Catalog

bHalen Ülkemiz Üniversitelerinde görevli Bilimciler İsim Yayın Sayısı 175 138 99 213 12421? 86 83 18133? 219 231 197 110 117? 67 292 49 47(?) 222 223 6390? 218 114 164 71 74 137? 110 124 80 87 1275 ? 204 79 62 37 110 77 240 93 181 (?) 71 118 115 40 15127? 69 58 230? 60 76 195(?) 111 62 57 31 61 35 70 69 26615? 98 65 80 40 39 99 53 47 56 125 35 72 80 48 58 55 33 123 31 61 53 134 25 (?) 106 42 63 283 56 22 13 7 Toplam Başkasının yayınında atıf 4150 3338 3492 3920 2288 3902 4147 2973 2395 2234 2233 1670 1821 1260 2369 1009 1766 1916 1720 1509 1842 1363 1481 1316 1573 1507 1194 1332 2036 1220 1444 1559 1050 1257 904 1218 999 1970 674 1182 747 973 1005 709 1097 693 768 899 777 800 937 700 571 597 661 528 652 578 561 898 815 806 640 470 458 618 490 554 653 738 512 608? 612 762 468 496 355 589 703 362 460 572 644 487 334 307 691 212 121 223 34 2755 873 2369 2217 1341 2787 3241 1890 815 1159 984 784 1096 734 736 564 999 1380 336 980 806 544 475 938 551 1041 663 1012 540 980 1080 578 446 475 628 578 869 992 565 486 514 300 491 387 557 425 262 308 547 507 408 447 334 431 457 312 384 396 364 567 607 568 353 264 315 127 370 334 475 590 363 196 267 488 271 205 220 222 582 236 359 208 551 257 126 129 177 175 70 189 33 h faktör 36 36 31 30 28 28 28 27 26 25 24 24 24 23 22 22 21 21 21 21 21 21 21 20 20 19 19 19 19 19 18 18 18 18 18 18 17 17 17 17 17 17 17 16 16 16 16 16 16 16 15 15 15 15 15 14 14 14 14 14 14 14 14 14 14 14 13 13 13 13 13 13 13 13 13 13 12 12 12 11 11 11 11 10 10 9 9 8 7 5 4 * TR adresli 119 127 14 168 110 66 39 12833 219 224 171 105 105 67 271 49 41 217 208 22 218 114 164 48 72 12112? 81 103 74 85 62? 198 79 68 13 110 40 211 78? 176 70 118 105 40 14527? 66 58 226 48 73 148 92 62 56 28 37 33 70 50 256 60 56 80 40 38 95 30 53 38 125 20 72 77 39 58 55 33 123 31 49 38 124 22 89 42 63 283 53 22 6 7 * TR başka 105+29 4+12 99+6 100+47 34+36 21+26 41+34 38+27 4 11+25 39+19 8+5 50+13 0 29+71 0 10+14 30+35 15+16 88 3+8 2 0 37 11+19 16+8 24+47 25+18 26+34 5 89+2 20+17 ? 2 30+2 0 32+11 67+61 47+4 9+28 7 ? 11+18 2 79+62 4 0 5+12 12 15+4 51+15 40+13 2 6+7 13 18+30 7+22 0 6+12 19+64 15+16 6+10 9 0 3 18 16+35 10 10+22 5 19+6 4 11+5 9 0 2 0 25 0 5+10 16+5 12+9 5+6 14+38 0 0 10+22 7 9+4 0? ? AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan www.crsm.net *TR Türkiye adresli, TR dışı: Diğer ülke adresli, ilk rakam yaşanılan ülke, 2.rakam ise diğer ülkeler adresli yayın sayıları. Ancak bir yayında değişik ülkelerden yazarlar olsa bile o kişinin yayını kendi adresinde yer aldığı gibi, diğer yabancı yazarların ülkeleri adresli de yayını görünür. Yurt dışında yaşayan ve çalışan kimse ile bir Türk yine yurt dışında ortak yayın yapsa o kişinin yayını da TR adresli sayılır. TR sıfır olan yurt dışındaki Türklerin yanında başka hiç Türk çalışmamış demektir. CBT 1041/9 2 Mart 2007 S. Çıracı Ö. Bekaroğlu A N Berkel B. Erman İ. Çakmak AMC.Şengör M. Öztürk B. Çetinkaya A. Denizli E. Pişkin M. Balcı O. Okay E. Özbay Z.Aksu Yusuf Yağcı T. Kutsal İ.Aral Okay A. Gürgey Ö. Pekcan E.Atalar O. Güven L. Elçi M. Soylak A Atalar V. Ahsen BM Baysal S. Özkar Ş. Süzer H M Özaktaş M. Doğan İ. Yılgör L. Toppare A. Tuncel A. Gül İ.Gürsel MY.Arıca NK. Aras A. Ulubelen F Kargı D. Orhon AE. Karakaya Y. Gök AS. Demir Y. Yılmaz İ. Çalış B. Salih D. Saraydın L. Türker UE. Akkaya V. Hasırcı Z Şen T. Dereli S. Akman Ş. Güçer M. Bayındır H. Mandal N. Görür R. Apak E Bermek KHC Başer N K Pak Y Nutku T. Doğu AR. Türker S. Burgaz M. Keskin E. Alper E. Arınç A. Erzan D. Ülkü Ö. Dağ Z. Kılıç B. Hazer F. Kadırgan R. Say M. Alkan İ.Narin O. Atakol E. Erdik HN Erten OY. Ataman H. Demiray R. Güven E.Yurtsever M. Yaman M. Tuzen O. Büyükgüngör M. Bayazıt H. Hafızoğlu S Geldiay T Baytop Maddenin olduğu yerde, maddenin bozumundan oluşan enerji de vardır. Akıl da nöron dizgelerinden oluşmuş maddenin bir fonksiyonudur. Ruhun maddesi olduğuna göre enerjisi, enerjisi olduğuna göre de ekonomisi olmalıdır; Freud buna psikoekonomi der. Ruhun Ekonomisi Ruhun bir ekonomisi olduğunu şuradan anlarız ki, bazı insanlar akşama kadar oturur ve yorgun düşerler, başka bazıları da vardır ki, gün boyu çalışırlar, ama hâlâ enerjileri vardır. Çalışmadan yorulan acaba enerjisini nerede tüketir? Bana göre enerjiyi sömüren yer ruhun çatışma alanlarıdır. Diyelim babasına öfkelenen bir oğul, ona karşı açıktan boşaltamadığı öfkesini, sanki babası karşısındaymış gibi kendi kendine konuşarak boşaltmaya çalışır, tam bu sırada sevgilisi küçük bir şey istediğinde anında patlar, çünkü ruhu yeni bir yüke daha dayanamayacaktır; bu yorgun bir ruhtur. Ama ruhun yorulması bir seferle kalmaz, Marshall’ın "Doyurulan her ihtiyaç yeni ihtiyaçlar doğurur" diyen kuramındaki gibi, ruhun çözülen her çatışması daha derin ve incelikli yeni çatışma alanları doğurur. Şimdi konuyu biraz daha karıştıralım: Aynı oğul, baba erken öldüğünden tek ebeveynle büyümüş olsun. Bu durumda anneyle arasında karmaşık bağlar örülecek, zamanla çocuk kendini annenin oğlu değil, "kocası" gibi görecektir. Fakat bu durum toplumda ve kişinin kendi benliğinde kabul görmeyeceğinden, dürtü enerji harcanarak bastırılacaktır. Bu durumda oğlun anneye karşı davranışı onu iten sert bir kocaya benzerken, söylemi de, suçluluk duygularını aklamak için namusla dolu olacaktır. Psikiyatrların çözülmemiş ödipus kompleksi diye tanımladıkları bu çatışma hali tahmin edileceği gibi ruhu yorar. Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşunda, "Kenar Mahalleler, cerahatli adaleler gibi birbirine geçmiş" demişti. Onun gibi insan ruhu da yaşadıkça, toplum ve hormon baskısıyla muazzam bir çapraşıklık içinde örülür. Şimdi daha da ileri gidip oğlanın anneye karşı çözülmemiş duygularından ötürü ona benzer bir kadınla evlendiğini düşünelim; bu durumda eşiyle uyumlu bir cinsel beraberliğin önü kapanacak, delikanlı her yatağa girdiğinde annesiyle beraber olma yanılsaması içinde kolayca cinsel güçsüzlük geliştirecektir. Bizans zamanı At Meydanı’na (Hippodromos) dikilen Bronz Eller heykelinin altından geçen hiçbir tutsağın suçu affedilmezdi. Anasıyla zina yapmış birinin heykelden geçmesi de muhtemelen mecburiydi. İnsanlık kendi suçluluk duygularından kendini cezalandırarak değil, aynı suçu başkasına yükleyip onu cezalandırarak kurtulur! Ruh açısından ekonomik olan şey zaten duyguyu kendi duyup, yükü başka ruha taşıtmaktır! Her insanın toplumsal kaygılar nedeniyle bastırmak zorunda olduğu sayısız dürtüsü vardır. Kimimiz beğendiğimiz malı parasız alıp gitmek, kimimiz arkadaşımızın eşiyle beraber olmak, kimimiz heteroseksüellikten homoseksüelliğe geçmek isteriz, ama bunları bastırırız; diyelim homoseksüellik konusu açıldığında aşırı ahlakçı kesilip, içimizden gelen dürtülere can havliyle direniriz. İlginç olarak erkeklerin kadınlarla cinsel birleşmelerinin hemen ardından homoseksüaliteyle ilgili daha kolay konuşabilir hale gelmeleridir. Kadına karşı erkekliğini ispat ettikten sonra erkeğin ağzı muhtemelen gevşemektedir! Bazen de bir alanı bastırmak peşinde yaşadığımız sıkıntılardan kurtulmak için alkole dadanır, homoseksüel olmayayım derken mesela alkolik olup çıkarız ya da işi tümden çalışmaya ya da fesatlığa vurur, hayatı unuturuz. Padişah I. Mahmud’un fesat bir harem ağası vardı. Hacı Beşir Ağa’nın çok kişinin azlinden boğulmasına kadar her işte parmağı vardı sarayda; kadınlarla yaşayan hadım bir adamın, kompleksleri nedeniyle yapabileceklerinin bir sonu olmayacaktır elbette. Bazen biz, bir şey olmak için niyetlendiğimizde değil, bir şey olmamak için direndiğimizde başka bir şey oluruz. Etrafımızdaki "çok şey" böyle bir şeydir! Erkeklere kırkından sonra bir şeyler olmaya başlar, adamın huyu değişti, kızı yaşındakilerin peşine düştü derler. Öyledir, çünkü yaşla hem dürtüyü bastıracak enerji, hem de bastırma ihtiyacı azalır. Onun için dürtülerin bastırılamadığı yaşlılık dönemiyle, bastırılmaya gerek olmayan çocukluk dönemi birbirine benzer. Besteci Rossini’yi, babası hapiste olduğu için annesi büyütmüştü, bu üstün yetenek bir ara erkekliğindeki ümitsizlikten bahsetmiş ve koşulsuz başarıya odaklanmıştı: O hırsla ısmarlanan operayı, başka bir operanın librettosunu aşırarak on sekiz günde tamamlamış, Cezayir’de Bir İtalyan Kızı’nın başarısıyla hırsızlığı affedilmişti.