05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÜNCEL TIP Doç.Dr. Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Uygarlık ne zaman ve nerede doğdu? Tarihe bir birlik içinde bakıldığında, toplumlar ve uygarlıklarla ilgili araştırmalara dayanan bu tarihin, ancak yazılı belgeleri bulunan beş bin yıllık bir maziye sahip olduğu görülür. Bu anlamda tarih Yakın Doğu’da başlar ve bu beş bin yıllık sürecin hiç değilse ilk yarısında Yakın Doğu ön planda bir yer tutar. Melek Dosay Gökdoğan, Ankara Üniversitesi, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi, Bilim Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi; mdosay@hotmail.com “Can boğazdan gelir” atasözü sanırım en çok kanser hastaları için doğrudur. Gerçekten de yapılan çok sayıda klinik çalışma, kanser kaşeksisi (kansere ve yeterince beslenememeye bağlı aşırı kilo kaybı) ile kanser hastalarının yaşam süre ve kaliteleri arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Kanser Hastalarında Beslenme... Yeterince beslenemeyen kanser hastalarında yaşam kalitesi bozulmakta, kimyasal tedavi ve ışın tedavisinin neden olduğu yan etkiler artmaktadır. Çalışmalar, mide barsak kanalı tümörlerinin yüzde 80’i, akciğer kanseri hastalarının ise yüzde 60’ında ciddi kilo kayıplarının ortaya çıktığını göstermektedir. Lenfoma hastalarında da kilo kaybı hastalığın belirtilerinden biridir. Tıp pratiğinde belirgin kilo kaybı, son 6 ayda toplam ağırlığın yüzde10’undan daha fazla kilo kaybı anlamına gelir. Bu hastalarda beslenememe; bulantı, kusma, ishal, kabızlık, yutarken ağrı, tat ve koku almada bozukluklar ve mukozite bağlı ortaya çıkar. Mukozit genellikle kimyasal tedavi veya ışın tedavisi sonrası mide barsak kanalını döşeyen hücrelerin zarar görmesi sonucu oluşan bir durumdur. Bu durum hem mikropların mide bağırsak kanalından organizmaya girişini ve dolayısıyla infeksiyon sıklığını arttırır, hem de yutarken şiddetli ağrıya neden olur. Kimi ağır mukozit durumlarında hastalar kendi tükürüklerini bile yutamaz hale gelirler. Bu durumun tedavisinde glutamin ve benzeri tedavi yaklaşımlarının yararı klinik çalışmalar ile kanıtlanmıştır. Birçok merkezde beslenmesi bozuk kanser hastalarına kanser tedavisinden önce dengeli, içilmesi kolay beslenme solüsyonları uygulanmaktadır. Bu tür beslenme biçimi genel olarak ağız yolu ile beslenme anlamına gelen “enteral beslenme” olarak adlandırılmaktadır. Enteral beslenmenin amacı başta kanser hastaları olmak üzere gıda alınımının yetersiz olduğu hastalarda gıda alınımının güvence altına alınması veya arttırılmasını sağlamaktır. Enteral beslenmeye kimyasal tedavi, kemik iliği nakli veya ışın tedavisi gibi beslenmenin en az 7–10 gün süreyle aksayacağı önceden belli olan hallerde başlanmalıdır. İyi bir enteral beslenme, hastaların tedavi yan etkileri ile başa çıkma güçlerini arttırmakta, sağ kalım sürelerini uzatmaktadır. Çalışmalara göre tedavinin sonlanmasından sonraki 2 hafta süresince de enteral beslenmenin devamı önerilmektedir. Bu amaçla ülkemizde de kullanılan çok sayıda enteral beslenme ürünü vardır ve bu ürünler geri ödeme kurumlarınca da ödenmektedir. Söz konusu destek tedavisi aslında kanser tedavisinin maliyetini arttırmamakta, tam tersine beslenme bozukluğuna bağlı yan etkileri engelleyerek hasta yatış sürelerini kısaltabilmekte, infeksiyon sıklığını azaltabilmekte dolayısıyla tedavi maliyetlerini düşürebilmektedir. Enteral beslenmeye ilgi duyan meslektaşlarıma 2006 yılında “Clinical Nutrition” dergisinde yayımlanan ESPEN 2006 rehberine göz atmalarını salık veririm. Bu rehber makale, medikal onkolojide beslenme önerilerinin yer aldığı referans bir bilimsel makaledir. Ülkemizde de beslenme konusunda kitapevlerinin raflarında çok sayıda kitap vardır. Bu kitapların önemli bir bölümünü özensiz çeviri kitapları veya pek uzman olmayan kişilerin kimi zaman sorumsuz ve bilimsel veriler göz ardı edilerek yazdıkları “şişirme” kitaplar oluşturmaktadır. Buna karşılık çok iyi kitaplar da vardır. Bunlardan ilki onkoloji alanında ülkemizin önemli hekimlerinden biri olan Prof. Dr. Haluk Onat ile Diyetisyen Çağatay Demir’in yazdığı “Sağlıkta ve Kanserde Doğru Beslenme”, bir diğeri ise Prof . Dr. Metin Özata’nın “Vitamin, Mineral ve Bitkisel Ürün Rehberi” isimli kitaplarıdır. Her iki kitabı da meraklılarına öneriyorum. NOT: 14 Haziran 2008 Cumartesi tarihinden itibaren devamlı stüdyo konuğu olduğum ve bilimsel danışmanlığını yaptığım, sunucu ve yapımcılığını Şulecan Dalbudak’ın üstlendiği, CNN Türk televizyonunda cumartesi günleri 18:10‘da “Kanser ve yaşam” isimli bir sağlık programı başladı. İlgi duyan okurlarıma hatırlatmak istiyorum. T CBT 1110/ 15 27 Haziran 2008 arih çalışmaları, toplumlar veya uygarlıklar gibi belli birimler üzerinde durmak zorundadır. Zaman ve mekân bakımından farklı toplumlarla ilgili özel çalışmaların bir bütün içerisinde birleştirilmesi, bunların ortak bazı etkenlere bağlanması ve böylelikle insanlığın günümüze kadar gelen tarihinin ana niteliği ve karakteristiğinin belirlenmesi de gereklidir. Bu anlayış çerçevesinde tarihe bir birlik içinde bakıldığında, toplumlar ve uygarlıklarla ilgili araştırmalara dayanan bu tarihin, ancak yazılı belgeleri bulunan beş bin yıllık bir maziye sahip olduğu görülür. Bu anlamda tarih Yakın Doğu’da başlar ve bu beş bin yıllık sürecin hiç değilse ilk yarısında Yakın Doğu ön planda bir yer tutar. Eski Yakın Doğu tarihinde Mezopotamya ve Mezopotamya uygarlığında da Sümerliler ön planda gelirler (Ephraim A. Speiser, The Ancient Near East and Modern Philosophies of History, Proceedings of the American Philosophical Society, cilt 95, sayı 6, Aralık 1951, s.583 588). Sümerlilerin yazıyı icadı ve yazının komşu kavimler arasında hemen yayılmasıyla, toplumlar arasındaki etkileşim çok artmış ve evrensel olarak tarihin başlaması olanaklı olmuştur. Sümerlilerin nüfusu Mezopotamya halkının küçük bir kısmını oluşturmasına rağmen, tarih sürecinde Helenistik çağa kadar doğrudan ve ondan sonra da dolaylı olarak etkileri olmuştur. Bu kadar uzun süreli etkilerinin olmasını neye borçluydular? Bunun din, dil ya da etnik özellikler olmaSümer yazıtlarından dığı açıktır. Speiser, bu uzun erişimli etkinin, Sümerlilerin insan, toplum ve evren görüşleriyle açıklanabileceği düşüncesinde. Sümerlilerde bu üç kavram birleşmişti. Bundan dolayı, hükümdar dahil bütün insanlar doğa karşısında eşitti. Herkes aynı akıbeti ve ümitleri paylaşmaktaydı. Geleceği ancak doğru davranış ve adalet etkileyebilirdi. Doğru davranış ise tanrısal kurallara uymak anlamına geliyordu. Bu kurallar kanunlarla belirlenmişti. Kanunlar hükümdarlara yol göstermekte, tek tek bireyleri ise korumaktaydı. Şu halde, onların dünyasında evreni ve toplumu bir arada tutan şey kanundu, nizamdı. Bu hukuk anlayışının temelinde bir toplum düzeni anlayışı, bir yaşam felsefesi, dünya görüşü ve buna dayalı bir demokrasi anlayışı yer almaktaydı. Speiser, bu hukuk anlayışının, etnik ve siyasî sınırları aştığı ve Asurlular, Elamlılar, Hurriler ve Hititliler gibi kavimler tarafından da benimsenmiş olduğu kanaatindedir. Sümerlilerin Milât’tan önce üç bin yıllarında başlayan uygarlığa olağanüstü ve uzun erişimli katkılarının temelinde bilimin de çok önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Dinamikliği, katalizöre benzeyen etkisi, dil, din ve ırk sınırlarını aşmaya elverişliliği ve insanlar arasında en doğal anlaşma ortamı olması özelliğiyle, bilimin uzun süreli uygarlık faktörü olma yeteneğine sahip olduğundan şüphe duyulamaz. Gerçekten de Sümerliler, insanın uygarlık kurma etkinliklerini bilgiyle, bilimle temellendirme gereğini hissetmişler, bu maksatla matematiğin cebir, geometri gibi başlıca dallarını kurmuşlar, çeşitli konularda listeler ve cetveller hazırlayarak problemlerini çözmeye çalışmışlardı. Bilim tarihi araştırmaları, onların matematik, astronomi ve tıp alanlarındaki başarılarını sergilemektedir. Bu bilim görüşlerinin, belki de hukuk görüşlerinden de daha kozmopolit olduğu ve gelişerek zamanımıza ulaşan uygarlık akımında çeşitli kavimler arasında daha devamlı, daha müşterek ve daha yapıcı bir rol oynamış olduğu söylenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear