Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İPTALE MAHKUM BİR DEĞİŞİKLİK Bürokrasinin azaltılması ve işlemlerin basitleştirilmesi amacıyla 170 yönetmelikte yapılan değişikliklerde, konuyla ilgisi olmayan imam hatiplere de yer verilmesi dikkat çekicidir. 31 Temmuz 2009 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan “Milli Eğitim Bakanlığı İmamHatip Liseleri Yönetmeliği”yle, 22.05.1972 günlü “İmam Hatip Okulu İdare Yönetmeliği” ve 20.05.2005 günlü “Anadolu İmam Hatip Lisesi Yönetmeliği” yürürlükten kaldırıldı; tüm imam hatiplerde uygulanmak üzere yeni yönetmelik yürürlüğe kondu. Bülent Serim (YÖK Eski Üyesi), hbserim@hotmail.com İmam hatiplerde bir adım daha! Y önetmeliğin 5. maddesinde, imam hatipler, imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi için gerekli olan bilgi ve becerilerin kazandırmasının yanı sıra, hem mesleğe hem yükseköğretim programlarına hazırlayan okullar olarak tanımlandı. Kısaca yeni yönetmelikte imam hatipler, “yükseköğretime hazırlayıcı programlar uygulayan” okullar olarak belirtildi. Bu tanımlama, anayasaya aykırılıkta ısrarlı tutumun açık göstergesidir. Ayrıca Yönetmelik, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası ile de bağdaşmıyor. Şimdi nedenlerine bakalım: 1739 sayılı Yasa’nın 32. maddesinde, imamhatip liseleri, “imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığınca açılan ortaöğretim sistemi içinde, hem mesleğe hem yüksek öğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumları” olarak tanımlandı. Tümcede, “imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere” biçiminde ifade edilen imam hatip liselerinin kuruluş amacı, hem “mesleğe” hem “yükseköğretime” hazırlama işlevi ile ilgilidir ve her ikisini de bağlamaktadır. Başka bir anlatımla, imam hatip liselerinin “yükseköğrenime” hazırlama işlevi, “imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliğine” yetiştirme ile sınırlıdır. Madde gerekçesinde de açıkça belirtildiği gibi bu okullar, yalnızca din adamı yetiştirilmesi için erkek öğrencilerin eğitim görmeleri ve sonrasında kendi alanlarında yükseköğretime devam edebilmeleri amacıyla kurulmuştur. ANAYASA MAHKEMES KARARI 16.08.1997 günlü, 4306 sayılı, zorunlu ilköğretimi sekiz yıla çıkaran yasanın anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal davası açılması üzerine, konuyu irdeleyen Anayasa Mahkemesi, 16.09.1998 günlü, 1998/52 sayılı kararında; imam hatip liselerinin, 1739 sayılı Yasa ile belirlenen işlevlerini sürdürerek, imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gibi gereksinim duyulan alanlardaki dini hizmetleri yerine getirmek amacıyla öğrencileri yükseköğrenime hazırlayıcı programlar çerçevesinde eğitim ve öğretim vereceklerini; böylece, yurttaşların din eğitimi için gereksinim duydukları din adamlarını yetiştirilebileceğini belirtmiştir. Görüldüğü gibi Yüksek Mahkeme kararında da, 1739 Sayılı Yasa’dan yola çıkılarak, imam hatip liselerinin işlevinin din adamı yetiştirmek olduğu vurgulanmış; imam hatip liselerinin, öğrencileri, “imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği gibi gereksinim duyulan alanlardaki dini hizmetleri yerine getirmek amacıyla” yükseköğretime hazırlayacakları açıklanarak, imam hatip liseleri için yükseköğretimin yalnızca “din adamı yetiştirmek” ile sınırlı olduğu belirtilmiştir. 31 Temmuz 2009 gününde, yine bir torba düzenlemenin arkasına sığınılarak yürürlüğe konulan “Milli Eğitim Bakanlığı İmam Hatip Liseleri Yönetmeliği”nde, din adamı yetiştirme yasal amacıyla sınırlandırılmadan, imam hatiplerin her türlü yükseköğretim programına öğrenci yetiştiren öğretim kurumu olarak belirtilmesini, 1739 sayılı Yasa’nın 32. madde kuralıyla bağdaştırmak olanaksızdır. Öte yandan, Anayasa’nın 42. maddesinde, eğitim ve öğretimin, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılacağı; 24. maddesinde de, devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal temel düzeninin din kurallarına dayandırılamayacağı belirtilmiştir. Bu kurallar, Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını düzenleyen 11. maddesi ile 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesi nedeniyle herkesi, özellikle de yasama ve yürütme organlarını bağlar. YURTTA YET T RMEK Her devrim kendine bağlı yurttaşlar yetiştirilebilmesi için eğitime büyük önem verir. Türk Devrimi de, “tek li, çağdaş, laik” eğitimi kendisine yol gösterici kabul etti ve bu amaçla Öğretim Birliği Yasası’nı çıkardı. Anayasa’nın 24, 42 ve 174. maddelerinin ve Öğretim Birliği Yasası’nın birlikte incelenmesinden, Türk Eğitim Sistemi’nde “çağdaş laik eğitim”in kabul edildiği açıkça görülecektir. Bu, akla, bilimsel bilgiye, pozitif kavramlara ve eleştirel düşünceye dayalı bir eğitim sistemidir ve bir istisna dışında tüm eğitim kademelerini ve türlerini kapsar. Laik eğitimin tek istisnası, Öğretim Birliği Yasası’nın 4. maddesinde belirtildiği gibi, “yüksek diyanet uzmanları yetiştirmek üzere” kurulacak ilahiyat fakülteleri ile “imam hatiplik gibi din hizmetlerini yerine getirmekle görevli memurların yetiştirilmesi için” kurulacak imam hatip okullarıdır. Anılan maddede, bu eğitim kurumlarının kurulmasına istisna olarak izin verilirken, kurulma amaçları da gösterilmiş ve işlevleri sınırlandırılmıştır. Amaç ve işlev, din kültürünü bilimsel ortamda edinmiş, aydın, toplumu batıl inançtan kurtarabilecek din adamları yetiştirmekten ibarettir. Bu amaç ve işlev, imam hatip liselerinde, imamlık, hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği gibi alanlarda dini hizmetleri yerine getirmek için, öğrencileri bu mesleğe hazırlayıcı programlar çerçevesinde yükseköğretim verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle de, “Milli Eğitim Bakanlığı İmam Hatip Liseleri Yönetmeliği”nde, din adamı yetiştirme yasal amacıyla sınırlandırılmadan, imam hatiplerin her türlü yükseköğretim programına öğrenci yetiştiren öğretim kurumu olarak belirtilmesi, çağdaş eğitimin özü ve ruhuyla bağdaşmıyor ve Anayasa’nın yukarıda belirtilen ilke ve kurallarına aykırı düşüyor. Ayrıca, çağdaş bilimsel temele dayalı okullar ile dini eğitim veren okullarda yetişecek iki farklı tip yurttaşın ulusal birliğe vereceği zarar da gözlerden uzak tutulmamalı. Anayasa’nın 11, 115 ve 124. maddelerinde de ifadesini bulduğu gibi, hukukun bilinen genel ilkesine göre, normlar hiyerarşisi gereği bir alt normun üst normlara aykırı olmaması gerekmektedir. Anayasa’ya ve 1739 sayılı Yasa’ya aykırı olan “İmam Hatip Liseleri Yönetmeliği” bu nedenle iptale mahkumdur. Şunu da belirtmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi’nin 30.07.2008 günlü, 2008/2 sayılı kararında, imam hatip lisesini bitirenlerin yükseköğretimin tüm programlarında öğrenim görebilmeleri için ısrarla düzenleme yapma çabası, “AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı sayılmasının” nedenlerinden biri olarak belirtildi. Buna karşın, farklı katsayı uygulamasının kaldırılması, hemen arkasından bunu tamamlayacak biçimde, “İmam Hatip Liseleri Yönetmeliği” ile imam hatip liselerinin tüm yükseköğretim programlarına öğrenci yetiştiren öğretim kurumları olarak tanımlanması, Yüksek Mahkeme’nin bu kararı yönünden de üzerinde önemle durulması gereken bir sorundur. Marmara'ya su girdisi kesilirse... KaradenizAkdeniz koridoru olarak adlandırılan İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara denizi, okyanusal sisteme bağlı geniş dairesel alanları kapsar. Bu alanlarda özellikle 2 boğazın taban derinlikleri, Marmara Denizi ile Karadenizin konumunu belirlemekte kritik önem taşımaktadır. Çanakkale Boğazı'nda deniz su seviyesi, 60 m’nin altına düştüğünde, Ege denizinden Marmara’ya deniz suyu girmesi durmaktadır. İstanbul Boğazı'nda ise 32 m’nin altına düştüğünde, Marmara’dan Karadeniz’e deniz suyu sokulumu kesilmektedir. Bir diğer değişle global okyanus su düzeyi değişimleri bu iç denizlerin konumunu doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda, Karadeniz, özellikle yakın dönemlere kadar, Ege ve Akdenizle deniz bağlantısı olmayan tatlı su gölü halinde kalmıştır. Deniz su düzeyi değişimleri ve buna bağlı olarak Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadenizin kazandığı farklı durumlar, özellikle eski yerleşimlerin konumlarını yakından denetlemiştir. Bazı eski yerleşimler yakın geçmişteki kısa süreç içinde deniz kıyısı konum CBT 1172/15 4 Eylül 2009 larını kaybederek günümüzdeki, kara içerisinde, denizlerden uzak bir konuma terkedilmiştir. Özellikle Batı Anadolu kıyı bölgelerindeki Truva, Efes, Milet gibi antik kentler, bu tür değişime iyi örneklerdir. Batı Anadolu’nun, güncel kıta kabuğu gerilmesine bağlı şekil değişimlerinin de bu gelişmede önemli bir payı vardır. IGCP521 adlı uluslararası proje, dünyanın birçok ülkesinden örneğin; Amerika, Kanada, Avrupa ülkeleri, Doğu Avrupa Ülkeleri, Karadenizi çevreleyen ülkelerin bilimcilerinden oluşan geniş bir bilimci grubunun çok disiplinli olarak yukarda belirtilen araştırmalarla bu sorunlar üzerindeki incelemelerini sürdürmekte ve son 30 bin yıllık dönemde deniz düzeyi değişimleri ile bu değişimlerin kıyılarda yaptığı değişiklikleri ve bunların eski yerleşimleri nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu yıl projenin 5. ve son yılı olup, yaklaşık 15 ülkeden 100 bilim adamı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Kampüsü’nde 2325 Ağustos 2009 tarihleri arasında biraraya geldi ve son bulgularını anlatıp ulaştıkları sonuçları tartıştı ve önemli antik kentlere bilimsel geziler yaparak bazı sorunları yerinde tartıştı. Bilkent'te Darwin Yılı Darwin'in doğumunun 200., "Türlerin Kökeni" kitabının yayımlanışının 150. yıldönümü nedeniyle Bilkent Üniversitesi'nde her yıl düzenlenen "GE100 Üniversite Hayatına Giriş" programı kapsamında konferanslar verilecek ve British Council işbirliği ile hazırlanan "Darwin Now" sergisi 4 Eylül 2009 Cuma günü saat 15:00'de açılacak. Sergi 30 Ekim 2009 tarihine kadar Fen Fakültesi BBlok atrium'da görülebilir.