05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Dünya kamuoyu liderlerine güven duymuyor Dünya liderlerine duyulan güveni ölçmek için 20 ülkede yapılan bir kamuoyu araştırması, dünyada ciddi bir güven krizi yaşandığını gösteriyor. Ancak Putin ve Hu Jintao gibi otoriter sayılabilecek liderlerin demokratik olduklarını iddia eden diğer liderlerden daha güvenilir bulunması, insanların ekonomik ve siyasi çalkantıların yoğun olduğu dönemlerde otoriter liderlere prim verdiğini gösteriyor. orldPublicOpinion.org tarafından 20 ülkede gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırması dünya liderlerine duyulan güvenin çok düşük düzeyde seyrettiğini ortaya çıkarttı (%32 ile %22 arası). Maryland Üniversitesi’nin Uluslararası Politik Görüşler Programı çerçevesinde yürütülen bu araştırmaya 19.751 kişi katıldı ve katılımcılara Putin, Brown, Hu Jintao, Sarkozy, Bush ve Ahmedinejad’dan oluşan 7 lider ile ilgili, “Dünya sorunlarının çözümündeki olumlu çabaları” konusunda ne kadar güvenilir oldukları soruldu. İlginç olan Vladimir Putin (%32), Gordon Brown (%30) ve Hu Jintao’nun (%28) diğerlerinden çok küçük bir farkla Filistin Bölgesi da olsa daha Ürdün güvenilir bulunması. Mısır Otoriter bir reTürkiye jimle yönetilABD dikleri için sürekli olarak Fransa eleştiri oklarıİspanya na hedef olan Meksika Rusya ve Çin gibi ülke liderİngiltere lerinin dünyaArjantin nın en güveniG.Kore lir liderleri olarak değerlendiEndonezya rilmiş olması, Rusya Newsweek’e İran göre Batılı liHindistan derler için ciddi bir uyarı niÇin teliği taşıyor. Dünyanın en LİDERLERE OLUMSUZ BAKAN ÜLKELER demokratik ülBazı ülkelerin dünya liderlerine ilişkin görüşleri genel olarak diğerlerinden daha olumsuz. Aşağıda her kesi oldukları ülkenin tüm dünya liderlerine verdiği ortalama iddiasında – öyle ki dünyaolumsuz değerlendirmeler yer alıyor: W nın dört bir yanına demokrasi ihraç eden! olan Başkan Bush’un güvenilirlik puanı (%23), Ahmedinejad’ın (%22) bir puan üzerinde. GÜVENSİZLİĞİN NEDENİ Kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayımlayan Newsweek dergisine göre insanların liderlere duyduğu güvensizliğin ana nedeni ciddi boyutta seyreden KÜRESEL KARAMSARLIK. Sorgulanan insanların pek çoğu şu an dünyanın içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmadığını belirtiyor. Bill Clinton yönetiminde BM elçisi Richard Holbrooke, bu sonuçları “İnsanların kendi durumları hakkında hissettiklerinin dışa vurumu” olarak değerlendiriyor. Dünyanın önde gelen liderlerine duyulan güvenin bu kadar alçak bir seviyede ve dar bir aralıkta seyrediyor olması dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunların pek çoğunun küresel olmasından kaynaklanıyor olabilir. Irak, Afganistan, Sudan ve Kongo’da sürmekte olan çatışmalar, yiyecek ve petrol sıkıntısı, küresel ısınma gibi konular dünyanın her yerinde endişe kaynağı. Princeton Üniversitesi’nin Woordrow Wilson Kamu ve Uluslararası İlişkiler Fakültesi’nden AnneMarie Slaughter bu konudaki görüşlerini şöyle dile getiriyor. “Dünyanın her yerinde insanlar kendilerini hiçbir liderin kontrol edemeyeceği kadar sıkı bir kıskacın içinde hissediyor.” Yine de bu karamsarlık, otokratlara verilen görece yüksek güvenilirlik puanlarını açıklamakta yetersiz. Bu liderlerin ülkelerinde iyi şeyler yapıyor olması şaşırtıcı gelmemeli. Putin ve Hu devletin tüm olanaklarından yararlanarak dış dünyaya olumlu bir görüntü vermeye çalışıyorlar. Kaldı ki bu ülkelerde yaşayanlar liderlerine güven duyduklarını belirtiyorlar. Bunun nedeni iki ülkede de ekonominin büyümesi, milliyetçiliğin yükselişe geçmesi ve iki ülke halklarının Putin ile Hu’nun ülkelerinin prestijini yükseltiyor olduğunu düşünmesi. Ne var ki Carnegie Uluslararası Barış Kuruluşu’ndan Minxin Pei, Rusya ekonomisinin yakaladığı büyüme hızının tümüyle şansa bağlı olduğunu söylüyor. Petrol ve benzin fiyatlarının tavan yaptığı dönemlerde ülkenin devasa karbon rezervlerine sahip olması, Pei’ye göre Rusya’nın en büyük avantajı. Güvenilirlik puanı yüksek olan bu iki otokratın yanında demokrat olduğundan kuşku duyulmayan tek lider Gordon Brown. Kendi ülkesinde popularitesi giderek düşmesine karşın Brown’ın dünya sorunlarına karşı gösterdiği duyarlılık kendisine güven duyulmasına yol açıyor. Hobrooke’un yorumu şöyle: “Bu listede yer alan liderlerin içinde, iklim değişikliği, HIV/AIDS, Afrika’nın kalkınması gibi uluslararası sorunların çözümüne en fazla katkısı olan lider Brown.. Brown kendi ülkesindeki yerleşik kalıpların dışına çıkarak küresel krizlere büyük bir samimiyetle çözüm arıyor.” CBT 1111/ 14 4 Temmuz 2008 yararı da daha etkili liderlik stratejilerinin geliştirilmesinin yolunu açmasıdır. Son yıllarda “Ortak Liderlik” veya “Paylaşılan Liderlik” gibi kavramlar ortaya atılmaya başladı. Bazı kuruluşlar, çalışanlarının da yönetici kadrolarının seçiminde söz sahibi olmasına izin veriyor. Böylece yönetimin daha başarılı olacağını düşünüyorlar. Bu arada Virgin ve Toyota gibi büyük şirketler, avcıtoplayıcı kabilelerdeki yapılanma örneğinden esinlenerek yönetim şemasını tümüyle yeniden yapılandırıyorlar.. Örneğin 50 ile 150 kişiden oluşan işlev sel gruplar kurarak bunların başına bir lider atıyorlar. Bu lider kararlarını grup üyelerinin görüşlerini alarak veriyor. Bütün bu bulgular, katılımcılığın yararlarına inanan bir liderin, kısır ve küçük çıkar hesapları peşinde koşan takipçilerine toplumcu bir bilinç kazandırmasının mümkün olduğunu gösteriyor. Ne var ki bu tip liderlerin sayısı şimdilik çok az. Günümüzde çoğu liderin düşünce ve davranışları evrimsel beklentilerimiz ile örtüşmüyor. Yabancılaşmanın en derinini yaşayan günü müz insanı bu konuda bir şeyler yapabilir ve yapmalıdır da. En azından ulusal seçimlerde oyunu katılımcı, paylaşımcı ve demokratik bir liderden yana kullanabilir. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 14 Haziran 2008, Newsweek, 23 Haziran 2008 http://wildfiremag.com/mag/ www.gallup.com/ www.allianceforscience.org/files/active/1/VSELAPosition PaperonEvolution
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear