29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

HUKUK POLİTİKASI Türk Telekom’dan 25 Üniversite ARGE projesine destek T ürk Telekom’un ‘Teknolojiyi yalnızca satın alan ve kullanan değil, üretebilen bir Türkiye’ stratejisiyle, bu yıl ikincisini düzenlenen “Türk Telekom ARGE İşbirlikleri Çalıştayı” Sapanca’da gerçekleşti. Türk Telekom Grubu ve üniversiteler arasındaki sinerjiyi güçlendirmeyi hedefleyen çalıştaya, şirket yöneticileri, çok sayıda akademisyen ve sekiz üniversite ile yürütülen ARGE projelerinin koordinatörleri katıldı. Çalıştayda, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik projeler sunuldu, paneller düzenlendi ve bilgi alışverişinde bulunuldu. “Türk Telekom Üniversite ARGE İşbirlikleri Çalıştayı” kapsamında “Türk Telekom Araştırma İşbirliği Ödülleri”ne sekiz üniversiteden 25 proje ödüle layık görüldü; projeler Türk Telekom tarafından hem finansman hem de teknik ekip olarak desteklenecek. UWB sensörleri ile konumlama, mobile 3D TV, multimedya içerik dağıtımı, mobil ödeme gibi konularda geliştirilen projelerden bir kısmının gelecekte Türk Telekom ürün ya da hizmeti olarak müşterilere sunulması hedefleniyor. Türk Telekom Grubu ARGE Direktörü Enis Erkel: “Türk Telekom olarak teknoloji üreten ve dünyaya sunan bir Türkiye hedefiyle çalışıyoruz. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla birçok yeni ürün ve hizmet geliştirdik. Türkiye’nin nitelikli insan kaynağını ARGE faaliyetlerinde değerlendirmeyi ve tersine beyin göçüne katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bunun için de üniversitelerimiz ile işbirliği yapmanın büyük önem taşıdığına inanıyoruz.” Ödüllere, Bahçeşehir, Bilkent, Boğaziçi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Koç Üniversitesi, ODTÜ, Özyeğin ve Sabancı üniversiterinde geliştirilen projeler başarılı bulunarak ARGE desteği almaya hak kazandı. Hayrettin Ökçesiz [email protected] http://okcesizhayrettin.blogspot.com Bu mottoyla üniversiteme, 2012 yılı rektör aday adayları seçiminde adaylığımı duyuruyorum. 2012’de otuza yakın kamu üniversitesinde rektör aday adayları seçilecek. Bunların içerisinde köklü, önde giden üniversiteler var. SanayiÜniversite işbirliğinde iddialı bir model İ stanbul Kalkınma Ajansı’ndan alınan proje desteğinin yardımıyla, sanayi üniversite işbirliği mon delinde fark yaratmayı hedefleyen İnovitaYaşam Bilimleri ve Teknolojileri İstanbul İşbirliği Platformu, Boğaziçi Üniversitesi, Sabancı ve İstanbul Üniversitelerinin ortaklığında faaliyetlerini sürdürecek. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul Üniversitesi Biyomedikal ve Klinik Mühendisliği Birimi ile İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nün kurucuları arasında bulunduğu İnovita – Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri İstanbul İşbirliği Platformu üniversite sana yi işbirliği modeline sunduğu yeni yaklaşımı sanayi liderlerine yönelik bir çalıştayla ilk kez kamuoyuna tanıttı. 4 Ekim 2011 tarihindeki 1. ÜniversiteSanayi İşbirliği Çalıştayı, özel ve kamu sektöründen temsilcilerin yanı sıra, Küba Nörobilim Araştırma Merkezi’nden Prof. Pedro A. Valdes, Drexel Üniversitesi’nden Prof. Dr. Banu Onaral ve Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Birimi’ndenProf. Dr. Hasan Mandal gibi uzmanları İnovita çatısı altındaki bu toplantıda buluşturdu. Toplantıya sağlık, gıda ve kimya sektöründen temsilcilerin yanı sıra ilgili kamu kuruluşlarından da yetkililer katıldı. D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ Dünyada ölüm nedenleri Dünyada ölüm nedenlerinin başında bulaşıcı olmayan hastalıklar geliyor. Kalpdamar hastalıkları ve kanser gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar (noncommunicable disease) gezegenimizde birinci ölüm nedenidir. 2008 yılında 56 milyon ölümün %56'sının nedeni bu hastalıklardır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu hastalıkların engellenmesi ve tedavisi için eylül ayında iki günlük bir toplantı düzenledi. BM, tarihte ikinci kez insan sağlığı konusunda bir toplantı düzenlemiş oluyordu. Birincisinin konusu AIDS ve tedavi seçenekleriydi. Bulaşıcı olmayan hastalıklar uzun süredir zengin dünyanın sorunu olarak düşünülüyordu, ancak son veriler bu hastalıkların gelişmekte olan ülkelerin de sorunu olduğunu gösteriyor. Bu hastalıklar artan zenginlik ve uzun yaşam ile ilgilidir ve tedavileri masraflıdır. Dünya Ekonomik Forum'unun tahminlerine göre bulaşıcı olmayan hastalıklar gelecek 15 yıl içinde düşük ve orta gelir gruplarına 7 trilyon dolara mal olacak. CBT 1282/9 14 Ekim 2011 Bu seçimlere henüz başlarken, aşağılanmamız da başlayacak: İlk önce, biz altı aday seçerek hükümetin YÖK’üne göndereceğiz. YÖK de bunlardan üçünü beğenerek, (“laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna” Anayasa Mahkemesi’nce oy birliğiyle karar verilmiş bir iktidar partisinin görevlendirdiği ve onun önder kurucularından olan bir) Devlet Başkanına gönderecek, O da bunlar arasından amaca en uygun gördüğünü rektör yapacak. Bu arkadaşımız onlardan biriyse eğer, başından beri zaten işini yapıyor olacak. Ama “direnen üniversite”nin de adayı değilse ve bu oyuncağı çok istiyorsa, alı al, moru mor bir yüzle, makamına oturacak, mutat olduğu üzere, hemen en pahalısından bir makam arabası aldıracak; kimse görmesin diye arka sağ koltuğa büzüşerek, bir süre bu travmayı atlatmaya çalışacak. Çok geçmeden görevinin “Süper Daire Başkanlığı” ve “Süper Zaptiyelik” olduğunu kavrayarak, “Mülakat”larda verilen ev ödevlerini, yeniden atanmak umuduyla, başarıyla tamamlamaya bakacak… Peki, üniversitelerde buna direnenler yok mu? Elbette var! Bunlar soruşturmalarla tecziye ve terbiye edilmek isteniyor, ama nafile. Çok kös dinledikleri için bu sineklerin vızıltısını hiçbir güç onlara duyuramıyor. “Ampul” üniversite olmak istemiyorlar. “Üniversite” olmak istiyorlar. Bunun için bu kez daha şiddetli direnecekler! Direnen üniversite’nin adayları her zaman olmaya çalıştıklarını, yönetimi koparabildiklerinde, “Üniversite”lerinin hizmetine sunmaya çalışacaklar: 1. Çoğunluk oyunu almazlarsa, verilecek görevi kabul etmeyecekler. 2. Mülakat’a gitmeyecekler. 3. Üniversitede Hukuk Devleti, hukukun üstünlüğü ve Demokrasi ilkelerinin tüm gereklerini ödünsüz talep edecekler ve yerine getirecekler. 4. En çok gereksinim duyan bireyinden başlayarak, “sosyal üniversite” olmayı ilk hedefleri olarak görecekler. 5. Her türlü gericilikle kıyasıya mücadele edecekler. 6. Bilimin “Hakikat” değerini ve “Üniversite Onuru”nu her şeyin üstünde tutacaklar. 7. “Köy Enstitüsü” felsefemizi “Üniversitede Köy Enstitüsü felsefesi” olarak geliştirerek, uygulanmasına önayak olacaklar. 8. Üniversiteleri özgür olacak. Her gün yeniden özgür doğacak! 9. Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin birinci maddesindeki: “Tüm insanlar özgür, haklarda ve onurda eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler. Birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar” ilkesi onların amentüsü olacak. 10. “İnsana onur, ulusa egemenlik!” gereğince sevgili Atatürk’ün gerçek öğrencisi olacaklar. “Üniversite” direnecek. Direnmek, insanın olduğu gibi üniversitenin de en temel hakkıdır. Bu hakkı tanımadan, hiçbir hakkı tanıyamazsınız. Bu hakkı savunmadan, hiçbir hakkınızı savunamazsınız. Düşünmektir ilk önce, direnmek. Üniversite’ye “düşünen üniversite” de diyebiliriz bu yüzden. Üniversitede “İnsan” olmak ve “insan”ca bir üniversite olmak için direnin karanlığa düşüncenizle, eyleminizle! Tüm bunlara katılmayanlar sizden hangi yüzle oy isteyecekler? “Benim atanma şansım daha fazla, bunun için bana oy ver” dediklerinde kendilerini ve bizi aşağılamış olacaklarını bilmeyecekler mi? Oyumuzu burada söylenenler uğruna değilse, başka ne uğruna isteyecekler? Oylarımızı bu uğurda istemediklerinde, biz hangi uğurda onlara oylarımızı vereceğiz? Bu ruhtan uzak ve birbirinden yaldızlı işgüzar reçetelerine itibar etmekle, o değilden verilmek istenen “rüşvet”lere göz kırpmakla bu kez biz birbirimizi ve üniversite’yi aşağılamış olmayacak mıyız? Kimileri, “ama bu söylediklerinle seçeceğimiz hiç kimse atanamaz ki” diyecektir. Atamayacaklarsa, ben de “bırakın, kendi adamlarını kendileri bulup göndersinler. Siz yardım ve yataklık etmeyin” derim. Bu yüzden tüm adaylar hep birlikte direnmelidir! Tek aday göndermeliyiz. Dayanışmalıyız, dayanmalıyız, onurumuzu dayatmalıyız. Buradan tüm seçim üniversitelerine sesleniyorum: Bir “2012, ‘direnen üniversite’ rektör adayları kurultayı” yapalım; ülkemize, büründüğü bu koyu karanlığı yırtmak için ortak bir bildiriyle bu meşaleyi ateşleyelim! Bu söylediklerime girişmek elbette çok zor, çok zahmetli, epeyce risklidir hatta! Ama insan olmak, insan kalmak da öyle değil midir sanki? “Direnen Üniversite!”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear