29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

İstanbul’un denizlerini derin deniz deşarjları kirletiyor İstanbul kanalizasyonunun İstanbul’u çevreleyen denizlerin su kalitesi ve canlı yaşam üzerindeki etkisini araştıran bilim insanları, kirlilik düzeyinin tehlikeli boyutlara ulaşmış olduğunu söylüyor. Ve bu durumu atıksuların büyük bir kısmının, biyolojik arıtmaya tabi tutulmamadan, derin deniz deşarjı adı verilen uygulama ile denizlere boşaltılmasına bağlıyor. Oysa İSKİ yetkilileri, son yıllarda İstanbul’un çeşitli semtlerinde devreye giren yeni atıksu arıtma tesisleri sayesinde, deniz suyu kirliliğinde eskiye oranla büyük düzelme sağlanmış olduğunu ileri sürüyor. İSKİ, biyolojik arıtma için önemli yatırımlar başlattı... Reyhan Oksay “Bu tablodan da görüldüğü gibi Marmara Denizi 10 m. derinliğe kadar olan su tabakası bakımından gerçekten de yıllardan beri, akıntı ve karışımlarla yeteri kadar oksijene sahip olmuştur. Kirlenme ve özellikle evsel atıkların içerdiği organik maddelerin birikimi ile etkilenme ise özellikle 1983’ten sonraki dönemde 25 m.’den daha aşağıdaki su kütlelerinde gözleniyor.” stanbul’un deniz suyu kirliliği konusu, daha çok insanların serinlemek için kent plajlarına akın ettiği yaz aylarında gündeme geliyor. Oysa denizde yüzerken beş duyumuzla algıladığımız kirlilik, aslında esas zararı mikroskobik ölçekte veriyor. Bu kirliliğin ana nedenlerinden biri, Hidrobiyolog M.Levent Artüz’e göre atıksuların gerektiği gibi arıtılmadan denizlere derin deniz deşarjı adı altında boşaltılması. Derin deniz deşarjında atıksular, denizaltından giden 10002000 m. uzunluğunda borularla 2570 m.derinliğe pompalanıyor. Örneğin Kadıköy ön arıtma tesisinde atıksular 2308 m. boru ile 51.5 m. derinliğe boşaltılıyor. İ BOĞAZ AKINTILARININ ROLÜ Artüz, “Marmara Denizi’nde Süregelen Karasal Kökenli Kirlenmenin Kökeni ve Boyutları” isimli makalesinde, üstte Karadeniz’den Marmara “Son yapılan revizyon ile, ko Denizi’ne, altta Marmara’dan leksiyon yani toplama anla Karadeniz’e yol alan bu akıntıların mından gelen ‘kolektör’ keli İstanbul kanalizasyon projelerinde çok mesi, yani toplayıcı kanallar önemli bir rol oynadığını belirtiyor. İstanbullulara ‘arıtma’ olarak Atıkların alt akıntıya verilmesi prensibilanse edildi. Gerçekte ise, İstanbul atıksuyunun ve buna ek ne dayanan bu projelerde, ön arıtması olarak toplayıcı kanallar (ku yapılan atıkların, biyolojik arıtma görşaklama kolektörleri) aracılığı ile meden Karadeniz’e sevk edilmesi öngöHaliç’in kirletici unsurlarının tü rülür. Artüz, Boğaz akıntılarının bir çöp mü, neredeyse hiç bir arıtmaya tabi tutulmaksızın Marmara konveyörü gibi kullanılmasının sakıncaDenizi’ne “derin deniz deşarjı” larını şöyle açıklıyor: adı altında basılıyor. “Akdeniz’den Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi yolu ile Boğaziçi’ne ulaşan alt akıntı, tümü veya hiç değilse çok büyük bölümü ile Boğaz’ın Karadeniz’e açılan ağzındaki 50 metre dolayındaki eşiği aşarak Karadeniz’in hidrojen sülfürlü derinliklerine akıyor. Dolayısıyla bu akıntıya yüklenecek her türlü evsel ve endüstriyel atık, akıntı ile birlikte Karadeniz’in sularına taşınır. Oysaki daha 1950’lerde yapılan gözlemlerde bu akıntının zaman zaman durduğu ve zaman zaman yavaşladığı ve hatta bazen ters yönde akabildiği tespit edilmişti.” Artüz’ün bildirdiğine göre daha sonraki araştırmalarda da alt akıntının ancak çok az bir kısmının Karadeniz’e ulaştığı ortaya çıkmış. İstanbul kanalizasyon projelerinde öngörülen bir diğer parametrenin ise, üst ve alt akıntının taşıdığı su kütlelerinin hacim olarak sabit olması olduğunu açıklayan Artüz, bu konuda da şu bilgileri veriyor: “Bu hacimler üst akıntı için 1260m3/saniye ve alt akıntı için 6100 m3/saniye olarak alınmış ve tüm projeler bu sabit rakamlardan hareket edilerek yapılmış. Oysa 1945’ten günümüze kadar yapılan ölçümler bu değerlerin düşünüldüğü gibi sabit olmayıp, aksine mevsim ve hava koşullarına göre değişiklikler gösterdiğini kanıtlamıştır.” Artüz, kanalizasyon projelerinin bu parametreler üzerine dayandırılmış olmasından dolayı İstanbul’un atıksu sorunun bugünkü kanserleşmiş durumuna geldiğini belirtiyor. ATIKSULAR BUGÜN NASIL ARINDIRILIYOR? Artüz İstanbul Kanalizasyon Projesinin geçmişten bugüne nasıl geldiğini şöyle anlatıyor: “İstanbul Fenerler dışındaki Kuzey Eşiği (Kaynak: Darkot) Tarih 1965 1971 1972 1973 1974 1977 1983 1984 1988 1992 1995 1998 2000 2001 0m 8.10 8.24 9.63 8.25 8.34 8.94 8.05 8.30 8.23 7.94 8.00 8.10 8.18 8.32 10m 6.98 8.27 8.46 7.95 9.05 8.17 7.42 7.95 6.84 7.22 6.55 6.12 5.75 5.22 25m 6.72 7.79 6.40 6.18 5.10 6.29 4.95 4.54 4.24 2.95 2.43 2.22 2.08 2.16 50m 5.07 5.89 5.45 4.32 2.70 2.81 2.40 2.80 1.95 1.10 0.95 0.90 0.94 0.98 Kuzey eşiği ile birlikte Boğaziçi’nin boyuna kesiti ve sulardaki geri dönme durumu Tablo 1. 19652001 yılları arasında Marmara Denizi’nde 0, 10, 25, 50 m derinliklerde ortalama çözünmüş oksijen miktarları. mlg/l (Kaynak: İ.Ü. Çevre Sorunları Uygulama Merkezi Arşivi) Enstitüsü’nden Yrd.Doç.Dr.Ahsen Yüksel, Marmara’nın bir iç deniz olmasına karşın, boğazlar yoluyla Karadeniz, Ege ve Akdeniz’deki kirlilik yüklerinin geldiğini söylüyor. 1996 yılından bu yana İstanbul kanalizasyonunun İstanbul ve çevresine verdiği etkiyi ekibiyle birlikte araştıran Yüksel, İstanbul bölgesinde sadece 300’e yakın noktadan kaliform ve bakteriyel kirlilik ile ilgili parametrelere baktıklarını ve bu araştırmanın sonuçlarına dayanılarak, İstanbul kıyılarında insan kaynaklı deşarjların yok edilmesine çalışıldığını vurguluyor. ÖN ARITMA YETERSİZ Artüz, “ön arıtma” düzeninin nasıl çalıştığını şöyle açıklıyor: “Ön arıtma pompalara ve atık suyu taşıyacak boru sistemlerine zarar gelmesini önlemek amacı ile, pis sudaki iri maddeleri ve görülebilir yüzen cisimlerin bir çoğunu ayırmak üzere kullanılan ve 2 cm ile 7.5 cm arasında değişen, aralıklı çubuklardan ibarettir”. Boğaz dibine bırakılan ön arıtmadan geçen atıksuların gerçek anlamda herhangi bir arıtmaya uğramadığına dikkat çeken Artüz, “İstanbul Kanalizasyon Projesi Master Plan Revizyonu” Boğaziçi’nin boyuna kesiti (Noktalar ile gösterilen Akdeniz kaynalı su, çizgilerle projesinde de ön arıtmanın yeterli görülmediğigösterilen kısım ise Kadaneniz kökenli suyu temsil etmektedir). K=Karadeniz, ni söylüyor. M=Marmara Denizi, F=Fener, Ü=Üsküdar Master Plan Revizyonu’na göre “Marmara Denizi’ne bırakılacak atıklar için bölgedeki çözünmüş oksijen miktarı ön arıtmadan sonra biKanalizasyon projesinin (CAMP TEK SER DAMOC) zetemize gönderdiği rapora göre yukarıdaki biyolojik ve yolojik arıtmaya da gerek görülmüştür.” Yani bu hali ile tartışıldığı 70’li yıllarda avan projede yeterli arıtma tesisileri biyolojik arıtma tesislerine ilaveten Çanta (1.600 Boğaz’ın dibine bırakılacak pis sular, gerçek anlamda herleri öngörülmüştü. Ancak sonrasında yapılan revizyon m3/gün), Gümüşyaka (1.700 m3/gün), Ömerli (500 hangi bir arıtmaya uğramayacaktır. Zaten “Ön arıtma” ile, koleksiyon yani toplama anlamından gelen “kolekm3/gün); Kömürlük (125 m3/gün), Sahilköy (150 deyimi de, işlemin arıtılmadan önce geldiğini belirtiyor. tör” kelimesi, yani toplayıcı kanallar İstanbullulara “arıtm3/gün) ve Yeniköy (150 m3/gün) Biyolojik Atıksu NORMAL BİR DENİZDE OKSİJEN ma” olarak lanse edildi. Arıtma Tesisleri de 2008 yılında devreye girmiş bulunuMerak edenler, bu tartışmaları o senelerin CBT ekle yor. İstanbul Kanalizasyon Projesi Master Plan rinde inceleyebilir. Gerçekte ise, İstanbul atıksuyunun ve Revizyonu’nda ayrıca, normal bir denizde yaşam ve balıkİSKİ AÇIKLAMASI buna ek olarak toplayıcı kanallar (kuşaklama kolektörleçılık ortamının muhafazası için en az 5 mg/lt çözünmüş İSKİ Basın Yayın Müdürü Ahmet Öz ise bütün bu ça oksijen gerektiği şu paraf ile belirtiliyor: ri) aracılığı ile Haliç’in kirletici unsurlarının tümü, nerelışmaları insanların kafalarını karıştırmaya ve bulandırdeyse hiç bir arıtmaya tabi tutulmaksızın Marmara “Çözünmüş oksijen değerinin 1.52 mg/lt’den az olmaya yönelik değerlendirmeler olarak niteliyor. Denizi’ne ‘derin deniz deşarjı’ adı altında basılıyor.” ması, balıkların çoğunun ölümüne sebep olacaktır. Öz’e göre biyolojik arıtma tesislerinin yanı sıra Artüz, İSKİ sitesinde yer alan rakamlara dayanarak Çözünmüş oksijen yalnızca balıklar için değil, atık suların Üsküdar (kapasitesi 78 bin m3/gün), Büyükçekmece bugünkü durumu şöyle özetliyor: doğal olarak denizde çürüyüp, zararsız hale gelmesi bakı“Atıksu hesaplaması genelde kabaca şebekeye verilen (155 bin m3/gün), Kadıköy (833 bin m3/gün), mından da önemlidir. Ayrıca oksijensiz çürüme, hidrojen Küçükçekmece (354 bin m3/gün), Küçüksu (640 su miktarı baz alınarak yapılıyor. İSKİ rakamlarına göre sülfür gazını meydana getirir ve bu gazın çok miktarı kobu miktar yaklaşık 2.5 milyon m3/gün. Her ne kadar yer m3/gün), Yenikapı (864 bin m3/gün), Baltalimanı (625 ku yarattığı gibi balıklara da zehirlidir. Doğal çözünmüş bin m3/gün) ön arıtma tesislerinin İstanbul’un atıksuları oksijen seviyesi 5mg/l’den az ise, atık su deşarjının bu sealtı suları gibi bu rakamı yükselten etkenler olsa da, biz nın %85’inin arıttığını söylüyor. de bu rakamı baz alalım. Büyük bir iyi niyetle biyolojik viyeyi %10’dan fazla azaltmasına müsaade edilmemelidir. Öz bu rakamın 1990’larda %9 civarında seyrettiğine arıtma tesislerinin maksimum kapasiteleri üzerinden bir Çözünmüş oksijen hiçbir şekilde 2mg/l’den az olmamalıdikkat çekiyor. Haliç başta olmak üzere pek çok bölgede hesap yapalım; araya karışmış olan içme suyu arıtma tesdır.” canlı sayısında artış olduğunu belirten Öz, açılan plajlaislerini elediğinizde; Artüz, çevre mevzuatında belirtildiği üzere alıcı orATAKÖY ATIKSU BİYOLOJİK ARITMA TESİSİ rın uygulamaların ne kadar başarılı olduğunun somut ka tamda 5mg/lt altında suda erimiş oksijenin bulunması dunıtı olduğunu ileri sürüyor. Tesisin Kapasitesi : 7,650 m3/gün rumunda herhangi bir şekilde deşarjın mümkün olmadıTUZLA ATIKSU BİYOLOJİK ARITMA TESİSİ TURMEPA NE DİYOR ğını söylüyor. Ekibiyle birlikte yürüttüğü araştırmada yap150,000 m³/gün (planlanan) tıkları ölçümlerde şu sonuçları aldıklarını belirtiyor: 8333 kilometrelik sahil şeridini kapsayan bir alanda PAŞAKÖY ATIKSU İLERİ BİYOLOJİK ARITMA “Marmara Denizi’nde de alt su tabakasında (deşarjladenizleri temizleme/yaşatma amacı ile kurulmuş olan TESİSİ 125.000 m3/gün rın yapıldığı tabaka) suda erimiş oksijen hiç bir zaman DenizTemiz Derneği (TURMEPA Turkish Marine TERKOS ATIKSU İLERİ BİYOLOJİK ARITMA 3.5mg/lt üzerinde olmadı. Gerçekte bu deşarjlar çevre Environment Protection Association) Genel Sekreteri TESİSİ 1,730 m³/gün mevzuatına göre suç teşkil ediyor. Ve sorumluluk da en Levent Ballar da Artüz ile aynı fikirde: BAHÇEŞEHİR ATIKSU BİYOLOJİK ARITMA büyük mülki amirde. Bir ikinci unsur da, İstanbul’un bu “Türkiye’nin en büyük ili olan İstanbul’da sadece 5 TESİSİ 7,400 m³/gün uygulaması neredeyse tüm kentlere de kötü örnek oldu, adet düşük kapasiteli biyolojik arıtma tesisi var, gerisi ise Yani toplamda; 291,750 m3/gün kadar atıksu arıtılışimdi önüne gelen atıklarını ben “derin deniz deşarjı” yayor. Şebekeye verilen su ne kadardı? 2.5 milyon m3/gün.” ön arıtma; o da sadece katı atıkları tutmaya yarar; diğer pıyorum diye arıtmaksızın denize basıyor. İSKİ Basın Müdürlüğü’nün 25 Temmuz tarihinde ga tüm tehlikeli atıklar denize geri veriliyor.” İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Devamı 14. sayfada CBT 1115/12 1 Ağustos 2008 Algarna. CBT 1115/13 1 Ağustos 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear