29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

SON ARAŞTIRMALAR HOMO FLORES ENS S, MODERN NSANIN AKRABASI DE L! bul eden McNulty, Homo floresiensis soyunun daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiğini söylüyor. mış yiyecekleri/içecekleri tercih ediyor. Bilim insanları, üreticilere çocuklara yönelik yalnızca tatlı değil diğer tatlarda da yiyecek/içecek üretmelerini öneriyor. rinliğindeki Victoria kraterinin muhteşem görüntüleri de bulunuyor. CBT 1139/ 4 16 Ocak 2009 Birkaç bin yıl öncesine kadar Endonezya’nın Flores adasında yaşayan kısa boylu insansılar modern insanla akraba değil, soyları ilkel insana uzanıyor. Sonuç, Minnesota Üniversitesi’nden Kieran McNulty ve Karen Baab’ın kafatasının üç boyutlu modelini, insansıların ve insanın atalarına ait kafataslarıyla karşılaştırmasıyla elde edildi. İki araştırmacı “Hobbits” olarak da isimlendirilen Homo floresienslerin, modern insanın (Homo sapiens), Neandertal’ın, Homo erectus ve ilk ilkel insan Homo habilis’in de dahil olduğu Homo grubuna ait olduğu sonucuna vardı. Flores insanları, grubun diğer üyelerinden daha küçük beden yapısına ve daha küçük kafatasına sahip. McNulty ve Baab bu yüzden ilk insan türlerine ait kafataslarını bilgisayar simülasyonuyla küçültmüşler. “Hobbitlerin kafatasları, bir milyon yıl önce yaşayan ilkel insanların kafataslarına benziyor” diyor Kieran McNulty Journal of Human Evolution dergisinde (Online 4.12.08). Fakat beden yapıları üç milyon yıl önce yaşayan insansı soyları andırıyor. Buna rağmen birkaç bin yıl önce modern insanla aynı tarihlerde yaşamlarını sürdürmüşler. Bilim insanları 2003 yılında Flores adasındaki bir mağarada gerçekleştirilen kazılar sırasında bir metre boyunda insansılara ait iskeletler bulmuşlardı. Binlerce yıl kullanıldığı tahmin edilen mağaradaki son kalıntılar aşağı yukarı 18.000 yıllık. Antropologlar, kalıntıların bulunmasından bu yana bu insansıların mikrosefali hastalığına yakalanan modern insan mı yoksa başka bir türe mi ait olduklarını bulmaya çalışıyorlardı. McNulty ve Baab şimdi, Floreslilerin Homo erectus veya daha ilkel bir insan türüne ait olduğunu düşünüyor. Gerçi yüz biçimindeki bazı ayrıntılar modern insanınkine benziyor ama bilgisayar simülasyonlarıyla küçültüldükten sonra bu özelliklerin diğer türlerde de bulunabileceği görülmüş. Tahminlere göre Floreslilerin bedenleri adadaki besinlerin azalması yüzünden küçülmüştü. Ada yaşamıyla cüceleşme fenomeni fil, su aygırı ve dinozor gibi hayvan türlerinde de görülmekte. Homo floresiensis kalıntılarını son elli yılın en heyecanlı buluntusu olarak ka Kopenhag Üniversitesi bilim insanlarınca gerçekleştirilen bir araştırmayla çok daha güçlü bir tat duyusuna sahip kız çocuklarının, tatlı ve ekşi yiyecekleri aynı yaştaki erkek çocuklarından daha iyi algılayabildikleri anlaşıldı. Erkek çocuklar ekşi yiyecekleri birbirinden ayırt etme konusunda %10, tatlı yiyecekleri birbirinden ayırma konusunda ise %20 daha zayıflar. Araştırma ilkokul çağında 8900 çocukla gerçekleştirilmiş. Anlaşıldığı üzere kızlardaki duyarlılığın sebebi ağızdaki tat tomurcuklarının sayısıyla değil beyindeki sinyal işlenişiyle ilgili. Çocuklar büyüdükçe tat duyusu da gelişmekte. Özellikle de 13–14 yaşlarından itibaren KIZLARIN TAT DUYUSU DAHA GÜÇLÜ MARS ROBOTLARI BE YILDIR BA INDA ekşi tatlar daha iyi algılanmakta. Araştırma ilginç bir şekilde çocuklardaki tatlı düşkünlüğünün abartıldığını da gösteriyor. Nitekim gözleri bağlı çocukların %30’u şekersiz içecekleri son derece lezzetli bulmuş. Ancak öğrencilerin yarısı yiyecekleri içindeki şeker miktarına göre değerlendirmiş. Özellikle de erkekler çok tatlı veya çok ekşi tatları seviyor. Oysa kızlar daha hafif tatlandırıl Spirit ve Opportunity robotları 2004 yılında 21 gün arayla Mars’a indiklerinde üç ay kadar çalışabilecekleri tahmin edilmişti, oysa robotlar beş yıldır tıkır tıkır çalışıyor. Dört tekerlekli robotlar ayrıca kızıl gezegenin oluşumu ve sulak geçmişiyle ilgili son derece bilgilendirici fotoğraflar ve veriler gönderdiler. İki Mars robotunun misyonunu başından beri takip eden uzmanların hiçbiri bu küçük araçların bugüne kadar işlemesini beklemiyordu. Eğer araçlar bu yıl da işlemeye devam ederlerse yeni görevlerini tamamlayabilecekler. Oppurtunity bugüne kadar hiç araştırılmamış olan bir kratere doğru yola çıktı bile. Robot, bu kraterin bir çarpışma mı yoksa volkanik püskürmeyle mi oluştuğunu bulacak. Spirit ise diğer kutuptaki bir tepeyi ve çukuru araştıracak. İki robottan alınan verilerle, Mars toprağında kuvarsın varlığı anlaşıldı. Kuvarsın varlığı kızıl gezende bir zamanlar kızgın kaynakların bulunduğunu gösteriyordu. Bugüne kadar alınan 250.000 fotoğrafın arasında 800 m. genişliğinde ve 60 m de Louis Braille’ın şanssızlığı milyonlarca kişinin dünyasını aydınlattı. Kendi adıyla anılan körler alfabesinin buluşçusu, bundan iki yüz yıl önce 4 Ocak’ta dünyaya gelmişti. Küçük Louis babasının atölyesinde gözünü yaraladığında henüz üç yaşındaydı. Enfeksiyon ikinci göze de geçince Louis görme yetisini tamamen kaybetti. Louis körlüğüne rağmen on yaşına kadar köy okuluna devam etti. On yaşından sonra Paris’teki Kraliyet Körler Enstitüsü’nde öğrenim görmeye başlayan Braille, burada geceleri ucu sivri bir aletle yumuşak bir tahta üzerinde çalışarak 63 farklı kombinasyon olasılığına sahip altı noktalı sistemi keşfetti. Tüm dünyada hâlâ en kullanışlı körler alfabesi olarak kabul gören Braille alfabesini on altı yaşında tamamlayan mucit, bu fikre Charles Barbier isimli bir subayın gizli yazışma sistemiyle ulaşmıştı. Askerler bu yazıyla geceleri bile haberleşebiliyorlardı. Braille bu sistemi geliştirerek altı noktaya düşürdü ve bu noktaları oluşturulan işaretleri parmaklarla “okunur” hale getirdi. 1852 yılında tüberküloz yüzünden yaşamını yitirdiğinde henüz kırk dört yaşındaydı. Braille ölümüne dek kendi okulunda öğretmenlik yaptı. Birçok buluş gibi onun buluşunun değeri de daha sonraları anlaşıldı ve külleri 1952 yılında Paris Pantheonu’na bırakıldı. Nilgün Özbaşaran Dede Y K DO DUN LOUIS BRAILLE! TıpAraştırma HAM LEL KTE AZ M KTARDA KAHVE B LE ZARARLI Yale Üniversitesi’nde farelerle gerçekle tirilen bir ara t rma sonucunda az miktarda içilen kahvenin bile do mam bebe e zarar verebilece i ortaya ç kt . Bir veya iki fincan kahve bile embriyoya zarar verebilir diyor Scott Rivkees ile çal an bilim insanlar . Farelerle gerçekle tirilen deneyler sonucunda kahvenin kalp geli imini olumsuz etkiledi i ve yeti kinlik dönemine dek kalp fonksiyonlar n zay flatt görülmü . Baz farelere, gebeli in sekizinci ve onuncu gününde iki fincan kahvede bulunan kafeine e it dozda kafein verilirken, kontrol grubundakilere etkisiz tuz eriyi i a lanm . Ayn zamanda gebelikte oksijen yetersizli inin etkisini de ö renmek isteyen ara t rmac lar, farelerin bir k sm n normal oran da oksijen bulunan bir mekânda, di erleri yar yar ya azalt lm oksijenli bir bölmede tutmu lar. Sonuçlara göre az miktarda kafein bile fare embriyonlar nda kalp geli imini olumsuz etkilemekte. Kafein verilen ve (normal miktarda) oksijenli mekânlarda tutulan farelerin kalp odac klar ndaki belli ba l hücre tabakalar %37 daha ince, yetersiz oksijenli ortamdaysa %53 daha ince oluyor. Kafein ayr ca yeti kin farelerde kalp fonksiyonlar n %35 zay flatmakta. Anne karn nda kafeine maruz kalan erkek fareler, büyüdüklerinde di erlerine göre %20 daha fazla beden ya na sahip oluyorlar. Sonuçlar n insanlar için de geçerli olabilece ini dü ünen bilim insanlar yine de kafeinin zararl etkilerinin ayr nt l ara t rmalarla kan tlanmas gerekti ini söylüyorlar. Konuyla ilgili ara t rma The FASEB Journal dergisinde yay mland .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear