05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

tirilmeye devam etmesi; • Genel ekonomik gelişme çerçevesinin Türkiye’nin potansiyeline ve 2001 krizini izleyen yıllarda bu alanda gerçekleştiği performansa uygun olarak yıllık ortalama yüzde 7 oranında bir büyüme hızına, yatırım ve tasarruf oranlarında da en az yüzde 25 düzeyine ulaşılacak biçimde öngörülmesi; • Bilgi ekonomisinin ancak güçlü bir sosyal gelişme temelinde gelişebileceği gerçeğine uygun politika tercihlerinin benimsenmesi; • Temel bilimlerin bir teknoloji ve üretim kaynağı olarak öne çıkarılması; • Kamu araştırma kurumlarının dünya çapında etkili düzeye gelmesi ve kamu araştırma kuruluşlarıözel sektörüniversite üçlüsünün, örneğin bugün Kore’nin biyoteknoloji alanında yaptığı gibi, yeni ileri teknolojilerin geliştirilmesi için birlikte orta ve uzun vadeli programlar uygulamaları; • Bu çerçevede öncelikli bir girişim olarak Türkiye’nin 3000’in üzerindeki endemik, yani başka bir ülkede bulunmayan bitki türünün, çevre etkisini de gözeterek, biyoteknolojide sağlanacak gelişme yoluyla değerlendirilmesi; • Şirketlerin ve ilgili kamu kuruluşlarının dünyadaki yüksek katma değerli üretim ve araştırma ağbağlantıları içinde olmalarının sağlanması; • Sanayi politikasının gerekli esnekliğe sahip ama bilgi ekonomisinin derinleşmesinin gerektireceği özelliklere uygun olması ve kamunun gerektiğinde şirketlerin gelişme süreçlerini doğrudan yaşayıp izleyerek uluslararası kurallara uygun teşvikler sağlayacağı bir nitelik taşıması; • Savunma sanayisine ilişkin süreçlerde bilim ve teknoloji boyutunun azami ölçüde değerlendirilmesi; bu olacaktır. Bu kapasitenin geliştirilmesi diğer ilgili regülasyon mekanizmalarıyla birlikte bilgi ekonomisinin derinleştirilmesinin gerektireceği özel sektör yatırımları açısından da yararlı olacaktır. Kamu yatırımları ve özellikle aynı zamanda teknolojik gelişmenin en önemli sürükleyici güçlerinden biri olan kamu ihaleleri için de bu alanda yüksek bir kapasiteye ihtiyaç duyulacaktır. Fikri mülkiyetin geliştirilmesinin, bunun da ötesinde giderek ekonomik gelişmenin fikri mülkiyet odaklı kılınmasının ve uluslararası patentin önde gelen bir varlık haline gelmesinin bilgi ve teknoloji yönetiminin temel bir hedefi olarak gözetilmesi gerekecektir. Fikri mülkiyet odaklı bir gelişme, üretimin giderek daha bilgi yoğun hale geldiği bir dünya ekonomisinde Türkiye’nin ihracatını 2023’te 500 milyar dolar hedefine ulaştırmak bakımından da gerekli olacaktır. Dolayısıyla bütün ekonomik yapıyı etkileyecektir. Bu yalnızca uygun regülasyonlarla değil aynı zamanda gerek özel sektör, gerekse kamunun temel tercihlerinde belirgin olarak ortaya konmakla ve uygulanmakla gerçekleşebilecektir. Bu açıdan inovasyon ve ARGE’nin şirketler ve kamu düzeyinde öncelikli bir faaliyet konumuna getirilmesi gerekecektir. Kamunun bugün artmakta olan ArGe desteğinin daha da yüksek boyutlara çıkmasına, daha büyük yeni desteklerin daha yüksek düzeyde uzmanlaşmış faaliyetlere yönelmesine, ama bunun için aynı zamanda bu alandaki özel sektör talebinin de yeni aşamalar kaydetmiş bulunmasına ihtiyaç duyulacaktır. KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ Ulusal inovasyon sisteminin bilgi ekonomisinin gelişme perspektifinin gerektirdiği aşamalara gelmesi, ancak kamu ve özel sektörün karşılıklı adımlarıyla mümkün olacaktır. Üniversitelerde mükemmeliyet merkezleri kurulması ve yeni araştırma kapasitelerinin yaratılması ulusal inovasyon sisteminin kritik bileşenlerinden birini oluşturacaktır. Bilgi ve teknoloji yönetimi aynı zamanda bu alanda yeni ve bugünkünden çok daha kapsamlı bir finansman ihtiyacı içerecektir. Bu finansmanın sağlanması için gerekli gelişmelerden biri atılım sermayesinin (venture capital) yaygın biçimde ve uluslararası boyutu da güçlü olan sağlıklı bir mekanizmaya dayalı olarak kullanılabilir hale getirilmesidir. Bilgi ve teknoloji yönetiminde gereken etkinliği sağlayabilmek için, kamunun: • Yönetişim alanının genelinde ve kurumlara ilişkin düzeyinde yeterli esnekliği sağlaması; • Artan bir titizlikle liyakate ve performansa dayalı sistemleri yerleştirmesi; • Çok yüksek bilgi ve performans düzeyine sahip uzmanları istihdam edebilmesi; • İlgili bağımsız düzenleyici kurumların işlev ve gücünü artırması, bilimsel ve teknolojik gelişmenin ve etik kaygıların gerektireceği yeni bağımsız kurumlar oluşturması; Ve, • Tüm ilgili kurumları sürekli öğrenen ve yenilenebilen kuruluşlar haline getirmesi gerekecektir. alandaki karşılıklı etkileşimden yararlanılması; • Küresel ısınma ve çevrenin ekonomik faaliyetlerin bütününü derinden etkileyecek konular olarak ele alınması ve teknolojik ilerlemenin bu alanlardaki dev sorunların çözümünde en etkili faktörlerden birini oluşturması. aşılması, bu anlayış ve yapının bilgi ekonomisine dönüşen bir toplumun gereklerine uygun olarak daha esnek ve liyakata dayalı hale gelmesi gereğidir. 2023 ufkunda gerekli disiplin ve saygı kuralları göz ardı edilmeksizin bu alanda bilginin hiyerarşisine dayalı ve yaratıcı düşüncenin gelişme ortamını sağlamaya yönelik bir anlayış ve yaklaşıma odaklanılmasına ihtiyaç bulunacaktır. Sektörel alanlar düzeyinde bakıldığında kamunun doğrudan ve dar anlamda sektörel tercihler yapması doğru olmamakla birlikte, belirli kritik sektörlerin dünya ekonomisi açısından 2023’te de taşıyacakları önem nedeniyle kamunun bu sektörlerin gelişmesini etkili bir biçimde teşvik etmesine ihtiyaç bulunacaktır. Bunlardan bilişim ve iletişim kamunun kendi faaliyetlerinin ya da katıldığı veya denetlediği faaliyetlerin temel bir bileşeni olacaktır. Özellikle bilişim teknolojilerinin ve yazılım kapasitesinin geliştirilmesi olağanüstü bir önem taşıyacaktır. Bu gelişme edevletin yeni aşamalara ulaştırılmasıyla birlikte genel kamu yönetimi, yerel yönetim, eğitim, sağlık gibi 2023 koşullarında yeni ve çok daha ileri özellikler ve birçoğu kişiye özgü hizmetler gerektirecek alanlarda ve ekonomik gelişmenin geneli açısından köklü yeni potansiyeller sağlayabilecektir. AB’nin Grid adını taşıyan projesi çerçevesinde çok yüksek kapasiteli internet hatları üzerinden sanal gerçeklik ağbağlantıları kurularak örneğin bazı araştırmaların ve çeşitli faaliyetlerin uluslararası düzeyde aynı yerde çalışırmışçasına gerçekleştirilebilmesi Türkiye’nin de dışında kalmaması gereken bir gelişme oluşturacaktır. Biyoteknoloji ve nanoteknoloji ve genelde bu ve benzeri alanlara ilişkin temel bilimler ile matematik, tüm ilgili alanların ileri uygulamalarda giderek daha çok iç içe geçme süreci de dikkate alındığında, Türkiye’nin rekabet ve gelişme gücü açılarından ileri düzeylere ulaşması zorunlu ilerleme alanları olacaktır. Tüm bunlar yalnızca ileri teknoloji sektörlerinin önem taşıyacağı anlamına gelmemektedir. Tarım, su, enerji, gıda, sağlık gereçleri, tekstil ve kimya, kuyumculuk, otomotiv, makine, beyaz eşya, tüketici elektroniği, gemi yapımı, inşaat gibi sektörlerle bugün henüz öne çıkmamış bir dizi yeni alanda da Türkiye 2023’te önemli potansiyeller taşıyor olacaktır. Ama bunlarda da ileri teknoloji ve tasarım faktörlerini kullanmak ve geliştirmek kaydıyla. Yukarıda belirtilen bütün konularda AB’ye üyelik süreci doğrultusunda ilgili AB ağbağlantılarına katılmaya ihtiyaç bulunacaktır. Bu çerçevede Türkiye’nin Çerçeve Programlara, Teknoloji Platformlarına ve Ortak Teknoloji Yatırımı Girişimlerine aktif biçimde katılımı büyük önem taşıyacaktır. Bunların ötesinde Türkiye’nin AB çerçevesinde kendini de derinden etkileyecek kural, standart ve spesifikasyonların belirlenmesinde söz sahibi olması kritik bir ihtiyaç oluşturacaktır. Bunun sağlan STRATEJİK PLANLAMA ŞART Tüm bu politika araçları esnek, dünya rekabetinin gerektirdiği niteliklerde, ve, dar anlamda olmamakla birlikte en kritik gelişme alanlarını öne çıkarıp belirginleştiren, yeni fırsatların yakalanmasına olanak veren bir genel stratejik planlama süreci çerçevesinde ele alınıp aynı zamanda kuruluşlar düzeyinde benzeri niteliklerde uyumlu stratejik planlarda yer alırsa sonuç verecektir. 2023 ufkuna yönelik bu süreçte en önemli alanlardan biri de on beş yıl sonra bilgi ve teknolojinin yönetimi açısından hayati bir önem taşıyacak olan standart ve spesifikasyonlar ve regülasyonları geliştirme kapasitesi CBT 1111/10 4 Temmuz 2008 ESNEKLİK VE LİYAKAT Bu çerçevede kamunun yanı sıra özel sektör ve tüm kurumsal yapılarda var olan en kritik sorunlardan biri ülkemizde gelişmenin bugün ihtiyaç duyduğu özelliklere göre hâlâ katı kalabilen hiyerarşi anlayışı ve yapısının
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear