Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ölüm ile dünya nimetleri arasında bir şair: Ziya Osman Saba 20. yüzyıl dervisi K İ T A P T A N B İ R B Ö L 0 K Geçmiş, kendi çocukluğu, ölmüş yakınları bir özlemle şiirinde diriliverdiler. Zamanın metafizik sorgulaması tüm kırklı yıllar şairlerinde olduğu gibi Saba'da da hep belirleyici oldu: Ne zaman geçmiş zamanı özlemle andıysa, ardından önce bir hüzme kapıldı, sonra çözümü 'çocuklar'da buldu. Madem ölüler ancak şiirde dirilebiliyordu, gündelik hayat onların ölüp gitmişliğinin acısıyla doluydu, işte çocuklar vardı. SaTAMİRUACI ba, ne zaman ölülerden, atalarından söz etse, konuyu endi halinde bir şair yaşadı 19101957 yılları ardından çocuklara ulamadan edemiyor: "Eski rearasında. Edebiyat tarihlerinde "Yedi Meşasimlcr dcğil, eski günler, / Geçmiş bayramlar, düle" diye geçen (ve ne bir akıma, ne bir harekeğünler. / Annem babamın kolunda, / Güneşli bir te dönüşebilen, sadece başlangıç olarak kabahçe yolunda. / Toplamış uçlannı etekle'rinin, / lan) bir çıkışın adı en az bilinen ve en genç üyesiydi. Gözlerinden belli daha yeni gelin. / Başka bir sahife Zamanla, o giriiimden şiiri sürdüren tek şair olarak o çevir, / Gelir o günler benim de doğduğum, / Çocukkaldı. Adı, ogirişimden çok, şiir anlayışlarında, temları, çocukluğum." (Eski Resimler) "öyleyken düşülerinde ve alınyazılarında belli ortaklıklar olan, ama nürüm doğacak çocuğumu / Bütün ölnıüşlerimi, bir başka açıdan da karşıtı olan Cahit Sıtkı'yla birlikkendi yolculuğumu" (Evlilik) te anıldı. Galatasaray Lisesi'nde başlayan ve Taran Saba'daki öTürh saplantiMnın dışsal nedenleri de cı'nın ölümüne kadar süren bir dostluk, edebiyatımıvar kuşkusuz. lkinci üünya Savaşı, dünyanın ufuklaza "Ziya'ya Mektuplar" gibi ilginç bir kitap da bırakrını zaten karartmış. Türkiye, yoksulluk çemberini tı. parçalamak çabası içinde. Her sokakta "verem"e Ziya Osman Saba, baştan sona hep aynı şiiri söylekurban vermiş birkaç ev. Yoksulluk. Gelgelelim, Saba savaş yıllarında yazdığı şiirlerde büe, savaşa hiç dedi. Şiir anlayışını, temlerini, içeriğini hiç değiştirmeğinmedi. Bu halim selim, insanlar arası uzlaşmadan di. Değiştirdiği sadece şiirlerinin biçimiydi; önceleri ölçülü şiirler ve yana şair, tuhaftır, politik anlamda ba"sonnet"ler yazarrışa özlemini de hiç ken, sonraları sersöylemedi şiirlerinbest biçimleri de de. Döneminin denedi. "Sebil ve halkçı akımından Güvercinler" ve folklardan da (1943) ve "Geçen hep uzak durdu. Zaman" (1947) Kemalist ideoloji sağlığında, "Nefcs dc pek yansımıyor Almak" (1957) şiirine, 10 Kasım ölümünden sonra dolayısıyla yazdığı yayımlanan şiir kibir şiir dışında. Şiitaplarıdır.Buüçkirinde en ufak bir tap sonradan "Geideolojik çıkıntı olçen Zaman" ve mamasına özen "Nefes Almak" gösterdiği söylenebaşlığı altında iki bilir. Kendisinı mikitap halinegetirilni bir dünyayla sıdi. Elimizdeki kinırlamasıyla ilgili tap bunların yeni Sınıflarustu bir $llr yazdı Ziya Osman Saba: Yoksula da zertglne de aynı te birdurumbu. Öyle basımı. Ayrıcabiri vekkul merceuinden baktı. ki aileyi böylesine si yine ölümünden yücelten, eşine minnetlerini sunan şairin, bilinen ansonra yayımlanan iki de hikâye kitabı var. lamda bir aşk şiiri de yok. Buna karşüık; sahiplik bilZiya Osman Saba'nın tutturduğu sessiz, dingin diren ekleri oldukça sık ve sevecenlikle kullanıyor: çizginin bu ucundaki nokta; bir küçük ev, iyi huylu Karım, atalarım, arkadaşım, evim, sokağım, çocubir eş, çocuklar, cömert bir doğadan ibaret dünya niğum... Hiç tanımadığı insanlara da aynı sevecen tametleri; öteki ucundaki nokta ise ölümdü. Dünya nikıyja sesleniyor. metlerine sardsa ölüm düştü aklına, ölüme kafayı Ölüm ile dünya nimetleri arasındaki gelgitte sürektaksa dünya nimetlerinin güzelliğinde kaldı aklı. Bu li yakardığı bir tanrısı da var. Saba'da yetinme ve katgelgit, bir saplantıya dönüştü Saba'da: "ölülere ne lanış içeren yakarının mistik boyutu yok, biraz özel gökyüzünün mavisinden? / Açık hava, öten kuş, olan tanrısını sığınak olarak da görmüyor. Tanrısı, yemyeşil kır... / El etek çekmişler bir kere hepsinsanki dünya nimetleriyle ölüm arasında bir hakem: den, / Gözlerini kör etmişler, kulaklarını sağır." " Allahıın, bakıyorum, dal yeşil, gök mavi. / Herkesin (ölülere Ne?) işi gücü, yeri yurdu, evi. / Az başımı çevirsem, ötede mezarlık, / Taş taş, selvi selvi..." (Manzara) Bunun bir varyasyonu olarak da dün/yarın, atalaSınıflar üstü bir şiir yazdı Saba: Yoksula da zengine rım/çocuklar bağlantısı pek çok şiirinde yer etti. \ Ziya Osman Saba kendi halinde bir şairdi. Bu kendi halindeliğin bir ucunda küçük bir ev, iyi huylu bir eş, cömert bir doğa; diğer ucunda ölümvardı. osman b Geçen Zaman Nefes Almak (Bütün Şiirleri) / Ziya Osman Saba / Varlık Yayınları, 1991 160 s. / 15.000 TL. / CKK Kod No: 124. 063 Topraiım Ne kadar istiyorum, akşaınlcyin, ezanda, Eski bir evde olmak, orda, Eyüpsultanda; Bir yanda ölmüşlerim, bir yanda kalanlanm, Duyayım: Gece gündüz, hayat, ölüm içiçe, Dallara konan karga, canıımı vuran scrçe, Toprakta yatan annem, elı dizımde karım. t de aynı tevekkül merceğinden baktı, herkesi aynı odaktan anlamaya çalıştı. Ona göre "Fakirin iç çekişi, zenginlerin usancı" eşdeğer. "Aldırma dışımıza / Birdir içimiz..." diyerek bütün insanları eşitledi. lnasıl çok belirsiz etkilendiyse, şiir anlayışlarından da aynı biçimde çok belirsiz etkilendi. Sözgelinıi moda olan "Garip" şiirine bir Tarancı ölçüsünde yaklaşmadı. Zaten şiiri hiçbir zaman espri, ironi, humor barındırmadı. Evin hallerini daha iyi estetize eden Behçet Necatigil'in habercisi olduğu söylenebilir. Şiirlerinde de sık sık söz ettiği Cahit Sıtkı'yla yakınlıkları açık. Düz anlamlı, yalın, imgeyle anlatının ortalamasını alan, dizenin mutlaka kendi içinde anlam barındırmasına özenen ve kırık dizeye hiç yer vermeyen, sıralı dizelerin her birinde en az bir tünıce bütünlüğü arayan, tdkniği sağlam bir şiir anlayışı başlıca ortak özellikleri. Kimi temleri de ortak: Başta, ölüm ile dünya nimetleri... Ancak ayrılıklar da çok. Saba, aile adamı. İçkiden nefret ediyor. Çapkınlığı, uçarılığı pek yok. Tarancı ise içkisiyle, yalnızlığıyla, uçarılıklarıyla bir bohem. Bu sözünü ettiklerim, iki şairin kimseyi ilgilendirmeyen özel hayatı değil, doğrudan şiirlerinin içeriğidir. Ancak her iki şairin de şiirlerinde dolaysız hayatlannı yansıtmış oldukları da bir başka gerçek. Tarancı, kırklı yıllardaki bireyleşme sürecinin daha soy bir temsilcisiydi. Yine de bu yaşama biçimini tam anlamıyla yeğlemiş değildi, katlanılacak bir şey gibi görünüyordu, hele kadim dostu Ziya Osman Saba, aile mutluluğunun türküsünü söyledikçe. Evet, tevekkül dolu derviş şairlerin 20. yüzyıldaki uzantısı bir şair yaşadı, 47 yaşında da ölüverdi, hemen her şiirinde değinmeden edemediği bir dünyaya çekip gitti. ölmüş atalarından başını kurtaramayan, küçük memurluğun ölçülerini aşamayan, ama bu küçük dünyayı gerçek bir içtenlikle ve tutarlı bir teknikle söyleyebilen bu şair, bir doruk ya da bir öncü olarak anılmasa da bu yönüyle ilgiye değer bir ad olarak kalacaktır. D CUMHURİYET KİTAP SAYI 13 s A y F A 4