29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker Şizofreniye neden olan beyin salgısı tespit edildi Türk bilim adamları “agmatin” adı verilen nörokimyasalın şizofreni gibi ruhsal hastalıklarda önemli bir rol oynadığına ilişkin bulgular ortaya koydular. Bu keşif, şizofreninin tanımını kolaylaştıracağı gibi, tedavisinin de yolunu açacak. Reyhan Oksay http:/www.ınovasyon.org;[email protected] 23 Şubat’ta Aydın Köksal Hoca’dan aldığım mektubu sizlerle paylaşmazsam olmaz; hele bu mektupta, bu köşenin baş dertlerinden biri olan ‘inovasyon’ teriminden de söz ediliyorsa... Aydın Köksal Hoca’dan Mektup... “Bilim dili olarak Türkçe” başlıklı iki yazı yazdığımı hatırlayacaksınız (CBT, 6 ve 13 Şubat 2009). Bunlardan ilkinde, bilim ve teknoloji terimlerinin Türkçe karşılıklarını kullanma konusunda (ya da bunun tersi durumda) zaman zaman duyduğum tedirginliği dile getirmiştim. Konu bu olunca, Türkçe karşılık kullanılmasını yalnızca savunmakla kalmayıp 2500 dolayında bilişim terimi için Türkçe sözcük de türeten Aydın Köksal Hoca’dan söz etmemek olmazdı. 23 Şubat’ta ondan aldığım mektubu da sizlerle paylaşmazsam olmaz; hele bu mektupta, bu köşenin baş dertlerinden biri olan ‘inovasyon’ teriminden de söz ediliyorsa... Aydın Hoca diyor ki: “...‘Yeni bir [Türkçe] sözcüğü, yabancı dilden ödünç alınmış oturmuş terim yerine kullansam acaba anlaşılacak mı’ çizgisinde yaşadığınız duraksamayı ben de yıllarca yaşadım. Sizi o kadar iyi anlıyorum ki! “Gençliğimde herhangi bir metin yazarken, yabancı dil bilen bizlere oturmuş terim gibi gözüken sözcüğün gösterdiği kavramın, halk katında, toplum katında aslında onyıllar, yüzyıllar geçse bile anlaşılmadan ezberlenen, sanki usdışı, içi boş, büyülü bir sözcük gibi, ne idüğü belirsiz bir kavram gibi algılandığını gördüm. (Örneğin demokrasi, laiklik, endüksiyon vb.) Bunu iyice anladıktan sonra, Türkçe bilişim terimlerinde bugün savunduğum çizgiye gelebildim. “İnsanlarda bilimsel anlayışın, kavramların özünün halkın anadiliyle, ulusal dille adlandırılmasından sonra ancak başlayabildiğini gördükten, mesleğimde bununla ilgili sorunları yüksek bedeller ödeyerek yaşadıktan sonra, bugün savunduğum bilimsel çözümü bulup rahatladım. Bilimde ileri başka ulusların geçmişlerini inceleyince anladım ki, tümünün başından geçen de budur. “Eğer ‘bilişim, bilgisayar, iletişim, donanım, yazılım’ gibi kavramların Türkçe adlarını koyamamış olsaydık, aradan birkaç yüzyıl geçse bile bugün bilişimde, yazılımda sahip olduğumuz birikime, teknikbilime asla sahip olamazdık. Benzer biçimde ‘Innovation’un, gelenekçi yaklaşımı bırakıp ‘yenilikçi’ bir yaklaşımı benimsemek demek olduğunu, bunun tanımını vererek ne öğrenciye, ne mühendislerinize, ne de halka anlatamayız. Mehmet'i Mehmet'in adını söyleyerek anlatmadan, boyunu posunu, özelliklerini tanımlayarak anlatmaya çalışmak gibi bir şey bu; onlar için ‘Mehmet geldi’ demek yeter. Düşüncemizi, onlara ancak onların dilinde söyleme alçakgönüllülüğünü gösterirsek onlara bu düşünceyi gerçekten anlatmış olabiliriz; onları ancak böyle kazanabiliriz. Bu durumda ‘yenilikçi olmalıyız’ demek yeter. Bence anadilinin, ulusal dilin köklerine yaslanan bu söz, yüz sayfalık ‘İnovasyon Nedir?’ başlıklı bir kitaptan daha çok ‘bilgi’ taşır. (Bakın ‘enformasyon taşır’ desem bunu bile, bu tümceyi içinden İngilizce ya da Fransızcaya çevirdikten sonra anlamaya çalışan mutlu azınlık dışında, kimseciklerin anlamayacağından korkarım...)” Okuyucularım bilirler; neyin ifade edilmek istendiği doğru anlaşılsın diye, tanımı için el kitapları (OECD [2005], Oslo Manual: Guidelines for Collecting and Interpreting Innovation Data, Third Edition, A joint publication of OECD and Eurostat) hazırlanan bir terimdir “innovation”... Ben de yıllardır, sözcüğün, bir iktisat terimi olarak, “sonuçta ekonomik/toplumsal fayda yaratmaya yönelik bir yenilik” anlamına geldiğine, bu farkı da anlatarak dikkatleri çekebilmek için, bazı dostların yaptığı gibi, ‘yenilik’ değil de ‘inovasyon’ demekteyim. Sözcüğün bir terim olarak dilimize girmesi, 1990’ların başına rastlar. Doğrusu, “dünyada şimdi moda buymuş” havasında hızla da yaygınlaştı; dillerden düşmez oldu. Ne var ki Türkiye, bu terimle anlatılmak istenen faaliyet ve yetenek alanlarında önemli bir ilerleme kaydedemedi; ‘inovasyon’ lâfta kaldı. Aydın Hocam, peki, bundan böyle hep birlikte ‘yenilik’ diyelim; bakalım devrân ne gösterir... Ne dersiniz sevgili okuyucular, durum değişir mi? G ülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Albay Prof. Dr. Tayfun Uzbay ve ekibi şizofreni hastalığına “agmatin” adlı nörokimyasalın neden olabi Prof. Dr. Tayfun leceğini açıkladı. 19 Şubat tarihinde düzenlediği basın toplantısında TÜBİTAK ve GATA’nın desteği ile 5 yıl süren çalışmalarından elde ettikleri sonuçları açıklayan Uzbay, şizofreninin tanı ve tedavisinde önemli ipuçlarına eriştiklerini duyurdu. GATA Ocak 2009 Haber Bülteni’nde, çalışmanın TÜBİTAK destekli olduğu ve patent alınmasının ardından araştırma sonuçlarının “European Neuropsychopharmacology ve Journal of Psychopharmacology isimli dergilerde yayına kabul edildiği bildirildi. NELER N PATENT ALINDI? • Agmatin deney hayvanlarında şizofreniye neden oldu. Bu daha etkili ilaç geliştirmede model olarak kullanılabilir; çünkü mevcut tedavide kullanılan ilaçUzbay lar bu modelde etkisiz oldu. • Agmatinin beyinde fazla salıverilmesi şizofreniye neden olabilir. Kanda veya beyin omurilik sıvısında agmatini tayin edebilecek bir kit veya yöntem şizofreni erken tanısına ve tedavinin seyrini değerlendirmeye yardımcı olabilir. • Doğrudan agmatin blokörü bir ilaç henüz yoktur ama geliştirilebilir. • Agmatin sentezini bloke eden üç ilaç vardır. Bunlar tarımda parazit ve mantar öldürücü oalarak kullanılmaktadır ve şizofreni tedavisi için yararlı olabilir. AGMAT N VE L KS ZOFREN AGMAT N VE BA IMLILIK Psikofarmakoloji Derneği’nin 1215 tarihlerinde İstanbul’da düzenlediği 3. Ulusal Psikofarmakoloji Kongresi’nde agmatin ve ruhsal hastalıklar üzerindeki etkisi konusunda yapılan çalışmalar dikkat çekti. Yapılan araştırmalar agmatinin madde bağımlılığı, şizofreni, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi hastalıklarda önemli rol oynadığına dair bulgular ortaya koyuyor. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Feyza Ar c o lu, toplantıda agmatin molekülü ve psikiyatrideki önemine dikkat çekti. Agmatinin insan vücudunda çok yaygın bulunan bir madde olduğunu söyleyen Arıcıoğlu yaptıkları araştırmalarda, agmatinin sinir sistemindeki miktarını arttırarak morfin bağımlılığının tedavi edilebileceğini ve morfin yoksunluk semptomlarının neredeyse tümünün baskılanabileceğini gördüklerini belirtti. Bu çalışmayı Amerika’da Cornell ve Mississippi Üniversitesi’ndeki meslektaşlarıyla paylaşıp, geliştirme fırsatı bulduğunu söyleyen Arıcıoğlu, agmatinin pek çok patolojik ve fizyolojik olayda rol alabilen bir madde olduğunu, onu daha iyi tanımanın birçok hastalığı değerlendirmek ya da tedavi yaklaşımlarını gerçekleştirmek için önemli olabileceğini ortaya koyduklarını söyledi. Uzm.Tbp.Yzb. Hakan Kay r, Doç. Dr. Gökhan Gökaltay ve Uzm. Dr. Murat Y ld r m ile birlikte 5 yıl süren çalışmalarında Uzbay, yüksek dozda agmatin verilen farelerde şizofreninin modellendiğini ve hastalığın tedavisinde kullanılan mevcut ilaçların bu modelde hiçbir şekilde iyileşmeyi sağlamadığı belirtti. Genel popülasyonda görülme sıklığı %1 olan şizofreni, sinir hücrelerinin gelişim sürecinde bozukluk ile karakterize bir beyin hastalığıdır. Dünyada 60 milyon, ülkemizde yaklaşık 700 bin hasta bulunuyor. Şizofreni beynin “algı”, “düşünce” ve duygulanım” gibi neredeyse tüm fonksiyonlarında bozukluğa neden olarak karmaşık bir tablo ortaya koyar. Mevcut ilaç tedavilerinin radikal bir çözüm getirmemesi, ilaç yan etkilerinin sıklıkla tedaviyi bırakmayı veya değiştirmeyi gerektirecek ölçüde şiddetli olabilmesi tedavide yeni arayışları gündeme getiriyor. Daha etkili, yan etkileri daha hafif ve hasta tarafından daha kolay tolere edebilen ilaçlar üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. Şizofreni nedeninin daha da netleştirilmesi ve tedavisine yönelik yeni ilaçların geliştirilmesi halen sinir bilimin en çok yatırım yapılan alanlarından birini oluşturuyor. Araştırma ile ilgili uyarılar Prof. Dr. Tayfun Uzbay, araştırmasında şu noktaların dikkate alınması gerektiğini söylüyor: • “Bulgularımız şizofreni tanı ve tedavisine net ve etkili kanıtlar sunuyor. Ancak bunları dikkatli, bilimsel ve etik değerlere saygılı biçimde ifade etmeliyiz. • Şizofreni sıkıntılı bir hastalıktır. Hastalara ve hasta yakınlarına medyatik olma veya meşhur olma egosunu tatmin etme uğruna yöntem ve ilaçların bugünden yarına tedaviye girecekmiş imajı vermemeliyiz. Bu etik olmadığı gibi bilimsel kurallara da uymuz. • Hastalarımıza ve yakınlarına bu konuda ciddi anlamda bir şeyler yapıldığı ve umutsuzluğa kapılmamaları yolunda net bilgiler vermeli ve çalışmalarımızdaki tutarlılık ile bu umutları hep taze tutmalıyız. • Bu bulguların ileri kilink öncesi araştırmalarla teyit edilip, klinik araştırmalara geçmesi gerekiyor. Bu büyük yatırımı ve çalışmalara devam etmeyi gerektiriyor. • Tercihan Türk ilaç endüstrisinin buna ilgi göstermesi ve elini taşın altına sokması gerekiyor.” CBT 1148/ 7 20 Mart 2009
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear