Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör GÜNÜMÜZ VERİLERİ IŞIĞINDA Neandertal ve Homo sapiens arasındaki ilişkiler sorunu(*) Günümüzde en yakın fosil soydaşlarımız oldukları tartışmasız kabul edilen Neandertal’ler ile bizlerin (Homo sapiens) arasındaki olası akrabalık ilişkileri ve bu ilişkinin türü uzun bir süredir bilim dünyasında tartışma konusu olmaktadır. Uzmanlar bu ilişki konusunda iki farklı yaklaşım sergilemekte. Güven Arsebük Osmanlı’da Cevher Yok Değildi Elbet! Bir dost kızmış geçen hafta yazdığıma: «Osmanlı» diyor «o kadar da boş değildi. Çok ender de olsa adam çıkmıştı içinden. Sana bir örnek yolluyorum». Gönderdiğini okuyunca hak verdim. Şiir sever dostum sevgili Mustafa Balbay’a ithaf ettiğim bu yazımla bu hafta sizi IV. Murad’ın boğdurttuğu büyük şairle başbaşa bırakıyorum. Sihamı Kaza'dan (Kaza Okları’ndan) Gürci hınzırı a Samsunı muazzam a köpek Kande sen kande nigehbanii alem a köpek Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun Bir senin gibideni cehli mücessem a köpek Ne gune kaldi meded devleti Ali Osman Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem a köpek Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun Olmaya sahibi bir Asafı kerem a köpek Hidmeti devlete sair vüzeradan göreler Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şahı Acem Arzı rumu ede teshir Abaza hem a köpek Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı Kimseyi etmedünüz bu işe mahrem a köpek Pâymâl eylediniz saltanatın ırzını hem Yok yere oldı telef ol kadar adem a köpek Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek Sen kadar düşmeni devlet mi olur a hınzır Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek Ehli dil düşmeni din yoksulu bir melunsun Öldürürlerse eğer canbecehennem a köpek Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet N’oldu ya gayreti şahenşehi azam a köpek Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan Kim götürse akabince seni bilmem a köpek File nacar meger yükledeler tabutunu Çekemez cifei murdarunu adem a köpek Filler de çekemezse ne acep laşeni kim Var mı bir sencileyin divi mülahhem a köpek Sen soysuz eşek ol kirli orospu yaraşur Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek Nef’i Sözlük ve Notlar: Abaza: Abaza Mehmed Paşa (öl. 1634) akdem: ilk, daha önceki Arzı Rum: Roma toprağı, yani Anadolu Asaf: Süleyman peygamberin veziri . Bagdadı ala şahı Acem: Burada Bekir Subaşı isimli zengin bir haydutun Bağdat’ı ele geçirip Safevi Şahı Abbas’a (15571628) teslimi imâ edilmektedir. cehli mücessem: koca cahil divi mülahhem: semiz, etli butlu dev fürumaye: kötü mayalı, kökü kötü, soysuz Gürci hınzırı: IV. Murad’ın henüz çocuk sultan olduğu yıllarda sadrazam (başbakan) olan Gürcü Hadım Mehmed Paşa (sadâreti 16221623) hidmet: hizmet, iş icfe: leş kerem: âsalet, soyluluk, cömertlik, lutuf mücessem: büyük mürebbi: terbiye eden nigehban: gözcü, bekçi pâymâl: ayak altında kalmış, çiğnenmiş şahenşehi azam: yüce şahlar şahı (burada atıf Osmanlı padişahınadır) telef oldu ol kadar âdem: o kadar insan öldü (burada atıf Anadolu’daki Abaza isyanında ölenleredir) teshir: büyü yapmak, aldatmak (burada atıf Abaza Mehmed Paşa’nın Anadolu’da çıkardığı Celalî isyanı ve merkezi hükumete karşı Anadolu halkının da desteği ile ard arda kazandığı zaferleredir; şair Abaza’nın Anadolu halkını büyülediğini imâ etmektedir) vüzera: vezirler (bugünün diliyle bakanlar) B ir grup antropolog Neandertal’lerin doğrudan atalarımız olduğunu ve bizlerin Neandertal’leri temel alarak zaman içinde evrimleşmek ve (tabii) değişmek suretiyle bugünkü halimize ulaştığımızı ileri sürüyor. Diger grup ise, Neandertal’ler ile bizler arasında doğrudan bir atatorun ilişkisinin olmadığını, yani bizlerin evrimsel oluşumunda Neandertal’lerin doğrudan bir katkısının bulunmadığını, başka bir deyişle Neandertal’lerin zaman içinde Homo sapiens’e dönüşmediğini, üstelik bu fosil insan türünün köklerinin de yaklaşık 30.000 yıl kadar önceleri kuruduğu ve böylece geride bir iz bırakmadan ortadan yok oldukları görüşünde. Bu görüşe göre, bizlerin (Homo sapiens’in) kökenini Neandertal’lerde değil, doğrudan 100.000 yıl kadar önceleri Afrika’da ortaya çıkan ve daha sonra da bütün Eski Dünya’ya yayılan öncüllerimizde aramak gerekir. ya esmer tenli kişiler olmadığını, üstelik gözlerinin de açık renk olduğu ve hatta saç ve sakallarının da günümüz Avrupalıları gibi açık renkli ve belki kızıl dahî olmuş olabileceğine işaret ediyor. BA KA BENZERL KLER VAR Bu aşamada, son veriler çerçevesinde, Neandertal’ler ile bizlerin arasında doğrudan bir atatorun ilişkisinin olmadığı kabul edilse dahi, yakın soydaşlarımız olduğu tartışma götürmeyen Neandertal’lerle bizlerin arasındaki biyokültürel benzerliklerden birine, sanırım özellikle “konuşma yeteneğine” değinmek gerekir. Bizlerin sahip olduğu konuşma ve lisan ile ilgili FOXP2 geninin yakın soydaşlarımız Neandertal’lerde de aynen bulunduğu saptandı, başka bir deyişle bu fosil insan türünün de kendilerine özgü bazı dillerin olduğu ve konuşabilme yeteneğine sahip oldukları anlaşıldı. Son olarak yeni verilerin ışığında, bedensel benzerlikler dışında, Neandertal’lerin geliştirdikleri teknokültürlere (alet teknolojilerine) de değinmekte yarar olabilir. Son çalışmalar, tüm diğer fosil ve çağdaş insanlar gibi Neandertal’lerin de doğal çevreleri ile olan mücadelelerinin temelini oluşturan alet oluşturma tekniklerinin (teknolojilerinin) bir zamanlar varsayılanın aksine, hiç de ilkel olmadığı ve üstelik genelde söz konusu Würm Buzul dönemi koşulları için gerçekten başarılı bir düzeyi yansıttığına da işaret etmektedir. Neandertal’lerin oluşturduğu alet örnekleri arasında genel olarak “yonga” cinsleri, hemen bir sonraki dönemde karşılaşılan Homo sapiens’lerinkinde ise “dilgi” türü aletler ağır basar. Yonga terimi ile, taş alet endüstrisinde uzunluğu eninin iki katından az, dilgi ile ise uzunluğu genişliğinin iki veya daha fazla katı olan örnekler kastedilir. Uzun bir süre boyunca bazı araştırıcılar ham maddeden dilgi çıkartma teknolojisinin Homo sapiens’in gelişkin zekâ ve yeteneklerinin doğal bir ürünü olduğu ve bu alet türünün bir önceki dönemde Neandertal’lerin kullandığı yongalara kıyasla işlevsel olarak teknokültürel yönden adeta devrimsel nitelikte büyük bir üstünlük sağladığı görüşünü savunmuşlardı. Ancak son zamanlarda aletlerin yapımında kullanılan ham madde türünün (taşın) miktarı, aynı miktarda ham madde kullanılarak oluşturulan aletlerin toplam sayısı, her aletin olası kullanım süresi ve üzerlerindeki kullanım alanının (yonga ve dilgi söz konusu edildiğinde de tabii kesici kenarlarının) toplamı gibi gündelik ve işlevsel kullanıma yönelik konularda gerçekleştirilen çalışmalar, Yazının devamı 10. sayfada K NC GÖRÜ E DESTEK VAR Kısa bir süre öncesine kadar (özellikle XX. Yüzyılın üçüncü çeyreği boyunca) Neandertal’ler ile aramızda doğrudan bir ırsî bağ olduğu yargısı egemendi. Ancak XXI. Yüzyılın başlarında gelişen teknoloji ve özellikle genetik ile ilgili çalışmalar, artık yukarıda değinilen ikinci görüşün olasılıkla daha geçerli olduğunu ve Neandertal’lerle bizlerin arasında doğrudan ırsî bir ilişkinin olmadığı yargısını destekler niteliktedir. Bilimin yapısal esnekliği ve bunun doğal sonucu olarak da (yeni verilerin elde edilmesiyle) bilimsel yargıların bazılarının zaman içinde değişebilme olasılığı, buna karşılık sadece zamana karşı direnen dogmaların değişmezliği, katılığı ve sabit kalacağı gerçeği hatırlanıldığında, böyle bir yargıyı da (en azından şimdilik) geçerli olarak kabul etmek gerekir. Neandertal’lerin XIX. yüzyıldan beri ayrıntılı olarak incelenegelen fosil iskelet yapılarına (paleoosteoloji’lerine) ilave olarak, son yıllarda genel dış görünümleri de bilim adamlarının dikkatini çekmeye başladı. Anlaşılan, siyah veya kahverengimsi koyu bir deri rengi, özellikle Ekvator yöresinde yaşayan insanların gündelik yaşamlarını doğrudan etkileyen yoğun ultra viyole (UV) ışınlarının deri kanserine yol açmaması için oluşmuş bir özelliktir. Neandertal’lere ise ekvator yöreleri dışında, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu gibi UV ışınlarının çok yoğun olmadığı bölgelerde rastlanılması, bu türün genel görünümleri konusunda da bazı görüşlerin geliştirilmesine neden oldu. Bu bağlamda yapılan çalışmalar Neandertal’lerin esas itibariyle koyu renkli ve CBT 1148/ 4 20 Mart 2009