Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TASARIM Kent kültürü Kentlişememiş insan ne demek? Her vesile ile kentlileşememekten söz ettiğimiz için bu olguyu doğru tanımlamak zorundayız. Bu yazıda okuyucuya kuşkusuz eleştiriye açık, bazı tanımlar ve yorumlar sunulmuştur. Doğan Kuban geliştiren gruplar gelmektedir. Çünkü çekirdek, tohum olmadan; üretim süreci ancak kopya, biraz taklit veya lisanslı ürünler ile yapılabilir ki; bu da sizi oyuncu yapmaktan uzaklaştıracaktır. CBT: Üniversitelerde tasarımcılık üzerine dersHakan Gürsu “Deniz leri nasıl buKuvvetleri Komutanlıluyorsunuz, ğı”ndan subayların sizce öğrencileri evrensel bizzat gelip bilgi albaşarılar için dıklarını ve tebrik etdonatacak ve tiklerini belirtti. Gürmotive edecek bir kurumsalsu, ODTÜ'de öğretim laşamadan söz elemanı, yardımcısı edebilir miSözüm Doğan ise yiz? yüksek lisans Tasarım eğitimi okullaöğrencisi... rın farklı açılımları sonucu farklı gelişmektedir. Teorik kalanların yanında, işi uygulamaya taşımayı başaranların olduğu da açıktır. Ekol değeri taşıyan, Mimar Sinan, ODTÜ ve o çabaya sahip İTÜ kurumlarını görmekteyiz. Problemlerin başında, teori ve pratiğin ahengli bir sentezi sürdürmesi gereken eğitim kadrolarının bu yenilenme işleminde, çağa ayak uyduramaması ve üniversitelerdeki olumsuz gelişmelerden fazlası ile nasibi almasıdır. Güncel teknolojilerin, üretim tekniklerinin ulaşılabilirliğinin giderek okullardan uzaklaşıyor olması; sistemleri olumsuz yönde etkilemektedir. Kaliteli eğitim kadrolarındaki artış yerine tükeniş, okulları güçsüz kılan diğer etkilerdir. Öte yandan mesleğin yükselen trendi, mesleği giderek cazip ve istenir kılmakta, bölüm puanlarındaki kayda değer ar tış, gelecek için bizlere ümit vermektedir. CBT: tasarımcılara, öğrencilere neler söylemek istersiniz? Tasarım öğrencilerine söylemeyi arzu ettiğim; her zaman işin olmaması için çok neden bulunabilir, bunun için yaratıcı bir zekâya bile ihtiyacımız yok, hele yaşadığımız ülke de! Ama tasarımcı olacaklar için, bütün bu imkânsızlıklar içinde çözüm yolu bulmanın yolunu aramalarını ve keyfini yakalamalarını tavsiye ediyorum. İmkânsızı başarmanın keyfine ulaşma hedeflerinde onlara başarılar diliyorum. Gelecek için ülke onlardan çok şey bekliyor. CBT: Tasarım ve yaratıcılık: Bu konuda düşünceleriniz? Kanımca iki çeşit tasarım yaklaşımından bahsedebiliriz, işin sanatsal ve görsel tarafında duranlar "görsel tasarım", işin inovasyon ve yenilik tarafında duranlar "yaratıcılık".. Belki de doğrusu; bunları ürününe göre dengeleyebilme becerisidir... Günümüzde "kabuk tasarlamak" ile mesleki sorumluğunu icra ettiğini dtüşünerek bununla yetinenler giderek style bir boyutta modacı çizgisine kayıyor; İnovasyon alanında ihtisas yapanların da mühendislik çizgisinde katılaşmaları endişesi, kanımca gelecek için bizleri düşündürmeli. Eğitim veren kurumlar, bu ince dengeleri belirleyecek çizgide programları güncelleyerek, "tasarımcı" yetiştirme becerilerini geliştirmeliler. CBT: Son olarak bir kaç söz daha? Tasarım geleceğin mesleklerinden olması kadar ve bu ülkenin “tüketici” konumdan üretici konuma geçişindeki gizli ve etkin araçlardan birisidir. Üretmek, kaliteli ve geçerli, özgün ürünler ile dünya pazarlarında var olmak ve bunu istikrarlı bir süreçte geçerli kılmak için tasarım gücümüzü markalaştırmak bir politik hedef olmalıdır. Bu bir devlet politikası olarak eylem planlarında yerini almalı, gözle görülür sonuçları için de sabır gösterilmelidir. Soruları yönelten: Orhan Bursalı K entlileşememe, insanın iyiliği, kötülüğü, vatanını sevip sevmemesi, namusu, namussuzluğu ile ilgili bir özellik değildir. Kentlileşememiş insan kent uygarlığını yarattığı varsayılan davranışları henüz beceremeyenlerin temsilcisidir. Bu olumsuz niteliklerinin bilincinde de değildir. Kentli gibi davranamama kırsal alandan yeni kopanda doğaldır. Ne var ki bu özelliğe kente daha erken gelmiş, okumuş, ve hatta profesör olmuş insanlarda bile rastlanabilir. Bu tanım insanları sınıflandırmayı değil, kent yaşamını çığırından çıkaran ortak bazı davranışları, başka bir deyişle, toplumu çağdaş uygarlık düzeyinden uzaklaştıran davranışları anlatmayı amaçlamaktadır. “Çağdaş Uygarlık” deyimine burun kıvıran, yani çağdaş ve uygar olmayan çok insan yaşıyor bu kentte. Kanımca bu sorunu uygar bir kente karşı bilinçli, bilinçsiz bir tür suç işlemek bağlamında da değerlendirebiliriz. Çünkü yaşam kalitesini düşüren, kenti çirkinleştiren, kenti güvenliksiz kılan bu davranışlar bir ilkellik yığını yaratıyor, bir uygarlık engeli oluşturuyor. ÇİRKİNLİĞİN PAYDASI Kentlileşememe bu düzensizliği, insana saygısızlığı, çirkinliği, kirliliği ifade eden ortak bir başlık. Bu davranışların büyük bölümü Türkiye kentlerinde halkın ortak tutumudur ve bu ortak tutum belediyelerin davranışlarına da yansır, hatta onları yönlendirir. Kentli olmakta zorlanan insan en başta hemşehrilerine karşı saygılı değildir. Otobüse, vapura, tramvaya, metroya binerken hâlâ sıraya girememek bunun en açık saygısızlık görüntüsüdür. Burada paylaşma, hak verme, alçak gönüllülük, sevecenlik, fedakârlık, feragat gibi pek çok insani, uygar davranış itişip kakışmaya dönüşür. Bu iyi huylu, sağduyulu insanları da bir tür savunma davranışına zorlar. Yer kapma güdüsü, kişisel saldırıya, ve bir direnç varsa, itişmeye dönüşebilir. Bunlara paralel bir sözle saldırı da yaygındır. Kabadayılık bizim erkek ege Hakan Gürsu BİLİM TARİHİ Matematikçi Mehmet Nadir Bey 1992 yılında Bir Bilim ve Eğitim Öncüsü Mehmet Nadir Bey (TÜBİTAK) kitabını yayınlamış olan Prof. Dr. Erdal İnönü'nün anısına.. Hazırlayan: Osman Bahadır 15 Aralık 1927 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “Merhum Nadir Bey Dün İhtifalle (törenle) Kaldırıldı” başlığı altında yayınlanan yazıda,“Bu kıymetli müderrisin vefatıyla bütün ilim dünyası çok muktedir bir riyaziyeci (matematikçi) kaybetmiştir” alt başlığından sonra şunlar söylenmektedir: Darülfünun Fen Fakültesi nazariyei adad (sayılar teorisi) müderrisi Nadir beyin cenazesi dün Fen Fakültesi binasından ihtiramatı layıka (layık olduğu saygı) ile kaldırılarak, Fatih Camii'nde namazı kılındıktan sonra Edirnekapı Mezarlığı'na defnedilmiştir. Cenazeyi Darülfünun şubeleri talebesi ve müderrisler Edirnekapı'ya kadar takip etmişlerdir. Nadir bey medfenine (mezarına) terk edildikten sonra müderris Mustafa Salim bey müderrisler namına, talebeden Vedat bey Riyaziyat Şubesi namına, Fen Fakültesi Talebe Cemiyeti reisi Cemal bey umum talebe namına birer nutuk irad ederek merhumun hayatından, memleket irfanına yaptığı hizmetlerden ve faziletlerinden bahsetmişlerdir. Kabrin üzerine Darülfünun Fen Fakültesi Müdavimleri Cemiyeti namına bir çelenk koyulmuştur. Nadir bey senelerin nadir yetiştirdiği bir zekâya mâlikti. Salih Zeki merhumun CBT1087/14 18 Ocak 2008