26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör ‘Türkiye’de Bilimsel Araştırma Mümkün mü?’ Sorusuna Prof. Dr. Yücel Kanpolat’tan Yanıt Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat’ın ABD’nin sinir cerrahisi alanındaki en saygın dergilerinden biri olan Neurosurgery’de yayımlanan üç çalışması, “Türkiye’de bilimsel araştırma mümkün müdür? daha önemlisi bilimsel araştırmalarda liderlik mümkün müdür?” sorularına bir yanıt oluşturuyor. Reyhan Oksay öroşirürji alanında dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Yücel Kanpolat, saygın bilim dergisi Neurosurgery dergisinde yayımlanan üç çalışmasının radyologlardan röntgen teknisyenlerine, fizikçilerden istatistikçilere kadar pek çok bilim insanının birikimlerinin ortak ürünü olduğunu belirtiyor. Kanpolat, tümüyle bu ülkenin kaynaklarıyla gerçekleştirilmiş olan bu üç çalışmanın “Türkiye’de bilimsel araştırma mümkün müdür?” sorusuna yanıt oluşturduğuna dikkat çekiyor. Ağrının cerrahi yolla tedavisi konusunda onlarca yıldır yoğun çalışmalar yapan Kanpolat, özellikle dayanılmaz kanser ağrılarını gidermek için geliştirdiği cerrahi yöntemlerle tıp dünyasında saygın bir yere sahip. Kanpolat, Neurosurgery dergisinde yayımlanan “Computed TomographyGuided Percutaneous Cordotomy for Intractable Pain Malignancy” başlıklı yazısında 207 hasta üzerinde 20 yıl süren araştırmasından elde ettiği sonuçları açıklıyor. Ağrı uyarılarını taşıyan yolu, iğne elektrot sistemi ile harap etmeye dayanan kordotomi adı verilen ameliyat ile ilgili bilgi veren Kanpolat, bu işlemin bilgisayarlı tomografi ve yeni elektrot teknolojisi eşliğinde yapılmasıyla başarı oranının %92.5’lere tırmandığını açıklıyor.. “Computed TomographyGuided Percutaneous Trigeminal TractotomyNucleotomy” başlıklı ikinci makalesinde, Kanpolat 20 yıl boyunca 65 hasta üzerinde uyguladığı ağrı giderici bir başka yöntemi açıklıyor. Kordotomi ameliyatından sonra baş, boyun ve yüz ağrılarını geçirmek için trigeminal traktotomi adı verilen uygulamayı başarıyla gerçekleştiren Kanpolat, bu işlemde de bilgisayarlı tomografi ile iğne elektrot sisteminden yararlanmış. “Spinal and Nucleus Caudalis Dorsal Root Entry Zone Operations for Chronic Pain” isimli üçüncü makalesinde ise Kanpolat, omuriliği hedef alan bu girişimsel müdahalenin kronik ağrı tedavisinde ne denli etkili olduğunu açıklıyor. Bu üç çalışma ABD’de tek bir ek bası haline getirilmiş ve her çalışmanın sonuna tanımlanan alanın dünyadaki en büyük otoritelerinin yorumları eklenmiş. Liboşyobaz takımı yazarlarımıza tavsiye: Başbuğ Generali anlamak için House M.D. dizisini seyredin. Başbuğ, Tabii ki Konuşabilir! “Aptallar şükretsinler ki, aptallık ağrı yapan bir hastalık değildir.” Kâzım Çeçen Harp Akademileri Komutanlığımızın düzenlediği Uluslararası Enerji Emniyeti Sempozyumundan eve gelince eşim Oya’nın kapıyı açarken ağzının kulaklarında olduğunu fark ettim. “Hayrola?” diye sordum. “Başbuğ Generalim bir konuştu, bir konuştu bugün” diye büyük bir mutlulukla cevap verdi Oya. “Yüreğime su serpti. Sonra bir de onun hakkında yorum yapan gazeteci takımı çıktı. Midem bulanarak, tiksintiyle izledim.” Oya malum “gazeteci takımına” belli ki çok kızmıştı. Kötü niyetli oldukları kanısındaydı. Aslında ben de aynı kanıdayım. Fakat eğlence olsun diye bir de başka bir açıdan ele alayım şu yorumları diye düşündüm. Hani insan kötü niyetli olsa da epey zeki olabilir. Acaba, diye düşündüm, Başbuğ Generalimin o enfes konuşmasına aklı başında itirazlar yapabilmişler mi? Oya ile, yapılan “yorumları” baştan izledik. Ben en sonunda gülmeye başladım: «Bunlara» dedim “House’ı seyrettirmek lazım”. “House M.D.” Avrupa’daki entellektüeller arasında ve hele Fransa’da müthiş tutulan bir Amerikan televizyon dizisi. Avrupa’da yaptığı etki bile dizinin sıradışılığı konusunda bir ipucu veriyor insana. Dizinin konusu Princeton’daki hayâli bir hastanede bulunan ve Gregory House adında dâhi bir tıp profesörünün başında bulunduğu bir teşhis ekibinin maceraları. Profesör House hasta bakmaktan hoşlanmayan, misantrop, fakat teşhisi çok güç hastalıkları bilmece çözer gibi teşhis etmekten büyük zevk alan bir bilim insanı. Her bölüm, ne olduğu anlaşılmayan bir hastalıktan mustarip bir hastanın hastaneye getirilmesi ve vakanın House ve ekibine havale edilmesiyle başlıyor. House, onunla birlikte uzmanlık çalışması yapan genç arkadaşlarından, görülen arâza göre hastalığın ne olabileceği konusundaki fikirlerini soruyor. Gençler öncelikle tek tek arâzı öne çıkarıp, bunların hangi hastalık sonucu ortaya çıkabileceklerini ve ileri sürdükleri varsayımlarını kontrol edebilmek için hangi kontrolları (lâbortuar tahlilleri, röntgen, MR vs) yapmaları gerektiğini söylüyorlar. Profesör House bazılarını daha baştan, diğer arâz ile tutarsız oldukları gerekçesiyle reddediyor, bazan gençler birbirlerinin varsayımlarını çürütüyorlar. Sonunda birkaç hastalık ihtimali üzerinde anlaşarak kontrollere başlıyorlar. Kontrol esnasında sık sık hiç beklemedikleri sonuçlar karşılarına çıkarak hastada çıplak gözle görünmeyen diğer bazı arâz da olduğunu onlara gösteriyor. Bunun sonucunda yeni varsayımlar ileri sürerek yeni kontrollere gidiyorlar. Bunlar yapılmadan Profesör House’ın odasında sık sık kıran kırana tartışmalar oluyor ve Profesör House tartışma esnasında görülen arâzı, muhtemel hastalıkları ve ileri sürülen test çeşitlerini bir beyaz tahtaya silinebilen ispirtolu kalemle yazıyor. Yapılan kontroller ilerledikçe ve ortaya atılan varsayımlar değiştikçe tahtada da gerekli değişiklikler yapılıyor. Sonunda ya House veya gençlerden biri işe yarar bir hipotez ortaya atıyor ve hasta genellikle iyileştirilerek taburcu ediliyor. Dizinin en büyük özelliği Profesör House’a havale edilen vakaların hiçbirisinin normal ders kitaplarındaki hastalıklara uyan araz veya arâz göstermemeleri. Ancak House’un dehâsı, muazzam tıp bilgisi ve bunu kullanış şekli (bir bölümde öğrencilerine “siz bu durumu hâlâ tıp doktoru gibi düşünüyorsunuz; halbuki bir tesisatçı gibi düşünün bakalım” diyor) genellikle bilmeceyi çözüyor. Başbuğ Generalime mâlum ekibin itirazlarını dinleyince, bunların ortadaki gerçek problemlerden habersiz, ders kitaplarında okudukları basmakalıp tezleri papağan gibi tekrarlayan, problem teşhisinden aciz, teşhis edilmiş problemleri bile anlayamayan, düşünme özürlü bir güruh olduğunu gördüm. Bir Genelkurmay Başkanı hukuk veya siyaset hakkında konuşabilir miymiş? Evet ülkede koşullar normal olsa, parlamenter demokrasi, hukuk vs kitaba göre çalışsa, haklı olacaklar. Ama durumun böyle olmaması zaten problemlerin nedeni; Genelkurmay Başkanımız da gerçek problemleri eldeki verilerle teşhis edip bunların kaynaklarını vurguluyor. Yani Profesör House gibi bilimsel bir iş yapıyor. Ona yüklenen liboşyobaz takımı ise papağan gibi, anlayamadan okudukları kitaplarda karşılarına çıkmış kavramları tekrarlayıp duruyorlar. Yani yobaz işi, ezberlediklerini anlatıyorlar. Onun için de zerrece ciddiye alınmaya değmezler. N ÇALIŞMALARA YORUMLAR Bu üç çalışmanın sonuna, tanımlanan alanın dünyadaki en büyük otoritelerinin yorumları ekli. İlk yazıya yorum yapan Ann Arbor’daki Prof. Dr.Yücel M i c h i g a n Kanpolat Üniversitesi’nden Oren Sagher, Dr.Kanpolat ve grubunun dünyadaki perkütan kordotomi ameliyatları alanında çok yoğun deneyime sahip olduğunu, ancak bu ekibin modern tıbba gerçek katkılarının operasyonu bilgisayarlı tomografik tarama eşliğinde yapmaları olduğunu söylüyor. Çok az merkezde yapılabilen bu işlemin BT eşliğinde yapılmasıyla yaygınlık kazanacağına inandığını vurguluyor. North Carolina’daki Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Richard K. Osenbach, bu çalışmanın en önemli özelliğinin, kanser ağrılarıyla uğraşan sinir cerrahlarına, onkologlara ve diğer sağlık uzmanlarına bu tekniklerin ne denli güvenli ve etkili olduğunu hatırlatması olduğunu söylüyor. Perkütan kordotomi gibi tekniklerin kanser ağrılarının tedavisinde çok az kullanıldığına dikkat çeken Osenbach, onkolog ve ağrı uzmanlarının bu konuda eğitilmeleri gerektiğini söylüyor. İkinci makaleye yorum yapan Oregon Health and Science Üniversitesi’nden nöroşirürji uzmanı Kim J.Burchiel, Dr.Kanpolat’ın bu çalışmasının bazı eski yöntemlerin yeni teknolojilerle birleştirilmesi durumunda ne denli etkili ve yararlı olabileceğini gösterdiğini söylüyor. Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Richard K. Osenbach, üçüncü makaleye de yorum getiriyor. Kronik ağrı durumunda Dr.Kanpolat ve ekibinin çalışmalarını büyük bir başarı olarak değerlendiren Osenbach, kronik ağrı şikayeti olan hastalarda ablatif nörolojik işlemlerin etkisini ve oynadığı önemli role değiniyor. Kısaca DREZ (Dorsal Root Entry Zone) olarak bilinen bu ameliyatın, daha önce tedavi edilemeyen ağrıları geçirmekte çok başarılı olduğu belirtiliyor. CBT 1155/ 5 8 Mayıs 2009
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear