29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz değiniyor. Atalay, PİSA’da yinelenen hüsrana ve OECD ülkelerinin çok gerisinde kalan çocuklarımıza işaret ederrek eğitim sistemindeki çarpıklığı sergiliyor (Cumhuriyet, 01 Ocak 2014). Eğitim Reformu Girişimi (ERG) “Geçtiğimiz on yılda kaliteli eğitime erişim olanaklarının artırılması ve program türleri arasındaki farklılıkların azaltılması alanlarında ancak sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir.... Sınırlı bir öğrenci grubu gelişmiş ülkelerin standartlarında kaliteli bir eğitime erişebilirken öğrencilerin çoğunluğu bu olanaktan yoksun kalmaktadır’’ diyerek adeta Atalay’ı destekliyor. (Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi, 2013) yetiştirmenin önünü kesiyor. Ortada bir eğitim sorunu varsa, her şeyden önce ehliyet ve liyakat sahibi öğretmen ve eğitim yöneticisi yetiştirme sorunu olduğu gözardı ediliyor. Bu ve benzer sayısız sorunlar dururken “girdisüreçlerçıktı” bütünlüğünden oluşan sistemin son halkası sınavlarla oynayıp durmak, çocuklarımızın kafalarını karıştırmak, şevklerini kırmaktan başka bir işe yaramıyor. Sınavlar hep bir “seçme ve eleme” işlevi ile ele alınıyor, çocuğu ‘’tanımaizlemegeliştirmekendini gerçekleştirme” boyutları gündeme bile gelmiyor. Sınavlar gibi, okul tür ve çeşitleri, ders çizelgeleri, ders saatleri, müfredat düzenlemeleri ile oynama; sınıf geçmeyi kolaylaştırma, devamsızlığı kışkırtma, okulu değersizleştirme gibi yığınla yanlışı tartışan yok! Bunca ciddi sorun içinde sınava giren öğrenci sayısı durmadan artıyor ve geleceğimize hiçbir katkısı olmayan, sonuçta üniversite mezunlarının üçte birini işsiz bırakan bir sınavlar cehennemi oluşturuluyor. Eleyici, dışlayıcı ve ezberci sınavlara giren liseli öğrenci oranı “1990’larda %2 düzeyindeyken 2010’da %19.7 2013’te %50’ye çıkıyor (SETA, 2013’te eğitim, Ocak 2014). Kısacası, Umay Aktan Salman’ın “11 Yılda Eğitim Sisteminde 13 Değişiklik” başlıklı yazısında değindiği gibi alt üst edilen eğitim sistemimizde “11 yılda 5 bakan değişiyor, liseye giriş sınavları bir LGS, bir OKS bir SBS oluyor... üniversiteye girişteki katsayı ve sınav sistemi de yine bu dönemde 3 kez değiştiriliyor.” (Radikal, 07 Temmuz 2013) Kısacası bu karmaşa ve akıl tutulması sarmalından çıkış öncelikli akıl ve bilimi, liyakat ve ehliyeti, çağdaş, özgür, laik ve demokrat bir toplum yapısını oluşturacak, halkın oyunu alan bir iktidar gerekir. Bu iktidarın, yurdunu ve ulusunu seven; uygulamadan gelen, bilgibirikim ve deneyim sahibi aydınları ve sivil toplum kuruluşlarını göreve çağırması, ulusal ve evrensel gerçekler ve gereksinimlere yanıt verecek yeni bir eğitim felsefesi ile işe başlaması gerekecektir. Çıkış yolunun birinci ilkesi, bağnazlığı eğitimin her kademesinden kapı dışarı etmek; ikincisi, dincikinci, bölücüayrıştırıcı politikalar yerine, barışçıl ve insancıl, sevecen ve birleştirici politikalar üretmek; üçüncüsü bilim ve aklı tek yol gösterici olarak benimseyen, kendini gerçekleştirebilen ve küresel dünyada yarışabilecek üreticiyaratıcı kuşaklar yetiştirmektir. Buna başka ilkeler de eklenebilir. Örneğin, laik, demokrat bireyyurttaşulus olma bilinç ve değerleri ile donatılmış “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” aydınları çoğaltmak gibi... Özetle, ulusal temelde, evrensel ölçütlerde her şeyi yeniden kurmak gerekmektedir. Prof.Dr. Bilsay Kuruç’un sözleri ile “ana mesele 21.Yüzyılı doğru kavrayabilmek ve oraya adım atabilmek, 21. Yüzyıla nasıl ve nereden girebileceğimizdir. Orası ortalamaların değil, en iyilerin dünyasıdır. Üniversite o dünyanın, en iyiye erişebilmenin ilk durağıdır. Aklın ve aydınlanmanın gerçek varisi olduğu için bilim ve geleceğin beşiğidir.... 21.Yüzyılın yolunu bilim gösterecektir. Bilimin böyle bir meselesi yoksa toplumun da olamaz.” (Özlem Yüzak’ın söyleşisi, Cumhuriyet, 26 Ocak 2014) [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com Bir düzeltme ve uyarı: Sivil darbe diyorlar. Sivil, uygarmedeni demek. Bu darbeye hükümet partisi darbesi denmeli! • Stratejik deliliğe ve delilerine karşı hukukun aklıyla karşı koymalıdır. Hukuk asla yasalar değildir. Hukuk yasaların kendilerine göre anlam ve geçerlilik kazandığı ilkeler bütünüdür. Bu ilkeleri bilmek ve savunmak insanı yurttaş kılar. • Asıl ürkütücü olan şey milyonlarca seçmenin hukukun anlamı ve değeri konusunda bilinç düzeylerinin düşük olmasıdır. Bu seçmenlerle bir diktatör istediği her şeyi zorlanmadan yapabilir. Bu seçmenler böyle bir diktatörle ülkenin başına en büyük belaları açabilirler. Yapılacak şey bu seçmene ve bu diktatöre karşı durmaktır. Seçmene hukuku anlatmak, diktatöre hukuku dayatmaktır. Dur duraksız bu işi sürdürmeliyiz. Başka bir seçeneğimiz yok. • 35 milyon seçmen sandığa giderek ya da gitmeyerek senin için bir oyum yok demiş. Sadece 21 milyonu kendisini seçmiş. Bu yurttaşların bu kişinin yaptığı her şeyi koşulsuz onayladığını düşünemeyiz. Yani oy verdiler diye onun fedaisi, mücahidi değiller. Bunların içinde aynı dili konuşabileceğimiz pek çok insan var. Konuşacağımız dil, bir üst dil olacak. Hukukça konuşacağız. Bu dilde anlaşmaya başladıkça bunların maskeleri düşecek, gerçek yüzlerini bu oyları verenler daha yakından göreceklerdir. Benim önerim, bu hukukçayı konuşmayı önce bizim öğrenmemizdir. • Hukuk birleştirir, barıştırır, korur, gözetir, güç verir. Hukukta birleşmeliyiz. Peki, bu hukuk nedir, diye soranlara en kısasından şunu söyleyeyim: Hukuk Dürüstlük’tür. Dürüstlüğün tüm önkoşullarıdır... Hiç bir şey uğruna İnsanı kullanmamak, iyiniyeti varsaymak, güveni korumak, kimseye zarar vermemek, kendin için istemediğini başkası için istememektir. • Atatürk üç dernek kurdu: Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Türk Hukuk Kurumu... Bunlar devlet kurumları değildi. Bunlar hükümetlerin işi değildi. Bunlar yurttaşların kurdukları derneklerdi. Çağdaş bir toplum ve ulus olmak için, diline, tarihine ve hukukuna hakim bir halk için yurttaşların dokuma tezgahlarıydı. • Düşünün bir kere, bir öğretim üyesi yurttaşlık görevinin bir gereği olarak, CB seçilen kişi hakkında, vekilliği düştüğü halde başbakanlık görevine devam ettiği, bir partinin işlerini yürütmeyi sürdürdüğü ve Anayasa’nın tarafsızlık buyruğunu çiğnediği için, savcılığa suç duyurusu yaptı diye hakkında soruşturma açılıyor. Sanırım okuldan da atılacak. Üniversitelerimiz, ülkemiz, özgürlüklerimiz, hukukumuz, hükümetimiz, devletimiz bu hazin durumda. Hüsnü Mahalli’nin BAAS rejimlerinden daha vahim bir durumda olduğumuzu söylerken abartmadığını düşünmeye yetmiyor mu? • Akademik özgürlüğün, akademik kalitenin ve akademik karakterin dibe vurduğu noktadayız. Bunu söylerken herkes kendini bunun dışında göstermeye çalışıyor. Bu da bu savın bir kanıtı... • Özel üniversitelerde çalışan öğretim elemanlarının sendikalaşmaları gerekiyor. Özelde çalışan öğretim elemanlarının sendikalaşarak taleplerine ve haklarına güç kazandırmaları gerekiyor. Karşılarında sendikayı bulacak olan üniversite ağalarının onları sömürmeleri epeyce zorlaşacaktır. • Üniversitede ağalık düzeni ve marabalar... Bir ömür bunu görerek, yaşayarak geçti. Yıllar geçtikçe her şey daha berbat oldu. Gençlerden özür diliyorum. Gücüm yetmedi. Ama elimden geleni her zaman yaptım, yapıyorum. • İnsana onur, ulusa egemenlik! Biri diğerini anlamlı ve olanaklı kılar. • Teröristin silahı belirsizlikle, devletin güvenlik önlemleridir. • Başkasını severiz, ötekinden nefret ederiz. Bir terslik var gibi... • İlkesizlik ilkelliktir. İlke kıranlar halkı bu yolla sömürürler. • Hali vakti yerinde olanlar, sizi özveriye, uygar direnişe çağırıyorum! Gemi batınca ziynetleriniz de batacak, utancınız kalacak. • Cumhuriyetle demokrasinin IQ’ları farklıdır. Biri ileri düzeydedir. ötekileri kızmasınlar diye, isim vermiyorum. • Varlık yükümlülüktür. • Çağları çığlar açar. Parti Darbesi Gidişata bakılırsa “okullar arasındaki uçurumların kapanması” ve “program türleri arasındaki farklılıkların azaltılması”nı MEB, tüm okulları imam hatipleştirerek çözeceğini sanıyor. Öyle ya bazı gazetelerde, Odatv’de, EğitimSen’in açıklamalarında belirtildiğine göre 200203’te 450 imam hatip okulunda 71.100 öğrenci varken bu sayılar 201314’te 831’e ve 331.308’e boşuna çıkarılmıyor. Bu sayılara 4+4+4 darbesi sonucu, ortaya çıkan 946 imam hatip ortaokulu ve 184.061 öğrenci eklendiğinde İH’ler toplamda 1777 okula ve 515.369 öğrenciye ulaşıyor. Sayılara bakınca Bülent Serim’in, Rifat Okçabol’dan aktararak belirttiği gibi “bugünkü nesli ve Atatürk Cumhuriyeti’ni dönüştürmeyi başaran (!) siyasal İslamcı yönetim” (Erbakan’ın ifadesiyle) bu sonucu “imam hatiplere ve Kuran kurslarına borçludur.” (Odatv, 03 Ocak 2013) Bu saptama tutucu yönetimlerin İH’lere yüklediği görevi de açıkça ortaya koyuyor. Anlaşılan bu okullar akıl ve bilime, çağdaş ve laik cumhuriyete karşı bir düzen için dincikinci kuşaklar; bireyyurttaşulus olma bilinci yerine kultebaümmet yetiştirmenin güvencesi gibi görülüyor. Öte yandan Atatürk İlke ve Devrimleri’nin yok edilmesi, ulusçuluğun “ayaklar altına alınması” protesto hakkına ve demokrasi taleplerine ölçüsüz şiddetle yanıt verilmesi, marjinal gruplarla halkın kasıtlı biçimde karıştırılarak algıların çarpıtılması, medyanın baskı altında tutularak “terbiye” edilmesi dayatılıyor. Ulusu “haşlanmış kurbağa” yerine koyarak sorgusuz biat edecek, itaatkar kuşaklar yetiştirme ödevi eğitime yükleniyor. Yaz boz tahtasına dönüştürülen ve her gün yeni bir skandal yaşadığımız eğitim sistemi ile birlikte cumhuriyetin temel felsefesi ve değerleri yerle bir ediliyor... Asıl amaç bu olunca temel sorunları çözmek kimin umrunda! Yıllardır sureti haktan görünüp mağdurlar oynanarak törpülenen, askersivil müdahaleleri ile yozlaştırılan Atatürk Cumhuriyeti’nin, ilkeleri, çağdaş, laik bir hukuk devleti olma niteliği ve gerçek demokrasiye ulaşma özlemleri “eritunutturyok et” politikası, ülkemizi, çocuklarımızı ve geleceğimizi “kurşun gibi ağır” bir havayla boğuyor. Bu uygulamalarla, bilgi çağını yakalamanın olanaksızlığı, ulusalevrensel gereksinimlere yanıt verecek devrimci dönüşümlerin sağlanamayacağı açıktır. Bu anlayış, örneğin nitelikli öğretmen ve yönetici yetiştirmenin, istihdam sorunlarını bir işkence olmaktan çıkarmanın, eğitimde çağdaş niteliksel gelişme, “soransorgulayanicat çıkaran” bireyler İMAM HATİPLEŞEREK Mİ ÇÖZECEK? YENİ BİR İKTİDAR ERİTUNUTTURYOK ET CBT 1432 19 /29 Ağustos 2014
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear