05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu zün tamamını kremlemeyi tercih ederler. Avustralya’daki Southern Queensland Üniversitesi’nden bilim adamları güneş ışığının yüzün hangi kısımlarını daha fazla etkilediğini ortaya çıkarmak için, bir kafa mankeninin yüzünü sensörlerle kaplayıp güneş ışığına çıkardılar. Günün değişik saatlerinde yaptıkları bu işlemin sonunda morötesi ışığın yüzdeki etki haritasını çıkardılar. Ortaya her annenin bildiği sonuç çıktı: Güneşten en fazla etkilenen kısımlar burun ve elmacık kemikleriydi. TanolTurkoğlu@Gmail.com İşin özünde, bu olguları şahsen idrak etmiş lider kadronun var olup olmadığı yer almaktadır. İnter.. Ne Vizyonu Yaa? Clinton döneminin başkan yardımcısı Al Gore 90’lı yıllarda "internetin babası" ilan edilince işin erbabı tarafından nazikçe eleştirilmişti. Oysa internetin evlere girmesini sağlayan sürecin mimari olarak belki de internetin mucidi olmasa da belli bir payeyi hak ediyordu. Geçen günlerde ülkemizde de vizyona giren Uygunsuz Gerçek filmini görünce, Al Gore’u ne kadar yanlış tanımış olduğumuzu ve medyanın imaj konusundaki hem cehaletini hem de dilediği şekilde yönlendirme yapma yeteneğini bir kez daha idrak ettim. Öteden beri bir şekilde çevreyi koruma olgusunun içinde yer almış olan Al Gore, bu konuda çıktığı maratonun belgeseli niteliğindeki bu filmde bir yandan işin özünü gözler önüne sererken diğer yanda da ilginç bir ipucu veriyor: Kişisel olarak teknolojiyle ne kadar iç içe oluşunu. Al Gore’un podyumda sunum yaptığı sahneler dışında görüldüğü hemen her sahnede bilgisayar başında bir şeylerle meşgul oluyor. Uçakta, evde, ofiste. Internette, epostada, grafik incelemede. Yeni olguların, yeni kavramların kitlelere yayılabilmesi için belki de bu basit öğe en temel unusuru oluşturuyor: Kitlelere liderlik yapan bireylerin o olguları, o kavramları şahsen idrak etmiş, özümsemiş olabilmeleri; ondan istifade eder hale gelmiş olmaları. Onları gündelik yaşamlarına entegre edebilmişlik becerileri. Internet gözümüzün önünde ve ondan on yılı aşkın bir süredir bir türlü verimli olarak istifade edemiyoruz. Hadi verim almayı bir kenara bırakalım, son dönemde internet tam tersine olumsuz kavramların yanında işbirlikçi olarak anılmaya başladı. Bu ciddi yanlıştan bir an evvel dönmemiz gerekiyor. Internet bugün bireylerin, milletlerin global dünyadaki tek kurtuluş yoludur. Ve süresi de sınırlıdır. Bir ya da iki kuşak sonra (yirmiyirmi beş yıl içinde) büyük bir olasılıkla fosil tabanlı enerji kaynaklarının alternatifi olan enerji türleri onun yerini alacaktır. Ancak bu gelecek çeyrek yüzyıl, özellikle bizim gibi bir çıkış arayan, araması gereken ülkeler için çok kritik. Nasıl ki bugün üstünde oturduğu petrolden istifade edemeyen ülkeler varsa yarın da üstünde oturduğu yeni enerji formlarına hammadde teşkil edecek doğal kaynaklardan istifade edemeyen ülkeler olacak. Bugünün aracı internetten işte bu nedenle azami ölçüde istifade etmeli ve bir sonraki dalgayı yakalayabilmeliyiz. Internetten azami ölçüde istifade etmenin yolu iş taktik ve teknik düzeye indiğinde elbette ki bir köşe yazısına sığmayacak hacimde açıklamayı, bilgiyi gerektirir. Ancak stratejik düzeyde bu işin özünde bu olguları şahsen idrak etmiş liderlerin var olup olmadığı yer almaktadır. Bu tümce pek çok özelliği aynı anda barındırması açısından önemlidir. Şöyle ki; olması beklenen vizyon, ülkenin lider kadrosunda yer almalıdır. Bu vizyon lider kadro tarafından alt kadroya delege edilecek bir olgu değildir; tam tersine lider kadroyu oluşturan kişi ya da kişilerde şahsen bu vizyon olmalıdır. Buna ek olarak bu bu vizyonun bu lider kadro tarafından iyi idrak edilmiş olması gerekmektedir. Ülkemizin lider kadrosunda, bu vizyon, şahsen, idrak edilmiş midir? Bu soruya ancak sonuçlara bakarak cevap verebiliriz. Internet olgusunun bugün ülkemiz kamuoyunun zihninde oluşturduğu imaja bakarak şunu söyleyebiliriz ki, ya böyle bir vizyon yok ya da tam tersine interneti, dijital çağı "tehlikeli madde" türü bir olgu olarak idrak eden ve buna göre hareket eden bir vizyon ve lider kadro var. Bu sorunu aşmanın iki kademeli yolu var. Birincisi birey olarak herkesin kendi gündelik yaşamına dijital kültürü, interneti entegre edebilmesi. Basit bir analoji ile bu gerçekleştirilebilir: Cep telefonu. Onun yaşamımıza nasıl girdiğini inceleyelim; ondan nasıl istifade ediyoruz buna bakalım yeter. İkincisi de bu konuya idrak etmiş doğru bir vizyonu olan lider kadroyu başa getirmektir! KREDİ KARTLARINI YANINDA TAŞIMAKTAN SIKILANLARA... Çok sayıda kredi kartını yanında taşımaktan hoşlanmayanlar için iPoda’a benzer iCache geliştirildi. iCache ile tek bir yardımcı kartın tüm kredi kartlarını taklit etmesi sağlanıyor. Sık sık kullandığınız kredi kartlarını güvenli bir web sitesine kaydettikten sonra, yardımcı kartı iCache’ye yerleştiriyorsunuz ve ekrandaki menüden hangi kartı taklit etmek istediğinizi seçiyorsunuz. 10 dakika içinde yardımcı kart normal kartın yapacağı işleri yapacak yetkiye sahip oluyor. Bütün veriler şifreli ve cihaz da parmak izi tarayıcısı ile açıldığı için çalınma durumunda kartlarınızı başkalarının kullanması engelleniyor. GLÜTENDEN YAPILAN DOKUMA İPLİĞİ Giysilerde kullanılacak iplikler, ilk kez glüten denilen buğday proteininden üretildi. Glüten lifleri ipek ve yün kadar sağlam ve yumuşak olmasına karşın, yün ve ipekten 30 misli daha ucuza mal oluyor. Lincoln’deki Nebraska Üniversitesi’nden Narenda Reddy ve Yiqi Yang tarafından geliştirilen iplikler, biyolojik olarak doğaya karışabildikleri için ameliyat iplikleri gibi biyomedikal alanlarda da kullanılabilirler. ŞİMDİ VISTA ZAMANI! Beş yıl aradan, 6 milyar dolarlık bir yatırımdan ve aylar süren gecikmeden sonra Microsoft en sonunda Vista işletim sistemini 30 Kasım’da piyasaya çıkardı. Vista ses ve video dosyalarının kullanımı ve dijital görüntü arama/düzenleme işlemi için daha becerikli yazılımlar içeriyor. Vista’nın ev ve ofis versiyonları bulunuyor. Bunun yanı sıra Vista Ultimate denilen bir üçüncü versiyonu, insanların bilgisayarlarında "wallpaper" olarak hareketsiz resimler yerine video görüntüleri kullanabilmesine olanak sağlıyor. TÜM ALGORİTMALARI KIRAN SİSTEM Kriptograflar bir sonraki altın standart güvenlik algoritmasını bulmanın telaşında. 2004 ve 2005’te Çinli matematikçi Xiaoyun Wang çevirimiçi bankacılık ve dijital imzalarda, kritik önem taşıyan algoritmada ciddi kusurlar olduğunu ortaya çıkararak kriptografları şaşırttı. Secure Hash Algorithm, SHA1, herhangi bir uzunluktaki dosyayı, "hash" denilen parça dizisine dönüştürüyor. Eskiden aynı "hash"ı üreten iki dosyayı bulmanın olanaksız olduğu düşünülüyordu. Ancak Wang bunun doğru olmadığını göstererek, örneğin hashkorumalı hesapların da kırılabileceğini ileri sürdü. Bunun üzerine geçen haftalarda ABD Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü, SHA1’e alternatif oluşturacak başka bir algoritma için yarışma açtığını duyurdu. Hazırlayan: Reyhan Oksay CBT 1041/19 2 Mart 2007
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear