26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Teknoloji CBT 1440/24 Ekim 2014 11 TEKNOPOLİTİK Baha Kuban [email protected] 2014 yılında öne çıkan ilk 10 yeni teknoloji İşte toplumumuza gelecekte yeni bir biçim verebileceğine inanılan ilk 10 yeni teknoloji! Küresel Gündem Konseyi tarafından her yıl hazırlanan Yeni Teknolojilerde İlk 10 listesi teknolojik değişimlerdeki temel eğilimleri yansıtıyor. T eknoloji, çağdaş dünyada değişimin en önde gelen unsuru olsa gerek. Teknolojik buluşlar kimi çekinceleri beraberinde getirseler de, yapıcı teknolojik buluşlar kaynak yetersizliğinden küresel çevre değişikliğine uzanan ve günümüzde dünya çapında en çok sıkıntı yaratan sorunlara yeni çözümler getirmeyi hedeflerler. Gelgelelim, uygun yatırım eksikliği, çağdışı düzenleyici çerçeveler ve kamusal anlayış boşlukları çok sayıda umut verici teknolojinin hedefe ulaşmasına engel olur. Dünya Ekonomik Forumu’na bağlı Yeni Teknolojilerle İlgili Küresel Gündem Konseyi tarafından her yıl hazırlanan Yeni Teknolojilerde İlk 10 listesi teknolojik değişimlerdeki temel eğilimleri yansıtıyor. Konsey en önemli teknolojik buluşlara dikkat çekmek suretiyle bunların sahip oldukları gizilgüçle ilgili bir farkındalık yaratmanın yanı sıra, yatırım, düzenleme ve rını önleyen alıcılar, sağlık açısından yaşamsal aygıtlar içeren geçici dövmeler, görme duyusundan yoksun olanların ayaklardaki titreşimleri alarak GPS iletişimi aracılığıyla yönlerini bulmaya yarayan GPS aygıtları gibi ürünler yer alıyor. Bu sorunu gidermenin en iyi yolu işlem sonucunda ortaya çıkan bu tuzun lityum, magnezyum, uranyum, sodyum, kalsiyum ve potasyum gibi birtakım yararlı malzemelerin elde edilebileceği bir kaynak olarak değerlendirilmesi. Hızlandırıcıdestekli yeni kimyasal süreçler istenmeyen tuzdan bu tür değerli madenlerin çıkarılmasına ve bu işlemin zamanla yeraltı madenciliğiyle yarışır duruma gelmesine olanak tanıyor. 2 Nanoyapılı Karbon Bileşikleri 4 ŞebekeÖlçekli Elektrik Depolama 1Bedene Uyumlu kamu anlayışındaki boşlukların giderilmesine de katkıda bulunmayı amaçlıyor. Aşağıda Konsey tarafından 2014 yılı için hazırlanan listede toplumumuza gelecekte yeni bir biçim verebileceğine inanılan ilk 10 yeni teknolojiye yer veriliyor. Giyilebilir Elektronik Dünyada hızla gelişmekte olan araç filosu salımları ciddi bir çevresel sorun yarattığından, ulaşım araçlarının işletim verimliliğinin arttırılması sorunun giderilmesi açısından etkili bir yol. Nanoyapılı karbon bileşiklerin üretimiyle ilgili yeni yöntemler taşıt ağırlığında en az %10’luk bir azalma sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Daha hafif araçlar daha az yakıt tüketmek suretiyle insan ve eşya deviniminde verimliliği arttırıyor, sera gazı salımlarını azaltıyorlar. Ne var ki, verimlilik denli önemli bir başka konu da yolcu güvenliğinin arttırılması. Yeni bileşiklerde yeğinlik ve dayanıklılığın arttırılması için karbon lifleri ve onları çevreleyen çoğuz anayapı arasındaki arayüz karbon nanotüplerle bağlanıyor. Söz gelimi, bir kaza olduğunda aracın dış yüzeyi çarpma sonucunda parçalanmadığından içindeki yolcular da zarar görmüyor. Şimdilerde sonuca yaklaşmakta olan başka bir zorlu görev de bugüne dek bir çözüm getirilemediğinden teknolojiden yaygın biçimde yararlanmamıza ket vurankarbon lif bileşiklerinin geri dönüştürülmesi. Çoğuz anayapı ile lif arasındaki malzemeye bölünebilir “bırakma noktaları” yerleştirilmesine olanak tanıyan yeni yöntemler sayesinde bağlantılar denetimli bir biçimde kopartılıyor ve bileşiği oluşturan unsurlar ayrı ayrı dışarıya çıkartılıyor. Elektrik doğrudan depolanamadığından, elektrik şebekelerinin sürekli olarak elektrik santrallarından beslenmeleri gerekir. Kömür ve gazdaki kimyasal enerji oldukça büyük miktarlarda depolanabildiğinden, geleneksel fosil yakıtlı santrallar bu süreci basitleştirirler. Gelgelelim, fosil yakıtlar sera gazı salımına ve iklim değişikliğine yol açtığından şimdilerde karbontabanlı üreticilerin yerini yenilenebilir, nükleer, ya da fosil dışı kaynaklardan oluşan temiz enerjilerin alması amaçlanıyor. Başta rüzgar ve güneş olmak üzere, temiz enerji kaynakları son derece düzensiz ve kesintili olabilir. Yeni teknolojiler bu soruna bir çözüm getirilebileceğine işaret ediyor. Örneğin, akış pilleri ya da kimi katı pil seçenekleri gelecekte kömür ve gaza eşit büyük miktarlarda sıvı kimyasal enerjinin depolanmasına olanak tanıyabilir. Yeni geliştirilen grafin süperkapasitörler son derece hızlı ve on binlerce kez uygulanabilecek bir yükleme ve boşaltma çevrimine olanak tanıyor. Almanya’da araştırma aşamasındaki daha yeni bir seçenek de karbondioksidin hidrojen elektrolizi yoluyla metanlaştırılması. Bağırsak mikropları ve bu mikropların yangılardan obezliğe ve şeker hastalığından bağırsak hastalıklarına uzanan çeşitli sorunlardaki rolü giderek uzmanların odak konusunu oluşturuyor. Bağırsak florasına zarar veren antibiyotik sağaltımının ender olarak kişinin yaşamına mal olabilen Clostridium difficile (kalın bağırsakta doğal olarak bulunan bir bakteri) yangıları gibi birtakım sorunlara neden olabileceği giderek çok daha iyi anlaşılıyor. Bu arada uzmanlar sağlıklı bağırsaklarda bulunan bir mikrop alt kümesini kapsayan yeni sağaltım yöntemleriyle bu sorunlara çok daha etkili çözümler getirmeyi hedefliyorlar. İnsan mikrobiyomu ile ilgili yeni kuşak teknolojilerin eşi görülmemiş yeni sağaltım yöntemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunacağına inanılıyor. görüntülerdeki alan darlığı, bu boşluğun ekransız görüntülerle giderilmesini de kaçınılmaz kıldı. Tam boy klavyeler şimdiden bir yüzeye yansıtılabiliyor ve üç boyutlu holografik görüntüler üretilebiliyor. Ekransız görüntü imgelerin doğrudan gözün ağkatmanına yansıtılmasıyla da elde edilebilir. Böylelikle aygıtı taşımaya gerek kalmayacağı gibi, özel yaşam da koruma altına alınmış olacak. Uzun erimde bu teknoloji “görsel” bilgilerin doğrudan beyne aktarılmasına da olanak tanıyabilir. 7 İnsan Mikrobiyom Terapisi 5 Google gözlükten Fitbit bilekliğe, giyilebilir teknoloji ürünleri geçtiğimiz yıla damgasını vurdu. Mevcut ürünlerin çoğu kalp atışını, uyku düzenleri v.b düzenlemek suretiyle insanların kişisel sağlık ve formda kalma konusunda bilgilenmelerine katkıda bulunurken, sektör şimdi insanlarla teknoloji arasındaki sürekli değişen sınırları daha da zorlayan “bedene uyumlu” elektronik aygıtlara yöneliyor. Yeni kuşak giyilebilir ürünler giyildiği anda bedenin biçimine uyum sağlamak üzere tasarlanıyor. Genelde bir yığın alıcı ve geribeslem sistemleriyle donatılan, ancak görüntüleri giyeni ve çevresini rahatsız etmeyecek biçimde kamufle edilen bu minik aygıtlar arasında kalp atışını denetleyen kulaklıklar, duruş bozuklukla 3 Ayrıştırılan Tuzdan Maden Çıkarma Dünya nüfusundaki artış sürdükçe tatlısu kaynakları da giderek azalıyor. İçme, temizlik ve sanayi amaçlı suyun yanı sıra, dünyanın tarımsal üretiminin büyük bir bölümü de çorak toprakların sulanmasıyla elde edildiğinden, yeni bir tatlısu kaynağı olarak deniz suyunun tuzdan arıtılması da giderek önem kazanıyor. Ne var ki, tuzdan arıtma süreci ciddi çekinceleri de beraberinde getiriyor. Bu işlem yoğun miktarda enerji gerektirmesinin dışında, yeniden denize döküldüğünde oradaki canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilen ve bu yüzden istenmeyen yoğuşuk bir tuz kümesinin de üretilmesine neden oluyor. Elektrik yükünü depolayan piller çağdaş yaşamımızda son derece önemli bir yere sahip. İyi bir enerji yoğunluğu sunan lityumiyon piller başta cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar ve elektrikli arabalar olmak üzere, çeşitli aygıtlarda yaygın olarak kullanılıyor. Ne var ki, bu pilleri daha uzun ömürlü kılmak için enerji yoğunluğunun arttırılması gerekiyor. Bu amaçla geçtiğimiz yıl silikon nanotel, ya da nanoparçacık üretimini içeren olası çözümler geliştirildi. Çok daha hızlı şarj olabilen ve günümüz lityum iyon pillerinden %3040 daha çok elektrik üretebilen bu yeni kuşak piller elektrikli araba piyasasında bir devrim yaratabilir ve evlerde güneş enerjisinin depolanmasına olanak tanıyabilirler. Nanotelli Lityumiyon Piller İnsan bedenini tek bir organizma olarak değil de, bir ekosistem olarak tanımlamak çok daha yerinde olur. 2012 yılında yayımlanan İnsan Mikrobiyom Projesi insan ekosisteminde trilyonlarca hücreyi kapsayan ve beden kitlesinin %13 kadarını oluşturan 10 bini aşkın mikrobik tür bulunduğunu ortaya koydu. Bu mikrop bolluğunun insan yaşamında can alıcı bir önem taşıdığı, söz gelimi, bağırsaklardaki bakterilerin sindirime ve yararlı besinlerin emilimine yardımcı oldukları giderek açıklık kazanıyor. Öte yandan, insanlarda yaygın olan patojenler kimi zaman kötücül etkiler yaratıp hastalıklara ve hatta ölüme yol açabiliyorlar. DNA’da hücreleri işlevsel kılan proteinlerin üretilmesine olanak tanıyan genetik yönergeleri aktaran RNA, hücrenin dirimsel yapısında önemli bir yer tutuyor. Ancak protein üretimi insanlarda çoğu hastalık ve bozuklukların da temel unsurunu oluşturduğundan, bugüne dek pek bir ilerleme kaydedilmeyen RNA tabanlı terapilerin ilaca dayalı geleneksel yöntemlerin işe yaramadığı durumlarda birtakım sorunlara çözüm getirebileceği uzun zamandır biliniyor. Biyoteknolojik sağaltıma dayalı bu yeni alanda son on yıldır bir canlanma söz konusu. İletici RNA moleküllerine (mRNA) dayalı yeni sağaltım yöntemleri giderek yaygınlık kazanıyor. Temel RNA bilimi, bireşim teknolojisi ve in vivo (canlı organizma içinde) aktarımındaki gelişmelerin biraraya getirilmesinin doğal protein bolluğunu azaltacak, ya da optimize edilmiş sağaltıcı proteinlerin in vivo üretimine olanak tanıyacak RNAtabanlı yeni kuşak ilaçların üretimine katkıda bulunması bekleniyor. Terapiler 8 DNAtabanlı Arayüzü 10 Beyinbilgisayar daha iyi seçimler yapmak için işbirliğine giderek günlük etkinlikleriyle ilgili sürekli veriler topladıkları Nicel Birey akımı birkaç yıldır sürüyor. Ancak Nesnelerin İnterneti ile günümüzde bu akım giderek yaygınlaşıyor. Akıllı telefonlar insanların etkinlikleri konusunda (kimleri tanıdıkları, kimlerle konuştukları, nerelere gittikleri ve neler yaptıkları) zengin bir kayıt içeriyor. Bu verilerden ve uzmanlaştırılmış özdevimli öğrenme algoritmalarından yararlanmak suretiyle bireyler ve davranışlarıyla ilgili kestirimsel örnekler oluşturulabiliyor. Bu kestirimler kent planlaması, kişisel sağlık, sürdürülebilirlik ve tıbbi tanılara katkıda bulunuyor. Son yıllarda alıcıların giderek ucuzlaması ve hemen her yerde bulunması üreticilerin tüketici davranışlarını daha iyi kavramalarına olanak tanıdığından, pahalı piyasa araştırmalarına gerek kalmıyor. İnsanların yaşamlarını her yönüyle izlemek için kapsamlı veri toplama eğilimi sürerken, bu bilgilerden en iyi biçimde yararlanmanın yolunu bulmak ve bunu yaparken özel yaşamın gizliliği ve kimi başka toplumsal kaygıları gözönünde bulundurmak da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ebola; Tanrının Laneti mi, Yoksa Kapitalizmin mi? Gazetelerden okuyoruz, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Ebola salgınını „kayıtlara geçen en kötü salgın hastalık” olarak nitelerken, ABD’li ve Avrupalı liderler, ölümcül virüse karşı seferber oldu. ABD Başkanı Barack Obama video konferans ile Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya liderleriyle görüştü, hepsi de Ebola’yı son yılların en büyük küresel sağlık tehdidi ilan ettiler. Bu arada Türkiye’de Sağlık Bakanlığı “halkı paniğe sevketmemek için” sıkıntı olmadığını, THY Genel Müdürü de ebolanın göründüğü kadar kötü olmadığını açıkladı. Bazı siyasiler ve kanaat önderleri, virüsün ve salgının Kapitalist Batı‘nın Müslümanlara yönelttiği yeni bir komplo olduğunu belirtti! Doğal afetlerin tanrının günahkâr ve uslanmaz insanlığa uygun bulduğu lanetler olduğunu düşünen akıl fikir sahiplerini, zaten depremlerden tanıyoruz... Öte yandan, „doğal“ ve „insan kaynaklı“ afetler arasındaki ince çizgi de tartışmaya değer. Doğal afetlerin toplumsal zaaflar ve örgütlenme eksiklikleri nedeniyle nasıl „insan eliyle yaratılmış afetler“e dönüştüğünü sıkça görür olduk. Zoonosis yani, hayvan aleminden insanlara geçen virüslerden olan Ebola‘nın MZEKS (modern zamanların en kötü salgını) kategorisine girmesinin nedeni, tıp biliminin virüse karşı ne yapacağını henüz bilmemesi ve ölüm oranlarının %90‘ın üzerinde olması. Adını, mevcut salgının başlangıç noktası olan Gine‘nin güneyindeki ormanlık bölgelerden binlerce kilometre öteden, Kongo kırsalındaki Ebola nehrinden alan virüs, kayıtlardan anlaşılabildiği kadarıyla, aslında ilk kez 1976’da, bu bölgede can almaya başladı. Buna karşılık, mevcut salgının ilk kurbanının, sahadaki sağlık ekiplerinin izleyebildiği kadarıyla, geçtiğimiz Aralık ayında, henüz 2 yaşında bile olmayan bir çocuk olduğu sanılıyor. İşte, Güney Gine ormanlarının kıyısındaki Melindou kasabasındaki sakin ve yavaş akan hayat, o günden sonra değişti... Ama böyle dile getirince, virüsün “sosyal tarihine” arkamızı dönmüş oluyoruz. Zira hikayenin zamanda geriye giden bir uzun bir izi var ve bu iz bize virüse toplumsallığını geri verecek ipuçlarını sağlıyor. Konuyla ilgili arşivlere bakarken Afrika’nın tarihinden günümüze yansıtabileceğimiz sıradan bir habere rastladım. ABD ‘nin otomobil lastiği üreticisi Firestone şirketi, Liberya’nın yağmur ormanlarının milyonlarca hektarını, 1926 yılında yaptığı 90 yıllık bir anlaşmayla üç paraya kapatmış. Ebola’nın çıkış noktası olan güney Gine yağmur ormanları bugün de büyük kereste şirkeleri tarafından yağmalanıyor. Meşhur AngloAvustralyalı Rio Tinto madencilik firması ve çeşitli Çin şirketleri de, bölgenin başta boksiti ve diğer madenlerini çıkarmak için ormanları yok ediyorlar. Son 10 yılda Liberya ve Sierra Leone içsavaşlarının yerinden yurdundan ettiği yüzbinlerce mülteci, Gine’nin bu bölgesine yığılmış durumda ve tek geçim kaynağı olarak yağmur ormanlarını kesiyor, satmak için mangal kömürü yapıyor, tarım alanı açıyorlar. Pek çok bilim adamına göre, gerileyen ve yok olan bu orman çizgisi, hayvanların taşıdığı patojenlerle insanları yakın temasa geçirmeye başlıyor. Salgının ilk küçük kurbanının virüsü, orman örtüsünün kaybolması ile köylere gelmeye başlayan meyve yarasalarından kaptığı tahmin ediliyor... Salgın yayıldıktan sonra kırıma uğrayan bölgenin tıbbi personeli, esasen ilk yıkımı kamu sektöründeki neoliberal küreselleşme politikaları ile yaşamış. Bağımsızlık sonrası kısmen toparlanan halk sağlığı ve sağlık altyapısı, sözde reformlarla çürütülürken bugün bölge ülkelerinde 100,000 kişiye düşen doktor sayısı yalnızca 1! Bu rakam OECD‘nin son raporlarına göre Türkiye‘de 170, ABD‘de 240 Küba‘da 670 ! Uzmanlar, Ebola‘ya yakalanan nüfusta ölümlerin büyük ölçüde virüsün zayıf düşürdüğü bünyelerin çocuk ishaline, yetersiz beslenmeye ve temel hijyen eksikliklerine dayanıksızlığı nedeniyle ortaya çıktığını belirtiyorlar... Artık salgının kimin, neyin laneti olduğuna siz karar verin ! 9 Nicel Birey (Kestirimsel Çözümleme) İnsanların sağlık ve davranışları konusunda Çağdaş iletişim teknolojilerinde yaşanan en büyük sıkıntılardan biri aygıtlar küçüldükçe kullanımlarının da giderek güçleşmesi. Ekranlı 6 Ekransız Görüntü Bilgisayarı salt anlaksal gücümüzden yararlanarak denetleme olanağına sanıldığından çok daha yakın bir gelecekte sahip olabiliriz. Bilgisayarların beyinden gelen sinyalleri doğrudan okuyup yorumladıkları, felçli ya da sürgüleme sendromlu kişilerin tekerlekli iskemlelerini hareket ettirmelerine ve hatta kahvelerini kendi başlarına içmelerine olanak tanıyan beyinbilgisayar arayüzlerinin şimdiden klinik başarıya ulaştıkları söylenebilir. Ayrıca, doğrudan beyne yerleştirilen implantlar da görme duyusunu yitirenlere kısmen çözüm getirdi. Son dönemde araştırmacılar farklı beyinlerin doğrudan biraraya getirilmesi amacıyla beyinbilgisayar arayüzlerinden yararlanmaya çalışıyorlar. Geçtiğimiz yıl Duke Üniversitesi araştırmacıları iki farenin beynini İnternet üzerinden birleştirmeyi başardılar. Böylece, farklı ülkelerde bulunan iki fare ödüle ulaşmak için işbirliği içinde basit görevleri yerine getirebildi. 2013 yılında Harvard Üniversitesi araştırmacıları da herhangi bir müdahalede bulunmadan bir bilgisayarbeyin arayüzünden yararlanarak fare ile insan beyni arasında işlevsel bir bağlantı kurmayı başardılar. 2013 yılının ortalarında MIT’den uzmanlar farenin beynine sahte bir anı yerleştirdiler. İnsanlarda anılara doğrudan el konması travma sonrası stres bozukluğu yaşayanlar için bir çözüm olabilir. Daha uzun erimde bilgiler insanların beyinlerine tıpkı bir bilgisayar dosyası gibi yüklenebilir. Ancak hızla gelişmekte olan bu alanın birtakım törel sorunları da gündeme getireceği su götürmez bir gerçek. Rita Urgan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear