05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Siyaset Bilimi CBT 1466 24 Nisan 2015 11 TEKNOPOLİTİK Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Siyasi tercihlerin altında biyolojik dürtüler mi yatıyor? Popülist siyaset kitlelere niçin cazip gelir? Şimdi bilim bu sorunun yanıtını biyolojide arıyor. Modern Kent Distopyasından Çıkış Sabah evimizden çıktık; şanslıysak, çalışacağımız bir işimiz varsa, bir İstanbullu için ortalama 45 dakika ila 1.5 saat süren günlük yolculuğumuza başladık. Büyük çoğunluğumuz, dipdibe araçları seyrederek, ancak şehir dışına gidip geldiğimizde ne kadar kirli olduğunu anladığımız sağlıksız kent havasını içimize çekerek, hoyratça işgal edilen yeşil ve ortak alanlarımızın yerine yapılan çirkinlik abidesi binaların arasından geçerek, “marka” şehrimizde işyerlerimize ulaştık... Trafik sıkışıklığı, hava kirliliği, betonlaşma, yeşil alan yoksunluğu, toplu taşıma dahil kalitesi düşen kamusal hizmetler.. Artık Türkiye’de kentlilerin büyük çoğunluğunun kanıksadığı ve kentte yaşamanın “doğal” sonucu olarak kabul ettiği olgular. Kenti ve ülkeyi yönetenlerin kentle ilgili vizyonları bu kötü “gelişmenin” artarak devam edeceğini gösteriyor. Bunun Türkiye kapitalizminin mevcut iktisadi mantığının bir sonucu olduğunu bilmek, buradan çıkışın zorluklarını yeterince ortaya koyuyor. Mike Davis’in Planet of Slums’ta (Gecekondu Gezegeni, Metis 2007) gösterdiği gibi, bu kentsel distopya; beraberinde getirdiği her türden şiddet, büyük eşitsizlikler, yoksulluk ve yoksunluk, aslında küresel bir gerçek. Bu yöndeki gelişmenin sayısız veçhesi bulunmakla birlikte; biz şimdilik, göğe tırmanan parlak cam cephelerden kentin çeperlerine, zengin ve yoksul gettolarına uzanan otoyolların ardındaki “sürdürülebilemez” enerji paradigmasına odaklanalım. Ne görüyoruz? Türkiye’nin iktidarları, nükleer ve kömüre dayalı büyüme hayallerini pompalarken, bu boş hayallerle kentin ve ülkenin yaşanmaz hale getirilişi arasındaki doğrudan ilişki artık gözlerden saklanamıyor. Türkiye’deki hormonlu ve habis kentsel gelişmenin, onca böbürlenerek rekorlar kırdığı ilan edilen enerji üretim ve tüketiminin başlıca nedeni olduğu aşikâr! Burada büyük bir parantez açalım ve geçtiğimiz yüzyılın ortalarından itibaren gelişmiş dünyada kent distopyalarının merkezindeki otobanlar cehennemi Los Angeles’a bir göz atalım. On yılda bir yoksul mahallelerde patlayan isyanlar, polis şiddeti, kentsel eşitsizlikler, trafik sıkışıklığı, hava kirliliği, bir yandan da Amerikan rüyası, varsıllık ve Hollywood ile özdeşleşen, “Melekler Şehri” Los Angeles... Her türlü yaşanabilirlik ölçütü açısından son sıralardaki yerini koruyan bu Batı ABD şehri, kararlılıkla büyük bir dönüşüme yelken açıyor. Rüzgârın gerisinde bölgede uzun yıllardır devam eden kuraklık ve susuzluk ile bunun yol açtığı orman yangınlarıyla, California eyaleti üst yönetiminin iklim ve yenilenebilir enerjideki öncü rolünün bulunduğunu vurgulayalım. Los Angeles yönetimi şehrin kötü kaderini nasıl değiştirmeyi düşünüyor? Belediye Meclisinde oybirliği ile kabul edilen 108 sayfalık ayrıntılı kent sürdürülebilirlik planı (pLAn) üç ana eksen etrafında hazırlanmış: Çevre, ekonomi, eşitlik.. Planda yer alan bazı önemli hedeflere bakalım: • 2025 hava kirliliği yaşanan gün sayısı 0 olacak • 2025’e kadar sıfır atık hedefine ulaşılacak • 2025 Kömürden üretilen elektrik sıfırlanacak. Burada, California ölçeğinde 2030 için %50 yenilenebilir enerji hedefi konulduğunu hatırlatalım • 2025 Kent ulaşımında yaya, bisiklet ve toplu taşımanın payı en az %50 olacak; otomobil cenneti California’dan söz ediyoruz! • 2035 yapı stokunda %30 enerji tasarrufu sağlanacak • 2050 Kentsel seragazı salımlarında 1990 değerlerine göre %80 azaltım sağlanacak • 2035 Kent için büyük bir sorun oluşturan ve kent merkezini yaşanmaz hale getiren kent içi ısı adaları sorunu (kentin içi ile dışı arasındaki büyük sıcaklık farkları) serin çatı uygulumaları, yeni ve yenilenen bina standartlarına dahil edilerek büyük ölçüde çözülecek. Bu tür bir önlem, ABD’de kent planlamasında ilk kez yer alıyor. Los Angeles ayrıca, nüfus artışını da hesaba katarak, tüm ABD’de en fazla yeşil iş yaratan kent olmayı ve kent halkının yarıdan fazlasının bir yeşil alana en fazla 800 metre uzak yaşayacağı bir gelecek biçimlendirmeyi hedefliyor. İstanbul’da deprem toplanma yeri olarak ayrılan yeşil alanlar dahi AVM ve rezidanslar tarafından yutulurken... S on yıllarda popülist hareket pek bir revaçta; politikanın hem sağında, hem de solunda popülist liderlerin oy avına çıktığı görülüyor. NebraskaLincoln Üniversitesi’nden siyaset bilimciler John Hibbing ve Kevin Smith, bu kadar popüler olmasına karşın bilim insanlarının popülizmi kitleleri uyuşturan politik bir yaklaşım olduğu gerekçesiyle inkar etme yoluna gitmesinden yakınıyor. Oysa Hibbing ve Smith popülizmi karalamak yerine siyaset bilimcileri popülizmin cazibesinin nereden kaynaklandığını araştırmaya davet ediyor. Kaldı ki son yıllarda siyasi hareketlerin biyoloji ile açıklama yaklaşımı moda. Acaba bu yaklaşım popülizmin cazibesini açıklamaya yetebilecek mi? Popülizmin sözlük anlamı genel halk kitlelerinin çıkarlarına ve inançlarına (örneğin umutlarına ve korkularına) hitap eden siyasi bir doktrindir. Özellikle bu çıkar ve görüşler elit tabakanınkilerle çelişir. Popülizmi benimseyen bir siyasi hareket, genellikle sıradan halkın çıkarlarını temsil etmeye çalışır. Popülist siyasetçiler sıradan halkların çıkarlarını savunmakla kalmaz, bu çıkarlara ters düştüğünü iddia ettikleri siyasi ve ekonomik kuruluşlarla mücadele eder. Bu mücadele ülke dışına yönelik olabilir. Örneğin Yunanistan’da Radikal Sol Koalisyonu (Syriza) Partisi ve İngiltere’nin ırkçı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) Avrupa Birliği’nin ortak kararlarına uymanın ülkelerinin çıkarlarına zarar verdiği kanısındalar. Mücadele tümüyle içe dönük olabilir. Örneğin ABD’de sağcı Tea Parti’nin ve sol eğilimli Occupy Hareketi’nin güçlenmesinin nedeni elit (seçkinci) şirketler ve halkın kendini özdeşleştirmekte zorlandığı hükümetlerdir. Benzer etmenler İspanya’da da işbaşında; sol eğilimli Podemos, AB’nin baskıcı ekonomik tedbirlerinden bunalan İspanyol halkının umudu olma yolunda. POPÜLİZM NEDİR? Venezüela Başkanı Beynin yapısını Hugo Chavez, 2013’de ve işleyişini inceleyaşamını yitirene kadar meye yarayan teknobu görevde kaldı, lojilerdeki gelişmelere bağlı olarak, siyasi eğilimler ile biyolojik kuvvetler arasında güçlü bir bağ olduğu ortaya çıktı. İnsanlar, siyasi fikirlerin belli başlı olaylar karşısında sergilenen mantıklı tepkilerden oluştuğuna inanmayı tercih eder. Ancak siyasi tercihlerin altında çoğu zaman bilinçaltı süreçlerle ilgili sistemlerin yattığına ilişkin kanıtlar giderek güçleniyor. Bütün bu çalışmalar şu cümle ile özetlenebilir: İnsan duygularının kaynağı biyolojiktir ve siyasetin de kaynağı duygulardır. SİYASİ EĞİLİMLER VE BİYOLOJİK KUVVETLER İspanya’da 2014’de kurulan Podemos’un genel sekreterliğini Pablo IglesiasTurruon yapıyor. OLUMSUZ UYARILARA DAHA DUYARLI İnsanlar, köklü ve güçlü bir olumsuzluk eğilimine sahiptir. Başka bir deyişle bilinçaltımız olumlu olaylardan çok olumsuz olaylara daha fazla tepki verir ve daha duyarlıdır. Gözlemleri miz bu olguyu haklı çıkartıyor. Olumsuz durumlar hayatta kalma çabaları açısından vahim sonuçlar doğurur. Dolayısıyla başarılı organizmalar bu gibi durumlara karşı daha duyarlı olmak zorundadır. Yalnızca her insanın olumsuz uyarıcılara karşı tepkileri farklıdır. Fizyolojik olarak bazı insanların olumsuz uyarılara tepkisi olumlu tepkileriyle aynı olmakla birlikte, bazılarının olumsuzluklara tepkisi daha güçlüdür. Çok sayıda laboratuvar çalışmasına göre sosyoekonomik statülerinden bağımsız olarak, olumsuz uyarılara biyolojik olarak daha fazla tepki veren insanlar “koruyucu” olarak ni PROBLEMİN ODAĞI: GÖÇLER Genel kanıya göre en güçlü ve en tehlikeli popülist katalizör göçlerdir. Avrupa’nın bütününde göçmenlere karşı çıkan, hatta açıkça dışlayan sağ eğilimli popülist partiler şu anda yükselişte. Bunların tüm oyların %10 ile % 15’ini almaları kimseyi şaşırtmıyor. Bazı ülkelerde daha yüksek bir oranı bile tutturdukları görülüyor. Ocak ayında Fransa’da yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Marine Le Pen’in liderliğindeki göçmen karşıtı Ulusal Cephe ülkenin en popüler partisi. Biyoloji ve popülizm arasındaki ilişkiyi incelerken öncelikle şu iki sorunun yanıtlanması gerekiyor: 1 Popülist partilerin cazibesi niçin zaman içinde azalır veya çoğalır? Bu dalgalanmanın, genellikle diğer partilere göre daha sık meydana gelmesinin nedeni nedir? 2 Bu partiler niçin bazı insanlara daha fazla hitap eder? İlk sorunun yanıtında biyolojinin yeri yoktur. Çevresel değişiklikler bireyin biyolojik yatkınlıklarını değiştirse de çevre kaynaklı ani değişikliklerin popülist partilerin oy potansiyelinde farklılık yaratması pek de olası değildir. Genel kanıya göre ekonomilerin zayıfladığı veya trajedilerin ülkeyi sarstığı dönemlerde popülizm prim yapar. Sezgisel olarak bu yanıt doğru gibi görünse de, bilimsel çalışmalar bu ikisi arasında bir bağlantı olduğunu göstermiyor. Popülizmin niçin bazı insanlara daha cazip geldiği sorusu ise sınıfsal eşiksizlikle açıklanabilir. Pek çok insan, emekçi kesiminin toplumda ekonomik açıdan haksızlığa uğratıldığı kanısındadır. Ancak bu görüş de soruyu tam yanıtlamıyor, çünkü popülist partilere oy verenler yalnızca alt sosyoekonomik statüden gelmiyor. Tea Party ve UKIP gibi partilere varsıl kesim de oy veriyor. İşte bu sorunun yanıtını politik bilimciler biyopolitik literatürde arıyor. BİYOLOJİ VE POPÜLİZM POPÜLİZM DEMOKRASİ İÇİN BİR TEHDİT Mİ? Bir görüşe göre bilim insanları popülizmin demokrasi için kötü bir Popülizm ve demokrasi arasındaki çelişkili ilişki şöyle özetlenebişey olduğunu düşüneceklerine, popülizmin olumlu ve olumsuz yönleri lir: ne odaklanmalıdır. http://bit.ly/1IpqbVt Bu soru son yıllarda çok tartışılan bir konuyu gündeme taşıyor. http://bit.ly/1GXxZQX İtalya’nın eski Başbakanı Mario Ponti (20112013) Avrupalı liderleri Avrupa’da etkisini arttıran popülist gücü tartışmak için toplantıya çağırmıştı. Benzer uyarılar yalnızca • Popülizm, seçkinler tarafından • Kuvvetler ayrılığı ilkesini geçersiz kılAvrupa’da değil, temsil edilmediğini düşünen grupla mak için halkın egemenliğinin kavram ve ABD’deki Tea Party rın seslerini duyurmalarına olanak uygulamalarından yararlanır. Hareketi ve Güney sağlar • Azınlık haklarının önünü kesmek için Amerika’daki Vene• Popülizm, toplumun dışlanmış çoğunluk egemenliğinin kavram ve uygulazüela Başkanı Hugo kesimini seferber ederek bunların si malarından yararlanır. Chavez (19992013) yasete entegrasyonunu kolaylaştırır. • Popülizm, istikrarlı bir siyasi koalisyonun oluşuile de tartışmaya • Popülizm, toplumun dışlanmış kesimlerinin tercihi munu engellemek için yeni bir siyasi bölünmenin oluaçılmıştı. olan politikaları yerleştirerek onların da temsil edilme şumunu teşvik eder. “Yozlaşmış Seçsinin yolunu açar. • Siyaset ahlakını yeniden yazarak, görüş birliğini kinler” ve “Saf halk” • Popülizm, önemli toplumsal ve siyasal koalisyon neredeyse olanaksız hale getirir. arasındaki ayırıma ların oluşumunu destekleyen ideolojik köprüler kurar. • Popülizm, siyasetin halkoylamasına dönüşmesidayanan popülizm, • Popülizm, sorunları ve politikaları siyasetin bir nin yolunu açarak, siyasi kurumların ve seçimle gelmebazılarına göre deparçası haline getirerek, demokratik hesap verebilirliği miş organların meşruluğunu geçersiz kılar. mokratik rejimin kaliarttırır. • İronik bir şekilde, elit olmayanlara siyasi yaşamıtesini arttıran, bazıla• Popülizm politikanın çelişkili boyutlarını yeniden nın kapılarını açarak “siyaset çeşitliliğinde” daralmarına göre de azınlık geri getirir (Demokrasinin demokratlaştırılması) lara yol açar. haklarını tehdit eden bir doktrindir. telendirdikleri popülist politikaları tercih ediyor. Negativite eğilimi olarak tanımlanan bu durum, değişik insanlara ve yeni yaklaşımlara kuşku ile yaklaşma eğilimidir. Bu insanlar kesinliği, gelenekseli ve güvenilirliği tercih eder. Potansiyel tehlikelerin kendilerine zarar vereceğine inandıklarından kendilerini daha korunaklı hissedecekleri politikalara daha yakın dururlar. Bu algılanan tehditler karşısında kendilerini ait oldukları grubun içinde daha güvende hissederler. Negativite eğiliminin biyolojik uzantıları, popülist hareketlerin özünde yer alan tehditler (göç gibi) karşısındaki tepkilerin önceden tahmin edilmesine yol açar. Popülizmin, Liberal Demokratik Rejimlerdeki Olumlu ve Olumsuz Etkileri: OLUMSUZ ETKİLERİ: BİYOLOJİK YATKINLIKLAR DEĞİŞEBİLİR OLUMLU ETKİLERİ: Popülist partilerin çekiciliğini yalnızca negativite eğilimi kapsamında biyolojik duyarlılıkla açıklamak mümkün değildir; çünkü bu çok daha karmaşık bir olgudur. Ancak yine de biyoloji, popülizmin öyle kolay kolay gözardı edilebilecek bir olgu olarak değerlendirilmesinin çok büyük bir hata olduğuna işaret ediyor. Popülizmi güçlendiren biyolojik yatkınlıklar değişmez değildir, ancak yine de biyolojik eğilimleri değiştirmek sanılandan daha zordur. Güçlü bir negativite eğilimi genellikle derinlere kök salmıştır. Popülist partilere verilen destekler met ve cezir gibidir. Ancak popülist dürtülere hayat veren bireysel biyolojik mekanizmalar kalıcıdır. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 4 Nisan 2015 http://blogs.lse.ac.uk/europpblog/2012/10/15/ populismandliberaldemocracy/ https://www.opendemocracy.net/caneuropemakeit/populismwhatisit http://www.nationmultimedia.com/politics/Populism
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear