26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yanl anla lma Prof. Dr. Nihat G. Kınıkoğlu ([email protected]) Türkiye ekonomisinin verimlilik performansı Dr. Halit Suiçmez C umhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinde yayımlanan makaleme çok sayıda görüş aldım. Bu makaleyi yayımlamaktaki amacım, makalenin girişinde de belirttiğim gibi, Kuran’ın bilimselliğini yargılamadan, yoruma açık olan ayetlerinin evrimi destekler şekilde de yorumlanabileceğini göstererek Müslümanların bilimsel gerçeklere karşı çıkmamalarını önermekti. Ayetlerin bilimselliğini tartışmam bu amacıma hizmet etmeyecekti. Fakat arzu edenlerin dinler, kutsal kitaplar ve şeriatları hakkında görüşümü öğrenmeleri için de 2 numaralı kaynakçada yer alan bir makalemi vermiştim. Maalesef birçok okur bu makaleyi okumak zahmetine kapılmadan Kuran’ın bilimle çelişen ayetlerini sıralayarak beni Kuran’da bilime ters düşen ayetler yokmuş iddiasındaymışım gibi suçlamayı tercih etti. Sanırım, Sayın Bursalı daha önceki makalelerimden haberdar olduğu ve böyle bir iddiada bulunamayacağımı bildiği için bu makalemin Bilim ve Teknoloji gibi saygın bir dergide yer almasına izin verdi. Bu gibi yanlış anlamalara meydan vermemek için dini görüşlerimi içeren makalelerimden bazı alıntıları aşağıda vermek zorunda hissettim kendimi. Din adamı olmadan dini konularda görüş bildirmeme gelince. Makalelerdeki satırları, eğitimi boyunca şartlanmış bir din adamının düşünmesi veya dışlanmaktan korkmadan yazması zordur. İslam’ın bu günkü sefaletinde kendilerini din adamı olarak kabul eden, yüz yıllık kitaplar, taşlaşmış düşünceler arkasında sürüklenen, cesaretsiz insanların büyük payı vardır. İslam peygamberi hayran olunacak bir insandır. İnsanlığın en büyük devrimini gerçekleştirmiştir. İslamın sorunu, diğer dinler belli ölçüde başarırken, Müslümanların devrimi devam ettirememeleridir. Hz. Muhammed’in ve Kuran’ın amacı ve İslamın temeli: Akıl (Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Kuran), ahlak (Ben ahlakı tamamlamak için gönderildim. Hz. Muhammed) ve sevgi’dir (Yaratılanı severiz yaratandan ötürü, Yunus) Hz. Muhammed tarafından günün toplumuna o günün koşullarında nasıl anlatılabilirse öyle anlatılmıştır. Din daima var olacaktır. İnsanlar inanmak ihtiyacındadır. Gerek inanmadıkları için, gerek inandıkları için sözcüklere takılanlar, sefalet içindeki bir milyar insanın sorumlularıdır. Ü lkelerin büyüme ve gelişme potansiyelini ölçmede kullanılan en temel gösterge verimliliktir. Çünkü verimlilik genel anlamda en az miktarda kaynak kullanılarak en yüksek düzeyde katma değer sağlanmasını anlatır. 2006 y l ülkelerde i gücü verimlili i (satınalma gücü paritesine göre, işçisaat başına katma değer) Ülkeler dolar/saat Türkiye=100 Fransa 46,91 347 İrlanda 45,33 335 ABD 43,99 325 İtalya 40,33 298 İspanya 33,84 250 Yunanistan 33,70 249 Polonya 20,82 154 Güney Kore 19,78 146 100 TÜRK YE 13,52 Kaynak: IMD, 2007 SAKAL SARIKCÜPPE ER ATÇILARI (Cumhuriyet, 03/04/1997) “…Bugün İslamın şartı olarak öne sürülenler, bir zamanlar uygulanan ya da uygulanması o koşullarda, o topluluk için kabul edilen, yaşam biçimidir. 1500 yıl önceki Arap yaşam biçimini ve geleneklerini ve hatta o gün için geçerli olan bazı emirleri bugün sürdürmek isteyenler İslama en büyük kötülüğü yapmakta, İslamın evrenselliğini inkâr etmektedir. İslamın şeriatı bu insanların elinde değişmeye direndikçe İslamın çağa ayak uydurması daha da güçleşmektedir. Değişmeyen hiçbir canlı ve sosyal düzen varlığını sürdüremez.. Çağdaş İslam’ın ölçüsü kafadaki sarık sayısı değil, kişi başına Nobel ödüllü bilim adamı sayısı, olimpiyatlardaki madalya sayısı, komşusu aç olmayan tok sayısıdır..” D N, ER AT VE ÖRTÜNME (Cumhuriyet 25 Şubat 2005) “….Günümüzde çok tartışılan ve İslamın adeta tek ahlak normu haline getirilen bir şeriat kuralını, başörtüsünü ele alacak olursak: Kuran, o devirde sadece cinsel bir araç olarak görülen kadını yine o devirde baskın olan erkeğin tacizinden korumak için kadınlara ziynetlerini kapatmalarını emretmiştir… günümüzün koşullarında başörtüsünün yerini alacak şeriat kuralı ne olmalıdır? …Başörtüsü değil, kadının ekonomik bağımsızlığını da sağlayacak olan eğitim, günümüzde kadının erkekler tarafından taciz edilmesinin, sömürülmesinin önünde en büyük engeldir.” Verimlilikte önde olan ülkeler yaşam standardında da yüksek seviyelerdedirler. Kaynaklarını tam ve etkin kullanan toplumların geleceği yönlendirme olasılığı daha yüksektir. Verimlilik merdiveninde nerdeyiz? Aşağıdaki tablo bu konuda iyi bir fikir vermektedir. Tablodan da izlendiği gibi ülkemizde verimlilik seviyesi Batılı ülkelerden 23 kat daha düşüktür. Bu aç k esas nda ba ka tür birçok aç n (ya da sorunun) temel nedenini olu turmaktad r. Verimlilikte açığımız olduğu için, bizde üretim ve gelir düşüktür, işsizlik yoğundur, rekabet gücümüz zayıftır, cari açık fazladır ve Batılı ülkelere ekonomik, teknolojik, siyasi ve askeri bağımlılık ileri düzeylerdedir. Bu bağlantılar tersinden de doğrudur. Yani bağımlı bir yapımız olduğundan bölüşüm bozuk, üretim düşük, teknoloji zayıf, istihdam oranı az, sanayileşme çarpıktır. Büyük ülke olmak her zaman etkin olma anlamına gelmeyebilir. Dünyada milli gelir büyüklüğü bakımından 16.ncı sırada olan Türkiye’nin verimlilik performansında 2003 yılında 50 ülke içinde 40.ncı sırada olması ilginç bir çelişki olsa gerek. Bu sorunun yanıtını Türkiye, iktisatçılar, yazarlar tartışmalıdır. Ekonomisi ve coğrafyası göreli olarak büyük bir ülkenin üretkenlikte çok alt sıralarda olmasının nedeni, teknolojik konumu ile işgücünün niteliğinden ileri gelen bir özelliktir. Çünkü verimliliğin en önemli iki bileşeni teknoloji ve istihdamdır. Eğer bir ülkenin teknoloji üretme kapasitesi zayıf ve işgücü niteliği düşükse o ülke yıllar geçtikçe kendi içinde ilerlese bile, diğer ülkelerle arayı kapatamaz ve gelişme yönünde “sıçrama” gösteremez. Bunun için her alanda bağımsız politikaların uygulanması esastır. Bağımsızlık elbette yalnızlık değildir. Karşılıklı fayda temelinde ülkelerle yakın ve yoğun işbirlikleri yapılmalıdır. İkinci esas konu sağlıklı bir büyüme politikasının oluşturulup uygulanmasıdır. Büyümede işgücünün yüksek niteliği öne çıkmalı ayrıca üretkenlik temel olmalıdır. Üçüncü ilke ise bölüşümün adil ve dengeli olup, topluma yaygınlaştırılmasıdır. ÇÖZÜM; VER ML L K POL T KALARINDA.. Bunları gerçekleştirmek ise her alanda verimlilik politikası uygulamakla mümkündür. Verimlilik süreci kendi kendini besler. Bir alanda artan verimlilik katma değer oluşturur. Bu ise maliyetlerin düşmesine, dolayısıyla fiyatların inmesine, işverenin daha çok kâr elde etmesine, toplumun gelir artışına, devletin de vergi almasına yol açar. Toplumsal güven, gelir ve refah artar. Ülkemiz ne zaman kendi öz kaynakları olan insan gücü, doğal potansiyeli, sermaye birikimi, deneyimleri ve bilgi birikimini yoğun biçimde tartışırsa işte o zaman sağlam bir geleceğin ipuçlarını görmeye başlayacaktır. Kentsel ula m, 4 a amal yöntem Mete Örer ([email protected]) CAM LER VE NAMAZ CBT 1156 / 14 15 Mayıs 2009 Ş (Cumhuriyet 5 Şubat 2006) “… Artık devlet bütçesinden birçok bakanlıktan fazla pay alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve bilhassa imamların varlıklarının nedenleri de tartışılmalıdır. Bir zamanlar Tanrıları ile ilişkiden sorumlu olarak görev yapan Hıristiyan rahipler çağın gereksinimlerine göre değişmiş, birer sosyal yaşam danışmanı olmuşlardır. Camiler var oldukça İslamın da imamları olacağına göre onlara günümüz yaşamında namaz kıldırmak, insanları cehennemle korkutmaktan başka görevler vererek varlıklarına sosyal ve ekonomik bir gerekçe yaratmamız zorunludur.” u günlerde Amerika Birleşik Devletlerindeki “Ulaşım Mühendisleri Enstitüsü” bir teknik toplantı düzenlemekte ve bu toplantıda sorunlar ele alınmaktadır. Bilindiği gibi ulaşım bir hizmet olduğundan sorunları da istemin şekline, yerine ve zamanına bağlı olarak çözülür. Bu toplantıda yukarıdaki nedenle genel yöntem ve yordamlar tartışılmaktadır. Geçen gün sunulan bildiri bu konudaki kültürel değişimin zorunluluğunu ve uygulanması önerilen yöntemi açıklamaya yönelikti. Başkan adaylarının her kent için “ayrıntılı tanımlı” projeler sunduğu ülkemizdeki ortamdan çok farklı olduğu için, bildiriyi özetlemeyi gerekli buldum. Önerilen bu yöntemin ülkemizde de etkili olması için kültürel değişimin gereği net bir şekilde görülmektedir. Konuşmacı ulaşım sorunu olarak ele alınması zorunlu olan trafikle ilgili sorunların çözümünde 4 aşamalı bir yöntem önermektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear