05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Beyin araştırmacıları “büyük dost”u kaybetti! Bellek ve beyin çalışmalarının ünlü ismi, New York Times’ın deyimiyle “unutulmaz amnezik” H.M., 2 Aralık 2008 Salı günü öldü. İnsan belleğinin işleyişine ve bu işleyişi mümkün kılan beyin yapılarının anlaşılmasına temel katkıları olan H.M., 1953 yılında 27 yaşındayken geçirdiği beyin ameliyatı sonrasında yeni bilgileri öğrenebilme, yeni deneyimleri belleğinin kalıcı bir parçası yapabilme becerisini yitirdi. Hayatının geri kalan 55 yılını neredeyse yeni hiçbir olayı, kişiyi, bilgiyi, bilip tanıdıkları arasına katamadan geçirdi. Doç. Dr. Ali İ. Tekcan, Boğaziçi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, tekcanal@boun.edu.tr bildiği yeni bilgi ve deneyimler ise son derece sınırlıydı. Örneğin, amnezisinin başlangıcından sonra tanınıp, ünlenmiş kişilerin resimleri gösterildiğinde sadece ikisinin (John F. Kennedy ve Ronald Reagan) isimlerini ve mesleklerini doğru hatırlayabiliyordu. Geri kalanların adları ve hatta soyadlarının bir bölümü verildiğinde bile bunlardan ancak yarısının soyadlarını tam olarak hatırlayabiliyor; ama onların da neden ünlü olduklarını, mesleklerini vb. hatırlayamıyordu.3 Hatırlayabildikleri birbirleriyle bağlantılandırılamamış bilgi kırıntılarından oluşuyordu. H.M.’nin yeni bilgi edinebildiğine ve hatırlayabildiğine dair daha çarpıcı bir bulgu ise ameliyatının hemen sonrasında taşınıp uzun süre annesi ve babası ile birlikte yaşadığı evin planını yıllar sonra ayrıntılı ve doğru çizebiliyor olmasıydı. Mekâna ilişkin bu hatırlama ve Kennedy ile Reagan’ın isimlerini hatırlayabilmesi bir taraftan çok sık ve uzun süreli tekrarın amnezide öğrenme açısından önemli olabileceğine, diğer taraftan da hipokampüs dışındaki bazı yapı ve bölgelerin bağımsız ya da etkileşim bu tür öğrenmeyi mümkün kılabileceğine işaret ediyordu. (3) Belleğin ve hatırlamanın en önemli işlevi bize bir süreklilik duygusu vermesi, kimliğimizi sürekli kılabilmesi, “ben” olarak varlığımızı hissetmemize ve geçmişi hatırlayan ve ge G eçirdiği epilepsi nöbetleri normal bir yaşam sürmesini neredeyse imkânsız hale getirince dönemin önde gelen beyin cerrahlarından William Beecher Scoville, kendi deyimiyle “deneysel” bir ameliyatla H.M.’nin mezial temporal loblarını (MTL), hipokampüs ve amigdalasının da büyük bölümünü alarak sorunu çözmeye çalıştı. Ameliyat epilepsi nöbetleri açısından başarılı oldu; nöbet sıklığı haftada birikiden, yılda birikiye düştü. Ancak aynı ameliyat H.M.’yi belleksiz bıraktı. (1,2) H.M. elbette yeni bilgi ve deneyimleri belleğine işleyemeyen ilk ya da tek vaka değildi ancak onun durumunu daha farklı kılan birkaç nokta vardı. Öncelikle, mezial temporal lobu ve hipokampüsü ameliyatla bu kapsamda alınan başka kimse yoktu; bu ameliyat tekrarlanmadı. Benzer ameliyatlar geçiren ve ameliyat sonrası ağır bellek sorunları yaşayan birkaç kişinin ağır psikiyatrik sorunları olması bellek sorunlarını tam olarak anlayıp yorumlayabilmeyi zorlaştıracaktı. H.M.’nin ne böyle bir psikiyatrik sorunu vardı, ne de bellek dışındaki diğer bilişsel işlevleri olumsuz etkilenmişti. Dil, kavrama, problem çözme açısından sorun yaşamıyordu; zekâsı ortalamanın üstündeydi. (3) Tüm bunlar başka faktörlerden etkilenmemiş, bir anlamda “saf” bir bellek kaybının incelenmesini mümkün kılıyordu. H.M.’nin bellek kaybı (amnezi) aynı Memento filminin baş kişisi Leonard’ınki gibi yeni bilgi ve deneyimlere ilişkindi (anterograd amnezi). Ne sabah kahvaltısı edip etmediğini, ne yeni tanıştığı birinin ismini, ne de o kişiyle daha önce karşılaşıp karşılamadığını hatırlayabiliyordu. Katıldığı araştırmaların büyük bölümünü yöneten, araştırmalar dışındaki hayatını da düzenlemesine büyük yardımları olan Suzanne Corkin bile H.M. için her gün yeniden tanıştığı biri olarak kaldı. H.M.’in amnezisi hem belirli bir zaman ve mekân içinde gerçekleşen deneyimlerini kapsayan episodik (olay) belleğini, hem de dünyada olup bitenlere ilişkin bilgisini kapsayan semantik (anlamsal) belleğini kapsıyordu. Yaşadığı dünya, neredeyse tamamen ameliyat öncesi döneme aitti; “babasının ailesinin Louisiana’da Thibodaux’dan geldiğini biliyordu, [...], II. Dünya Savaşı’ndan haberdardı”. (4) Berlin Duvarı’nın yıkılması, 11 Eylül onu hiç etkilemeden, üzerinde hiç iz bırakmadan geçip gitti. Amnezisinin ameliyatın hemen öncesindeki 23 yılı kapsadığı da ortaya kondu. H.M.’den belleğin işleyişi hakkında öğrendiklerimiz arasında en önemlilerinden birisi yeni bilgi ve deneyimleri kalıcı kılmamızda hipokampüsün en önemli beyin yapısı olduğunun ortaya konması idi. H.M. yanında diğer amnezi vakaları ile yapılan çalışmalar belleğin üniter bir yapısı olmadığınıbir anlamda bellek denen tek bir şeyden söz edilemeyeceğinigösterdi. Farklı bellek süreçleri olabileceği gibi farklı bellek sistemlerinin farklı beyin bölgeleri ve yapıları tarafından kontrol edildiği fikri de kabul görmeye başlamış oldu. Bu sonuçlar H.M.’nin kaybettiği bellek işlevleri yanında ameliyattan etkilenmeyen bellek işlevlerinin belirlenmesi ile de mümkün oldu. Karşılaştığımız bilgileri kısa bir süreliğine zihnimizde canlı tutabilmemize yarayan kısa süreli bellek bunlardan biri idi. Bilgileri (örneğin bir telefon numarasını) kalıcı kılana ya da bir amaç için kullanana (örneğin hemen o numarayı aramak) kadar belleğimizde tutmamızı sağlayan bu belleği ölçen testler H.M.’nin normal sınırlar içinde olduğunu ortaya koydu. Bu, hipokampüs ve MTL’nin kısa süreli belleğinin işleyişine herhangi bir katkısının olmayabileceğini gösterdi. Bunun yanında bu önemli bulgu, bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe nasıl aktarılıp kalıcı yapıldığı konusundaki dönemin kabul görmüş paradigmalarının da sorgulanmasına yol açtı. Yaygın görüşe göre bilginin kalıcı yapılabilmesi için kısa süreli bellekte tutulup tekrar edilmesi yeterliydi. H.M, hastanın beyninin iki yarı küresindeki hipokampus ve komşu bölgelerin çoğu çıkartılÇALI MA BELLE Kısa süreli bellek sağlıklı işliyorsa, bilgi mıştı. uzun süreli belleğe aktarılıp kalıcı kılınabil Çıkartılan beyin parçası meliydi. H.M. ve diğer benzer amnezi vakalarının kısa süreli belleklerinin işler olmasına rağmen yeni bilgileri kalıcı biçimde öğrenemi PREFRONTAL Önden görüntü yor olmaları bu iki bellek arasındaki geçiş sü KORTEKS recine ilişkin yeni yaklaşımların ortaya çıkmasını sağladı. Kısa süreli bellek kavramı yerini çalışma belleği olarak adlandırılan ve farklı AMYGLADA modalitelerde (sözel ve görseluzamsal) bilgileri işleyen iki bileşen ve bunları yönlendiren merkezi bir yöneticiyi de kapsayan bir sisteme HİPOKUMPUS bıraktı. Yandan görüntü Alttan görüntü H.M.’nin belleği incelenirken umulmadık bir bulgu ortaya çıktı: “Dün akşam TV’de hangi programları seyrettin?” ya da “Şimdi hangi yıldayız?” gibi leceği tahayyül edebilen bir birey olarak yaşamamıza olanak doğrudan/bilinçli bir biçimde hatırlamayı gerektiren soruları vermesidir. Bunu mümkün kılan da sadece hatırlananların neredeyse hiç yanıtlayamasa da, en azından bazı bilgi ve de içeriği hatta doğruluğu değil, hatırlarken yaşadığımız öznel neyimleri öğrenip hatırlayabildiği dolaylı ya da “örtük” bellek deneyimlerdir. testleriyle (hatırladığına dair farkındalık hissi olmadan) orÖrneğin çocukluğumuzda oturduğumuz evdeki odamızı taya kondu. Bir şekli aynadaki yansımasına bakarak kopyala hatırlamak, sadece odanın ev içindeki konumunu hatırlamak ması istendiğinde bunu her defasında daha hızlı yapabilmesi değil, o mekâna bir anlığına da olsa geri gitmişlik duygusu ve bu öğrenme etkisinin bir yıl sonra bile devam etmesi uyandıran görsel, işitsel imgelerin kafamızda canlanmasıdır H.M.’nin motor davranışları/deneyimleri öğrenebildiğini gös da. Bu öznel deneyimler bizi gerçekten hatırladığımıza, haterdi. Bu amnezisi olanların da yeni bilgi edinebildiklerini tırlananların gerçek ve bizim yaşamımıza ait olduklarına ve göstermesi açısından önemliydi. en azından bizce doğru olduklarına ikna etmeye yararlar. Daha sonraki çalışmalar H.M.’nin sözel bilgileri de ben H.M. için bu tür bir deneyimin mümkün olduğunu, hatırlazer biçimde örtük olarak hatırlayabildiğini ortaya koydu; de maya eşlik eden öznel deneyimin uzun süreli olabileceğini düneyler sırasında gördüğü kelimeleri vb. daha sonra hatırlaya şünmek zor, dolayısıyla gerçek bir benlik hissinin de. Belki masa da, bu kelimeleri görmüş olmanın daha sonra verilen de bu nedenle H.M. hayatını birbirinden kopuk deneyimler testler üstündeki kolaylaştırıcı etkisinin (örn., çok çabuk gös olarak gördüğünü söylüyor. (6) terilen kelimelerin daha hızlı tanıması) normal düzeyde olAmeliyat öncesi gençlik ve çocukluk döneminden anıladuğu bulundu. Doğrudan sorulduğunda hatırlayamadığı de rı hatırlayabiliyor olsa da, zaman geçtikçe bu anıların ona ait neyimler (hangi şekli çizmiş olduğu, hangi kelimeleri hatır anılar olmaktan çıkıp, kendisi ile kişisel bağı zayıflamış solaması istendiği) daha sonraki davranışları üzerindeki etkile ğuk parçacıklarına benzer bir konuma geldiği anlaşılıyor. riyle kendilerini gösteriyordu. “Annenle ilgili hatırladığın en hoşuna giden anın hangisi?” Bu bulgular, dün izlediğimiz bir programı ya da başbaka sorusuna “Onun annem olduğu” yanıtını veriyor. (3) Anılar nın kim olduğunu hatırlamamızı mümkün kılan bellek sis olmayınca belki duygular da olmuyor: babasının ölmüş oldutemleri yanında koşullanma, motor öğrenme gibi daha farklı ğunu ancak onun evde olmadığını farkettiğinde hissedebilive belki de daha basit öğrenme biçimlerini mümkün kılan bir yor. Ameliyat olan annesini ziyaret ettikten sonra, bir araşbaşka bellek sisteminin varlığına ve bunun diğer sistemler tırmaya katılmak için giderken yol boyunca bir telaş ve raden görece bağımsız beyin süreçleri tarafından yönetildiğine hatsızlık hissediyor, sebebini tam olarak bilmese de, ebeişaret etti. (5) veynlerinden birine bir şey olduğu endişesine kapılıyor, ama H.M.’nin belirli bir farkındalıkla ya da bilinçli hatırlaya CBT 1140 / 14 23 Ocak 2009
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear