23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

SON ARAŞTIRMALAR Dünyanın en hızlı canlısı yüzde yedilik bir artış söz konusu. Başlıca altı kanser türündeki ölümlerin azalması AB’deki kanser taraması, erken tanı ve tedaviye bağlı. Ayrıca erkeklerin daha az sigara içmesinde de bu gelişmenin payı var, diyor Mailand Üniversitesi’nden Matteo Malvezzi. Hesaplara göre 2012 yılında AB’de 88.000 kadın meme kanseri yüzünden yaşamını yitirecek. En yüksek meme kanseri ölümleri Almanya’da: 100.000 kadından 16,5’i yaşamını yitirirken, bu oran Avrupa geneli için 100.000 kadında 14,9. Son beş yıl içinde AB’deki meme kanseri ölümleri yüzde dokuz oranında azalmış. Meme kanserine bağlı ölümler sadece orta yaş grubunda değil gençler arasında da azalmış. Bu da tedavilerdeki önemli gelişmelere bağlı. Meme kanseri ölümlerindeki düşüşün mamografi taramasıyla ilgisi yok diyor bilim insanları. Nitekim mamografi taraması Avrupa ülkelerinin çoğunda sadece elli ila yetmiş yaş arasındaki kadınlarda yapılıyor. ların katkılarıyla gerçekleştirilmiş. Birçok bölgede tarım, endüstri ve içmek için o kadar çok su tüketilmekte ki rezervlerin yenilenmesi mümkün değil. Kurumuş nehir yatakları Güney Amerika’daki Rio Grande, Güney Asya’daki İndus ve Avustralya’daki dev Murray Darling gibi akarsularda bile görülmekte. Kuraklık yüzünden tatlı su balıkları, yunuslar ve diğer türler tehdit altında diyor araştırmacılar. sek miktarda bulunduğu zaman kemik yoğunluğunu bozuyor. Bilim insanları hem farelerle hem de hücre kültürüyle gerçekleştirdikleri deneyler sonucunda alfa tokoferolün, osteoklastların olgunlaşmasını ve etkinleşmesini tetiklediğini gördü. Osteoklastlar kemik malzemesini indirgeyen hücrelerdir ve bunlar genelde durmadan yeni kemik malzemesi üreten osteoblastlarla denge içindedir. İşte E vitamini bu dengeyi bozarak kemiklere zarar veriyor. Alfa tokoferol, fazladan olgun osteoklast üreterek kemik yoğunluğunun azalmasına yol açıyor diye açıklıyor bu durumu Fujita ve ekibi. Vitamin ayrıca özellikle çok büyük osteoklastların geliştiği hücreleri de birleştiriyor. Vitaminin kemik indirgeyici etkisi, antioksidan etkiye uzanmıyor. Alfa tokoferol dışında, test etmiş olduğumuz antioksidanların hiçbiri kemik indirgeyen hücrelerin üretimini tetiklemiyor. Gerek vitaminin diğer kimyasal biçimleri gerekse suda çözülen C vitamini kültürdeki kemik hücrelerinin büyümesi üzerinde etkili olmamış. Bilim insanları, halihazırdaki E vitamini ilaçlarının insanın kemik yoğunluğu üzerindeki etkisini ayrıntılı bir şekilde araştıracak. Dünyanın en hızlı canlısı yaklaşık bir mikrometre büyüklüğündeki bir organizma. Arkea (Archea) grubundan olan Methanocaldococcus mikrobu, bir saniyede beden uzunluğunun beş katı kadar yol alıyor. Aynı hızda hareket eden bir spor otomobil bir saatte 6000km’yi geride bırakırdı. Bu açıdan bakıldığında Methanocaldococcus açık arayla dünyanın en hızlı canlısı, diyor Alman bilim insanları Applied and Environmental Microbiology dergisinde. Arkeaların hızlı hareket yetisi zorlu yaşam koşullarına uyum sağlamak için yaşamsal önem taşıyor. Nitekim arkeaların birçoğu sıcak su kaynaklarının yakınlarında yaşar. Bu kaynaklardan ise 400 santigrat dereceye kadar ısınan su fışkırır. Bu kaynar su akıntısına kapıldıklarında anında öldürücü derecede soğuk olan derinliklere fırlatılırlar. Sıcak su bölgesine dönebilmek için bu nedenle arkeaların çok hızlı yüzebilmeleri yaşamsal önem taşıyor. Arkealar, kamçımsı uzantıları sayesinde kendileri için uygun olan iki derecelik bölgede kalıyor, düz hat üzerinde çok hızlı yüzebildikleri gibi zikzak hat üzerinde daha yavaş yüzüyor. Araştırma çerçevesinde incelenen iki arkea türü Metanocaldococcus jannaschi ve Methanocaldococcus villosus saniyede 590 ve 470 mikrometre hızla hareket ediyor. E vitamini kemiklere zarar veriyor Farelerle gerçekleştirilen deneyler sonu CBT 1304/ 6 16 Mart 2012 Son hesaplara göre Avrupa Birliği’nde 2012 yılında 1.3 milyon kadar insan kanser yüzünden yaşamını yitirecek. Gerçi bu sayı beş yıl öncesine kadar daha fazla, ama günümüzdeki uzun yaşam beklentisi de dikkate alındığında Avrupa genelinde kansere bağlı ölümlerin 2007 yılından bu yana azaldığı görülüyor. Annals of Oncology dergisindeki yazıya göre, kanser ölümleri erkeklerde yüzde on, kadınlarda ise yüzde yedi oranında azalmış. Liste başında erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri yer alıyor. Avrupa’da ortalama olarak 100.000 erkekten 139’u, 100.000 kadından ise 85’i kanserli tümör yüzünden yaşamını yitiriyor. Sevindirici haberse son beş yılda bağırsak, mide, prostat, meme ve kan kanseri (lösemi) gibi hastalıklarda ölüm oranının düşmüş olması. Fakat bilim insanları pankreas kanserinde herhangi bir değişiklik beklemiyorlar. Ayrıca kadınlarda akciğer kanserine bağlı ölümlerde de Avrupa Birliği’nde 1.3 milyon ölümcül kanser vakası Son bir araştırmaya göre dünya genelindeki su kıtlığı sanılandan çok daha büyük. Yeni hesaba göre bir bölgedeki bir yıllık değil bir aylık su rezervi ve su kullanımı karşılaştırılmış. 201 nehir yatağı boyunca yaşayan yaklaşık 2,7 milyar insan, bir yılda en az bir ay yeterli miktarda su bulamıyor. Yıllık karşılaştırmalarla, bir nehir yatağında gerçekte nelerin yaşandığı gözden kaçırılabiliyor, diyor Ashok Chapagain. Araştırma çerçevesinde 19962005 yılları arasında, 405 ırmaktan alınan veriler analiz edilmiş. Kullanımın ölçülmesinde de farklılıklar ortaya çıkmış. Sadece kullanılan su miktarı yerine ilave olarak gereksiz/aşırı kullanım da dikkate alınmış. Araştırmaya Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Hollanda Twente Üniversitesi ve diğer organizasyon Su kıtlığı sanılandan büyük cunda besin takviyesi olarak alınan E vitamininin, kemik yoğunluğunu yüzde 20 oranında düşürdüğü görüldü. Japon bilim insanları hücreyi koruduğu kabul edilen E vitamininin kemiklere zarar vereceğini buldular. Besin takviyesi olarak alınan vitamin, kemik malzemesini indirgeyen hücrelerin üretimini tetikliyor. Halihazırdaki besin takviye maddelerinde yer alan miktarda E vitamini verilen farelerin kemik yoğunluğu sekiz hafta sonra yüzde yirmi oranında azalmış. Dünya genelinde yaygın olarak E vitamininin insan sağlığı üzerinde de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söylüyor Tokyo Tıp ve Diş Üniversitesi’nden Koji Fujita Nature Medicine dergisinde. Antiokisidan etkisi olan vitamin, hücrelere zarar veren agresif moleküllerden koruyarak, yaşlılığa ve arteryozkleroz gibi hastalıklara karşı etkili oluyor. Bedenimizde E vitamini alfa tokoferol kimyasal bileşimi olarak bulunur. Daha önceki araştırmalar alfa tokoferolün kemik büyümesi üzerindeki hafif olumlu bir etkisini ortaya çıkarmıştı ve bu etkiden vitaminin hücre koruyucu etkisi sorumlu tutulmuştu. Fakat ne var ki bu tahmini çürüttük diyor bilim insanları. E vitamini bedende yük Amerikalı bilim insanları kandaki en düşük miktardaki tümör hücresi yoğunluğunu saptayıp, bunları yalıtmaya izin veren çip bazlı bir yöntem geliştirdi. Yeni yöntem kanser hastalıklarının erken tanısı ve tedavisinde ilginç potansiyeller doğurdu diyor bilim insanları Angewandte Chemie dergisinde. Bir kanser hastalığının en erken evresinde bile kanda kanser hücreleri bulunur. Bu tümör hücrelerinin belli başlı alt gruplarıysa metastazların oluşmasını tetikliyorlar. Mesela meme kanserinden, bunların asıl tümör hücrelerinden farklı olduğu ve tedaviyi atlatarak kanserin nüksetmesine neden olduğu bilinir. Kandaki kanser hücrelerini saptayan lazer DEPRESYON GENLERİ ENFEKSİYONA KARŞI Depresyona yatkınlığı güçlendiren genler, zararlı etkilerine rağmen insan kalıtımındaki yerlerini korudu. Amerikalılar, bunu genlerin iyi tarafına bağlıyor. Depresyon genleri bağışıklık sistemini etkinleştirdikleri için, evrim sürecinde elenmedi. Genler yaşamın ilk yıllarında enfeksiyonlardan koruyarak hayatta kalma şansını yükselterek, ilk insanları daha sağlıklı kılmış olabilir diyor araştırmacılar. Bu hipotezin doğru olduğu kanıtlandığı takdirde, iltihabı önleyen ilaçlar, depresyon tedavisinde yardımcı olabilecek (Molecular Psychiatry). Ana fikir, depresyonu tetikleyen genlerin özellikle de atalarımızın küçük çocuklarını enfeksiyona bağlı ölümlerden koruduğuna dayanıyor, diyor Arizona Üniversitesi’nden Charles Raison. Araştırmacı, Emory Üniversitesi’nden Andrew Miller ile, insan kalıtımında yüksek depresyon riskiyle ilişkili genlerin belirlenmesine dayanan araştırmanın verilerini değerlendirmiş. Bu gen varyantlarının birçoğu bağışıklık sisteminin işlevini de etkiliyorlar. Sonuç, depresyonu insanların daha fazla enfeksiyon reaksiyonları yaşadıkları ve uzun süre devam eden stresin depresyona zemin hazırladığıyla uyumlu. Ayrıca hastalardaki üşengeçlik, toplumdan soyutlanma ve iştahsızlık gibi tipik semptomlar da biyolojik açıdan mantıklı görünüyor, nitekim bu davranışlar enfeksiyonun yayılmasını önlemekte. Diğer bir paralellik de, depresyona bağlı bozuklukların ve etkinleştirilmiş bağışıklık savunmasının uyku bozukluğuna yol açmasında ortaya çıkıyor. Atalarımız için yaralanma veya enfeksiyon anında uyanık kalmak onların yararına olmuş olabilir. Fakat modern insanlarda depresyon genleri artık pozitif etki yapmıyor, nitekim günümüzde enfeksiyon riski daha düşük olduğu gibi antibiyotik ilaçlar da var. Bu nedenle bu etkinin bloke edilmesi mantıklı olabilir. Şimdi, normalde otobağışıklık hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların, belli başlı depresyon biçimlerinde de işe yarayıp yaramadığını kontrol etmek istiyorlar (Molecular Psychiatry).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear