29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) TİROİD KANSERLERİ 2011: Sosyal medyanın başını çeken büyük ağların büyümeye devam edeceği, küçüklerin ise giderek küçüleceği bekleniyor. Daha önce arama motoru savaşlarına en son katılan halka olduğu halde açık ara öne geçen Google, aynı başarıyı, beklentilerin tersine, sosyal medyada da yapabilecek mi? Tanı ve Tedavide Gelişmeler Son 1015 yıl içinde tüm dünyada tiroid kanserleri görülme oranında bir artma oldu. Bu artış ülkemizde çok daha fazla olarak ortaya çıktı. Bu artışın nedenlerini, alınması gereken koruyucu yöntemleri, tanı ve tedavideki son gelişmeleri tartışmak amacıyla “Türk Cerrahi Derneği” ve “Türk Nükleer Tıp Derneği” tarafından bir sempozyum düzenlendi. 2325 Eylül 2011 tarihleri arasında Ankara’da yapılan “Tiroid Kanserleri 2011: Tanı ve Tedavide Gelişmeler” konulu toplantıya, çok sayıda genel cerrah, endokrinolog, patolog ve nükleer tıp uzmanı katıldı. Prof. Dr. Rıfat Yalın, Genel Cerrahi, , [email protected], www.rifatyalin.com radeniz’in Çernobil’e uzaklığı ise yaklaşık 1.500 km.dir. Diğer taraftan radyasyonun daha fazla etkilediği bazı kanser tiplerinde (lösemiler, lenfoma vb) Karadeniz bölgesinde bir artış olmadı. Diğer önemli bir etken ise “iyot eksikliği”dir. ABD’de sofra tuzlarına iyot katılması 100 yıl önce başladı. Ülkemizde ise tuzların iyotlanması 2000 yılından sonra kullanılmaya başlanırken, sanayide kullanılan tuzlara iyot katılmadı. Halen ülkemizin birçok yöresinde, daha ucuz olduğu için sanayi tuzları kullanılmakta. 2011’de Sosyal Medya InSites Consulting adlı firmanın, SlideShare.com sitesinde de yer alan bir sunumu 2011 Sosyal Medya dünyası hakkında önemli bilgiler içeriyor. İşte öne çıkanlar: Dünyada 7 milyar insan var. 2 milyar internet, 1 milyar sosyal ağ kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Her gün sosyal ağlara erişen kullanıcı oranı %60 (600 milyon). Avrupa’da Facebook üyelerinin %58’i her gün Facebook’a erişmekte. Bu oran Twitter için %37, Orkut için %16, LinkedIn için %12. Avrupa ve ABD’de her bir kişi ortalama iki sosyal ağa üye iken bu sayı Brezilya’da 3, Hindistan’da 4 düzeyinde. Sosyal medya sadece Facebook’tan oluşmuyor yani. Bir oturuşta kullanıcı Facebook’ta 37 dakika, Twitter’da 23 dakika harcıyor. Kullanıcıların %80’i Twitter’dan haberdar, ama aktif kullananların oranı %16. Kullanıcıların %36’sı bir marka ile ilgili olarak sosyal ağlarda bilgi paylaşmış. Kullanıcıların %44’ü firmaların yeni ürün ya da reklam süreçlerinde kendi görüşlerinin de yer almasını istiyor. Kullanıcılar kişisel görüşlerini firmalara daha ziyade eposta ile bildirmeyi tercih ediyor. Bunu firmanın web sitesi izliyor. Sosyal ağ siteleri mobil telefonlardan sonra dördüncü sırada. Şu an sosyal ağlara üye olanların %93’ü üyelikten çıkmayı düşünmüyor. Öte yandan %60’ı da yeni bir sosyal ağa üye olmayı düşünmüyor. Kullanıcılar sosyal ağlarda daha ziyade mahalle, okul, çocukluk ya da iş arkadaşlarıyla bağlantı kuruyor. Diğer bir amaç da markalar hakkında bilgi almak, gelişmeleri izlemek. En çok izlenen markalar medya, eğlence, moda, lüks tüketim alanlarındakiler. Dışarıdaki yaşamda bir marka ile ilgili sahip olunan imaj ile sosyal ağlarda görülen imaj kıyaslamasında Çinli kullanıcıların %63’ü aynı derken, Avrupa’da bu oran %28, ABD’de %27’dir. Avrupa’da sosyal ağ kullanıcılarının %61’i çalıştıkları firmayla gurur duyarken, bundan sosyal ağlarda bahsedenlerin oranı ancak %19. Bu oranlar ABD’de %63 %16, Çin’de %75 %61 iken Japonya’da %40 %18. Avrupa’da çalışanların %33’ünün işyerinden sosyal ağ erişimi yok. Bu oran ABD’de %35, Çin’de %4. Akıllı cep telefonu olanların sosyal ağ kullanım oranları daha yüksek. Akıllı cep telefonlarında yer alan uygulamaların çoğunluğu sosyal ağ uygulamaları. Avrupa’da internet erişimli akıllı telefonu olanların oranı %28 iken. Bu figür ABD’de %34, Çin’de %41, Hindistan’da %38. Avrupa’da akıllı cep telefonu olanlarında %56’sı her gün internete erişirken, bu oran Japonya’da %89. CBT 1282/ 12 14 Ekim 2011 T iroid kanserleri özellikle 30 yaşın üstünde ve kadınlarda 34 kat daha fazla görülen, oldukça iyi bir seyir gösteren kanserlerdir. ABD’de her yıl yaklaşık 30.000 yeni tiroid kanseri ortaya çıkıyor. 1986 yılında Kanada’da tiroid kanseri görülme oranı 5/100.000 iken, 2000 yılında bu oran 10/100.000 oldu. Nedeni kesin olarak bilinmemekle beraber, birçok risk faktöründen söz etmek mümkün. Bunların başında radyasyona maruz kalmak ve kalıtımsal RET mutasyonu en belirgin olan etkenlerdir. Ayrıca çevresel etkenler (iyot eksikliği, beslenme vb), aşırı kilo alma, hormonlar, genetik duyarlılıktan da söz edilebilmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde ise büyük sosyal ağların büyümeye, küçüklerin ise küçülmeye devam edeceği yönünde bir eğilimden bahsedilmekte. Sosyal medya konusuna Google+ ile yeniden eğilen Google için kötü haber! Ancak Google, daha önce arama motoru dünyasına da en son girip, açık ara öne geçmişti. Ülkemizde Tiroid Kanseri Artıyor mu? M.Tuncer, ülkemizde tiroid kanseri görülme oranının ortalama 3.6/100.000 iken, son yıllarda ortalama 4.8/100.000’e çıktığını, bu artışın Bursa, İzmir, Erzurum ve Trabzon’da 1820/100.000 olduğunu bildirdi. Bu belirgin artış, tüm dünyadaki tiroid kanserleri artışından üç kat daha fazladır. (2004 yılından itibaren başlatılan, tüm hastane ve patoloji kayıtlarını inceleyen aktif tarama sistemiyle çok daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır). Bu artışla bazı bölgelerde, kadınlarda meme kanserinden sonra tiroid kanseri görülme oranı ikinci sıraya çıktı. Özellikle tiroidin folliküler ve medüller kanser tiplerinde fazla bir artış gözlenmezken, ülkemizde papiller tiroid kanseri oranında çok fazla artış oldu. Bu artışın birçok nedeni olabilir. Bunların başında tanı yöntemlerindeki gelişmeler (Ultrasonografi USG), ince iğne aspirasyonu (İİAB), radyolojik tetkiklerin artması (gerekligereksiz), başboyun çevresiyle ilgili radyolojik incelemeler, çevresel etkenler (iyot eksikliği, radyasyon vb.) gelmektedir. 1986 yılında Ukrayna’da yaşanan Çernobil Nükleer santralindeki kaza ile Karadeniz bölgesinde giderek artan tiroid kanserleri arasında bir ilişki ise çok açık değildir. Çünkü dünyanın diğer bölgelerinde de olduğu gibi, radyasyonun etkisi en fazla ilk 100 km.de olmakta, bu etki 300 km.lik bir alanda etkisini göstermektedir. Ka T.Erbaş, tiroid bezinde ele gelen nodüllerin % 5’inin kanser olabileceğini, yapılan otopsilerde insanların % 50’sinde tiroid nodulü bulunduğunu belirtti. Her ne kadar 1.0 cm altındaki tiroid nodulünde kanser görülme oranı çok düşükse de, nodülün büyüklüğü ile biyolojik davranışı arasında bir ilişki kurmak mümkün değil. Bir santimetreden daha küçük nodullerde, baş ve boyuna radyasyon uygulanması, aile öyküsü, boyunda ele gelen lenf bezinin varlığı veya kuşku uyandıran bir USG bulgusu varsa, bu nodüllerin mutlaka araştırılıp, incelenmesi gerekir.Tiroid bezinde nodül saptanan hastalarda, öncelikle tam bir anamnez (öykü) ve fizik muayene yapılmalıdır. Tiroid bezi nodüllerinde, serum “tiroid stimulating hormon” (TSH) ölçümünde düşük sonuç alınırsa sintigrafi çekilmelidir. USG bulguları (mikrokalsifikasyon, damarlanma da artma, hipoekoik görünüm ve kenarların düzensizliği) kanser olabileceği kuşkusunu ve daha ileri tetkik gerektiğini ortaya koyar. Bugün için tanıda İİAB “altın standart”tır. Anamnez, fizik muayene, USG bulgularında kuşku duyulan ve 1.0 cm.üstündeki tüm tiroid nodüllerinde İİAB yapılmalı. Birden fazla tiroid nodülü varsa, en büyük (dominant) nodülden İİAB ile sitolojik inceleme istenmeli. İİAB sonucunda, % 65 benign (iyi huylu), % 5 malign (kanser), % 20 tanı konulamadı; ve % 10 kanser şüpheli olarak bildirilir. İyi huylu olanların % 1.0’inde kanser olasılığı varken, tanı konulamayanların % 3.0 den azında ve şüpheli olarak rapor edilenlerin % 20’sinde kanser olasılığı vardır. S.Güleç, Amerikan Tiroid Birliğinin (Amer.Thyroid Ass.ATA) kanıta dayalı tıp bulgularına göre, tiroid kanserinin cerrahi tedavi ilkeleri üzerinde durdu. Günümüzde tiroid kanserlerine uygulanacak cerrahi tedavi, cerrahi sonrası radyoaktif iyot (RAI) uygulaması ve benzer konular hâlâ tartışmalıdır. Fakat son yıllarda tiroid kanserlerine “total tiroidektomi” (tiroid bezinin tamamının çıkartılması) uygulanması daha fazla önerilen ve uygulanan cerrahi yöntem oldu. ATA klavuzunda da 1.0 cm. den büyük tiroid kanserinde total tiroidektomi yapılması önerilmekte (A düzeyinde kuvvetli kanıt). Düşük risk grubundaki (45 yaşından genç, 1.0 cm.den küçük, gradeI, papiller tip ve kapsül dışına yayılma göstermeyen) tek odaklı kanserlerde lobektomi yapılarak tiroidin bir kısmı çıkartılabilir. Bunlarda lenf bezi diseksiyonları ve RAI tedavisi de gerekmez. Düşük risk grubundaki hastaların 20 yıllık yaşam süresi % 99 iken, kötü risk grubunda bu oran % 57’ye düşmektedir. Çoğu kez tesadüfen bulunan 1.0 cm.den daha küçük (mikropapiller) kanserde 20 yıllık yaşam sü TİROİD NODÜLLERİNE NASIL YAKLAŞILMALI? CERRAHİ TEDAVİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear