22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Özgün terminolojisiyle 'değişik' bir inceleme: "Türkiye ve Batı" BatıTürkiye, iktisatsiyaset KORKUT BORATAV Türkiye ve Batı, 17891989: İktisadi Etkileşim ve Siyasi Yansıma / Teoman Akgür / V Yayınları / 155 s. 10.000 TL. KodNo: 125.108 ~ Bundan kırk yıl öncesine kadar ikıısat öğretiminin ve ders kitaplarının v.ı/geçılmez bır öğcsı olan konjonktür veya iktisadi devrelcr kuramları İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen kesintisiz büyüme sürcci ile birlikte giderek iktisadi doktrin tarihi incelemelcrinin ilgi alanı icine hapsedildi. Son yıllarda konunun yenıden hatırlanmaya başladığını gözlüyoruz. Bunda 1974 sonrasında kapitalist ekonomilerde devri hareketlerin yeniden ortaya çıktığına ilişkin saptamalar belirleyici olmuştur. Ancak eskisinden farklı olarak, iktisadi devreler, üretim ve gelirin mutlak düzeylerindeki dalgalanmalarla değil, trenddcn sapmalar ile tanımlanmaya başlanmı$lır. Bir diğer fark da ilginin bu kez uzun dönemli hareketlere de (kondratiefl dalgalarına) yönelmiş olmasıdır. Uzun dönemli hareketlerden her birinin çıkış ve ınış devrelerınde eknnomınin ışlcyışını belırleyen ve toplumsal ilişkilere, hatta siyasete damgasını vuran düzenleme biçimlcrinin tanımlanabileceğini ortaya koyan ve örneğin 194S'İ izleyen otuz yılı bu bağlanı icinde "Keynesçi altın cağ" veya "evrensel Fordizm" kavramları ile inccleyen yaklasımlar gelişti. Bu yaklaşıınlar, gelişmis kapitalist merkezler ile azgelişmis çevre arasındaki etkilejimleri de i^erdikleri andan itibaren 196O'lı yıllardaki "merkez/çevre" ve "bağımlilık" yazınının, daha teknik bir içcrikle canlanması anlamına da gelir. Teoman Akgür'ün Türkiye ve Batı'sı bu temalar üzerine kurulmuş değişik bir inceleme. Türkiye ve Batı'nın "değişikliği" yazarın kullandığı kendine özgü terminolojı ve kttabın ılgınc sıstematığı ile derhal dıkkatı çcktyor. Ozellıkle geleneksel ıktısat dilinın sınırlan ıcınde eğıtılmiş okuyucular, Akgür'ün kavranısal çercevesıne alı^ırken biraz zorlanabilirler: Yazar, incelemesinin temcl kavramı olan çevrimin (iktisadi devrenin) cejitlı biçımlerini ve safhalannı her bırı ıkı perdeden olujan oyunlar veya sahneler, dekorlar ile lanımlıyor ve Batı ekonomilerinden kaynaklanan bu tıyatronun Türkıye'de nasıl oynandığını; ıktısat alanından siyasete ve anayasa düzenlerıne geyışler yaparak ıncelıyoı. Türkiye ve Batı düzey bakımından da okuyucuyu yadırgatabılır: Kıtabın ılk yarısını olu^tııran "yaklaşım bölümleri", ödemeler dengesi çevresinde kurulan ana kavramları, örneğin BatıTürkiye etkileşiminde ana bağlantıları oluşturan ticaret ve sermaye kanallannı temel iktisat formasyonuna sahıp olmayan okuyucu ıçın çok basıt bir anlatımla gelıjtırıyor. Ancak burada dahı, yazarın tıcaret ve sermaye kanallarından dogan etkileşimler arasında yaptığı ayrımın özgün çözümlenıelere imkân veren önemli bir saptama olduğunu düşünüyorum. Bu bölümlerde ayrıca, Türkiye nın yakın geçmışe aıt ödemeler dengesi hesapları ile dtş borc hesapları arasındaki uyumsuzluğun ele alındığı ılgınc tartısmalar yer alıyur. Ikıncı yarıda, yanı "çözümlenie bölümlen'nde ıse sozü gecen etkileşimler ve bunların sonuçları ile ılgıli olarak anıden tartışmalı ve karmaşık bır alana gırılıyoı. Ne var kı Akgür'ün termınolo)isıne, anlatım bıçınııne ve yaklaşınıına .ılıştıgı andan itibaren okuyucunun buralarda "zorlanması" söz konusu değildir; bu bölümlerde kitabın tadına varacağına ve Akgür'ün savlarını, görüşlerinı ılgıyle öğrenerek dü§ünerek ve tartışarak izleyeceğine eminim. Akgür TürkiyeBatı etkileşimlerini kısa, orta ve uzun dönemli çevrımler içinde inceliyor. Batı'nın ve Türkıye'nıtı kısa dönemli çevrımlen arasında anlamlı bır bağıntı yok; orta dönemde ise Türkiye çevrimi, Akgür'c göre ser maye kanallarının eıkisi altında Batı çevriminı "önden" izliyor. 20. yüzyıl Türkiye toplumunun çcvrimsel gelişnıesini her biri ıki "pcrde"den olu^arı yedı "oyun"a ayıTeoman Akgur ıncelemesının temel kavramı olan çevrımın (iktisadi devremn) çeşıtlı bıçımlerını ve safhalarını her bırı ikl perdeden oluşan oyunlar veya sahneler, dekorlar ile tanımlıyor. A Yıllar boyunca Arthur Miller Saygın konformizm, hayalin katiliuir." Arthur Miller yetnıiş üç yajında ve gençliğinde duyduğu ic sıkıntılarını hâlâ yaşıyor: Başarı karjısındaki dehşetini bir daha yaratamama, harekete geçirememe kaygısını... Dönemdaşları ve uluslararası kamuoyu tarafından benimscnen, saygın bir yaz.ır olan Arthur Miîler'ın savaşımlarından bırı, konformizmin alışılmiilıklarından kaı,ıp kurtulmak çabasıdır. Bugün bunu, Fransa'da uzun süredir beklenen otobiyografisinde, şaşınıcı bir bellek tazeliğjyle hatırlatıyor Miller. Çekişmeyle dolu 500 sayfada, bitmek bilmcyen bir gidi>dönüş içinde, birbirine ayrılamaz bit bıcımde karışmış özel yaşamı, yazaılık ve güdümlü aydınlık yaşamı... Tıpkı bir ayna gibi XX. yüzyıl Anıerikası'nı yansıtan çoşkulu wrt B bir alınyazısı. Kriz yıllarından seksenli yıllara, savaştan Mac Carty dönemine kadar, Amerikan toplumunun yaşadığı dram ve yanılgılan göz önüne seriyor Miller. Insanları ve olayları sertliğe kaçmayan bir sadelikle anlatmakla yetiniyor. Miller yasamı boyunca bütün ünlülere çok yakın oldu, John Huston, Clark Gable, Monty Clift, Laurence Olivier... ve Hollywood'un ikiyüzlülüğünü belgelerle değerlendirebildi. Miller, kitabında sadecc gözlemlerine dayanıyor ve bunları kesinlikle çıkarları için kötüyc kullanmıyor; hatta kendine ıhanet eden arkadaşı F.lia Kazan için bılc iyi şeyler söylüyor. İkinci kamı Marilyn Monroe'ya duygu dolu vıyfalar ayırmış. Tehlikeli açıklamalar, sakıncalı sözler yok, yalnız, Hollywood'un, basının, kamuoyunurı, Amerikan bilincinin kendi paylarına sorumlu olduğu önüne geçılemez dü^ü^ü ve korkutucıı oiaylar zıncırıni doğru ve ılımlı bir tarzla ifade ediyor... Yıllar boyunca, aynı zamanda yirmili yılların New Yorku'ndakı atejlı aımosfer, Mıller'ın aılesının çağrıştırdıkları, Brooklynli "sıradan ınsanlaı 'ın eğlcncclı portrelerı... Ozellıkle de 73 yaşında ılk romanını sunan gercek bır romancının açığa vurumu... ran dönemlendirme ve farklı oyun ve perdeleri, "bolluk/darlık", birikim/büyüme, enflasyon/büyüme bağlantıları bakımından inceleyen kesimlerin ilginç bulunacağını sanıyorum. Yazarın kapiıalizmin uzun dönemli çevrimleri ile Osmanlı/Türkiye tarihinin "anayasal dönemleri" arasında kurduğu ilişkilerde ise iktisattan siyasete uzayan etki zincırlerını ıkna edıcı bır bıçımde kurduğu söylenemez. Gerçekten de benzeri bir "boşluk", orta çevrimde "Batı cukurları ile Türkiye olaylan" arasındaki paralellikte de gözleniyor: Tarihlerin yaklaşık olarak cakışması, kendi lujına bir ayıklanıa değildir ve iktisatsiyaset zincirinın analitik öğelerdcn yoksun olması, betimleyici öğelerin de her zaman ikna edici olmaması Akgür'ün kitabınm ele^tıriye acık bir yönüdür. Konunun peşini bırakınayacağmı •.AMdığım yazarın bundan sonraki calışmjlannda Türkiye ı.ı rihinin çeşitli dönemlerinde iktisattan siy.ısete u/ayaıı (ve zaman zaman da geriye dönen) etkileşimleri geıek ı.ııılı sel gcrekse analitik olarak derinliğine inceleyecegiın umuyorum. Türkiye ve Batı'nın özgün ve ilginc bir inceleme oldu ğunda jüphe yoktur. Bilineni tekrar eden iktisat ı,.ılışrna larından bıkanlar; BatıTürkiye, ikıisaısiyaseı baglantıla rı üzerinde kısa dönenıin ötesine gıden bir şeyler arayanlar kımı savlara kaıılmakta güçlük çekseler bıle Akgür'ün kıtabını herhalde öğretıcı ve düsündürücü bulacaklar dır. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 6 S A Y F A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear