26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kültür Kentlileşme Aşamasında Seçim Basamağı Seçim sonuçlarında herkes politik, ekonomik, etnik vb. nedenlerden söz ederken kimsenin aklına kentlileşme sürecinin etkisi gelmedi. (Sencer Ayata’nın bu bağlamda Milliyet 5 Nisan 09 söyleşisini sonradan gördüm. Benim yazım politik değil, kültürel ağırlıklı. Seçimle kentlileşme arasındaki ilişkiden söz etmekle yetineceğim. Fakat “tünel’in sonunun görünmesi” metaforuna katılıyorum.) Doğan Kuban Halk, ‘gözlerimi kapar m, i ime bakar m’ damgal deveku u ayd n n sollad , gelece e daha umutla bakmam z sa layan bir ayd nlanman n temsilcisi oldu. öylü ve kasabalı, kent yaşamının yönlendirdiği bir süreç içinde yavaş da olsa, büyük kentle fiziksel ve ruhsal organik bir ilişki kuruyor. Kırsal insanın kentlileşmesi denilen olgu, yaşadığı çevrenin gecekondudan eve, evden apartmana doğru gelişmesi gibi, iş, bilgi ve davranışlar bağlamında birçok aşamadan geçerek gelişiyor. Tarladan işyerine ve fabrikaya, hiç okumamışlıktan okullar bitirmeye, giyim kuşamın çağdaşlaşmasına, korkak ve kaba da olsa, yeni davranışlara, kentin sunduğu hizmet ve ürünlerle zenginleşen bir yaşama ve yeni insan ilişkilerine uzanarak köklü bir biçimde değişiyor. Ben kendi yaşamımda bir radyonun II. Dünya Savaşı öncesinde yaşamı nasıl değiştirdiğini biliyorum. Tel dolapları, çamaşır leğenlerini, çamaşır asmayı, evde hamur açılmasını ya da sucuk yapılmasını, bir süre eski ve yeninin yan yana yaşadıklarını ve giderek yeni yaşam araçlarının eskilerin yerini almasını ayrıntılarıyla anımsıyorum. Telefon, buzdolabı, otomobil, televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi yeni eşyalar, yaşamı yönlendiren araçlar olarak katılıyorlar halkın yaşamına ve yaşam düzeyinin parametreleri oluyorlar. Eve giren araçlar ötesinde, büyük kentlerin sunduğu yenilikler, yapılar, yollar, etkinlikler arasındaki yeni mekânsal, zamansal ve hatta psikolojik ilişkiler insan davranışlarını değiştiriyor. özelliği bir kentli yaşamının söylem ve davranış olarak inşasıdır. Popülist politik söylem okumamışlığı, fakirliği propagandalarında araç olarak kullandı. Ama olay değişiyor. Ayata’nın sözünü ettiği bir orta sınıf oluşuyor. zenginin fakir ve orta halli sınıflardan ayrıldığını vurguluyor. Türkiye’de milyonları aç bırakmadan her mahallede milyarder yetiştirecek para yok. Bir başka faktör yıllarca söylenen yalanların yutulmasının zorluğu olmalı. Politik propagandanın popülist söylemi Kenan Evren, Turgut Özal, Tansu Çiller ve onları izleyenler elinde içeriksiz ve cahillere yöneldi. Bu genç kuşakların beyninin yıkanmasını bir ölçüde sağladı. Bugün otuzlu yaşlarda birtakım zavallılar II. Dünya Savaşı’nda dedelerinin ne kadar zorluk çektiğini anlatarak o zamanın tek partisi CHP dü manl yapıyorlar. Dünyanın yüz milyon insan kaybettiği o savaşta Türkiye’nin savaşa girmediğini bile anımsamıyorlar. 1980’den sonra Türkiye’de uluslararası bir propaganda mekanizması kuruldu. Bu iyi yağlanan mekanizma Türkiye’de ‘mandac ’ bir kuşak yetiştirdi. Toplumun özellikle okumuş kesiminde şaşırtıcı bir başarı gösterdiler. Bu insanlara Libo , solcu dönek vb. adlar tak l yor. Kan mca tümü, ça özümseyememi yar m ayd nlard r. K “BANA KÖYLÜ DEME” Türkiye’de orta sınıf denen kesim hem ekonomik hem de kültür olarak köylüye yakın. Fakat hem köylü değil, hem de kendini köylü hissetmiyor. Ve gözlediğim kadar, köylü sıfatını da sevmiyor. Köy nostaljisi bizim gibi kentlilerde kalmış. İnsanlar artık köydeki kadar fakir değiller. Yeni kent ortamında değişmenin olanakları potansiyel olarak var. Biz Türk halkının görselden etkilendiğini söyleriz. İnsanlar televizyonlarında hiçbir zaman ulaşamayacakları şeyleri de seyrediyorlar. Bugün görsellik yoğunluğu çok artan bir dünyada yaşıyoruz. Çevrede her şey insanın dikkatini çekmek için tasarlanıyor, renkleniyor. Bütün sözler kalabalıkları kandırmak için söyleniyor. Reklam, televizyon, tüketim söylemi, politik popülizm, en aptaldan en akıllıya kadar herkesi kandırmak, ikna etmek, yandaş kılmak, yönlendirmek, kafayı karıştırmak, doğruyu saptırmak üzerine kurulu. Televizyon, reklam, kentsel çevre kırsal insanın gelmeden hayal bile edemeyeceği boyutlarda. Fakat bunlarla beyin yıkayanlar uzun vadede kullandıkları aracın kişiyi nasıl değiştirdiğini bilmiyorlar. Belki de kendilerine karşı bir Frankenstein yarattıklarının farkında değiller. Çağdaş yaşam gündelik rayting üzerine kurulu kârdan başka bir şey düşünemeyen bir medya yarattı. Her şey tüketime ya da politik yönlendirmeye dönük. Reklam söylemi ve politik söylem benzer etkileme mekanizmalarını kullanıyorlar. Fakat bunun insan psikolojisi üzerindeki etkilerini bilmiyorlar. Bunların arkasında asıl olgu belki içeriğini tam bilmediğimiz kentlileşmedir. A IRTICI SONUÇ Bütün bu gelişmelere karşın son seçimlerdeki sonuçlar şaşırtıcıdır. % 46.58’den % 38.78’e %17’lik bir düşüş inanılacak gibi değil. Yani Türkiye’de % 61.5’lik bir karşı oy var. Kanımca bu değişimin nedenlerden en önemlisi kentlileşme olgusudur. Seçim sonuçları beyin yıkama mekanizmasının bazı parçalarının iyi çalışmadığını, halkın bir bölümünü söz ve para ile yönlendirme olanağının kalmadığını kanıtlıyor. Bunu kırsal nüfusun bilinçlenen bir bölümünün eleştirel tavrını sergileyen bir kentli kimliğine ulaşma olarak yorumlayabiliriz. Türkiye’nin geleceği, Atatürk’ün hayal ettiği gibi köylülerin kentlileşmesi, bilinçlenmesi, yani çağdaşlaşmasıdır. Başladığı noktayı düşünecek olursak halk, ‘gözlerimi kaparım, işime bakarım’ damgal deveku u ayd n n sollam , geleceğe daha umutla bakmamızı sağlayan bir aydınlanmanın temsilcisi olmuştur. Bu aydınlanma Avrupa aydınlanması anlamına gelmiyor. Bu bize özgü bir 21. yüzyıl kent aydınlanmasının ilk ışığıdır. Muhalif partiler bundan kendilerine bir pay çıkarmamalıdır. Türkiye’de politik söylem ve kavga, halkın dışında kalmış. Seçim sonuçlarının eleştirel bir tavır takınan toplum kesimindeki nedenlerini de kimse doğru dürüst bilmiyor. Fakat bir eyi ö renmemiz iyi olur: 21. yüzyılda neredeyse jeolojik bir ölüm kalım savaşı var. Türkiye’yi aptal parti çekişmelerinden kurtarma zorunluluğu var. Nasıl olabileceğini kestiremiyorum. Geleceği bilinçlendirmiş tümel toplumsal bir çaba için akıl, iyi niyet ve onlara dayanan bir politik irade gerekli. Bugünkü dünya koşullarında Türklerin iyi ve dürüst Müslüman olmaları da gerekli. SADECE CAM VE D N ETK LEM YOR Kırdan ve köyden gelip davranışlarını henüz kente uyduramayan da var, uyduran da var. Yarım yüzyılda yüzme öğrenemeyen de var, hemen denize atlayan da. Bütün bunların insanları nasıl değiştirdiğini kavrayamayan da çok. Bütün partiler içeriği ‘rating’ yükseltmeye bağlanmış, içeriksiz bir medya gürültüsünde olayları anlamakta zorluk çekiyorlar. Otomobille cuma namazına gelip giden adamı abdest musluğu başında sıra bekleyenle aynı sanıyorlar. Bu süreç içinde yaşayan köylüyü, kasabalıyı etkileyen tek olgunun cami ve din söylemi olduğunu düşünmek safdilliktir. Eski ve yeni görüntüler arasındaki, tam anlayamadığım şaşırtıcı ilişkiyi türbanlı ve açık başlı genç kızların birbirlerinden hiç farklı olmayan sokak davranışlarının gözlemleyerek anlamaya çalışıyorum. Büyük kentlere yeni gelenlerin politik davranışlarını, bir süre, birkaç sözcüklü bir Köroğlu söylemi etkileyebilir. Başlangıçlar kırsal yaşam söylemlerine ve dinsel içeriğine yakın olmak zorundadır. Dini referanslar, okumamış köylünün, kasabalının ilk algılayacağı sözler ve kavramlardır. Ne var ki kentte belli bir süre yaşamanın en büyük YÖNLEND R C , AMA OLGUNLA TIRICI DA Tek yönlü çalıştığı sanılan mekanizmalar, kısa vadede yönlendirici olsa da uzun vadede insanları olgunlaştırıyor. Kırsal kültürlünün çocuksu, cahil tepkileri zaman içinde daha aydınlanmış yontulmuş kentli tepkilerine dönüşüyor. Aynı yalanları boyuna yineleyemezsiniz. Akıllı köylüler, kırsal iktidarın politikasından daha çabuk kentlileşiyor. Onların yaşam koşulları, tuzu kuru politikacılar gibi kalın kabuklu Tayfun Akgül değil. Daha duyarlı. Seçimlerin değerlendirmesini yapanlar ‘kente göçün’ zaman içinde toplumu daha olgun, daha eleştirici, daha zor kandırılan bir konuma getireceğini düşünemediler. Ayata, hızla palazlanan AKP CBT 1156/2 15 Mayıs 2009
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear