29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türkiye’de Elektrik Mühendisliği eğitimi Son kırk yılını kavga ile geçiren, ülkenin ekonomik, politik ve eğitim sorunlarını çözememiş, toplumu sağcısolcu, dincilaik, SünniAlevi kavgalarının içine çekmiş siyasal partiler, iç ve dış bölücü güçler, terörist gruplar bugün açıkça Anadolu’nun bütünlüğü için tehlike oluşturuyor... Bu sorunlar şüphesiz eğitim ile doğru orantılıdır. Eğitimsiz toplum her zaman başkaları tarafından yönetilir ve köle kalır. Bu yazıda elektrik/elektronik mühendisliği eğitimi ve Fen adamları (teknik öğretmen, tekniker, teknisyen ve usta) eğitimi üzerinde durulacak ve pratikte yaşanan sorunlar dile getirilecektir. Prof.Dr.İsmail Kaşıkçı [email protected] lkemizde elektrik mühendisliği eğitimi veren sadece üç üniversite var. Diğerleri tamamen elektronik eğitimi yapmakta, seçmeli olarak meslek okulları düzeyinde elektrik dersleri verilmekte, konusu ve uzmanlık alanı olmayan öğretim üyeleri görev almaktadır. 3. sınıf Fen adamı (elektrik ustaları) kadar elektrik mühendisliği bilgisine sahip olmayan elektronik ağırlıklı mühendisler sanayide elektrik sektöründe çalışmak zorunda bırakılıyor. Elektrik ve elektronik ders dağılımında yanlışlıklar var. Örnek: Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi ve Türk Dili, üniversiteye başlamadan önce öğretilir. Devre Analizi, elektrik mühendisliği için gerekli değildir. Elektromanyetik Alan teorisi Temel Elektroteknik dersinde Devlet üniversitelerindeki verilir. elektrik, elektronik v.b. ilgili Diğer bir konu üniversitesanayi işbirliği bölümlerin dağılımı şöyle [1]: Türkiye’ye yabancıdır. Elektrik Mühendisliği: 3, Sanayicinin üniversiteye ElektrikElektronik güveni yok. Üniversite de sanayinin sorununu çözeMühendisliği: 38. Vakıf ünivercek güçte değil. sitelerindeki elektrik, elektroÜniversitelerimiz 2010 yınik v.b. ilgili bölümlerin dağılılında Avrupa üniversiteleriyle aynı düzeye getirimı ise ElektrikElektronik lecek. Bölümler akredite Mühendisliği:10, Elektronik olarak, eğitimin güvenirMühendisliği: 5 liği sağlananacak. Akredite olmayan üniversitelerden mezun olanlar belki de iş bulamayacaklar. Almanya’da mastır veya doktora yapmak isteyen gençlerimiz, eğitim eksikliğinden ciddi sorunlarla karşılaşmakta. Diğer bir kanayan yara Fen adamları ile elektrik/elektronik, elektrik mühendisleri arasında verilen kavgadır. Bu gruplar zaman zaman politik gruplanmalar tarafından oy potansiyeli olarak görülüyor. Her iki grubun ayrı odaları ve meslek kuruluşları var. Avrupa’da elektrik, elektronik ve bilgisayar mühendisleri bir odada örgütlüdür. Odada ideoloji yerine hizmet, meslek yarışı, bilgi edinme, hak mücadelesi ön plandadır. Parti kavgası yoktur. 1983 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yayımlanan fen Adamları Yönetmeliği bugünkü uygulaması ile demokratik değildir. Yapım ve proje yetkisi, fenni mesuliyet gibi konular ciddi olarak ele alınmalı, aldıkları eğitim düzeyinde iş yapmaları sağlanmalıdır. Türkiye’de bugün fen adamları yok sayılıyor. Ülkemizdeki fen adamları yetkileri güç (kW) cinsinden sınırlandırılmıştır [2]. Burada şu soruyu sorabiliriz: Meslek okullarında verilen eğitim, proje çizme ve yapım yetkisi yönetmelikte belirtilen güçler kadar mıdır? Yani güce göre mi eğitim veriliyor? Zannetmiyorum. Önemli olan herkese işyeri sahası açmak ise, bu aslında çok güzel bir fikir. Yetki belirleme fen adamı ve mühendis için geçerli olmalı, uzmanlık sınavından sonra belirlenmeli. Amerika’da uzman alanına girmez. Bina tesisatında fen adamları bir mühendisin gözetimi ve sorumluluğunda çalışmaz. Ayrıca hiçbir kimseye mühendis diploması var diye proje verilmez, iş yaptırılmaz. 2005 yılında AB’ye üye 15 ülke bir araya gelerek elektrik tesislerinde can ve mal güvenliği, iş kazalarına karşı taslak bir belge yayımladı [3]. Bu belge ile uzmanlık alanları belirlendi. Mesleki Yeterlilik Kanunu bunun bir başka boyutudur. Türkiye ne yazıkki AB’ye uyum yasaları çıkartırken ilgili kuruluşlar elektrik tesisleri ile ilgili hiçbir komisyona üye değildir. TSE, EMO, ETO, sanayi ve diğer kamu kuruluşları en az 10 komisyon ile 250 kişiden oluşan çalışma grupları kurmalı, CENELEC bünyesinde çalışmalara başlamalıdır. Bizim bu konudaki tüm çabalarımız maalesef sonuçsuz kalmıştır. SORUNLAR NASIL ÇÖZÜLÜR? Önerileri sıralayalım. 1. Elektrik/elektronik mühendisliği kesinlikle ayrılmalı. 2. Meslek okulları ve üniversite eğitimi ülke gerçeklerine göre ayarlanmalı. 3. Doktorasını bitiren her kişi en az beş sene sanayide tecrübe kazandıktan sonra sınav ile üniversiteye alınmalı. 4. Eğitime daha çok kaynak aktarılmalı, laboratuvar ve teknik kitaplar sorun olmaktan çıkmalı. 5. Öğretim üyelerinin, araştırma görevlilerinin ve uzmanların yaşam koşulları iyileştirilmeli. 6. İngilizce temel eğitime son verilmeli. Tüm dersler Türkçe olmalı. 7. Fen adamları, elektrik/elektronik, elektrik mühendisleri yetkileri diplomaya göre değil, aldıkları eğitime ve uzmanlık sınavına göre belirlenmeli. 8. Ülkemiz sanayisinin gereksinimi olan nitelikli işgücünün yaratılması için teknik liseler yerine, meslek okulları ve teknik okullara ağırlık verilmeli ve ara uzman elemanlar yetiştirilmeli. 9. Üniversite, sanayi ve odaların işbirliği ile Norm izleme ve tanıtma komisyonları kurulmalıdır. 10. Her üniversite kendi rektörünü kendisi seçmeli, politik yapılanmaya son verilmelidir. En önemlisi sorgulayan, düşünen, ulusal ve evrensel düzeyde özgüven ve kişiliğe sahip, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerini benimsemiş, ülkesi ve ulusu için mücadele eden kuşaklar yetiştirilmelidir. Eğitim hiçbir partiye, kişiye, kuruluşa ve dış ülkelere devredilmemelidir. Kaynakça: 1. http://www.yok.gov.tr/universiteler 2. Fen Adamları Yönetmeliği, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 3. Leitlinie zur Beurteilung der Befähigung von Elektrofachkräften (IVSS, Internationale Vereinigung für soziale Sicherheit), 2005, ISBN 3937824014, Köln Kısaltmalar: IEC: Uluslararası Elektroteknik Komisyonu, VDE: Alman Elektrik, Elektronik ve Eformasyon Mühendisleri Birliği, TSE: Türk Standartlar Enstitüsü, ETO: Elektrik Teknisyenleri Odası, CENELEC: Avrupa Elektroteknik Komisyonu, AB: Avrupa Birliği, EMO: Elektrik Mühendisleri Odası, SMM: Serbest Müşavir Mühendisi. Ü lık sertifikasını (Professional EngineerPE) almamış bir mühendis hiçbir zaman projelere imza atamaz. Hayatı boyunca “Staj Yapan Mühendis’’ statüsünde çalışır. Elektrik projesi çizmek ve yapmak, teorik ve pratik eğitim ile Norm ve Yönetmelik bilgisini gerekli kılar. Türkiye’de meslek okullarında, teknik liselerde, elektrik/elektronik veya elektrik eğitimi veren üniversitelerde bu formasyon verilmiyor. Elektrik kazaları bunun kanıtıdır. Almanya ve Fransa’da eğer bir kişi elektrik kazasında hayatını kaybederse, tesisi yapan fen adamı veya mühendis hakkında insan öldürmekten dava açılır. Elektrikçinin bir ayağı hapiste bir ayağı mezardadır sözü kanun gibidir. Can ve mal güvenliği, iş güvenliği için ön plandadır. Norm ve yönetmelikler kesinlikle uygulanır ve uygulatılır. Türkiye’de kim sorumludur? Elektrik tesislerinde güvenlik yoktur. Üniversite bittiğinde mühendislerin sonsuz yetkiler ile donanması ise tam bir komedi. Sırf elektronik mühendisleri iş bulsun diye belge verilmesi veya kurslar düzenlenmesi ile bu sorun çözülemez. EMO’nun Elektrik 1kV üstü ve 1kV altı tesisler SMM belgesi uygulaması da çok anlamsız ve sorunları çözemez. Yapı Denetim Kuruluşlarının da neyi denetledikleri pek bilinmiyor. EMO ve TEDAŞ tasdikli elektrik projeleri Norm ve Yönetmelikten uzak yanlış uygulamalar içeriyor. 15 senedir yapılan seminerler ve toplantılar da işe yaramadı. Topraklama yönetmeliği olmasına rağmen, yanlış uygulama ve anlama var. Aslında konular teorik olarak da bilinmiyor. Ülkemizde Alman Normları elli yıldır elektrik tesisleri yapımında kullanılmaktadır. Bugünkü Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ihtiyaca yanıt veremiyor, yetersizdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na gönderilen IEC 60364’ün tercümesi eskimiştir. Yönetmelik yeniden ele alınmalı, mühendislere yetki veya çıkar sağlayan paragraflar çıkartılmalıdır. Avrupa’da elektrik iç tesisatı, mühendislerin yetki Cevap ve Düzeltme Metni Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinin 16 Mayıs 2008 tarihli nüshasında müvekkilim Yusuf Ziya Özcan’ın medrese anlayışını YÖK’e getirmeyi ilk görev olarak benimsediği, bu çerçevede altyapı oluşturmak için ilk yurtdışı gezisini Mısır’a, oradan da Ezher Medresesi’ne yaptığı ileri sürüldü. Yazıda müvekkilim ile ilgili ifade edilen hususlar tümüyle gerçek dışıdır. Bu kapsamda medrese anlayışının YÖK’e getirilmesinin ilk görev addedildiği iddiasının akıl ve mantıkla bağdaşır bir yanı bulunmuyor. YÖK ve üniversitelerin misyonu, görev ve yetkileri, anayasamızda ve ilgili metinlerinde belirtilmiş olup hukuk kurallarıyla çizilen bu çerçevenin dışında bir anlayış ve arayış kesinlikle söz konusu değlidir. Müvekkilimin Mısır gezisi, YÖK Başkanı atanmadan çok önce programlanmış olup resmi bir hüviyete haiz değildir. Müvekkilim, eşi Prof. Dr. Kıvılcım Metin Özcan’ın Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleşen uluslararası bir konferansa konuşmacı olarak katılması nedeniyle kendisine refakat etmiştir. Bu gezide hiçbir şekilde Ezher Üniversitesi ziyaret edilmediği gibi, herhangi bir resmi görüşme de yapılmamıştır. Kamuoyunun bilgisine saygı ile arzolunur. CBT 1118 / 20 22 Ağustos 2008 Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan vekili Av.Dr. Hüseyin Aydın
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear