Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
POLİTİK BİLİM Müfit Akyos mufıta@ttmail.com 8 İstihdam CBT 1472/5 Haziran 2015 Bir Oya Ne Sığar? “Uygarlığın bir niteliği de uygar insanın uzak görüşlü olması, geleceği önceden yaşamasıdır. Burnunun ucunu bile görmeyen, günü gününe yaşayan, yarınları ve uzak yarınları yaşarmış gibi tasarlayıp düşünemeyen insan uygar olamaz.” Aziz Nesin, Korkudan Korkmak. Dünya Ekonomik Forumu 2015 Beşeri Sermaye Raporu’nu yayınladı. “Beşeri sermaye” kavramı raporda bir ülkedeki bireylerin sahip oldukları ve üretim sürecinde kullanabilecekleri beceri ve yeteneklerin toplamı olarak tanımlanıyor. Raporda kullanılan “Beşeri Sermaye Endeksi” ile ülkelerin, bireylerin yeteneklerini geliştirme ve bireylerin elde ettikleri kabiliyetleri, bilgileri üretken istihdama çevirme yeterliliği, eğitim ve istihdam temaları üzerinden ölçülüyor. 124 ülkenin ölçümlendiği ve profillerinin çıkartıldığı raporda yaş gruplarını gözetmeden yapılan sıralamada Türkiye 68., Finlandiya, Norveç ve İsviçre ilk üçü oluştururken Yemen sonuncu. Bölgesel karşılaştırmada Türkiye, Avrupa ve Orta Asya’nın Beşeri Sermaye bağlamında en başarısız ülkeleri arasında. Rapor bize eğitimde nitelik ve nicelik sorunlarımızın olduğunu göstermektedir. (Raporun yorumu ve kendisi için TÜSİAD – Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu http://ref.sabanciuniv.edu/) Ülkemizi bu duruma getirenlerle hesaplaşmak için önümüzde bir fırsat var. İnsanlık tarihinin en büyük demokratik kazanımlarından biri olan genel ve eşit oy hakkımızı kullanırken o çok değerli oyumuza neleri sığdırabiliriz; umutlarımızı, korkularımızı, isyanımızı, evet ve hayırlarımızı. Ama sanırım öncelikle “sermayenin değil bilgi ve becerinin yenilikçilikrekabetkalkınma ilişkisinde kilit etmen olacağı 21. yy için” insanımızla ilgili öngörülerimizi. Yaşadığımız günlere baktığımızda öngörülerimizi öncelikle çocuklarımızın, gençlerimizin ve kadınlarımızın üzerine inşa etmek gerekmektedir. Hani “yangında ilk kurtarılacaklar” gibi. Çünkü son yılların her alandaki tahribatından en çok zarar görenler onlar. Minicik beyinlerine şırınga edilen çağdışı bilgilerle, rol model olanların yalanları, yolsuzlukları, acımasızlıkları ile şekillenen değerleriyle çocuklarımız, işsizlikle ve yoksullukla, yanlış eğitimle şekillenen yaşamlarıyla gençlerimiz, çalışma yaşamı dışına itilen, ikinci sınıf olmayı yaşamlarıyla ödeyen kadınlarımız için yaşanabilir bir gelecek öngörebilmeliyiz. Öngörebildiğim geleceği düşünerek: Bütün çocuklarımızın okul öncesi ve okul eğitimlerini çağdaş ve uzman eğitmenlerin, öğretmenlerin ellerinde, çağdaş değerleri güle oynaya öğrenerek yetişmelerini; Özgür ve laik eğitim ortamında yeşerecek 21. yy gençliğinin bütün yaratıcılığıyla geleceği inşa etmeye başlamasını ve bu gençliğe dinselleştirilmiş eğitimden kurtarılacak bir milyon çocuğumuzun da katılmasını; Temel bilim alanlarının üniversiteli gençlerle dolmasını; Kadınların yaşamın her alanında hiçbir ayrımcılığa uğramaksızın yer almasını oyuma yüklemek istiyorum. Emperyalizmin etnik, dinsel, mezhepsel ötekileştirme tuzaklarından uzak “«Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine» ideali etrafında birleşenlerin sayısının karanlığı yırtıp atacak düzeye çıkmasını dileyerek “ümidin düşmanları”na şöyle demek istiyorum kullanacağım oyumla: yaşamda karşılığınız yok!/yaşamın, tarihin olağan akışı/insanlığın iyiliğine, gelişmesine, güzelliğine ise;/gel gitlerle de olsa/“sizin yaşamda karşılığınız yok”!/var olsanız da, binlerce yıllık donuk, karanlık, hep geriyi işaret eden düşüncelerinizle,/yaşamın olağan akışında “karşılığınız yok”./ ezik saldırganlığınızın, aydından ve aydınlıktan öç alma isteğinizin altında yatan budur./şimdi, gücün, paranın ve teknolojinin olanaklarından da yararlanarak/her an yalan, yanılsama ile örülü argümanlarınızı ne kadar yinelerseniz yineleyin,/yalnızca geciktirebilirsiniz insanlığın büyük yürüyüşünü./ size kızgınlığım bundandır./benim yaşam süremde görmemi engellediğiniz için insanlığın büyük günlerini./ne çare, “yaşamda karşılığınız yoktur”/bilesiniz… Robotlaşma çağında işgücünün önemi Erdal Musoğlu (emusoglu@gmail.com) G ünümüzde bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve bunların yol açtığı toplumsal değişimler giderek hızlanmaktadır. Küresel ve ulusal ekonomi ile istihdam ise, bir yandan küreselleşmenin etkisi ile, diğer yandan kapitalizmin yapısal krizleri nedeniyle sarsılmakta, ekonomik durağanlık ve artan işsizlik önlenememektedir. Buna ek olarak, söz konusu teknolojik gelişmelerin, otomasyon, robotizasyon ve yapay zekâ alanlarına yansımaları, önümüzdeki yıllarda pek çok işin yok olacağı ve yenilerinin kolayca yaratılamayacağı endişesini uyandırmaktadır. bağlantılar, hızla çeşitlenen, yaygınlaşan ve internete bağlanan algılayıcılar (sensörıler) da bunlara eklenince yepyeni uygulamalar ve yeni nesil robotlar ortaya çıkıyor. Yukarıdaki ürkütücü tabloya rağmen, geçmişe baktığımızda, endüstri devriminden beri, 200 yıldır, makineleşmenin pek çok işi yok ettiği ama yerine sürekli olarak yenilerini yarattığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Üstelik, bu istihdam artışı sürekli artan dünya nüfusu, iş ve otomasyonun sağladığı üretkenliğe paralel olarak gerçekleşmektedir. Dolayısı ile ‘iyimserler’ endişe verici bir durum olmadığını, bilgi devriminin daha yeni başladığını hatırlatmaktalar. Nasıl, önce tarımın, ardından da sanayinin mekanizasyonu bu alanlarda çalışan iş gücünü sürekli azaltmış ama oluşan yeni gereksinimler hizmet sektöründe yepyeni iş alanları açmışsa, robotizasyonun da benzer bir evrime yol açacağını söylemekteler. GEÇMİŞTEN BUGÜNE OTOMASYON VE İSTİHDAMIN EVRİMİ Bu gelişmeler de birçok önemli kaygıya yol açıyor. Hangi işler yok olma tehlikesinde? Yerini neler alacak? Otomasyondan dolayı yaygın işsizlik tehlikesi var mı? Geçmişte ve günümüzde, otomasyon hızla rutin işlerin yerini aldı, yani bilinen ve (pek) değişmeyen bir ortamda, sürekli ve düzenli tekrarlanan adımlardan oluşan işlerin. Bu tür işlerin bilgisayar kontrollu sistemler tarafından yapılmalarını sağlamak göreceli olarak kolay oldu. Bunun sonucunda, otomasyon ve robotlaşma, tarımda ve endüstriyel üretimde dev verim artışları sağlayarak gereken iş gücünü önemli oranda azalttılar. Yukarıda belirtildiği gibi, yeni iş alanları hizmet sektöründe açıldı ise de, otomasyon, günümüzde bu sektörde de kendisini giderek hızla göstermeye başladı ve, yine rutin işlerden başlayarak, insanların işlerini makineler ve bilgisayarların yapmasına yol açtı. Önümüzdeki on yılda ise, eğitim, deneyim ve entelektüel çaba, hatta yaratıcılık gerektiren birçok işin de, otomasyonla, makineler tarafından yapılmaya başlayacağı öngörülmekte. Olası yeni işlerin ise hangi alanlarda açılabileceği hakkında pek fazla fikir yok. İSTİHDAMDA BEKLENEN DEĞİŞİKLİKLER Oysa unutulan önemli bazı etkenler var. 2000 li yılların başından beri, istihdam üretkenliğe paralel olarak artamıyor, yani otomasyon yok ettiği kadar iş yaratamıyor, makas açılıyor. Ayrıca, teknolojideki yeni sıçramalar, yanlız mavi yakalıların değil, beyaz yakalıların, kol gücü ile değil kafa gücüyle çalışanların işlerini de tehlikeye sokuyor. Yapay zekâ alanındaki gelişmeler, günümüzde, bilgi sistemleri ile yazmak yerine konuşarak iletişim kurmayı, birçok karmaşık şeklin ve hareketin bilgisayarlar tarafından algılanmasını, bilgisayarların, geometrik olarak artan hesap ve depolama güçleri sayesinde dev veri depolarının anında taranarak karar almak için kullanılmasını sağlıyorlar. Çok yüksek hızlı ve kesintisiz iletişim sağlayan mobil kablosuz TEKNOLOJİDE VE OTOMASYONDA BEKLENEN GELİŞMELER Gelişmeler ne yönde olursa olsun, insanların gelecekte yapacağı işlerin daha çok bilgi, uyum ve, en önemlisi, yaratıcılık gerektireceği apaçık. Bu durumda da yapılacak ilk işin, eğitim sistemini bu yönde değiştirmek ve geliştirmek gerekeceği ortada. Diploma dağıtma, ya da ‘ara eleman’ yetiştirmeyi değil, geniş ve güncel genel kültürü, sağlam yabancı dil bilgisi, mesleki bilgi ve becerileri yanında bilgi teknolojilerine de ıhakimiyeti olan nesiller yetiştirmeyi hedefleyen bir eğitim sistemi... Ülkemizin ekonomi, bilim ve teknoloji strateji ve politikaları belirlenirken ve uygulanırken de yapılacak çok şey var. Teknolojik gelişme ve değişmeleri yakından izlemek, küreselleşen tedarik zincirindeki yerimizi ve işlevlerimizi, ülkemizin güçlü ve zayıf yanlarını, fırsatları ve tehditleri göz önüne alarak belirlemek. Bunun ışığında, inovasyon gerektiren ama robotlaşma tehdidinin sınırlı kaldığı alanları saptamak ve o alanlara dönük yatırım ve eğitim yapmak. NELER YAPILABİLİR? NELER YAPILMALI?