26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban [email protected] KURULUŞ KURTULUŞ’TAN KURULUŞ’A II İklim Değişikliği ve Batı Uygarlığının Çöküşü II Geçen yazıda tanıtmaya başladığımız Oreskes ve Conway’in “Batı Uygarlığının Çöküşü” kitabına dair gözlemlerimize devam edelim. Daha çok bir iklim kurgu (clifi) öyküsü olan kitabın anlatıcısının, 2393 yılında yaşayan Çinli bir tarihçi, bir bilim insanı olduğuna dikkat çekmiştik. Anlatıcı seçiminin yazarlar bakımından özel bir anlamı var. Çinli tarihçi, büyük bir şaşkınlıkla, 21. yüzyılın sonuna doğru gerçekleşen ve dünya nüfusunun ¾’ünü, dünyanın zengin ve büyük kentlerinin büyük kısmını yeryüzünden silen atmosferik olaylar zincirini inceliyor. Öykümüzde, 21. yüzyılın ilk yarısı boyunca yükselen sıcaklıklar, öngörülemeyen ve sıklığı artan atmosfer olayları, çöken tarım ekonomileri ve muazzam büyüklükte bir nüfusun göç etmesi sonucu, zaten savaşlar, ekonomik krizler, yoksulluk ve eşitsizlik ile boğuşan dünyanın siyasiekonomik sistemi felç olur. Dünyanın büyük kesimine kaos egemen olur. Ama nihai darbeyi, iklim bilimcilerin “eşik noktası” olarak adlandırdıkları olgu vurur. İklim biliminin neredeyse 100 yıl önce öngördüğü gibi, resimde görülen Antarktika buzullarının büyük bir hızla çözülmesinin ardından, deniz suyu seviyeleri 5 m kadar yükselir. İklimin devrilme noktasının geçilmesi ile birbirini tetikleyeceği öngörülen felaketler, Grönland buz tabakasının çözülmeye başlaması ile ivmelenir. İlginç bir parantez, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC), kitabın basılmasından çok sonra yayımlanan taslak raporunun, Grönland buzullarının bugün gözlediğimiz erimesini, iklim değişikliğinin geri dönülmez eşiklerinden biri olarak ortaya koyması! Çinli tarihçimize dönersek, elindeki verilerin ve bilgilerin, insanlığın gelmekte olan felaketi önceden bildiği, ancak elinde bulunan ve felaketin önüne geçebilecek her türlü teknik, ekonomik, finansal olanaklara karşın, yıkımı engellemek için harekete geçmediği, geçemediği, ortak bir davranış ve politika geliştiremediği sonucuna, şaşkınlıkla vardığına dikkat çekmiştik. Anlatıcı, kör ideolojilerin hegemonyasındaki adeta “aydınlanma öncesi karanlık bir çağa” benzettiği bu döneme “Gölge Çağı” (Penumbral genellikle mükemmel olmayan gölge, örneğin güneş tutulması benzer olgular için kullanılıyor) adını veriyor. Oreskes ve Conway, lafı hiç gevelemeden bu ‘kör inancın’ piyasa tanrısına kör inanç olduğuna vurgu yaparak, neoliberal kapitalizmin bu kilitlenmeyi aşamamasını, sorunun merkezine yerleştiriyorlar. Anlatıcımız, tabii hiç rastlantısal olmayan nedenlerle, dünyayı altüst eden muazzam iklim ve doğa olayları ve bunların yol açtığı toplumsal yıkım karşısında en hızlı ve etkili davranarak bu olaylardan en az etkilenmeyi başarabilen Çin’de yaşıyor. Çinli yazarlara göre, komuta kapitalizmi ve otoriter rejimi sayesinde, nüfusunun %80’ini yıkımdan kurtarıyor. Kendileriyle daha sonra yapılan söyleşilerde Oreskes, otoriter rejimlere herhangi bir sempatilerinin olmadığını ama büyük “neoliberal felaketin” iklim değişikliğinin getireceği yıkımın öncülü olduğunu belirtiyor! Yepyeni bir Cumhuriyet kenti Salih Özbaran 10 . yıl kutlamaları Kasaba’da (Turgutlu’da) o tarihe kadar oluşan yapılanmalarla ve onu izleyen yıllarda, özellikle 1926 yılında öğretime geçen Cumhuriyet, ardından İsmet Paşa (değiştirilen adıyla Namık Kemal) ve Hilal ilkokullarının saçtığı aydınlıkla, 1932’de kurulan ve 1936’da Kasaba’da faaliyete geçen Halkevi’nin kültür devriminin kök salmasıydı. Aynı zamanda yönetimdeki, sosyal ve ekonomik alanlardaki hızlı gelişmeler, tüm halkı ve kurumlarıyla, yanan ve yıkılan “Kasaba”larında çektikleri acıları gömerek Cumhuriyet yolunda çağını yakalama çabası içine giren insanların coşkusuydu. İnsanlık tarihinin uygar dönemi olarak bilmek istediğimiz ve yaşamaya çalıştığımız bir çağa yürüyüşün, bilim ve teknolojideki devrimlerle, eğitim ve kültür yolunda atılan adımların bilgilendirmesiyle, giyim kuşam, seyahat, yeme içme, haberleşmede gelinen noktayla, bireylerin hem yaşam niteliğini hem de niceliğini yükseltmek istedikleri evreleri yakalama çabalarının mucize bir öyküsünün göstergesiydi. dan ve Kasaba’da milli tesanüd [birlik] dahi çok kuvvetli bulundığından bir cihetten ziraata diğer cihetten ticarete ehemmiyet veriyorlar. Öyle zan ediyorum ki: bu Kasaba her halde her itibarla diğer kasabalarımıza numune imtisal [örnek] olacakdır. CBT 1434 18 /12 Eylül 2014 Merkez nüfusunun 15.000’lerden 8.000’e düştüğü Kasaba’nın merkezindeki ve ona bağlı olan köy ve beldelerdeki yönetim yapısı, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (Partisi’nin) 1923 yılında kurduğu ve başka siyasal partilerin (Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın) varoluş denemeleriyle birlikteyerleştirmeye çalıştığı bir rejimle gerçekleştirilmiştir. Osmanlı yapılanmasından devralınan, Yunan egemenliğinde (19191922) ve onun sonunda yaşatılan kıyım ve yangında her haliyle çöken bir idareden sonra, atanmış “kaymakamlık” yönetimi ve ona bağlı kurumların, bu bağlamda kaza idare meclisi, mahkemeler, alay komutanlığı, maarif, hastahane komisyonları, ziraat, sanayi ve ticaret odası, müftülük vb. işlevsel hale gelmeleri ve seçimlerle iş başına gelen “belediye reisliği” hizmetlerinin toparlanması hiç de kolay olmamıştır. Ancak halkın büyük özverilerle katıldığı bu yeni kalkınma hamlesi sonucundadır ki Kasaba yeni idari düzene ve Cumhuriyet’in kent yapılanmasına kavuşmuştur. İzmir’de Ahenk gazetesi bu yazı içinde fotoğrafı yansıtılan 31 Aralık 1925 tarihli sayısında şunları yazarken bir bakıma Turgutlu’da kentleşmenin nasıl gerçekleştirildiğinin ve gerçekleştirileceğinin de ipucunu veriyordu: Kasaba’dan bildiriliyor: Kasaba’da umran faaliyetine kemâli ehemmiyetle [tam bir duyarlılıkla] devam olunmakdadır. Kaimmakam bey ve Belediye heyeti son derece çalışmaktadırlar. Hükümet cıvarında yeniden pek güzel bir mekteb inşa olunmuştur. Çarşularda yeni ve vâsi’ [geniş] yollar açılmışdır. Pek yakın bir atide [gelecekte] Kasaba’nın pek şirin bir memleket olacağı hummalı faaliyetten istidlal edilmektedir [anlaşılmaktadır]. Kasaba kalkı çok faziletli ve çalışkan oldukların YÖNETİM Benim 1950’li yıllarda Manisa Lisesi’nde öğrenim görürken “Talebe Treni” ile yaptığım yolculuklar, 1860’lı senelerden itibaren yıllar boyu “İzmirKasaba [ve Temdidi]” olarak bilinen demiryolunun sağladığı kolaylıklarla gerçekleşebilmişti. 1954’te İzmir’i ilk kez görmeye yolcu otobüsüyle gitmiştim. 2,5 saatlık yolculuğumun çok rahat geçtiğini söyleyemesem de heyecanım hat safhadaydı; Cumhuriyet hükümetinin çok sınırlı bütçesiyle hizmete sunulan karayolunun ne tür fedakarlıklarla yapıldığını bilmeden. Şimdilerde kemirilmiş görünen yemyeşil ova ve bahçelerin görüntüsü belleğimde yer etmişti. 1930’lu yıllarda harekete geçirilen ve İzmir’e ulaşımda zamanla daha pratik hale gelen bu yolun, demiryolunda yapılan yolculuklara tercih edilmeye başladığını söylemeliyim. Anayurdun demirağlarla örülmesi girişimini unutmadan dile getirmeliyim ULAŞIM VE YOL DÜZENLEMELERİ ki, Kasaba’nın yakın çevresiyle, komşu ilçeleriyle ve köyleriyle olan bağlantısının sağlanması gerekiyordu ve bu gayret Cumhuriyet hükümetinin planlamasına kalmıştı, karayollarıyla gerçekleştirilebilmişti. Bu tür gelişmelere sadece 1926 yılına yani Cumhuriyet’in ilanının 3 yıl sonrasına ait Manisa Genel Meclis tutanaklarından bir örnek vermek istiyorum: ManisaKasaba yolu için 50 bin lira; KasabaParsa yolu için 35 bin lira. Abbas Bey [Kasaba azası]: 35 bin lira az. Vali Bey: Fakat köprüleri yapılmıştır. Abbas Bey: Kâfi midir Hami Bey izah etsin. Hami Bey: Bu para ile Irlamaz kararına kadar yol yapılabilir. Abbas Bey: KasabaParsa yoluna istasyondan itibaren başlanmalıdır. Pek alâ bilirsiniz ki efendim Kasaba şimdiye kadar umuru nafiadan [bayındırlık işlerinden] en az müstefid olan [yararlanan] kazadır. İnsafınıza kalmış bir şeydir; 50 bin liraya iblağ olunsun [tamamlansın] ve yol bitsin. Kâzım Bey: KasabaParsa yolu 50 bin lira ile bitecek ise kabul ediyoruz. Vali Müşfak Lütfi Bey: [….] Müttefikan kabul edildiği anlaşılmıştır. Bu para ile ikmâle çalışırız.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear