhyc Koral, 1 Dunya Kava}i yıliarında uskrrı ha\tant' durumunayflırdmi) Itıtfıh Kt}Itıu'rulaytmıdlu hrntjirc ıılarah (ali)mi) «• t umhurıyclın danından vınra Ulanbul Medtye Malın nm ıth kadııı uyclcrındın bırı rıimutfur Fureya nın sanatının gercek öykusu sözcuklerde değıl S A Y F A 10 C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 13$