26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Karar vermede bilimsellik CBT’nin 1128. sayısında Doç. Dr. Kenan Ok rektörlük seçimlerinde bilimsel birikimin yaşama geçirilmesi konusunu işlemektedir. Kendisine yürekten katılıyor, başlattığı girişimi bir adım daha ileri götürerek, 2. maddede belirttiği ölçütleri daha da somutlaştırmak istiyorum. Elbette bu yazıda belirtilen program 15 Aralık 2008’de yapılacak olan İstanbul Üniversitesi seçimlerine yetişemeyecek. Ancak aşağıda önerdiğim bazı kriterler öğretim üyelerinin adaylara oy vermesinde ve YÖK ile Cumhurbaşkanı atamalarında söz konusu olabilir. Prof. Dr. Feyza Erkan, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi 1 Yöneticilik deneyimi: Herhangi bir işte, ister en alt kadroya isterse en üst kademeye eleman alınırken başlıca kriter, adayın daha önce bu görevde bulunup bulunmadığı ve başarılı olup olmadığıdır. Rektörlüğe aday olan kişilerin anabilim dalı, bölüm başkanlığı, dekanlık ve rektör yardımcılığı görevlerinde bulunup bulunmadıkları ve bu görevlerde hangi başarıları gösterdikleri ağırlıklı bir ölçüt olmalıdır. 2 Etik Davranış: Kime ait olduğunu unuttuğum güzel bir söz vardır. “Yöneticilerin davranışlarındaki kara lekeler ay tutulmasına benzer. Çünkü onları herkes görür”. Rektörün geçmişinde hiçbir kara nokta, hiçbir şaibe bulunmamalıdır. Yöneticilik yaptığı süreçte kaynakları kullanırken, atama yapılırken adalet ve eşitlik ilkelerini uygulamış olup olmadığı çok önemlidir. 3 Kişilik Özellikleri: Uluslararası büyük kuruluşlar yönetici seçiminde iş psikolojisinin birikiminden yararlanmakta, adayları üç gün süren, hatta gece uykusuz bırakan uzun bir dönemi de içeren testlerden geçirmektedirler. Bu testlerde adayların çok ters olaylarda verdiği tepkiler, öfkesini kontrol edip edemediği, yorgunlukla tepkilerinin değişip değişmediği incelenmektedir. Bizler belki bu testleri uygulayamayız. Ama adayların karakter özellikleri konusunda fikir edinebiliriz. Yöneticinin kararlarını ortak akılla alması, yönetimde yetkilerini paylaşacak özveriye, alçakgönüllüğe sahip olması gereklidir. Empati gücü, diğer insanlara duyduğu sevgi ve saygı , kısaca duygusal zekâ kavramıyla belirtilen özellikler çok önemli bir ölçüt olmalıdır. 4 Akademik Birikim: Adayların topluma ve insanlığa yararlı özgün araştırmalar yapmış olmaları, aldıkları ödüller, TÜBİTAK ve uluslararası kuruluşlardaki bilimsel görevleri çok önemli bir kriterdir. Bilimsel birikimleri, onların çalışkanlığı, yaratıcılığı, objektifliği ve üretkenliği konusunda fikir verir. 5 Sosyal, Kültürel Özellikler: Adayların sivil toplum örgütlerinde almış oldukları görevler, taşıdıkları sosyal sorumluluk, topluma yapmış oldukları katkılar çok önemlidir. Ayrıca şiir, müzik ve sanatsal etkinliklerdeki ilgileri ve başarıları da göz önünde tutulmalıdır. Son söz olarak; Rektör seçimlerinde öğretim üyelerinin bireysel arkadaşlık, hemşehrilik ilişkilerinden, beklentilerden, duygulardan ve “Aday mutlaka tıp fakültelerinden çıkacak” gibi önyargılardan kurtularak, tam bir bilimsel objektiflikle karar vermelerini diliyoruz. YÖK ve cumhurbaşkanının ise siyaset ilişkilerini göz ardı ederek yukarıdaki ölçütlere göre atama yapmalarını bekliyoruz. Yine üniversiteleri kim yönetecek sorusu Sayın Kenan Ok’un CBT sayı 1128’de sunduğu görüşler çerçevesinde bir kere daha üniversitelerin nasıl yönetileceği konusunu tartışalım. Aytekin Aydemir, [email protected], Mersin Üniv. E ğer demokrasiden söz ediyorsak, elbette o kurumu oluşturan kişiler yönetecek! Sözü edilen yazıda adı geçen bazı kişilerce ortaya konulan kimi öyle görüşler var ki, insan bu kişilerin durumu neresinden değerlendirdiklerini anlamakta zorlanıyor! Ama çoğundaki ortak görüş özetle “üniversiteleri siz değil biz yönetelim”e indirgenebilir. Üniversitelerin üniversite ile hiçbir bağı, bağlantısı olmayan kişilerce yönetilmesi gerektiğini söyleyenler bile var! Yoksa üniversiteyi oluşturan kişilerden etkilenirlermiş. Elbette etkilenecekler, üniversiteyi oluşturan kişilerin aldıkları ortak kararlar çerçevesinde davranıp hareket edecekler. Bizde yönetici dendiğinde insanlar yanlış anlıyor. Sanki yönetici birtakım kararlar alacak, sonrada bunların uygulanmasını sağlayacak. Yönetici bulunduğu (seçildiği) kurumda, o kurumu oluşturan kişilerin aldıkları ortak kararların yürütülmesini sağlayan kişidir. Yoksa kendi kafasına göre kararları çoğunluğa dayatan kişi değil! Üniversiteyi dışardan bir kişi ya da kişilerin yönetmesini istemekle, Türkiye’yi örneğin Amerika’nın atayacağı bir valinin yönetmesini istemek arasında bir fark var mı? Aslında istenen belki de, her alanda olduğu gibi yönetim alanında da tekelleşme sağlanması ve her kurumun bir merkezden yö netilmesi, kontrol edilebilmesi. Her kurumun verimli çalışabilmesi o kurumda bulunan kişilere bağlıdır. Kendisinin o kurumda hiçbir söz hakkı olmadığını düşünen bir kişi o kurumda ne kadar istekli çalışabilir. Verimliliği arttırabilmek için çalışanların yönetime katılması neredeyse özel işletmelerde bile tartışılırken, üniversite ve benzeri kurumlarda diktatörlük oluşturmaya yönelik istek, görüş ve öneriler kime, kimlere hizmet etmek için öne sürülmekte? Bir başka ilginçlik özel (vakıf) üni Her sistemde boyun eğecek bir şey var T CBT 1131 / 13 21 Kasım 2008 ahir Ceylan Bey, biz (Can ile) Aylak Bilgi köşenizde yayımlanan her yazınızı okuyup üstünde düşünüyoruz. Zevkle okuyoruz, merakla bir sonraki yazınızı bekliyoruz. Konulara farklı bakışlar getirmeniz bizi çekiyor. Diğer yandan daha önce epostalarıma verdiğiniz tepkilerden de eleştiriye, tartışmaya açık olduğunuzu anlıyorum. Bu tür tartışmaların bizi zenginleştireceğine de inandığımızdan bu epostayı yazmaya karar verdik. Klişe yazınız hakkında size sormak istediklerimizi aşağıda belirtiyorum: • Çok iyi başladığınız yazınızda takıldığımız nokta: Dikkat ve klişenin teorik olarak nasıl bağlandığını merak ediyoruz. Bunları bağlayan bilimsel bir literatür var mı? Dikkatli olup gene de klişelerle düşünen insanlar tanıyoruz. Burda anlayamadığımız noktalar var. Biraz daha bilgi verebilir misiniz, zamanınız varsa? • Bize göre Japonlar 2. Dünya Savaşı’nda boyun eğmediler, bu yüzden atom bombası atıldı üzerlerine. Japon kültüründe yer alan samuraylık ve kamikaze, bize onurlu yaşamayı ifade ediyor, boyun eğmeyi değil. Bildiğimiz kadarıyla şimdiye kadar hiç başkaları tarafından yönetilmediler. Diğer yandan kültürel değerlerin değişmesi hiç de kolay değildir, hele ki köklü Japon kültüründen bahsediyorsak. Bu konuda size katılmıyoruz. Yanlış anlamamız var mı? • Her sosyal sistemde boyun eğilecek bir şey olduğunu, sosyalizmin bürokratlarına, aristokrasinin aristokratlarına, imparatorluğun padişahlarına, krallıkların krallarına boyun eğmek yerine, kapitalizmin girişimcilerine boyun eğmenin daha az zararlı bir şey olduğunu düşünebiliriz. Çünkü herkes aristokrat, kral, padişah olamaz ama girişimci olabilir... Söylemek istediklerinizden uzaklaştık mı? Necla Aytuna versitelerinde görev alan kişilerin, bulundukları ve hemen hemen istedikleri her değişikliği gerçekleştirebilecekleri kendi üniversitelerinde verimliliği arttırmak yerine, hâlâ devlet üniversitelerinin yönetilmesinin nasıl olacağı gibi konularda Mütevelli Heyeti gibi öneriler getirebilmeleri. O dediklerinizi kendi özel üniversitelerinizde yapma şansınız, olanağınız var. Eğer bu önerileriniz üniversitede verimliliği arttıracaksa lütfen önce kendi üniversitelerinizde bunu sağlayın, olumlu yönde gelişmeleri gören devlet üniversiteleri de zaten benzer uygulamalara geçer. Kısacası başkalarını yönetme sevdasından vazgeçelim. Her zaman çoğunluğun ortak aklına güvenelim. Tek kişiye verilen yetkilerin, sonunda diktatörlük heveslerini ortaya çıkarabileceğini unutmayalım. Padişahlık döneminin bittiğini, Cumhuriyet döneminde yaşadığımızı unutmayalım. Ve yine bütün eksiklerine karşın hâlâ en iyi yönetimin demokrasi olduğunu da kabul edelim. Özetle, üniversiteler bağlamında bakarsak: Üniversitelerde her birimde kurullar vardır. Bu kurullar işlevsel duruma getirilmeli. Bunun için de yetkilerin ve sorumlulukların dağıtılması gerekir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear