26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bilim ve Ekonomi2 Dünya, Kuzey Amerikalılar gibi ancak 200 milyon insanı besleyebilir! Ekonomi uzmanları, yaratıcılık ve üretkenliklerimizin sınır tanımadığına, kaynaklar tükenecek olsa bilebunların yerini tutacak başka kaynaklar bulacağımıza inanıyor. Burası tükenirse aya gideriz, asteroitleri kazıp uzaydan güneş ışığını alarak mikrodalga aracılığıyla Dünya’ya aktarırız diyorlar. Oysa, kaynakların sınırsız olduğu düşüncesi asla gerçek olmayacak, aptalca bir düş. Gerçekte insanlar, biyosfere bağımlı varlıklar. anlamına gelen “oikos” sözcüğünden türetilmiş. Ekoloji yaşadığımız doğal çevreyle ilgilenirken, ekonomi bu çevrenin yönetimi ile ilgileniyor. Ekonomi uzmanları sizlere nasıl bir yanıt getiriyor? İnsanların yaratıcılık ve üretkenliklerinin sınır tanımadığına, kaynaklar tükenecek olsa bile bunların yerini tutacak başka kaynaklar bulacağımıza inanıyorlar. Yeryüzündeki kaynaklar tükenirse Ay’a gideriz, asteroitleri kazıp uzaydan güneş ışığını alarak mikrodalga aracılığıyla Dünya’ya aktarırız diyorlar. Uzay da olası bir kaynak değil mi? Uzaya gitme seçeneği sizlere teknolojinin her tür sorunun üstesinden geleceği gibi bir sanıya kapılmanıza olanak tanıyor. Bu yüzden hiçbir konuda kaygı duymanıza gerek kalmıyor. Oysa, bu çok yanlış bir düşünce. Kaynakların sınırsız olduğu düşüncesi asla gerçek olmayacak, aptalca bir düş. Gerçekte insanlar biyosfere bağımlı dirimsel varlıklar. Hangi aklı başında yaratık, kısıtlı olduğunu bile bile, yeryüzünün nimetlerini çarçur eder ve bunun da bedelini ödemez ki? Tarihte sürdürülebilir yaşam örneği sergileyen bir insan topluluğu var mı? Avcıtoplayıcı toplumlarda ancak bir yerden bir yere taşıyabileceğimiz kadarına sahip olduğumuzdan, insanların tüketim alışkanlıkları sonucu yeryüzünde bıraktıkları tahribat, bir başka deyişle, ekolojik ayak izi çok fazla değildi. Ancak teknoloji geliştikçe büyük kitleler halinde yaşamaya başladık ve insanlar çevrelerinin sunabileceğinden fazlasını kullanmaya başladılar. Bunun sonucunda, Jared Diamond’un “Çöküş” adlı yapıtında belirttiği gibi, uygarlıklar art arda çöktüler. Ancak geçmişte, koşullar daha da güçleştiğinde, insanlar bir yerden bir yere gidebiliyorlardı. Afrika’dan çıkıp dünyaya yayılmamız bu yüzdendir. Böylece dünya insanlarla dolup taştı. Şimdi bu gezegende sayıları en fazla olan ve benzersiz bir tükeniş krizine yol açan memeliler bizleriz. Geleceğimiz pamuk ipliğine bağlı. Peki, şimdi ne yapabiliriz? Yazının devamı 14. sayfada K endimizi işlerin her zamankinden de iyi olduğu önünde kandırmamıza yol açan nedir? Bedelini bizden sonraki kuşakların ödeyeceğini bile bile, neden gezegenimizin ve biyolojik yapımızın bizlere öngördüğü sınırlar içinde yaşamakta zorlanıyoruz? Aşağıda Kanadalı eylemci David Suzuki’nin yanıtları var. Yaşadığımız çevreden daha önemli herhangi bir şey var mı? Bu dünyada hiçbir şeyin hava, su, enerji ve biyolojik çeşitlilikten daha önemli olabileceğini düşünmüyorum. Bunlar biz insanları canlı tutan unsurlar. O halde, neden ekonomiyi her şeyin üzerinde tutuyor ve gelişmeyi nitelerken ekonomiyi esas alıyoruz? Öncelikli olarak çevrecilerin neler keşfettiklerini soracağımızı düşünmüş olabilirsiniz, çünkü onların tanımladıkları koşullar ve ilkeler çerçevesinde yaşamak zorundayız. Oysa, çevreciler ekonomiyi çevrenin üzerinde tutuyorlar. Zaten ekoloji ile ekonomi aynı kökten geliyor. “Eco” Yunanca “yuva” CBT 1131/ 5 21 Kasım 2008
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear