29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ENERJİ GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Güneşten elektrik 2025’de 2 milyar insana ulaşabilir Uluslararası Çevre Örgütü Greenpeace ve Avrupa Fotovoltaik Sanayisi Derneği’nin ortak hazırladıkları "SolarGeneration" piyasa raporuna göre, 2025’e kadar her yıl 113 milyarlık küresel bir yatırım yapıldığı takdirde güneş, 2 milyardan fazla insana elektrik ve 2 milyondan fazla kişiye de iş imkânı yaratacak. aporda ayrıca bu yolla 350 milyon ton karbodiyoksit salımının (140 orta ölçekli kömür termik santraline eş) önleneceğini ve 2040’da güneş elektriğinin küresel talebin %16’sını karşılayacağını belirtiyor. Greenpeace’den Yenilenebilir Enerjiler uzmanı Sven Teske şöyle dedi: "Güneş enerjisi oldukça rekabetçi bir enerji piyasasına liderlik edebilmenin eşiğinde, ancak şimdi enerji endüstrisi, maliyetleri aşağı çekmek için kitlesel üretime daha çok yatırım yapmalı. Güneş elektriğinin küçük bir pazardan çıkıp ait olduğu temel enerji üretimine geçebilmesi için önümüzdeki iki yıl kritik bir öneme sahip. Güneş enerjisinin başarılı biçimde yaygınlaşmasını hükümetlerin de taahhüt etmesi gerekiyor. Güneş enerjisinin yatırımcısı hazır, hükümetler nerede?’ 2005 yılında tüm dünyadaki güneş fotovoltaik (güneş pili) sistemlerinin kurulu gücü 5000 MW’ı geçti (yaklaşık 10 orta büyüklükteki kömür termik santrali kadar). Son yıllarda fotovoltaik hücrelerin ve modüllerin küresel nakliyesi her yıl % 40’dan fazla artış gösteriyor. Aynı büyümeyi yaşayan güneş elektriği sektöründe sadece Avrupa’daki fotovoltaik endüstrisinin 2005 yılı cirosu 5 milyar doları geçti. Küresel ölçekte bu ciro yaklaşık olarak 10 milyar dolar. [email protected] Bilgimiz ile incelmeyi, güzelleşmeyi ne zaman öğreneceğiz? Bir Düğündür Eğitim Ağustos ayının sıcak geçtiği bir yıldı. Eşim öğretmen olduğu için, İstanbul’daki birkaç günümüzü öğretmen evinin sağlayacağını düşündüğümüz olanaklarıyla geçirmeye karar vermiştik. Öğretmen evleri kısıtlı gelirleriyle geçimlerini sağlamaya çalışan öğretmenlerimize sunulmuş bir armağandı. Alçakgönüllü hizmet düzenleri içinde, öğretmenlerin toplandığı, konakladığı, kültürel etkinliklerini gerçekleştirdiği mekânlardı. Öyle olduklarını düşünüyordum. İstanbul’un göbeğinde tarihî bir yapı içinde, denize manzarası olan odalarıyla sevimli öğretmen evine adım attığımızda, gece yolculuğunun yorgunluğunun ağırlığı içindeydik. Kısa süreli dinlenmenin ardından akşam odamıza döndüğümüzde, üç koldan bir gürültü terörüyle karşılaştık. Bahçede, birinci katta ve en üst katta üç ayrı "düğün" vardı: Öğretmen evi binası, üç ayrı katındaki düğünlerden gelen nâmelerle çoktan göbek atmaya başlamıştı. Ne diyebilirdik ki: Evlenen öğretmenlerimize mutluluklar diliyorduk (Eğer evlenenler öğretmen iseler). Öğretmen evlerinin böyle önemli toplumsal etkinliklere katkısının önemli olduğunu düşünüyorduk. Sorun şuradaydı: Yorgunduk, uyuyacaktık ama törenlerin gece onbir buçuğa dek süreceği söyleniyordu. Keşke ses yalıtımları yapılmış ya da düğünlerinde çaldıkları müzik dinlenebilir türden olsaydı. "Salla salla gül memeler oynasın" nedense üç ayrı yerden gürültü saldırılarında ortak sözlerdi. Sallanan neydi? Gül memeler mi, insanımız mı, hele hele onları eğitmekle yükümlü olan öğretmenlerimizin kültürleri mi? Öğretmen evlerinde bu düğünleri yapanlar kimlerdi? Öğretmen ya da öğretmen yakınları mı? Yoksa herhangi bir gece kulubündeki pahalıya çıkacak eğlenceyi ucuza getirmeye çalışan cebi dolu, paparazzi kültürüyle yıkanmış açıkgöz çıkarcılar mı? Buradaki eğlence müziğinin niteliği hiç mi önemli değildi? İnsanı eğlenme yolu, eğlence anlayışı ele vermez mi? Bu niteliksiz müzikle, "gül memeleri" oynatan bir müzik öğretmeni düşünün! Bir Türkçe, edebiyat öğretmeni? Bu eğlence müzikleri, bu düğün anlayışı, bu kültürümüzün kaynağından kopmuş, evrensel ses âhenginden yoksun, beyin uyuşturucu, sığ, ruhun olanaklarını kör eden özellikleriyle öğretmenlerin evinde ne arıyordu? Öğretmenlere müziğin nasıl olması gerektiğini mi öğretiyordu? Öğrencisi ile bir matematik problemi üzerinde çalışan matematik öğretmeninin kafasının ardında olan müzik bu muydu? "Örtük bilgi" diye bir bilgi vardır, insanların hücrelerine sinmiş, çoğu kez farkına varamadıkları bilgiler: Görünen bilgilerini nasıl yaşadıklarını gösterebilir çoğu kez bu örtük bilgiler. Öğretmenin kültür düzeyi, yaşam niteliği, insan anlayışı bu örtük bilgisinde saklıdır: Sınıfta tahtanın önünde duruşunda, ses tonunda, bakışlarında, öğrencilere seslenişinde, yaptığı espirilerde, uzmanı olduğu bilgiyi kullanışında kendini belli eder: Öğretmen evinde beni can evimden vuran müzikle eğleniyorlarsa, öğretmenlerimizin derslerinde sığ bakışlı, ezberci, basmakalıp düşünen, ufkunu geliştiremeyen, düzenin kör uyumcusu hâline gelmiş insanların olmasında şaşılacak bir durum yoktur! "Ezberden kurtaracağız" ezberî "eğitimi yeniliyoruz" eskitmeleri doğaldır! Ezberden kurtaracak insanların kafaları, böyle bir yaşam biçimiyle, bu eğlence anlayışıyla doluysa gençlerimizi bir diğer "gizli ezber"e, "gül memelerin" sallandığı ama basmakalıp yaşam anlayışının sallanmadığı ezbere sürükler gençleri. "Gizli ezber" henüz yeterince fark edemediğimiz bir önemli tehlikedir! "Gül memeler oynamalı"! Sallayalım, sallayalım ki, sorgulayıcı kafamız, başkalarını gece yarılarına kadar, zevksiz müziğimizin sonuna kadar açılmış gürültüsüyle rahatszı etmeli! Elbette öğretmenlerimizin çoğunluğu bu zevksizliğe karşıdır. Elbette onlara saygımız vardır. Ama biz eşimle öğretmen evindeki düğün çılgınlığının geçmesi için gece yarısına kadar bir kahvede bekledik. Otuza yakın kitabı, yüzlerce yazısıyla ben, millî eğitime en büyük katkımın bu kahvedeki sabrımla olduğunu düşünüyorum. Üstelik düğünler ardından ertesi gün bahçede bu kez 22:30’a kadar "taverna" müziği çalan değerli arkadaşı dinleme tahammülü ile Hz. Eyüb’ü anlamaya çalıştım. Bilgimiz ile incelmeyi, güzelleşmeyi ne zaman öğreneceğiz? R 1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Derneği Başkanı Dr. Winfried Hoffmann’ın bildirdiğine göre, 2006 yılında güneş endüstrisi, ekonomik ölçeğini arttırmak ve fotovoltaik sistemlerin maliyetlerini aşağıya çekmek için yeni güneş fabrikalarına ve ARGE çalışmalarına 1 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Hoffman’a gore "Küresel fotovoltaik endüstrisi gelecek yıllarda daha da fazla yatırım yapmaya hazır ama bu yatırımı kazanca çevirmeyi garanti altına alacak kalıcı bir siyasi yapının oluşması şart." Tüketicilerin çatılarına güneş sistemleri kurup şebekeye satmalarını sağlayan teminat politikası hali hazırda 41 devlette bulunuyor. Bu sistem henüz Türkiye’ye getirilmediği için fotovoltaik sektörü küresel ölçekte son yılların en hızlı gelişen sektörü olmasına karşın Türkiye’de emekleme aşamasına bile geçemedi. TÜRKİYE YERİNDE SAYIYOR Güneş enerjisi alanında büyük bir potansiyele sahip Türkiye yerinde sayarken, dünyadaki büyük fotovoltaik üreticileri arasındaki rekabet güneş potansiyelini farkeden yeni oyuncuların katılımıyla birlikte fena halde kızışıyor. Dünya çapında özellikle Avrupa ve Japonya’daki fotovoltaik endüstrisi yeni teknolojilere ve üretim tesislerine yoğun miktarda yatırım yapıyor. SolarGeneration Raporuna aşağıdaki sayfadan ulaşabilirsiniz: www.greenpeace.org/international/press/reports/solargen3 Daha fazla bilgi için: Hilal Atıcı, Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası Sorumlusu, 0 555 48 48 450. Güneş panelleri için bilgi ve bağlantılara www.epia.org sitesinden ulaşabilirsiniz. CBT 1017/11 15 Eylül 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear