05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ne Biliyoruz? 10 Sosyoloji CBT 1472/5 Haziran 2015 11 DİNDARLIK VE REFAH GÖSTERGELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: Dindarlık ve refah ilişkisi Eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe dindarlık zayıflıyor 21 Nisan tarihinde dünyanın önde gelen iki kamuoyu araştırma şirketi (Gallup International ve Worldwide Independent Network of Market Research) 65 ülkenin dindarlık derecesiyle ilgili çalışmalarının sonuçlarını açıkladı. 63.898 kişinin görüşlerine dayanılarak gerçekleştirilen çalışma, ülkeleri yalnızca dindarlık dereceleriyle değil, dindarlık ile refah göstergeleri arasındaki korelasyon açısından da karşılaştırılıyor. İstatistiki olarak sosyal gelişmişlik düzeyi ile dindarlık arasında negatif bir korelasyon bulunuyor. Kısaca eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe dini bağlar zayıflıyor. toplumsal kalkınma endeksi ile karşılaştırıyor (Grafik 2). Bu konuda benzer bir diğer çalışma da ABD’de Jerry A. Coyne tarafından 2012’de yapıldı. Coyne, Gallup’un 2009 yılındaki ülkelerin dindarlık dereceleri çalışması ile İnsani Kalkınma İndeksi’ni (İKİ) karşılaştırdı. İnsani Kalkınma İndeksi 25 özelliği (yozlaşma, gelir eşitsizliği, çocuk ölümleri, sağlık hizmetlerine erişim, intihar oranları vb…) ölçer. Gelir eşitsizliğinin yarattığı farklılığın giderilmiş olduğu tablolarda, İKİ tarafından ölçülen refah göstergeleri ile dindarlık arasında negatif bir korelasyon olduğu görülüyor. Veri yok Ülkelere göre dini inançları zayıfların ve ateist olanların yüzdesi D ini bağların zayıf olduğu belirtilen ülkelerin (dindar olmadığını veya ateist olduğunu açıklayanlar) başında Çin (% 90) ile İsveç (% 78) geliyor Grafik 1). Şaşırtıcı olan İsrail vatandaşlarının % 65’inin dindar olmadığını veya ateist olduğunu belirterek en az dindar ülkelerin arasında yer alması. Gerçekten de pek çok Musevi kendini laik olarak tanımlıyor. Ancak bu tablo Batı Şeria ve Gazze’de tamamen farklı; buradaki halkın yalnızca % 19’u kendisinin dindar olmadığını söylüyor. Epiphenom, ülkeleri dindarlık derecelerine göre üçe ayırıyor. • En dindarlar • Ortada olanlar • En az dindarlar Bu grupları daha sonra, ülke bazında Ne var ki İngiliz Guardian gazetesi, dünyanın en az dindar ülkelerini gösteren listenin inançlarda bir azalma olduğu anlamına gelmemesi gerektiğini ileri sürüyor. Dünyadaki her 10 kişiden altısı dindar olduğunu söylüyor. İnananların çoğu Afrika ve Ortadoğu’da. Bu bölgelerde yaşayan her 10 kişiden sekizi kendilerini dindar olarak tanımlıyor. Bu bölgeleri Doğu Avrupa, Amerika ve Asya izliyor. Win/Gallup International şirketinin başkanı JeanMarc Leger, Guardian’a verdiği demeçte, “Dünya gençliğinin giderek dindarlaşması, gelecekte kendilerini dindar olarak tanımlayan insan sayısında artışın devam edeceği anlamına geliyor” diyor. DİNDAR SAYISINDA ARTIŞ BEKLENTİSİ Ülkelerin refah göstergeleri ile dindarlık arasındaki ilişkilerin ele alındığı çalışmada, toplumsal cinsiyet, yaş, gelir, eğitim ile insanların dindarlığı arasındaki ilişki ilginç bir trend izliyor. Eğitim ve gelir düzeyi söz konusu olduğunda en eğitimsizlerin en dindar gruba dahil olduğu (oysa dindar insanlar tüm eğitim basamaklarında çoğunluğu oluşturuyor), düşük ve orta gelir grubuna dahil olanların, orta ve yüksek gelir grubuna dahil insanlardan daha dindar olduğu görülüyor.. Pew Araştırma Merkezi’nin bir çalışmasına göre zengin ülkelerde dini inançlar yoksul ülkelere göre daha zayıf. Çin ve ABD bu bağlamda iki ayrı uçta yer alıyor. ABD’de yaşlanmayla EĞİTİM VE GELİR DÜZEYİ Epiphenom isimli online yayın, ülkelerin dindarlık derecelerini ölçen bu son çalışma ile yine son yıllara ait Social Progress Index olarak bilinen toplumsal gelişim endeksini karşılaştırarak, bu iki veri kaynağı arasında nasıl bir korelasyon bulunduğunu araştırdı. Dünya genelinde insan refahı göstergelerinin değerlendirildiği bu çalışmaya göre dindarlık düzeyinin en düşük olduğu ülkeler, toplumsal kalkınma açısından dindar ülkelerden çok daha ileri konumda. DİNDARLIK VE SOSYAL GELİŞME Bugüne dek yapılan pek çok çalışma dini inançların kişiye yarar sağladığı iddiasını destekliyordu. Gerçekten de sağlam inancı olan insanların daha sağlıklı olduğu, daha uzun yaşadığı ve zihinsel olarak daha mutlu bir yaşam sürdürdükleri görülüyor. Dini inançların bu yönde yarar sağladığı bilinmekle birlikte, Harvard Üniversitesi’nden Michael I. Norton’un yürüttüğü bir araştırma, dinin bazı kişiler için mutluluğu arttırıcı değil, rahatsız edici bir etki yarattığını ortaya koyuyor. Bu çalışma özellikle dini vecibeleri yerine getirme ile “kendini iyi hissetme” arasındaki ilişki incelendi. Çalışmadan alınan ilk sonuçlar dinin yararlı olduğunu göstermekle birlikte ayrıntılar ortaya çıktıkça bu ilişkinin düşünülenden daha karmaşık olduğu anlaşıldı. Katıksız dindarlar ibadetin kedilerine huzur verdiğini belirtirken, inançları zayıf olanlar dini ibadet zorunluluğundan rahatsız olduklarını açıkladılar. Öyle ki bu rahatsızlık, ateist ve agnostiklerin hissettiklerinden bile daha güçlüydü. Bu sonuçlar, dinin iddia edilen yararlarına karşın, her geçen gün daha fazla sayıda insanın inançlarını niçin terk ettiğini açıklıyor. Dine kendini adama eğilimi zayıfladıkça dini ibadet insanın kendini iyi hissetmesini engelliyor. Bu da insanları yeni inanç kaynakları aramaya itiyor. http://www.hbs.edu/faculty/Pages/item.aspx?num=40219 DİNLER KİMLER İÇİN YARARLI? dindarlık arasında her yerde görülenden farklı bir ilişki söz konusu. Dünya genelinde genç insanların yaşlılara göre daha dindar olduğu izlenmekle birlikte, (34 yaşının altındaki genç insanlar diğer gruplara oranla daha dindar. Diğer yaş gruplarındaki % 60’a karşılık % 66) ABD’de gençlerde dini inançların giderek zayıfladığı görülüyor. Uzmanlar, psikolojik özelliklerin, yaşam deneyimlerinin, eğitimsizliğin ve yoksulluğun dini inançlara yatkınlığı arttırdığı yolundaki bulguların altında yatan gerekçelerin ileri çalışmalarla ayrıntılı bir şekilde açıklanması gerektiğini düşünüyor. Epiphenom bir ülkenin dindarlaşmasının altında yatan belli başlı gerekçeleri şöyle sıralıyor: • Gelir dağılımında eşitsizlik • Siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanamamış olması • Devletin kurumlarına güvenmeme, sosyal devlet anlayışının oturmamış olması • Ülkenin geleceğine ilişkin karamsarlık; gelecek ile ilgili uzun vadeli planlar yapamama sonuçlar beraberinde, her biri tartışmaya açık şu soruları da getiriyor: • Daha iyi bir vatandaş olarak yaşamak mı, yoksa duygusal olarak rasyonalize edilmiş (akla yatkın hale getirilmiş) bir yaşam mı? • Din, uyum sağlama yeteneğimizi ve duygusal gelişimimizi aslında engelliyor mu? • Yaşam tatmini mutluluk için yeterli mi? • Cehalet aslında bir nimet mi? • İnançlı bir kişinin inançları zayıfladığı zaman, hümanizm koruyucu bir kalkan oluşturur mu? Derleyen: Reyhan Oksay Kaynaklar: http://thehumanist.com/news/international/religiosityandthewellbeingofnations http://bit.ly/1FPUEgE http://bit.ly/1HOppEW http://bit.ly/1gxgvKa http://bit.ly/1EzOJH6 http://bit.ly/1Rqsz3o http://read.bi/1J4WZXo KADERİNİ KONTROL EDEN BİREYLER DAHA SAĞLIKLI Toplumsal sağlığın nasıl korunacağı ile ilgili çok sayıda farklı öneri ortaya atılmakla birlikte, hepsinin ortak noktası, insanların yaşamlarında bir amaç bulunmasını önermeleridir. Sağlıklı ve başarılı insanlar, olayların akışına kendilerini kaptırmak yerine kendi kaderlerini yine kendileri çizmek isterler. Ayrıca bu kişiler olumlu bir dünya görüşüne sahiptirler ve sorunları üstesinden gelinmesi gereken engeller olarak değerlendirirler. Kendi yaşamının kontrolünü elinde tutamayan insanlar daha streslidir. Sosyal bir hiyerarşinin alt basamaklarında yer alan insanların kanlarında stres hormonunun daha yüksek olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Stres, belirli bölgelerdeki beyin gelişimini de etkiler. Bu bölgeler prefrontal korteks, hipokampus ve amigdaladır; öğrenme, karar alma, bellek, stresle başa çıkmak ve duygusal patlamaları denetlemekten sorumludur. Dolayısıyla tehlikeli ve kaotik ortamlarda yetişen çocuklar ilerde davranışlarını kontrol etmekte zorlanırlar, öğrenme zorluğu yaşarlar, saldırgan ve endişeli bir yapıya sahip olma olasılıkları artar; alkol ve uyuşturucu bağımlısı olma, aile içi şiddet uygulama yatkınlığı yüksektir.Bu yapı nasıl değiştirilir? Bir kere çocuklukta yaşanan travmaların azaltılması için erken çocukluk dönemine yatırım yapılmasında fayda vardır. Bunun için içinde bulunulan koşulları “kader” olarak tanımlayan dini eğitimden ziyade, sorunları bilimsel yöntemlerle çözmeye odaklı çağdaş eğitimle tanıştırmak en önemli adımdır. New Scientist, 24 Ocak 2015 DİNİN SEKÜLER EŞDEĞERLERİ Psikologlar dindar insanların daha iyimser bir dünya görüşüne sahip olduğunu kabul etmekle birlikte, bir insanın dinin dışında da başka etkinliklerden de benzer yararlar sağlayabileceğini ileri sürüyor. Benzer tatminleri seküler faaliyetlerden de elde etmek olası. Örneğin spor yaparak, bahçe ile uğraşarak, müzik aleti çalarak, resim yaparak, siyasi eylemlere katılarak veya bilimsel araştırmalar yaparak da iç huzuru kazanılabiliyor… Dini ibadet ve ritüellerin stres kontrolünü dengeleyen seküler eşdeğerleri de vardır. Örneğin araştırmalar, seküler meditasyonun sağladığı yararların semavi dinlere özgü dualarla elde edilen yararlarla boy ölçüşebileceği gösteriyor. Bu arada psikologlar dinin sağladığı yararların önemli bir kısmının sosyal bir boyutu olduğuna dikkat çekiyor. Dini bir cemaat, aslında sosyal bir destek ağından başka bir şey değildir. Pazar günleri kiliselerdeki ayinlere katılmak, tıbbi açıdan bir koroda şarkı söylemek, kitap okuma seanslarına katılmak, toplu dans dersleri almaktan farksızdır; bütün bu sosyal faaliyetler insanların içlerinde barındırdıkları olumsuz duygulardan arınmasını sağlar. https://www.psychologytoday.com/blog/thehumanbeast/201010/isreligiongoodprescription DİNDARLAR DAHA MI MUTLU? Bugüne dek yapılmış olan çok sayıda çalışma, dini inançları güçlü insanların ateistlere göre daha mutlu olduğunu ve daha stressiz bir yaşam sürdüklerini gösteriyordu. Ancak son yapılan bir çalışma, dini inançları güçlü olan kişiler ile inanmayanlar arasında mutluluk düzeyi açısından hiçbir fark olmadığını gösteriyor. Ancak bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear