Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gazeteci soföp olunca Ben Frankfurt'ta Şoförken / Aydın Engin İletişim Yayınları / İstanbul 1991 / 124 s. 11.000 TL. / CKK Kod No: 066. 174 OML ÇMJŞUU Aydtn Engin 'den Almanya 'da şoförlük anıları kitabı K İ T A P T A N B İ R B Ö l ÜM Yeme bizi ağabey i Ancak benim "suyu bulmuj" taksi şpförlüğüme ilişkin en sevimli tepki, burada, Federal Almaya'da'büyümüj genç bir delikanlıdan geldi. Günter Wallraffın ünlü röportajı "En Alttakiler" ile Almanya'yı, hatta hüıün Ratı Avrupa'yı birbirine kattığı günlerdi. Radyolar, televizyonlar, gazetcler, sendikalar, arkadaş sohbetleri, durmaksızın bu gerçekten soylu ve <:orlu "gazetecilik olayı"ndan söz ediyor; Walîraff ın kitap halinde çıkan röportajı en çok satan kitaplar listesinin tepesine kurulmuş.; Wallraff ın katıldığı toplantılarda salonlar adam almıyordıı. İşte o günlerde bir arkadaşımı ararnak üzere Frankfurt Türk Halkevi'nin lokaline uğEadım. Uzaktan da olsa tanıdığım genç delikanlı bilgiç bilgiç gülerek seslendi: Aydın ağabey, dedi, taksi şoförlüğüne başlnmışsın. Öyle yaptım, dedün, ne yaparsın ekmek parası... Keyiflegüldü. • Yeme bizi ağabey, dedi, Günter Wallraft gibi röportaj patlatacaksın sen. Bizden kaçar mı ağabey? Daha sonraları şoförlük gö/lenılerimi, izlenimlerimi, öykülerimi anlattığım arkadaşlarım "Şunları yazsasan yahu" dediler. Ama hakkını yememeli, benim taksi şotörlüğümün 5u okuduğunuz anı röportajlara dönüşeceğini ilk kez hattu benden de önce, o cin gibi delikenlı bildiydi. Tek yanıldığı, Günter VCalIraff benzetmesi. Ben haddimi biliyorum... Aydın Engin'in, Almanya'da yaşayan Tüıklerle ilgili ilginç anı ve gözlemleıi de var. Türkiycli olduğunu söyleyince başına başka türlü, yabancı gibi davranınca başka türlü dertler gelir. En çok da çarşaflara bürünmüş bir Türkiyeli kadının, Aydın'ı yabancı sanıp olmadık hareketler etmesine canı sıkılır. Kadın, Aydın'a nasıl olsa Türkçe bilmiyor diye en ağır süzleri söyler. "Dümbiik, yemiş yemiş de sıçmamıij.." Şöyle söylüyor bu deneyin ardından: "Ancak o günden beri şoför olarak Türk müşterilerime ilişkin yeni bir ilkem var: Türk olduğunu sandığım bir müşteriye, daha arabaya binerken, 'Türk müsünüz hemşerim?' diye soruyorum. Neme gerek, bir kez daha 'dümbük' olmaya niyetimyok." Aydın Engin'in Almanya'daki şoförlük anüarı kitabını, deyim yerindeyse bir soluktabitirdim. Yalnızbendeğil, eşim ve 12 yaşındaki oğlum da bana eşlik ettiler ve kitap bizim cvde sesli okundıı. Yurtdışında olmasaydım bu kadar etküenir miydim bilemiyorum, ama sanıyorum. Çünkü Aydın'ın çekici, etkileyici ve sempatik bir üslubu var. Yılların gazetecilik birikimine bir de şoförlük eklenince ortaya canlı ve akıcı bir kitap çıkmış. Aydın Engin, yılların gazetecisi. 12 Eylül onu yurtdışında yakalar. ünce mesleğini sürdürmeyi, yani gazeteciliği dener. Bütün kapılar kapalıdır. Sonunda uzun çabalar ve sınavlardan sonra şoförlüğe başlar. Şoförlüğe başladığınınçevrededuyulmasıçeşitlitepkilereveeleştirilere konıı olur. Kendisi o günleri şöyle anlatır: "Kimileri, 'Gösteriş yapıyor' diyorlardı. Siyasi olarak karnı ağrıyor. Bunu elâlcmc ilan etmck için de taksicilik yapıyor. Hiç çalışmamış, hayatını hiç iirctmemiş böylelerine denccek bir şey; deseniz de onların anlamaya niyetleri yoktu." "Kimileri, 'Yanlış yapiyor', diyorlardı. İnsan mesleğini yapmalı. Ne ilgisi var şimdi kırkından sonra taksi şoförlüğü yapmanın. Üstelik yıpratıcı bir iş..." "Doğru. însan mesleğini yapmalı. Yıllardır biriktirdiğinin meyvesini almalı (ya da vermeli). Ancak ben Alman gazetelerinden ağzımın payını almıştım. Tiirk gazeteleri ise kapımda kuyruğa girmişler, 'Aman ötekinin değil de bizim Almanya temsilcimiz ol. Senin gibi değerli, az bulıınur bir kalemi sayfalarımızda görmek için sabırsızlanıyoruz' diyorlardı da ben hangisini seçeceğimi bilemediğimden şoförlükte karar kılmıştım." Böyle başlar Aydın Engin'in şoförlük serüveni. Ki Desenler: Tan Oral Aydın Engin tap şoförlük sırasında başından geçenleri anlatıyor. Yer yer kahkabalarla güldüğünüz kitap bittiğinde garip bir hüzne kapılıyorsunuz. Artık, Almanya'da taksi işaretli her otomobilin sizin için başka bir anlamı vardır. Tabii şoförlerin de. Aydın'ın başından çok şeyler geçmiş. Hepsi birbirinden renkli. Bütün bunları bu yazının içinde anlatmak imkânsız. Yine de bir iki örnek vermek isterim. örneğin Alman saunaları. Saunalar iki türlü iıniş. Birisi kadın ticaretinin yapıldığı, diğeri normal sauna. Aydın Engin, yaşlı bir Alman çiftini önce normal saunaya götürür, beğenmezler. Sonra bir başka saunaya. Sonrasını şöyle anlatır: "tndir bindir, sürüklenip duruyorum kentin içinde. Birara tclsizdenbir sesduyuldu. 'Hangi taksi şoförü yaklaşık bir saat önce bir kadın bir erkek iki miişteriyi fuarın önünden alıp, Sylt Sauna'ya götürdü?' diye sordu telsizdeki kız." "Günboyu bcnzer soruları sık sık duyarız telsizden... Bastım telsizin mandalına. Telsizdeki kız sordu, 316 siz mi götürdünüz o müşterileri. Evet. Nereye götürdünüz? Hoppalaaa!.. Böyle soru olmaz. Doğal değil. Saunaya gitmck istedilcr de ondan. Siz de Sylt Sauna'ya götürdünüz. Evct. Ben daha 'kaptırmadım', ama telsizi dinleyen öteki şoförlerin çınlayan kahkahalarından 'kelek' bir durum olduğu belli.. .316 sizce ııygun olan en kısa süre içinde Taksi Santrali'negelmenizgerekiyor... Girdim Taksi Santrali'ne. Kendimi tanıttım. Yaşlı ve kcndi de kıdemli bir taksi şoförü olan şef gülmeye başladı. Birkaç arkadaşını daha çağırdı yanına. Beni gösterip Sylt Sauna geldi, dedi. ötekiler de gülmeye başladılar." "Benim sauna arayan müşteri, karısıyla birlikte saunadan ayağını içeri atıp, ortalıkta anadan üryan ya da avuç içi kadar havluya sarınmış, dolanan 'kızlan' görünce ayılmış... Bir öğleden sonrasının doğal tenhalığının tadını çıkaran kızlar adamla karısının çevresini almışlar. Âdama iyi not vermişler, ama karısına fazla kilolarından dolayı 'sermaye' olarak bir işe yaramayacağını söylcmişler. Zavallı Bavyeralı ilc karısı yenidcn giyinip kcndilerini sokağa atana kadar da akla karayı seçmişlcr." Onları Aydın yanlış yere götürmüş. Bundan böyle aile saunasıyla "o biçim" sauna arasındaki farkı öğrenmiş olur. Aydın Engin'in kitabı, anının ötesinde bir kitap. Yazdıklarında, onlarca yıldır yurtdışında yaşayan insanımızın bir panoramasını, 12 Eylül'den sonra siyasi mülteci olarak Avrupa'ya gelenlerin öyküsünü ve iç dünyasını da bulabilirsiniz. Uzak diyarlarda sırf siyasi inançları yüzünden yaşatnak zorunda kalan insanları, anlamanın hiç kolay olmadığına inanıyorum. Aydın'ın kitabı, siyasi mülteciliğin şimdiye kadar üzerinde hiç düşünülmemiş boyutlarını düşünmemizi de sağlıyor. Keşke daha uzunyazsa vediğerdeneylerini de aktarsaydı. D CUMHURİYETKİTAPSAV/75 S A Y F A 4