29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Dijital kültürde bireyleri ve toplumu ileriye götürme amacındaki kanaat önderleri bu konudaki liderliği beceriksizlere kaptırmıyor, ama siyasi sahnemizde bu durum tersine dönmüş durumda. Fransa’daki Osmanlı Öğrencilerini Himaye Cemiyeti 1909 yılında, Fransa’da eğitim gören Osmanlı öğrencilerini himaye amacıyla üyelerinin tamamına yakını seçkin fransızlardan oluşan bir cemiyet kurulmuştu. Osman Bahadır [email protected] Bey de yer almaktadır. 19 onur üyesi arasında ise, İstanbul’daki Fransız elçisi, Paris’teki Türk elçisi, Paris Üniversitesi rektör yardımcısı, Edebiyat, Hukuk, Tıp ve Temel Bilimler fakülteleri dekanları, Yol ve Köprüler Ulusal Mühendislik Okulu direktörü, Tarım Enstitüsü direktörü, bir senatör ve bir milletvekili ile çeşitli yüksek okullardan profesörler bulunmaktadır. 76 kişiden oluşan genel kurulda ise yönetim kurulundaki üç Türkle birlikte Salih Zeki Bey yer almaktadır. Genel meclisin 72 Fransız üyesi ise, Fransa’nın en seçkin bilim ve eğitim insanlarından oluşmaktadır. Bunlar arasında, Paris Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinin dekanları, Osmanlı Bankası Direktörü, İslam Araştırmaları Derneği başkanı, Doğu Dilleri Okulu profesörü, Fransız Bilimler Akademisi üyesi, Pasteur Enstitüsü direktörü ve bu enstitünün laboratuar direktörü, College de France sekreteri, Courrier Europeen gazetesinin direktörü ve Paris’teki Osmanlı Öğrencileri Derneği başkanı (Poulgy) gibi kimseler dikkat çekmektedir. (Böylece bu genel kurul listesinden, daha önce kurulmuş Paris’teki Osmanlı Öğrencileri Derneği isimli bir derneğin varlığını da öğrenmiş oluyoruz). Fransa’daki Osmanlı Öğrencilerini Himaye Cemiyeti’nin varlığı, tüzüğünün niteliği, cemiyet üyelerinin çok seçkin nitelikleri, Osmanlı İkinci Meşrutiyet Hükümeti kadar, Fransa hükümetinin de Türk öğrencilerinin ülkelerinde eğitilmesine ne kadar büyük bir önem vermiş olduklarını açık olarak göstermektedir. Türk eğitim ve bilim tarihinin bu ilginç olgusunun şimdiye kadar bilinmeyen belgesinin orijinal nüshası, Sorbonne (Paris 1) Üniversitesi Arşivi’ndeki Türkiye Kutusu içindeki belgeler arasında bulunmaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu çok önemli, ancak yeterince değerlendiremediği endüstriyel hammaddelerinden biridir. Ülkemiz, gerek bor minerallerinin sahip olduğu rezerv potansiyeli, gerekse işletme maliyeti ve tenör avantajları ile dünyada çok önemli potansiyele sahiptir. Ekonomik olarak üretilen bor minerallerinden boraks, kolemanit ve üleksit olmak üzere, dünya bor minerali rezervlerinin minimum % 80’i ülkemizdedir. Bor madenlerimizin işletilmesi coğrafi, ulaşım, enerji yönünden, diğer ülkelere kıyasla son derece elverişli ve uygundur. Örneğin Güney Amerikada minimum 4000 metre yükseklikte, Kuzey Amerika’da ise, ya çölün ortasında ya da milli parkların içinde olması işletme zorlukları ve sorunları oluşturmaktadır. Türkiye bor yatakları rezerv, tenör ve işletme bakımından tüm dünyada rakipsizdir. Türkiye’nin yapması gereken bor madenleri üzerindeki kamu tekeliyle uğraşmak değil, uç ürün pazarında %1 bile olmayan ülke payını süratle arttırmaya çalışmak olmalıdır. Ülkemizin sahip olduğu bor yatakları gibi önemli yer altı kaynağını, ülke ekonomisine en fazla getiri sağlayacak şekilde değerlendirebilmemiz için, bor işletmeciliğinin yeniden yapılandırılması zorunludur. Digital Yerli, AnalogSiyasi Bilgisayar, internet ve cep telefonu olmayan bir dünyanın ne anlama geldiğini bilmeyen ve “dijital yerli” olarak isimlendirilen genç kuşaklar, acaba kendi içlerinde de çeşitlilik gösteriyor mu? Yoksa bu şeytan üçgeninin olmadığı dönemleri de anımsayan “dijital göçmen”lerin bakış açısından yorumlamak gerekirse, aslında hepsi de tek bir örnek mi? Son dönemde tartışılan önemli konulardan birisi de bu. Aslında dijital uçurum olgusu “çeşitlilik” bakış açısını destekler nitelikte. Yani dijital deneyim açısından dünyada bir uçurum varsa bu durumda her ne kadar yaşı itibarıyla dijital yerli kategorisine girseler de genç kuşak mensuplarının dijital imkânlara erişebilme ve onlardan istifade edebilme imkanları da farklılık gösterecektir. Özellikle de gelir düzeyleri arasındaki farklılık, bu uçurumun en temel sebebidir (Yoksa dijital uçurum modern bir “kuşak farkı olgusu” değil). Ortada bu kadar bariz bir sebep varken başka sebepler gölgede kalabiliyor. Örneğin dijital uçurumun gerek ülkeler arasında gerekse de bir ülke içinde bu denli derin olması kültürel özelliklerle de ilişkilendirilebilir mi? Dijital imkânları kullanmak, tıpkı diğer şeyler gibi, bunları kullanma gereksinime bağlı. O halde şu soruya cevap aramalı: Gereksinimin farklındalığı ortaya nasıl çıkıyor? İki alternatif çözüm var. Birisi doğal yollarla, kullanıcının kendi özgür iradesiyle o şeye gereksinim duyduğunu belirlemesi ve bu çerçevede kullanması. Diğeri ise yapay yollarla, gereksinim duyulan imkanları sunan firmaların, çeşitli pazarlama, medya, reklam bombardımanıyla kullanıcıların zihninde, hiç de hesapta yokken, o şeye gereksinim duyması gerektiği inancını yaratması. 1970 model bilimkurgu öykülerinde bu yapay yol öyle bir raddeye gelmişti ki sokaklardaki dijital reklam panolarında ya da televizyonlardaki reklam filmlerinde bireylerin bilinçaltına hitap eden ve beş duyu organıyla algılanamayan (subliminal) mesajlar yer alırdı. Örneğin reklam panosunda diyelim ki meyve suyu reklamı yer alırken subliminal olarak beyine “beni satın al” mesajı gider; böylece o reklama bakan, kendisini ilk fırsatta o meyve suyunu satın alırken bulur. Son çıkan dijital imkânları kullanmamanın, özellikle de yeni yetişen kuşakların zihninde, küçük düşürücü bir durum olduğunu göstermek bugünün dijital pazarlama taktiklerinin başında gelmekte. Böylece gençler kendilerini gereksinim duymadıkları özellikleri olan son model cep telefonlarını, bilgisayarları satın almak zorunda hissediyor. Bunları kullanma konusunda gündelik yaşamında bir nedeni olmayan, özellikle de bilgi toplumu sürecini idrak edememiş toplum ya da bireylerde, bu yapay kullanma gerekliliği kendisini faydasız işlevlerle belli ediyor. Ülkemizdeki internet kullanımının eğlence amacının ötesine geçememesi, internet öncesi dönemde eve bilgisayar almanın temel sebebinin bilgisayar oyunları oynamak olması tipik birer örnek. Tablo şöyle: Bir yanda her ne kadar yaşı itibarıyla dijital yerli sınıfına girse de her genç dijital imkânlardan eşit ölçüde istifade edemiyor, ancak dijital hizmetleri arz edenlerin baskısı sonucunda bunları edinme, kullanma zorunluluğu oluşuyor. Bu baskıyı yaşama bakış açısına göre yönlendirebilenler, dijital imkanları hayatına bir anlam katacak işlevler için kullanırken, bunu yapamayanlar sadece ona sahip olma hissini yaşıyor ve kullanım amacı eğlence kategorisinden öteye geçemiyor. Bir başka deyişle bir grup şimdiyi ve geleceği yaşarken bir grup sadece şimdide takılı kalıyor. Son yıllarda ülkemizdeki siyasi tablo ile müthiş bir benzerlik var. Bu tabloda da demokratik imkânları yıllar boyu yönlendirmiş olanlar, bunu yakın zamana dek becerememiş olanlar tarafından suçlanmakta. Hatta yıllara yayılan bu beceriksizlik bile ilk gruba girenlerin bu becerikliliğinin bir yan etkisi olarak lanse edilmekte ve mağdur rolüyle beceriksizlerin sesi haline gelinmekte. Fark ise şurada. Dijital kültürde ileriye götürücü kanaat önderleri liderliği beceriksizlere kaptırmıyorken siyasi sahnemizde bu durum tersine dönmüş durumda. 6 Kasım 1909 tarihinde Paris’te, Osmanlı Öğrencilerini Himaye Cemiyeti isimli bir cemiyet kuruldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin girişimleriyle kurulmuş olduğu anlaşılan bu cemiyetin merkezi Paris’te ve bilgilendirme bürosu da geçici olarak Sorbonne Üniversitesi’ndeydi. Cemiyetin 9 maddelik bir tüzüğü vardı. Kuruluş amacı, tüzüğün bu dokuz maddesinden açık olarak anlaşılmaktadır. Bu maddelerde belirtildiğine göre, Cemiyet, Fransa ve Osmanlı Devleti arasındaki entelektüel ilişkileri geliştirmek ve bu amacın bir parçası olarak burslu veya özgür Osmanlı öğrencilerini desteklemek, bu öğrencileri Fransa’ya geldiklerinde bireysel veya toplu olarak iyi bir şekilde karşılamak, seçecekleri okullara erişimlerini kolaylaştırmak ve Fransız yaşamına mümkün olan en iyi biçimde uyumlarını sağlamaktır. Tüzüğe göre, Cemiyet, öğrencilerin eğitimleri boyunca danışmanlıklarını kabul edecek olan tüm büyük okulların temsilcilerini bünyesinde bulunduracaktır. Cemiyetin onursal üyeleri dışındaki faal üyeleri yılda beşer frank ödeyecekler ve cemiyet ayrıca bağışlardan ve desteklerden faydalanacaktır. Cemiyetin merkez bürosu bir başkan, bir başkan yardımcısı, bir genel sekreter ve bir mali sekreterden oluşmaktadır. Ayrıca merkez büro üyelerinin de dahil olduğu bir yönetim kurulu vardır. Büro üyeleri ve yönetim kurulu üyeleri, cemiyetin genel kurulu tarafından seçilecektir. Başkanın görev süresi iki yıldır ve yönetim kurulu üyelerinin yarısı her yıl yenilenecektir. 16 kişiden oluşan yönetim kurulunda, Ali Fethi (Okyar, Paris’te Osmanlı Elçiliği’nde askeri ataşe, o.b.) Bey, Doktor Nazım Bey ve Yusuf Kemal (Tengirşenk) Bor ve Ekonomisi Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ve Fen Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Cahit Helvacı 22 Mart 2010 Pazartesi günü saat 18:30'da TÜBA İstanbul Ofisinde (İTÜ Eski Maden Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Maçka) Bor Madenlerinin Oluşum Ortamları, Türkiye’nin Potansiyeli ve Ekonomimizdeki Yeri konulu bir konferans verecektir. Özet: Bor, doğada az bulunan duraysız elementlerden birisi olup, yerkabuğunda ortalama 10 ppm ve deniz suyunda ise 35 ppm düzeyinde bulunur. Bor, doğada serbest element olarak değil, tuz şeklinde gözlenir. Bor tuzlarına bor madenleri, bor madenlerinin kimyasal olarak işlenmesi sonucunda elde edilen ürünlere ise, bor ürünleri denilir. Bor elementinin yerkabuğundaki genel dağılımı çok az oranda olmasına karşın, belli ortamlardaki bor konsantrasyonlarının çok fazla artışı, ekonomik bor yataklarının oluşumunu sonuçlar. Dünyadaki başlıca ekonomik bor yatakları ABD, Güney Amerika ve Türkiye’de Miyosen yaşlı karasal tortullar ve volkanizma ile ilişkilidir. Bor, CBT 1200/ 12 19 Mart 2010
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear